Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Muza/fer Izguden yeni mizah öyküleri Dandini Vatandaş Dandini Muzaffer îzgü, "Dandini Vatandaş Dandini "de düşünmenin suç, düşünmemenin erdem sayıldığı bir toplumda geleceklerini fallara, medyumlara bağlayan yöneticileri; vergi vermeye çalışırken engellenen vatandaşları ve toplumun cinsel açlığını anlatıyor. MUZAFFER UYGUNER hıç konuşmadan saatlerce" yontuyu izliyorlar. îzgü, toplumun gerçeklere nasıl baktığını ortaya koymuştur böylece.Toplumsal değerlendirmelere, daha doğrusu toplumun çarpık değerlendirmelerine bir de "Beni Cumhurbaşkanı Karşılar" adlı öyküde tanık oluyoruz. Dünya ölçüsünde yapılan bir öykü yarışmasına dört yüz yirmi öykü katılmış ve bir Türk yazarının öyküsü birinci seçilmiştir. Ödül törenine katılır yazarımız ve ikinci Fransız ile üçüncü Rus yazarın önünde ödülünü alır. Onlar, ülkelerine dönüşte kendilerini bakanların, başbakanın karşılayacağını söyleyip dururlar. Bizim yazarımız ise bu sözler karşısında durgundur, söz söyleyemeyecek durumdadır. Sonunda, beni de Cumhurbaşkanı karşılar, diye övünür; ama, gerçeği bilmektedir. Uçakla havaalanına geldiğinde büyük bir kalabalık, ünlü kişiler görür. Şaşınr. Ama, gelenler, bir futbol maçında yurtdışında gol atan futbolcuyu karşılamakta ve onun için gösteri yapmaktadır. tşte, ülkemizde sanatçıya verilen değerin göstergesi... # Toplumumuzdaki dandini durumlar bu kadar mı? 26 öyküde yer alan bu durumları birer birer saymak elbette olanaksız. Ama, bakın son zamanlardaki rüşvet olaylarını ortaya koyan "Ben Çalarım Beyefendi" adlı öyküyü hemen örnek alabiliriz. Yönetici, kar M uzaffer îzgü, 26 öyküsünü derlediği kitabına Dandini Vatandaş Dandini adını vermiş. Bu adı niye, niçin vermiştir sorusu akla geliyor elbette. Ben de bunu merak ettim. Bir öyküsünün adı da böyle. Sözlüğe baktım. Sözlüktc şunlar yazılı: "1. Bebekleri uyuturken, oyalarken söylenen tekerlemelerde geçer; 2. Düzensiz, karışık, darmadağınık: Ortalık dandini, Dandini bebek, yaşına yakışmayacak davranışlarda bulunanlar için söylenir". Öyküleri okurken ve okuduktan sonra, toplumdaki düzensizliği ve karmaşayı buluyoruz. Kitaptaki 26 öykü de, toplumdaki değişik alanlardaki düzensizlikleri ortaya koymaktadır. Hele, kitaba adını veren öyküdeki durum tam bir dandinilik örneğidir. Bilindiği gibi, Fransız yontucu Auguste Rodin 'Düşünen Adam' yontusunu yapmıştır. Bu öykünün kişisi de "Oyle bir yontu yapmalıyım ki, kim bakarsa baksın, 'Yahu, bu adam hiçbir şey düşünmüyor' deyiversin. Sonunda böyle bir yontu yapar, bir parka konur. Ondan sonra herkesin beğenisini kazanan bu yontunun değişik büyüklükteki örnekleri birçok yere konulur; fotoğrafları bile çoğaltılır. Herkes, parldardaki yontuların önünde sıraya girer, uzun kuyruklar oluşur. Işte böyle bir toplumduronun eleştirdiği. Bu yontunun önünde yarım saat dikilenler gece on saat mis gibi bir uyku çekerler. Parka akın akın gelenler, "gözlerini Düşünmeyen Adam yontusuna dikiyorlar, şısındaki görevliyi iyice süzdükten sonra," Evet Numan Bey, sizi nereye verelim?" diye sorar. Onun yanıtı ise "Bana kalırsa beyefendi, beni çalamayacağım bir yere veriniz"dir. Yönetici, birçok yersayar, Numan bey oralarda hep çalacağını, bazılarında da bu çalmanın çok kolay olduğunu söyler. Ama, geriye ayrı bir odada tek başına çalışması akla gelir. Ohun da olmayacağına karar verilir. Sonunda, bir yere, çalıntıların bol olduğu bir yerde bir göreve verilir. Işte, Numan bey, çalıntılan yapan bir kişi tipidir. Vergi kaçakçılığının nasıl yapıldığını ise "Vergi Vereyim mi Yoksa Vermeyeyim mi?" öyküsünde buluruz. Vergi vermek isteyen bir kişinin vermek istemeyenlerce nasıl tehdit edildiğini ayrıntılı olarak kurgulamıştır bu öyküsünde. Bunlar, birer öykü kurgusudur; ama, gerçeğin de bir yüzünü yansıtmaktadır. "Benim Polislerim"de, neden olduğu bilinmeyen bir kişinin evinin nasıl gözlendiği, kendisinin nasıl izlendiği anlatılmıştır. Neden izlenmekte ve bu kadar değişik sivil görevlilerce niçin gözlenmektedir? Bunu açıklamaz öykü; ama, nasıl izlendiğini ayrıntılı olarak gösterir. " Ah Bir de Hotantaca Bilseydin" öyküsü, yabancı dil bilmeyen, bilgisayardan anlamayan, sürücü belgesi olmayan bir kişinin iş bulmakta karşılaştığı güçlükleri, iş bulamazlığını öyküler. Sonunda ise, askerliğini yapmadıkça iş bulamayacağı söylenir kendisine."Nataşa" adlı öykü, toplum yaşantımızdaki cinsel bozuluşun bir yansımasıdır. Bütün kazancım Nataşalarla bitirenlerden birinin eşi, onlar gibi giyinip kocasının odasına girince dayağı da yer, Nataşalık mı yapacağı söylenir. Belirli yörelerde görülen " Nataşa yataşa" çarpıklığını bu öyküde buluyor, toplumdaki bir çarpıklıgıizliyorıız Kişiyi ilgilendiren toplumsal çarpıklıklar demek gerekirdi belki. Böyle durumları işleyen pek çok yönü var. Işte, ilkişu" Nataşa" öyküsü. "TohumaKaçanlar Ülkesi" ise, erkeklerin evlenme güçlüklerini, kadınların zengin kişilere yönelmelerini anlatır. Öykünün kişisi, yakışıklı ve güzel bir erkek olmasına karşın aylık geliri az bir kişidir. Bu yüzden, ilişki kurup evlenme durumuna gelen bayanlar geliri fazla birini bulunca onu bırakıverirler. "Hayatım Roman", ülkemizde herkesin kendisini ozan saymasına, yazdıklarının da çok değerli olduğuna inanmalarına değinen bir öyküdür. Son zamanlarda, bir iki sözcüğü yan yana dizip bir ya da iki dize ortaya koyarak müzik güftesi ortaya koyması bu yöndeki görüş kötüliığünün bir örneği değil mi dir? Şimdi aklıma geliveren "Nak nak nak/ Avanak avanak/ Bana bak bana bak" şiir midir? Ama müzik giiftesi oluverirbelki. "Vızburger" son yıllardaki beslenme çarpıklığının öyküsüdür. "lnce Meltem Havuzu" turizm alanındaki çarpık otelleşmenin bütün görüntülerini ortaya koyan bir öyküdür. Herkesin, bilinçli bilinçsiz böyle yatırımlara yönelmesinin ne gibi durumlar ortaya koyduğu bu öyküde sergilenmiştir. Toplumsal bilinçsizliğin, plansız gelişimin vurgulandığını okuruz bu öyküde. Toplumda bazı kı^ıler, belirli bir oluşum sonunda kendilerini dev aynasında görürler. "Medyum Melih" öyküsü, baktığı bazı kahve fallarının doğrulanması sonunda büyük bir üne kavuşan, sonunda memuriyet görevinden istifa ederek kendine özel bir büro açan büyüklük hastasını anlalır bize. "Ateşli Aşk Mektuplan" ile "Belkıs'lı Düşler" ise kendilerini üstün gören bazı kişilerin kadınlara dönük olan büyüklük hastalıklarını ortaya koymuştur. "Dekameron Hulusi" her şeyi kendisinin bildiğine inanan ve birçok büyük işleri kendisinin yaptiğını söyleyen bir kişinin öyküsüdür. "Kulakları Küpeli"de ise, karısından gizleyerek yakasına taktığı bazı süs madenlerini madalya gibi görenlerin iltifatına erişen bir kişinin, onları kazağına taktığı zaman düştüğü kötü durumu ortaya koyar. Böylece, hem toplumun kolayca aldanışını, hem de bazı kişilerin halkı nasıl aldattığını öğrenmiş oluruz. Üst kademe yöneticilerinin her toplantıya katılmaları da toplumda değişik bir görüntüdür. "Bakanı Karşılama Provası", bir muhtarın çağırdığı bakanların gelişinde nasıl davranılacağının provalarını yapması ve bir bakanın da o köye gelişinin öyküdür. Hele "Düğün Hediyesi", ağabeyinin düğününe bakanlan ve hatta cumhurbaşkanını çağıran bir kişinin bu çağrısına bakanların ve cumhurbaşkanının gelmesini ve sonunda cumhurbaşkanının düğün armağanı olarak şapkasını vermesini ortaya koyan bir öyküdür. Bütün öyküleri sayarak bu çarpıklıkları belirtmenin anlamı yok elbette. Bunu, Îzgü yapmıştır zaten öykülerinde. Izgü, her öyküsünde değişik bir kurgulama ve anlatım, tümce kurma tekniğiyle durumları ortaya koymuştur. Öyküler, hem içerik hem de kurgulama ve vurgulama yönünden birer sanat ürünüdür. Toplum yaşantımızdaki "dandiniliği" anımsamak için bu öyküleri okuyabilirsiniz. • Dandini Vatandaş Dandini/ Muzaffer îzgü/ Gülmece Öyküleri/ Bilgı Yayım/ankara 1994/211 s C U M HU R İY E T K İ T A P S A Y I 2 5 1 Ktelsel görüntüter Mşlyi Hglemlren toplumsalık Topkımda baçka düzensizMder... S A Y F A