25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yönelimini işaretlediği gibi, Türk Bireyi Kuramına Giriş'te Kemal Tahir'in düşüncelerini biraz daha dar alanlann gerçekliklerini saptamak amacıyla anması yaklaşımlarındaki sürekliliğin bir göstergesidir. Çalışmalarının sürekliliğinin başka göstergeleri de vardır. lkinci yapıtı Sosyoloji ve Tarih'in ikinci baskısında yer alan önsöz ve Türkiye'deki yöntem çalışmaları hakkında yazdıkları da bu durumun bir başka kanıtıdır. Türk Bireyi Kuramına Giriş yapıtı da dahil olmak üzere Türkiye'de sosyoloji konusunda söylediklerinin son çalışmalarına ne ölçüde yansıdığı gözlemlenebilir. Bu noktada bir başka özelliğin vurgulanması anlamlı olabilir. Bariz olarak Türk Bireyi Kuramına Giriş'in okunması Ergun'un çalışmalarındaki sürekliliğin anlaşılmasının yolunu açabilir. Yazdıklarınm gerçekçi olmamasının ötesinde birbirine bağlantıh anlatılmasımn en ilginç ipuçlannı bu yapıtta bulmak mümkündür. Türk Bireyi Kuramına Giriş, Sosyoloji El Kitabt ve Sosyoloji ve Tarih'te yazdıklarınm ne ölçüde somutlaştırıldığını göstermektedir. Düşünsel doğrultusu itibariyle kendi içinde en tutarlı sosyolog belki de Doğan Ergun'dur. Ergun'un bu tutarhlığı son yapıtını, Yöntemi Bulmak'ı Sosyoloji El Kitabı'nın bağlamında değerlendirmeyi de mümkün kılmaktadır. Yöntemi Bulmak, Sosyoloji El Kitabı'nın ve Sosyoloji ve Tarih'in devamı mahiyetindedir. Türk Bireyi Kuramına Giriş çalışmalarında sosyoloji anlayışı çerçevesinde somut sorunlan çözümlemek amacıyla yoğun olarak 100 Soruda Sosyoloji El Kitabı'ndan alın tılar yapılmıştır. Onun ötesinde Sosyoloji ve Tarih kitabının ikinci baskısındaki ek çalışmaların da bir anlamı olmalıdır. Bunları ayrıntılı olarak değerlendiımek açısından somut durumların biraz daha titiz bir şekilde anlaşılması lâzımdır. 1982 tarihli yeni baskıyı anlamanın yolu geliştirilmiş kısmının önceliklerini fark etmekten geçer. Bir şekilde söylemek gerekirse Sosyoloji El Kitabı ve Sosyoloji ve Tarih çalışmalarının sonrasında Sosyoloji ve Tarih yapıtının ikinci baskısı Doğan Ergun'un çalışmalarında bir merhaleyi işaret etmektedir. Bu merhale bir biçimde yurt dışında ve yurt içinde yapılan çalışmalar konusunda duyarlı olduğunu işaretlemektedir. Zaten Sosyoloji ve Tarih'in ikinci baskısı sosyolojinin ne şekilde anlaşılması gerektiği konusunda bir çıkış yolu göstermektedir. O dönemde G. Osipov ve T.B. Bottomore'un Türkçeye yeni çevrilen (1977) Toplumbilim başlıklı yapıtlannın eleştirileri olduğu gibi, yerli yöntem çalışmaları başlığı altında da Ismail Beşikçi'nin Bilim YönteC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 2 1 7 mi yapıtının eleştirel bir değerlendirmesi yanında tktisat tlkelerine Yeniden Bakış başlıklı tdris Küçükömer'in yapıtı da çeviri çalışmalara göre yöntem sorununa doğru yaklaşan olumlu bir örnek olarak anılmaktadır. Sosyoloji ve Tarih yapıtının bu şekilde anlaşılması Doğan Ergun'un değişik dönemlerde Türkiye'de etkin düşüncelerle bariz bir biçimde ilgili olduğunu göstermektedir. O dönemde yaygın kabul gören sosyoloji anlayışına, Osipov'da temsilcisini bulan sosyoloji anlayışına ne oranda aykırı bir yerde