03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

doğru noktaya sallayan, gözlem gücünü kullanan ama bir adım daha atmaya yanaşmayan bir yazar: Seniha'nın "kız kadar güzel" ağabeyine transfer ettiği gövdesine yönelmekten, orada kabaran tensel hazzın fücura dek uzanan kıvranışına değınmckten geri duruşu, romanının derinleşmesine de ket vurmuş Yiğenoğlu: Halkımı uyarmak istedim Imamın maaşını cemaati ödesin ELİFGÜNAY lkemizde son yıllarda giderek yoğunlaşan, tırmanan bir şeriatçı geüşme yaşanıyor. Ortaçağ karanlığı öz' lemcileri, 1923'le başlayan aydınlanmayı, Atatürk ilke ve devrimleriyle temelleri atılan çağdaş uygarlığı boğmaya, yok etmeye çalışıyorlar. Bu çabayı gösterirken tarih boyunca olduğu gibi şiddet kullanmaktan da kaçınmıyorlar. Şeriat heveslilerinin şimdilik (son olması dileğiyle) son vahseti, 37 aydının diri diri yakılması, katledilmesi. Bu, okuması bile tüyleri diken diken eden katliam, şeriatçı şiddetin ulaştığı doruk noktayı göstermesi yönünden ürkütücü, birkaç insanlık dışı yaratıktan başka kimsenin bir daha yinelenmesini istemeyeceği olaylardan biri. Gazetemizin Güney llleri Temsilcisi ve Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Çetin Yiğenoğlu, bu vahşetin, insanlık dışı kıyımın hemen ardından Sıvas'a gitmiş ve olayları sıcağı sıcağına yaşamıştı. Bir gazeteci gözüyle gördüklerini kaleme almıştı. Oluşturduğu röportaja bir ön bölüm yazıp bazı eklemeler yaparak genişletmiş, derinleştirmiş, boyutlandırmış. Bu çalışmayla siyasi tarihimizdeki gerici ayaklanma ve olayların yapısal benzerliklerini sergilemiş. Sonunda ortaya "Şeriatçı Şiddet ve ö l ü Ozanlar Kenti Sıvas" kıtabı çıkmış. Yiğenoğlu ile kitabı, gazeteciyazar kimliği ve genel olarak şiddete bakışı üzerine söyleştik. Sorulanmız ve verdiği yanıtlar şöyle: Yeni kîtabınızın nasıl oluştuğunu anlaürmısınız? Kitabın "Sunuş"unda da belirttiğim gibi "Ölü Ozanlar Kenti Sıvas" röportajı çıkış noktam oldu. Söz konusu röportajı yapan bir gazeteci olarak birçolc dostun da önerisiyle "bu tarihi olayı" kitaplaştırmamın görevim olduğunainandım. Araştırmaröportaj niteliği tasıyan yapıtınızda şeriatçı şiddeti siyasal ve ekonomik boyutlarıyla inceliyorsunuz. Bu çalışmanızla vermek istediğinizbildiriyiaçıklarmısınız? Osmanh'dan bu yana "tslamcılar" bürokrat olarak, teknokrat olarak devlet yönetiminde bulunmuşlardır. Bu, dünyanın her yerinde böyle olmuştur. Amaç, doğrudan yönetime gelmek ve toplumu Tanrı adına yönet K«Hı blp dh/ertJmento Aynı teğet geçiş, Seniha'nın annesiyle "Fakat ben kocaya varmayacağım... Ne buna, ne de daha iyisine, hiç kımseye varmayacağım!" sözleriyle tamamlanan diyaloğundan da ortaya çıkar. Seniha'nın annesinin, neden, yazann sözleriyle "feci bir şüphe içine burgu gibi girmiş, fakat kadın bu şüphesinden ne kocasına, ne de oğluna bahsetmeye cesaret" edememiştir? Nahid Sırrı, bu noktaya kadar elini ateşe yaklaştıran, ama önünde açılan, kendi açtığı kapıdan içeri giremeyecek ölçüde tutuk, ürkek davranan bir yazar olarakkarşımıza çıkıyor "Kıskanmak"ta. Oysa, libidinal tabaka üzerinde romanının eksenini oluşturmayı seçen, belli dönemeçlere sapkınlık tuzakları kurmaya yatkın duran da başkası mıdır: Tıpkı Halit'in gençliğinden söz edişindeki gibi, Mükerrem'i baştan çıkaran Nüzhet'i betimlerken de "kız kadar güzel" tamlamasına başvuran o değil midir? Böylelikle, Halit'in kendi yitirdiği gençlik ve güzelliği kendi eliyİe yokedişini simgeleyen İrimdir? Nuriye Hanım'ın, oğlu Nüzhet'in üzerinden kadınlardan intikam alışını anlayan ve ileten, kim ? Olay örgüsüne baktığımızda, "Kıskanmak"ta gerçek kutuplann saklandığını farkedıyoruz. Görünüşte kurban Nüzhet, kaatil Halit'tir. Ama asıl kaatil Seniha, asıl kurbansa Mükerrem'dir. Nahid Sırn büyük bir ustalıkla rolleri kaydırmayı başarmıştır. Femme fatale konusunda da böylesi bir ters çevirmeyle kuşatır okuru: tlk bakışta bir homme fatale vardır ortada: Nüzhet. Ne ki, tutkulannın dizginini gerçekte kaptırmayan, bütün akı§ı denetleyen tek kişinin Seniha olduğunu romanın sonunda kavrarız: Bütün güzel insanlan ağına düşürüp iclerini boşaltıp terkeden dişi peygamber böceği gene de doymamıştır sonsuz susuzluğunda yorgun düşmek nedir bilmeyen, Praz'ın saptayımıyla "soluk yüzlü"vampir. "Kıskanmak", gövdesi kadar gölgesiyle kısacası gizilgücüyle de çarpan, akıntısına çeken bir roman. Tutkunun negatif çehresi üzerine kanlı bir divertimento. însanın içinde onu bugün, yeniden, derinlemesine bir yazı alanı açarak yazma isteği, olmadı kamera başına geçme isteği uyandırıyor. Bazı romanlarböyfedir. • Kıskanmak / Nahid Sırrı örik / Oğlak Yaytnlan / 248 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 213 Cjazetemizin Güney îlleri Temsilcisi ve Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Çetin Yiğenoğlu, Sivas'taki kıyımın hemen ardından kente gitmiş ve gördüklerini "Şeriatçı Şiddet ve Ölü Ozanlar Kenti Sıvas" adlı kitabında toplamış. Yiğenoğlu ile kitabı üzerine konuştuk. mektir. Bunu başaramayınca (doğrudan yönetime gelemeyince) devletin içine sızarak şeriata uygun yönettirmcye çahşırlar. Yönetim kademesinde çelişkiler ortaya çıkınca ya da ortamı uygun görüp doğrudan yönetime gelebileceklerine inanmca "cihad"akalkışırlar. Yani yönetimi devirmek için başkaldınrlar. Osmanh'dan bu yana bu böyle olmuştur. Son dört yüz yıllık tarihimizdeki gerici kalkışma ve olaylara bakıldığında hepsinin yapısal açıdan birbirine benzedikleri görülür. Bu, bir başka anlatımla "Anadolu'da yaşayan insanlar aynı oyuna birçok kez düşürülmüştür" demektir. Bir daha aynı oyuna düşülmemesi için halkımı uyarmak istedim. Kitabınız araştırmacı, röportaj, öykii yazarı kimliklerinizi birleştiriyor. Bu süreçte buluşma ve aynlma noktalannızıbelirtirmisiniz? • Her gazeteci aslında bir araştırmacıdır. Bir küçücük haber bile araştırma yapmayı gerektirebilir. Ben de gazetecilik yaşamımda birçok haber ve röportaj için aynı çabayı gösterdiğimi söyleyebilirim. Ancak bu boyutta bir çalışmayı ilk kez yapıyorum. Şimdiye dek yayımlanan üç kitabım da meslck çalışmalarımın ürünüdür. Bildiğiniz gibi yayımlanmamış bir de tiyatro oyunum var. Şiir ve öykü yazıyorum. Yine mesleğimle ilgili bir anlatı çalışmam, bir roman proiem var. Bana göre yazarlık ayrı bir kimlik, yazmak ayrı bir eylemdir. Birçok kimse gazetecilikten yazarlığa geçer. Sonra ikisini birden yürütür. Birçok yazar, gazetecilik yapmadan yazın kulvarındaki yolunu bulur. Ben sanırım ilk gruptanım. Buluşma ve ayrılma noktalarına gelince: Gazetecilikte her yazıyı bir sanat eseri (öykü, roman) kıvamında, aynı yoğunlukta yazamazsınız. Buna en azından za man engel olur. Ama gazetecilik kimliği bir yazarı her zaman topluT i N« ma dönük yapar. NOĞLU ŞERİATÇIİ Toplumdan ırak ŞİDDET VEİ bir yazann, olması ÛLU OZANLAR gerektiğince çağıKENTİ nın tantğı olamaS IVA $ yacağına inanırım. Bana göre gazetecilik, yazarlığa soyunan gazeteciler için bir avantajdır. Genel olarak şiddet iistüne neler düşündüğünüzü anlatır mısınız? Yaşadığımız günlere, insanlığın yakın ve uzak geçmişine şöyle bir bakıldığında kavgasız, savaşsız bir anın geçmediğini görürüz. Eğer ulusça bir savaşta deöüseniz bile yakın çevrenizdeki insanlar arasında birçok şiddet olayına tanık olursunuz. Bütün bunlar bana şiddet (agressif) duygularının insanların genetik yapısından kaynaklandığını düşündürüyor. Sevmek, ağlamak gibi insanların zaman zaman şiddet duygularının da etkisi altında kaldığını sanıyorum. Bu, bazen üçüncü kişilere, bazen insanın kendisine (intihar) yönelik olabildiği gibi bazen de onaylama biçiminde kendisini gösteriyor. Kitapta da yazdığım cibi fslamiyette şiddet oluşumundan beri var. Yakın zamana dek potansiyel tehlike olan şiddet şimdi kitleselleşme özelliği göstermeye başladı. Yapıtınız Türkiye'nin önemli bir gerçeğini vurguluvor. Şeriatçı jiddetin geleceğini nasıl görüyoraunuz? Yaşadığımız olaylar karşısında gösterilen büyük toplumsal tepki, şeriatçılığın yükselen ivmesini engelledi. Toplumda şu an laikseriatçı çatışması yaşanıyor. Tıpkı kandaki mikropla alyuvarlann savaşı gibi bir durum sözkonusu. Savaşı alyuvarlar kazanacak, hastalık sağaltılacak. Sizce bu konuda yapılacak başka işler ve Türkiye aydınlarına düşen görevlernelerdir? Bir tam laiklik. Imamın maaşmı caminin cemaati versin de görelim bakalım ne kadar Müslüman varmış... tkiTürk aydınları Türkiye'de bütün Islam dünyasına örnek olacak bir aydınlanma (T.C. kurulurken temeli atılan) teorisi yaratmalı.tartışmalı, yerleşmesini sağlamalıdır. • Şeriatçı Şiddet ve Ölü Ozanlar Kenti Sivas/Çe//« Yıgenoglu/Ekıtı Yayırtlan/190s SAYF A 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle