Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Dinçer Sezgin'in yeni öyküleri: Sokağa Çıkma Yasağı Duygulu bir yüreğin ürünleri... Dinçer Sezgin, anılarda gezinen, anıların dilini iyi bilen bir yazarDinçer Sezgin, anılarda gezinen, anıların dilini iyi bilen bir yazar. Dinçer Sezgin'in hem "Geçmişe Bakan Kadın"ını hem de "Sokağa Çıkma Yasağı"nı okursanız onun hiçbirimize yabancı olmayan sorunlarla uğraştığını, onları öyküleştirdiğini, varlıkları yücelten tadların peşine düştüğünü ve derinlikleri kurcaladığını görürsünüz. MUZAFFER BUYRUKÇU vacıavukat yakınlığını, patronsekreter yakmlığını, öğretmenöğrenci yakınlığını işleyen pek çok yapıt vardır ve olağandır. Dinçer Sezg'n, yeni olmayan bu durumdaki insani öğelerin üzerineeğilmiştir. "Herkonuşmamızda adama olan hayranlığı biraz daha artıyordu. Belki babanda bulamadığın bazı özellikler buldun onda. Olgunluğunu bilgisiyle besleyen, gelişmiş bir düşünce yapısı buldun./ Yaşamında ilk kez âşık olmuştun." Sevim'in sevdalanmadan önce ve sevdalandıktan sonra ruhsal, bedensel ve bireysel tavn sergilenirken doSokaöa çıkma Yasaflı' Dinçer Sümerln Ikinci kltabı. ğadaki bir kuşun yaşamı, başka bir kuşla birleşmesi de öykünün içeriğine alınmiz bir köşede buluşuyor, arkalarda, mış, iki koldan akan bir öykü oluştuyangın yerlerinde top oynuyorduk, bir rulmuştur. Ayrıca Michel Butor'un kuytuda sevgÜilerimizle sevişiyorduk; "Değişme" romanında denediği ve kibahçelerden meyve, bostanlardan domi yazarlanmızca çok beğenilen 'gidimates, biber, marul, hıyar çalıyorduk. Birkaç saatliğine de olsa sokağa çıkma 7yordun,6geliyordun, yaptın,^LL... ^rw «ıuu.., w^v,ıvm.ı,,/ap,..,, ettin' tekyasağınıdelme.otoriteyemeydanokuniğikullanılmıştır.Oykü.Sevim'inek ma, polisleri, bekçileri ordan oraya seninde dönmektedir. Âşık olduğu adam, arka planda bir gölgedir. Sevim koşturup sinirlendirme zevkini tadıgörür onu, Sevim anlatır yaşamını anyorduk. lamlandıran bir kaynak yerine koyahsanlöğelep rak. 'Bir Daldı O' öyküsü, "Sık sık Bilgi Yayınevi'nce yayımlanan anımsıyorsun onu şimdi" sözcükleriy "Geçmişe Bakan Kadın" kitabıyla le başlar. Anımsadığı, kocası Keedebiyat ülkesine ayak basan Dinçer mal'dir, bozulan evliliğine Kemal'in Sezgin, ikinci kitabı "Sokağa Çıkma ;etirdiği mutluluktur. Büyük hayallerYasağı"yla her şeye, duygulu bir yüree gerçekleştirilen bir evliliğin çeşitli ğin açısından bakan bir yazann ürünnedenlerle yıkılması çoğu kez kadını lerini sunuyor okura. 'Nerdesin Şimda, erkeği de sarsar, iç dünyalarını sodi?' öyküsünün tabanına, genç bir runlarla doldurur, hatta dramların doktor kızla orta yaşlı bir gazetecinin doğmasına zemin hazırlar. Yaraları sıyadırganan . aşkını yerleştirmiştır. cakken arkalarında bıraktıklan çok Adam, hastanede tedavi gören bir al verimli bir yaşamın birikimlerini dükoliktir, onun tedavisini de öykünün şünürler; yüzlerini, gövdelerini, sevişbaşkişisi olan doktor Sevim üstlenmişmelerini, konuşmalarını, sevinç ve öftir. Doktorhasta yakınlığını, doktorke taşan olayların birlikteliklerine attıhemşire yakınlığını, davalıavukat, dağı imzayı, düşünürler. Pişmanlıklarını, yanlışlıklarını, suçlarını düşünürler ve bu düşünme sürerken fıskıran çağrışımlarla, amlarla, üzüntülerle altüst olurlar. Bu çok eski, ama yaşamımızın diriliğini ve vazgeçilmezliğini koruyan ailenin çökmesi konusu, aynlmalar, boşanmalar, özelliklerinden ve bol malzemeye sahip olmasından ötürü sayısız yazarı kendisine çekmiş, onlara, romanlar, öyküler, oyunlar yazdırmıştır. Dinçer Sezgin de bu, kadınerkek yeryüzünde varoldukça gündemden inmeyecek 'boşanma'yla başlayan kopmalardan ve uzaklaşmalardan birini, onbinlerce örneğin yığdığı malzemeden yararlanarak ustalıkla koymuşturortaya. Zengin, içtenlikli gözlem ve saptamalarla dokumuştur. Yaşananı, öyle dalgalanmaların her anında, her katmanında bulunan biri gibi ve o gerçeklerle özdeşleşerek yazmıştır. 'Yaşayıp Gidiyor Seninle' öyküsü; evi terkeden annesinin bıraktığı boşluğu doldurmaya, babasının sıkıntılarını dağıtmaya çalışan ve bir kürtaj olayıyla allak bullak olan bir kızın savaşımını içermektedir. Ik yasaklarla çocukluğumda m g • karşılaştım. Bunlar, çatık kaş!'•*? ' a r > a z a r ' a r > dayaklar, engeller, • cczalardı; derken benliğime gırdiler ve kişiliğimi yöneten. yönlendiren olumsuz güçlerin arasına katıldılar, beni korkuttular, ürkekleştirdiler, pısırıklaştırdılar , saldırganlaştırdılar ve küstahlaştırdılar. Delikanlılığımda duygularıma, isteklerime, tutkulanma konulan 'aile yasakları'na, çevre yasakları, mahalle yasakları, okul yasakları, iş yasaklan, ilişki yasakları eklendi. Onlarlabüyüdüm.onlarla yetiştim ama bir türlü alışamadım, bir türlü insan onuruyla bağdaştıramadım. Varlığımı hiçbir zaman rahat bırakmadılar; didikleyip durdular, atıhmlarımı, yaratım girişimlerimi; kendimi üstün, benzersiz bir konuma oturtma çabalarımı önlediler; beynimdeki savcıları, yargıçları, sansürkurullannı harekete geçirdiler ve çalıştırdılar. Yalnız adam Terörün yükseldığı, düzeni savunanlarla düzeni değiştirmeyi amaçlayanlann fena halde kapıştıkları, her Tann'nın günü onbeş yirmi gencin cinayete kurban gittiği, kalabalıkların ölüm korkusuyla pasifleştirilıp kendi içlerine ve bireyciliklerine döndürüldüğü; karamsarlığın, umutsuzluğun bir kötü hastalık gibi benlikleri kemirdiği, insani insanlıktan çıkardığı kargaşa döneminde geçer 'Sokağa Çıkma Yasağı' öyküsü. Üç militanı aramakla görevlendirilen ekibin şefi bir subay, gece yarısı yatağından kaldırdır. Devletin başma dert açan anarşiyle uğraması istenen subayın henüz çözüme ulaştıramadığı bir sürü kişisel sorunu vardır. Karısı Belkıs Hanım, hastalık derecesinde titizdir; kendisi dahil evdekilerin hepsini tedirgin eder, kan kusturur; söz, davranış ve edimlerinin yarattığı baskı soluk keser. Subayın ayrıca çocuklarıyla da acı veren, mutsuzlaştıran anlaşmazlıkları giderek büyiimekte, çoğalmaktadır ve aralarındaki uçurum derinleşmektedir. Adam yalnızdır. Açmazlardadır. 'Sokağa Çıkma Yasağı'nda okura sunulanlar, gerçek bir sokağa çıkma yasağı değil, subayın özel yaşamında beliren çukurlar, çatlaklar, karanlık ve aydınlıklar, onların özünde yuvalanan yıpratıcı yasaklar dır. Evet, tepeden tırnağa kadar yasaklarla donatılan, yasaklarla kuşatılan bir insanın başkaldırma gücünü yitirmesiSAYFA 17 KöleleşUren yasaklar Çok acı çektim yasaklar yüzünden. Çekiyorum, öyle anlaşılıyor ki daha çekeceğim. Ama beni asıl üzen, kızdıran yasaklar, bireyin gelişmesini yozlaştıran yasaklardır; düşünce yasaklandır, kitap yasaklarıdır, okuma yasaklarıdır, film yasaklardır, genel olarak sanat yasaklarıdır. Yıldırmayı, sindirmeyi, tepkileri kırmayı amaçlayan dinsel ve siyasal yasaklardır, kişileri köleleştirme yasaklarıdır. 1940'lardan bu yana aralıklarla da olsa uygulanan sıkıyönetim yasaklarıdır, sokağa çıkma yasaklarıdır. Beni etkileyen ve belleğime çakılan yasaklardan biri, tkinci Paylaşım Savaşı'nın sürdüğü yıllarda tstanbul'lular'a yaşamı zindan eden 'Karartma Geceleri'yle ilgilidir. Güneş doğarken dışarıya çıkan kitle, güneş batarken evlerine kapanıyordu. Derin bir sessizlik egemendi ortalığa. Sokaklar, caddeler ıssızdı; gezen, dolaşan hiç kimse yoktu polislerden, bekçilerden ve başıboş köpeklerden başka. Ama bizler, ele avuca sığmayan afacan takımı karanlığın içindeki gizemli yaşamı merak edenler gündüzden sözleştiğiC U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 2 1 7 f