durduğu görülmektedir. Yöntemi Bulmak yapıtındaki Feyereband, Kuhn ve Popper eleştirileri de benzer kaygıların sonucudur. Bu noktada somut bir niteleme yapmanın ötesinde Osipov ve Bottomore ile anılan düşünce gündeme gctirmektedir. Yöntemin de tek olmadığını belirtmektedir. Konulan bu çerçevede mütalâa ederken yoğun bir biçimde Türkiye'nin güncel gerçeklikleriyle ilgilenmemektedir. Başlangıçtaki bu tavrına mukabil dozajı değişse de zaman içinde ülkenin güncel sorunlarına bir yönelme süreci belirginleşmektedir. Tam da bu noktada Türkiye'de sosyologlann çalışmalarının temel niteliklerinin saptanması konusuna yönelinmelidir. Türk sosyologları genellikle güncel siyasal gelişmelerle bağımlıdır. Bu bağımlılık bir noktada sosyologları yoğun ilgi gösterdilderi Türk siyasetinin içine sokmuştur. Çok sayıda Türk sosyoloğunun Türkiye'nin toplumsal yapısı üzerine çalışmaları vardır. Başlığı Türkiye'nin toplumsal yaptsı ** Doğan Ergun 1960'lıyılların ortalarının şekillendirdiği bir sosyologdur. Türkiye'de 1960'ların yaygın düşünsel eğiliminin etkilediği bir ortamda yapıtları şekillenmiştir. Ancak belki de o dönemin siyasal boyutunun yazdıklanna en az yansıdığı entelektüellerinden biridir. Zaten o dönemde en öne çıkan sosyal bilim dalları yaygın olan düşünsel eğiliminin de etkisiyle siyaset bilimi ve iktisattır. •• adamlannın yöntem anlayışlarının eleştirisi bir biçimde Türkiye'de etkili olmalanndan kaynaklanmaktadır. Aslında bu tür eleştirileri bir biçimde Doğan Ergun'un önceki yapıtlannda, örneğin, Türk Bireyi Kuramına Giriş kitabında siyaset bilimindeki davranışçılık eğilimine ve bunun Türkiye'deki tezahürlerine yönelik eleştirilerinde de bulmak mümkündür. Örneğin, onun davranışçılığı eleştiren yaklaşımının benzerinin Din ve Ideoloji yapıtının ikinci baskısının önsözünde yazarı tarafından da gerçekleştirildiğini görmek önemlidir. Bir başka biçimde söylendiğinde Sosyoloji El Kitabı'nın sonunda belirttiklerini daha ayrıntılı olarak Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi'ndeki Türkiye'de Sosoloji makalesinde açmıştır. Bir şekliye önceki dönem Türk sosyologları üzerine fikirlerini de belirtmiştir. Ancak bu husustaki zamanlamasına, daha ziyade sürece dikkat etmek bu konuya asıl son iki çalışmasında girdiğini görmek gerekmektedir. Kendi düşünsel yöneliminin temelindeki dayanakları da hemen her yapıtında açık ve belirgin bir şekilde anmaktadır. Öncelikle sorunun bilgi kuramı ve bilim felsefesi boyutunu ve yöntem konusunu böyle olmasa da aynı anlama gelen yapıtları bulunmaktadır. Bu konuda yapıtları bulunmasa da yazdıklarınm temel mihverini Türkiye'nin toplumsal yapısını oluştürmaktadır. Bunun yanında Türk sosyolgları yayınladıkları toplumbilim yapıtlan itibariyle sosyoloji yazmaktansa Türkiye'nin toplumsal yapısını anlatmayı yeğlemişlerdir. Hele Özer Ozankaya'nın Toplumbilime Giriş yapıtı yoğun biçimde Türkiye'yle ilintilendirilip, Kemalizmle bağlantılandırüarak kaleme ahnmıştır. Daha doğru ifadeyle Baykan Sezer'in işlevi olan, anlamı olan, farklılığı olan Sosyolojinin Ana Başlıkları eserinin dışında Türkiye'de sosyoloji ders yapıtları neredeyse her anlamda Türkiye'nin toplumsal yapısına ilişkin kitaplar gibidir. Bunun yanında vurgulanması gereken bir başka husus da Türkiye'nin toplumsal yapısıyla bu anlamda bağlantılan olmayanlarm sosyoloji anlayışları ampirik çalışmaların basit bir sunumundan ibarettir. 1960 sonrasının önemsenen bir sosyoloğu olup da ampirik çalışma, köy monografısi yapmamış sosyolog yok gibidir. Bu ikili eğilimi açıklıkla ortaya çıkarmaktadır. Sosyologlar ya Türkiye'nin toplumsal üzerine eserler vermişler ya da ampirik çalışmalar yapmışlardır. Türkiye'nin toplumsal yapısı üzerine yapıt yazmayanlar ya güncel siyasetle ya da herhangi bir somut sorunla ilgilenmişlerdir. Bu ilgileniş dışında ampirik sosyoloji çalışmaları ve Türkiye'nin toplumsal yapısı üzerine yapıtlar temelde teorik meselelerin zaten bir biçimde anlaşıldığı şeklindeki bir yaklaşımdan neşet etmiştir. Türk sosyologlarının Türkiye'nin sorunlarıyla meşbu olmalarımn arkasında bu gerçeklik yatmaktadır. Bu gerçekliğin bir yanı kuramla ilgisizlikse, dığer yanı güncel siyasete uzaklıktır. Güncel siyasete uzaklık sosyologları geçmiş tarihsel dönemlere ve bir yönüyle geçmiş dönem düşünce adamlarına yöneltmektedir. Bu yönelim farldılaşması çok bariz bir biçimde Türk sosyologlarının bir kısmının konularını tarihte odaklaştırmalarına yol açmaktadır. Bir anlamda düşünce tarihi güncel siyasetle ilgili olmayan sosyologların temel konusunu oluşturmaktadır. Doğan Ergun'un da aralannda bulunduğu bir kısım sosyoloğun düşünsel serüveni yaygm olan sürecin dışında olmuştur. Tabii bu noktayı da aşmak gerekmektedir. Şerif Mardin'de geçmiş dönem düşünce tarihi Osmanlı Imparatorluğu'nun son dönemine kadar giderken Baykan Sezer Osmanlı toplumsal düzenini tahlil etmeye yönelmekte, Doğan Ergun ise geçmiş dönem düşünce adamlarını incelemektedir. özellikle Türk Bireyi Kuramına Giriç yapıtında ağırlıklı olarak HiLrni Ziya Ulken, Cemil Meriç ve Sabri Ülgener gibi kültür adamlarının düşüncelerinden kalkarak kimi değerlendirmeler yaptığı gibi, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şarkgarp ilişkileri konusundaki yaklaşımma da büyük önem atfetmektedir. Bu tür değerlendirme eğiliminde iki husus göze çarpmaktadır. Birincisi son çalışmasında, başka nedenlerle de ortaya çıktığı gibi kimi noktalarda, Ahmet Hamdi Tanpmar'a yaklaşımında olduğu tarzda örnek olarak Selahattin Hilav'ın yazdıklanna rastlandmaktadır. Bunun gibi başka Türk düşünce adamlarından kaynaklanan önemli düşünceler telaffuz edilmektedir. İkinci husus ise geçmiş dönem sosyologlarının değerlendirüdiği "Türk Sosyolojisi" başlıklı makalesine göre önceki dönem Türk sosyologlanna daha fazla önem verilmektedir. Bu durum bir farklılaşmayı göstermek yanında yeni eğilimin nedenleri üzerinde de düşünmeyi gerektirmektedir. Onun için Doğan Ergun'un genel sorunlar, ülkenin genel sorunlan konusunda ilgisi giderek artmaktadır. Ancak ilgisini somutluklardan ziyade değişik düşünsel perspektifler çekmektedir. Yaklaşımının basit bir somut olmadığımn en güzel göstergeleri ise Türk Bireyi Kuramına Giriş'teki devSAYFA 13 Üftenin genel sorunlan Sosyoloji ve Tarlh E
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle