02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Burhan Günel'in 'Ateşi Seçtim'inde duygu yüklü bir sevgi var. Seugi ateşi dolu öyküler kişi vardır elbette; ama, bunlarda da anlatıcı gene kişilerden biridir. Sözgelimi "Ateşi Seçtim" adlı öyküde bunu buluyoruz. Günel, öykülerinde, insanı içten içe saran bir şiirsellik de yaratmıştır. Kuru bir anlatım gibi karşımıza çıkan anlatımlarda şiirsel bir haz duyuyoruz. Böylece, diyebilirim ki, anlatımda kendine özgü bir anlatım yöntemi, anlatım dili ortaya koymuştur. Sevinin, sevilmenin duygu lanımlarını zaman zaman bu luyoruz. "Geçişler" adlı öy künün bir yerinde, anlatan ki şi şöyle konuşur: "Şimdi parmakların saçlarımda dolansaydı yine, başım dizlerinin arasında olsaydı. Varsın yalımlar sarsaydı yanaklarımı. Yine sana sığınsaydım" (s. 100). Ayrılan iki sevgiliden bi rinin özlemidir bu. Ama, bu yollar aşılmıştır bir zaman sonra. "Dolaşık yolların ulaşacağı o düşsel bahçe, yıkılan o duvar. Sevginin sığınağı, özlem pınan. Ulaştım ona sonunda, saçlarını okşadım, sesine dokundum soluğumla. Ömrümü kollanna bıraktım; ölünceye kadar yandım, ölümden sonra dayandım"(s. 101). Bu sevgi dolu yaşamda ayrılıklar da var. Yukarıdaki alıntıda bu durumun iki yönü de görülüyor. "Gitmiş" adlı öykünün başlangıcında şu satırlarla karşılaşırız: "Gidişine ağlamaktan yoruldum. Dönüşünün sevincinden, coşkusundan korkuyorum. Ne yaptımsa başaramadım. Bir ipeği buruşturmaktan, bir çiçeği soldurmaktan geri duramadım. Hep gidişlerin kaldı bana, hep yalnızlıklar, tek başınalığın geçit vermez dağlannda dolandım ömrümce, yalnızlığın dehlizlerinde yolumu ve kendimi yitirdim/../ keşke sevmeseydim seni" (s. 21). Sevmenin tatlılığı yanında ayrılıkların acısı da var. insanlar, sevse de zaman zaman uzaklaşıyorlarbirbirinden, bunun acısını duyumsuyorlar onun öykülerinde. "Ateşi Seçtim"de, çocuk sahibi yaşlı bir ailenin dağılımından sonraki yıliardan seçilmiş bir günün acılı öyküsünü buluyoruz. Bir ailedeki aynlık sorunlarının acı bir tablosu çizilmiştir bu öyküde. Zaten, Günel'in de bir kişisine söylettiği gibi "Mutlak olan hiçbir şey yok şu dünyada, ölümden ve Burhan Günel'in öykülerinde bir ateşin insanları yaktığını uzaktan uzağa izliyorsunuz. Böylece, sevi ve sevgi duyarlılığının propagandasını yapmaktan çok gerçeğini ortaya koyuyor Günel. MUZAFFER UYGUNER urhan Günel, 17 öyküsünü topladığı yeni kitabının adını koyarken öykülerinin içeriğine uygun olarak bir ad düşün• müş, bu nedenle de Ateşi Seçtim adını uygun bulmuş. öyküleri okuduğumuzda sevinin, sevginin yakıcılığının görüntülerini, insanlar arasındaki yakınlığın içselliğini buluyoruz. Günel, insanlar arasındaki sevi ve sevgi duygularını anlatırken ateşli, duygusal bir anlatıma yönelmemiştir. Onun öykülerinde bu duygular, duygulanımlar sessizce akan derin bir ırmağın akışı gibidir. Suyun aktığını biliyorsunuz, akma sı gerektiğini de biliyorsunuz ama aktığını seziyorsunuz. Bazı öyküler vardır, sevinin ateşini bir yangının ateşi ve insanı sıkan bunalımı ile ortaya koyar. Günel'in öykülerinde bir ateşin insanları yaktığını uzaktan uzağa izliyorsunuz. Böylece, sevi ve sevgi duyarlılığının propagandasını yapmaktan çok gerçeğini ortaya koymuştur. Şilrsel bir anlaöm ruz, mutsuz oluyoruz" (s. 42). Günel'in bir kişisine göre, "Aşk gelir geçer, dostluk geçer, arkadaşlıktır kalıcı olan". Öykülerdeki kişiler zaman zaman kendileriyle konuşur, kendilerini yargılar da. Ateşi Seçtimin erkeği, öykünün başındaşöyleirdclerkendıni: "Sonunda oldu; niç değilse bir kez olmasını istiyordum; kendimle karşılaştım. Ne zamandı r yitirmiştim. Geçmişim ve geleceğim birbirinden kopmuştu. Sonunda oldu; buldum ayak izlerimi" (s. 75). Geçişler adlı öykünün kişisi de kendini buluşunu şöyle belirtir: "Nerelerde yitirdim, nerelerde yeniden üretmeye çalışıyorum. tç konuşmalarımın yol göstericiliğinde dağları taşları, bulutları rüzgârları kucaklıyorum" (s. 98). Aynı kişi, sevgilisine kavuştuğunda da kendini bulur: "Seni gördüm. Yüzünün mevsimlerini. Renkten renge geçişlerini. O gecikmişliği. Sana gidişdönüşlerimi, seni yitirişlerimi gördüm. O umutsuzluğu" (s. 99). On yeıfl sev! öyküsü Günel'in öykülerinde kişilerin fıziksel görüntüleri pek yoktur. Olanlar da değişik ortamlarda ve değişik tümcelerle ortaya konulmuştur. Anlat Bana adlı öyküde ise bir kadının portresi tüm olarak çizilmiş gibidir: "Incecik bir kadındı. Saçlarını topuz yapmıştı, topuzu açılsa omuzlarından sapsarı bir ırmak akıverecekti. Gümüşlü beyaz, tel çerçeveli gözlüğünün ardından parlak yeşil gözîeriyle dokunuyordu adamın yüzüne ve dünyaya. Gözlerinin ışıltısı daha yüzünden uzaldaşmadan kristalleşip havada asılı kalıyordu" (s. 15). Kitabın içindeki 17 öyküde sevinin, sevginin, sevişmenin bircok görüntüsünü belirten konular ele alınmıştır. Sevgilerin doğuşu, sevilerin başlaması, evlilikler, acılarla dolu ayrılışlar, bütün varlığını, yardımını ve vücudunu genç bir erkeğe vermeler bu öykülerin konuları arasında sayılabilir. Günel, insanları yakıp kavuran sevilerin çok değişik yönlerini, değişik kişilerin, değişik zamanların ve değişik oluşumların çerçevcsinde ortaya koymuştur bu öykülerde. Konular tek düzelik içinde verilmemiştir. Yukanda da belirttiğim gibi, çok değişik ve şiirselliğe varan, ama şiirsel yapmak için gereksiz süslemelere ve duygusallığa düşmeden yapılabilmiş bir anlatımı var bu öykülerde. Günel, Ateşi Seçtim demiştir; ama, değişik bir anlatımı da seçmiştir. Bir öyküsünde şunları yazmıştır: "Seni seviyorum/../ Bir söylence yaratıyoruz seninle. Yaşadığımız, birbirimizi sevdiğimiz, birlikte ateşlerden geçtiğimiz unutulmasın". Bu ateştironun seçtiği, öyküleştirdiği.» Ateşi Seçtim/ Burhan Günel/ öyküler/Karjt Yaytnıl' Ankara 1993/134 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 2 1 7 Değişik kırgulamatar Günel'in öykülerinde evlilik öncesi sevişmelerin sıcaklığını duyumsadığımız gibi evlilik günierindeki sevilerin derinliğini de duyumsuyorsunuz. Bu arada, sevgililer ve evliler arasındaki çatışmalar, ayrılıklar, ayrılıklardan doğan acılar, anımsanan anılar da var öykülerinde. Böylece, sevinin ateşi yanında ayrılıkların ateşi de yer almıştır bu öykülerde. Hemen bütün öykülerinde kadınla erkek arasındaki karşılaşmalar, doğan dostluklar, gelişen sevgiler ve oluşan seviler var. Günel, bu durumları bütün öykülerinde tekdüze bir anlayışla ya da anlatımla vermemiştir okuruna. Öykülerde, değişik kurgulamalar, değişik gelişimler görülmektedir. Anlatımı, genelde iki kişinin öyküsü gibi görülen bu öykülerde taraflardan biridir, kadındır ya da erkek. Bazı öykülerinde ikiden çok SAYFA 4 ayrılıktan başka hiçbir şey" (s. 110). Bu ayrılıklarda ise "Gidenin yolu uzundur, kalanın penceresi kapalı. Kuşlar, bulutlar, yıldızlar ve deniz de dolsa içeri, kalanın penceresi kapalı/ ../ konuklarla bile doldurulsa odaları, seslerle, bakışlarla doldurulsa, yararsız"(s.25). Günel'in öykülerinde, insan yaşamında yer alan ve nedenleri değişik olan, ama bu öykülerde sevgilinin gitmesinden doğan acı vardır. "Bir Gölgeyi Devirmek" adlı öyküde acı konusunda şunları da okuyoruz: "Boş ver, dedi Hasan, aldırma. Acı evrenseldir; zaman zaman hepimiz duyarız. önemli olan onu içimizde gerektiği gibi ağırlayabilmek, karşısında yenik düşmemektir bence. Hem de bir inanç uğruna " (s. 51). Ama, bu işin" En kötüsü tabii ki, insanın kendi gözünde küçülmesi, yerlerde sürünmesi.. Daha da beteri, değer verdiği kişinin gözünden düşmesi. Ikisi de aynı kapıya çıkıyor, küçülüyorsun"(s.87). Duygutarla yaşamak Bu duyguların yanında yaşamak, yaşarken dostluklar kurmak da var. Aynlıklarvebunların acısı daolsa"yaşanacak çok şey var biliyorum, seziyorum, görüyorum" (s. 22). Ama, "hangi yolda, kiminle yürüneceğini bilemiyoruz, kestiremiyoruz; sonra da niçin beni yarı yolda bıraktı diye bazılarına kızıyo
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle