Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
• clı. Sonradan, konseTİerimin hcr birine gclip cn ön sıradan izlerlcrdi. Bıııiın İLİII Ismei Pa^a ve Mevlıibe I lanımelen diyi görmek ayrı bır scvınç olıırdu. Sanki Türkiye'niıı hiçbiı zaman yıkılmaya t.ık olan kalıtclcnnın bırcrsımgesiydiler. I.smet Paşa'nm Ankaıa'ya gclmiş ün lii yabancı solist vc nuızik adamlarını lanıyor olnıası, bu lür sohbetlere ayrı biı renk karıyordu: "I loıaııı Wilhclm Kempfften dc çok sıtayişlc bahscdcrdı. Kempff dc tsmet Paşa'nın /ckâsına hayrandı vc her tırsatta bunıı bclirlııdi. Viyolonscl çalmış ol ması da çok etkiliyordu Kcmpff'i. Pasja, müzigi, kaliteli mü/igı .scvcrdi. Bclki Be ethovcn'ın müziğinc özel bir ilgisi vardı. Casals'a da hayrandı." (4). Suna Kan anlatıyor: "O sırada Çankaya Köşkü'nde bir konser düzenlcnmiş ti. ldıl vardı, bcn vardım. O konserde Paşa bizc vakınlık gösterdi. Bcn çok çekingcn bir çocuktum Yani hiç öyle kal kıp fsmct Paşa ilc konuşaeak cüreti göstcrccck bir çocıık degildim. Bıına rag mcn, "Suna nasılsınr1" dcyinc, "Flendim biz hâlâ gidemiyoruz" diyc bir cümle sarf cttim. "Ya öylc mi.'" dcdi. Vc gerçekten bir haha sonra işlemler bitti. ü konscrden krsa bir sürc, 1948'in sonlannda bi/ yurtdışına gittik." (5). İsmet lnönü, kültürvçsanatvebirçok ijklcri gcrçekleştirdi. Ozclliklc llasan Âli Yücel'in Mılli Fğitim Bakanliğı ilc başlayan çalışmalar, cumlıuriyctin tcmcl kurumlarını oluşturmuştu. Musiki Muallim Mcktcbi (19241934), Ankara'da, MEB'lığınabagiı olarak 1 Kylül 1924 tarihindc kurulmuş vc aynı donem 1 Kasım 1924'tc egitimc başlamıştır. Atatürk'un istegi ilc kurulan bıı okul, Ankara ücvlet Konservatuvarı'nın çekir dcğı olmuştıır. Yinc Ararurk'un buyrugu ilc Milli Hğitinı Bakanhğı müzik ve ti yatro sanatına çağdaş öz ve biçim kazandırmak iizcrc, Ankara'da, Milli Musiki ve Temsil Akademisi'ni kurdu (19İ4 Idil. hocası N Boulanger'yle 5O'll yıllarda. Son üstün yetenekli çocuk Emrecan Yavuz, (sagda). Altta sağda Ise Suna ve Idiı Parls te Nurettln Sazl Kösemlhaiie blrtlkte. Idll, babası Munlr Biret'ie, 1949. Yanda Ise şeflk Kahramankaptan ve Idll Blret blrllkte. 1940). I935'tc çagdaş Alman bestecisi Paul Hindcmith çağrılmış, akademinin ilkclcrini saptamıştır Aynı yıl, Macarıstan'dan da Bcla Bariok vc kcınan hocası olarak Liko Acar gelmişler, çalışmaIara başlamışlardır. Bcla Bartok, nalk nıüziği alanında bilimsel derleme yönetimini öğrctmiş, öncmli dcrlcnıelcr yapmı<}tır. Milli ^F.gitim BakanhgVna gctirilcn liasan Âli Yücel, Alman tiyatro adamı Prof. Carl F.bert'in tiyatro vc opcra bölümünün kuruluş ilkelerini saptaması ve hocalık yapması için Ankara'ya gclmesini sağlamı^tır. Carl libert'in bilgile rinden yararlanılarak bir kanun tasarısı hazırlatan Yücel, 24 Mayıs 1940 tarih li, 3829 sayıh yasa ile Ankara Devlet Konscrvatuvarı'nın iki ana bölüme aynlmasını sailamıştır: Müzik ve temsil. Bugünkü sannc sanatları bölümü: Tiyatro, opera, bale diye üçe ayrılmıştır. Anılan yasa, 1 Haziran 1940 tarihindc yürürlüöc girdi. Batılı anlamda çağdaş yontcmlcrlc çalışmaya basjlayan AtiKara Dcvlct Konscrvatuvarı önemli işlevleri yükleniyordu. Atatürk'ün efiitim politikasını tsmet înönü, Hasan Ali Yücel ile başarılı bicimdcsürdürdü. 17 Nisan 194O'ta28O3 sayılı yasa ile Köy Enstitülcri kuruldu. Köy okullanna ögretmen ve eğitmen vetıştiriyor, yörede ve çevresinde etkin oir giircv üstfeniyordu bu kuruluş. Ankara Devlet Konservatııvarı, ilk mezunlannı 1941'dcvcrdi. Bu nedenle ilk deneme niteliğindebir "Tatbikat Sahnesi" (19411947) kuruldu. Deneme topluluğıı diye tanımladığımız "Tatbikat Sahnesi"nue, yedi yıl içindc on dört tiyatro yapıtı, altı operanın gösterimi yapıldı. İsmet lnönü döneıtıinde başarılı bır eğitim politikası, kültür ve sanat dcgcrbir ilkeyi onaylamak üzcrc kcsin bir pro testo eylemiyle. Bu ölüm, Giuma ilc ilişkisindcn biı bcbck bekledigini bilen An na'nın tedirginligini ikinci plana itcr. !jımarık vc yüzcyscl Giuma, beklemediği hamilelik haberi karşısında, annesiyle alclacele Stresa'daki sayfiycye gitmeden önce Anna'yı para önermekle yetinir. Erkck kardcşinin ölünıünün acısı ve kimselerle aylaşamadığı gızın yalnızlığıyla Anna, ai•siyle birliktc "Visciolc"dcki yazlıga gider. Burada birden Cenzo Rena yeniden ortaya çıkar; Rena, Anna'nın gizini paylaşabileceği, kcndisini uzun bir süreden bcri çok ranatsız cden bir konuyu açabileceği tek insandır. Böylecc, bir cbcyc gidcrclc bcbekten kurtulma düşüncesi, Rena'nın evlenme teklifi üzerine ikisinin evlenmcsiyle noktalanır. lerinin öne çıkması, 1946 seçimlcıiylc TBMM'sine giren Demokrat Parti mıl letvekillcri, "Idil Birct vc Suna Kan'm yabancı memmlekctlcre müzik tahsiline gönderilmesine dair kanun"u uzun süren engellemelerden sonra 7 Temmuz 1948 yılında çıkarılabildi. 1950'dcn sonra Köy Enstitüleri vc Halkcvlerikapatılır,iktidarpartisi(DP), şeriata ödün vermeye başlar. Şefik Kahramankaptan'm "tsmct lnönü vc Hâri ka Çocuklar" yapıtı, bütün bunları çağrıştırıyor... • (1) Şefık Kahramankaptan, hmet înanü ve Hârika Çocuklar, (Idil Birel Suna Kan) Ümıt Yaymalık, Aralık l'J'JH An kara, 239 sayja. (2) a ge sayfa. 1)H (1) Aynı yapıt, sayfa 95 (4) Aynı yaptt, sayfa: 99100 (5) Aynı yaptt, sayfa 103 nürler. Sözgclimi, Borgo San Costanzo'ya tutuklu olarak gelen Franz bu dönüşümü yaşar; Geçici modaların etkisi altında sür dürdüğü yaşamı, bclirsiz bir yazgıyı paylaştıgı köylülerlc ilişkilcri sayesindc ya vaş yavaş gelişir. Öte yandan, Giuma da da aynı uönüşüm söz konusudur; Anna Torino'ya yaptığı kısa bir ziyaret sırasında ona rastlar: Giuma artık tamamcn defiişmiş, yüzbinlercc aç insanın varlığının bilincinc vararak, zcnginliğc neiretle bakmaya başlamıştır, eski züppe halini tiksinti ve utançla hatırlar. Giuma, sürekli olarak Ippolito'nun intiharını anımsatan bir varoluşsal bunalım içincgirmiştir. I lerkes degışmıştır, artık hıç kimsedc o cski yaşamın naHfliği, o eski alışkanlıklar ve eğilımler kalmamış; savaş bunların hepsini paramparca etmiştir. Savaşta ölmcyenlere de yeni bir dünyada yaşamayı sürdürmek, savaşın tck mirası olan yılgınlık duygusunu aşmak gibi zorlu birgörev düşmelctedir: Anna, Enıanuele ve C iiustino çok iyi arkadaştı, ölmüş olan hcrkesi ücü birlikte düşünmektcn mutluydular: Ölen herkesi, uzun savaşı, acıyi, neşeyi, şimdi karşı karşıya bulunduklan vc nc yapacaklarını bilmedikleri şeylerle dolu uzun, güç yaşamı. Roman, sanki yazılmamış bir bölümün ilk sözlerini andıran bu sözlerle son bulur. Bütün Dünlerimiz değişim halindeki birgerçekliğin kişilcrinicfealır: ltalya'nın savaş yıllarını, Anna, Giuma, Ippolito gibi bütün gerçeklikleriyle o yılların insanlarını. Natalia Cîinzburg'un romanının en belirgin niteliği, insan gcrçcöini yakalamamızı saglayan evrenselligidir. • Çcviren. Atay Erıs Bütün Dünlerimiz / Natalut dinzburg/ Çcviren Kemal Atakay /Adam Yayınları SAYFA 17 bilincJi bir genisjetilmesine katkıda bulunur. Cîinzburg'un uzun bir sürcdir kullanmadığı vc daha sonraki yapıtlarında da kullanmayacagı üçuncu ki^i anlatısına dönüşür bu; üstclik bu romanda bu dö nüşün kcsin vc bclirlcyici bir işlcvi vardır. Anlatıcı "ben"in, dolayısıyla öznelliğin bir yana bırakılmasıyla, romana uygun tarihscl artalanın vcrilmesi amaclanmakta dır. Romatıın gkış noktasını faşizmin son yılları olusturur Anna'nın ailesinde, ağabcyi Ippolito, kız kardc^i (Â)ncettina, kiiçük kardcsi Giustino ve bakıcı kadının yanı sıra mcrkczi kişi babadır; Anna'nın doğumundan sonra dul kalan baba tııhaf vekavgacı birihtiyardır; yıllardan bcri, asla sonıınu gctircnıediği bir işle anılarını yazmakla ıığraşmaktadır. Fasizm karsıtı babanın kcndisinin dc söylcdiği gibi bu anılar yönctımındcki rejim açısından bomba tcsiri yapacak gcrccklcr icermek tedir. Ippolito bu kaçik ve otoritcr babanın kurbanıdır; babasının diktc cttirdiği şeyleri yazmak ve kalın, karmakarışık bir cscrin sonu gclmcz saylalarını tckrar tck ıar okunıak /orunıladır. Buna karşılık, durmadan nişanlı dcği^ürcn (Ânıccttina, Ciinzburg'ıınöykülerindehıçeksikolmayan hoppa vc hafil ablayı canlandırır. Kouı^u cvde yaşayanlar, cğitımlcri ve ya şam standartları çok fark.li oimakla birliktc, Anna ilc ailcsindcki kişilerin arkadaşları olurlar: 1 Iırslı annc, kısa bir sürc sonra ölccck olan, sabun labıikasının sahibi yaşlı koca, kız çocukları Amalia, crkck çocuklan Emanuclc vc Ciiuma, annenin tuhaf, karanlık arkadaşı Iranz (Franz, birAlnıan Yahudisidir). Ama Anna'nın ailcsindc, babanın yanı sıra, olmayan birısı dc varlığını duyurur; yılda bir kcrc ya ortaya çıkan ya uknıayaıı bır dost, Cenzo Rcna. Rcna, dıınyanın dort biryanına yaptığı olağanüslü yolculukların birindcn CUMHURİYET KİTAP SAYI 466 E Savaşm yılgınlığı Natalia cinzburg'un romanının en bellrgin nitellğl, Insan gerceglni yakalamamızı saglayan evrenselligidir sonra beliriverir, beraberinde düzensizlik ve coşku, büyük bir yaşam enerjisi vc ncijc gctirir. Sjimdilik hcrhangi bir dramatik önemi olmayan bu kişilcr üzerine, önce yaygın bir tedırginlik biçimi altında, daha sonra isc gcrçck vc somut bir tchdit şeldinde, sa vaşın gölgcsi düşmeye başlar. Vc gündclik, sakin alışkanlıklar zamanla altüst olur, değisir, çıgırından çıkar, ycrini acıyabırakır. tlk kurban Ippolito'dur: Ippolito, savaşin ilaıı cdilmesinden bir sürc sonra elinde bir tabancayla bir parkın bankın da ölü olarak bulunacaktır. Suskun ve aksi bu gcntin harckctinin anlamı açıktır, ancak insanlaryüzcysel biryaklaşımla intihara farklı ncdcnlcr bulmaya çalışırlar, örncğin Ippolito'nun karşılıksız bir aşk yaşadıgı ya ıla bir sürc öncc ölcn babasının ölünıiınc üzüldüğü gibi. Ama Ippoli to scssi/cc yok olur, hiçbir kuşkuya ycr bırakmayan ahlaksal, toplumsal ve siyasal Romanın odak noktası Rcna'ya doj^ru kaymaya başlar; bu andan başlayarak ortam artık şehir ve Piemonte bölgcsi dcğil, Rena'nın yurdu olan ve evinin bulunduğu, Güney'deki küçük Borgo San Constanzo köyü olacaktır. Ama anlatının en gerçekçi öğesi, şiddeti artan vc hcr şcyi yok edcn savaştır. Savaş, bu küçük köyde de kendini duyurur: Belli şeyler artık bulunamamakta, crkcklcr cepheye gitrnek üzere yola çıkmakta, öncelikle YahudiIcr olmak üzerc çok sayıda tutuklu köye gelmektedir. Okur, odak noktası haline gelen Cvnzo Rena'nın insani gerçekliğini yavaş yavaş bütün boyutlarıyla görmcye başlar; Rena'nın köylülcre kaışı cömert davranışlarına.ycrel biirokratların kuşkıılu tavırlarına karşı koyuşuna ve sı>n olarak, kendisini ölüme götürecek olan scssiz özgürlük savaşımına tanık olur. Rena'nın cylemi çcrçevesinde ikincil kişilcr de bir cesaret ve kahramanlık havasına bürü Sessb özgürNHf savaşan