Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
bengiliğin birsaniyesi geçmiş demektir. Bozukbirlngilizce konuşuyordu Yunanlı ben de öyle konuştuğumdan kolayca anlaşıyorduk Sonsuzgöğün altında vakitakşamdı kahverengi mavi ve kızıldı ortalık zeytin ve çam ağaçlan vardı her yerde birden tsa'dan 600 yılönce Sappho'nun bu yörede birozanlarokulu kurduğunu düşündüm Yaşamış olduğu yeri sordum Yunanlıdan parmağıyla pencereden dışarıyı gösterip birkaç kilometre ötede Sappbo'nun evinden kalıntılarolduğunusöyledi istersek bizi hemen orayagötürecekti ama yorgundu herkes 30 yıl önce okuduğum Sappho'nun elinden çıkmış birşiirianımsadım: kanaryalar helsingör'de istasyonun bulunduğu sahilyolunadoğruyürüyorduk içinde teyzemin armağanı iki kanarya ile bir kafes vardı elimde kafcsin dibi çıktı birden kafesten kaçan kuşlar denizedoğruuçtu biraz uçmuşlardı ki martilann saldırısına uğradılar kanaryaların küçüksarı tiiyleri havaya dağıldı ilkin sonra yok oldu hepsi kuşların kısa süren özgürlüğü çok üzdü beni Fabrika avlusundaki ağaç Fabrikada kart basmadan besin emiyor kökleri. çanta yazı masasının çekmesinde timsah derisinden küçükbirçantayı saklardı annem çantanın içinde ışıkta döndürüldüğü zaman mavimsi kızılımsı menekşe rengi , ışıklarsaçan saydam taşlı birsüiiğnesi vardı bi r de gümüş kakmalı fildişinden biryelpaze gülümseyen diz kırarak selam veren birbalerin resmi vardı yelpazeninipeğinde ., . çanta süsiğnesi veyelpaze çekmede dururdu bu nesnelerin annem hiçbirini kullanmazdı çantanın derisine herdokunuşta bu derinin sahibi timsah ın nil nehrinde yaşamış ve belki de insan yemış olduğunuduşüniirdüm CUMHURİYET KİTAP SAYI 251 Üçretalmadan fışkırıyordallarından yapraklar. Acı çekmeden değişiyor yaprakların rengi mevsimegöre. Korkusuzca bırakıyordallarını soğukta çırıl çıplak. Kasalararasında avludadurmasına karışmıyor hiç kimse. Bu ağaç bir özlem kendisi bilmese de. televizyon vaktine dek, amabirşey yokken televizyonda, hayır, geçmiyordu saatler, zaman kısırdı. Birgün zamanı kendieliyle kırdı. Gece yarısı Hem Boğa Burcu 'nd aki 7 yıld ızlar hem dolunay battı şimdi, vakitgeceyarısı.akıyor zaman, uzanmış yatıyorum burda yapyalnız. llk okudüğumda bu şiiri çağlar içinden akarak gidıp Saphho'nun yanına yatmak onu sevmek okşamak gökselyalnızlığından kurtarmak isteğini duymuştum, kollanmın arkasında belki ateşlibirkadm bulacakttm kimbilir Haziranda bir gece Gökyüzünün altında ışıltılıbirevrende dolaştımbugece yol boyundaki ağaçlardan uyuyan insanlardan ve uyuyan kuşlardan bırsevgininbanadoğru aktığınıduydum pervaneler otlar ve bulutlardan geliyordu bu sevgi vebiran anılarvesuçluluk duygusundan arınarak bu sevgiyi çevreme yansıtmanın sevincinitattım birçamsallanıyordu ilerde gövdemi kucaklıyordu yel bense durup yakardım bütün canlılar acılarveyalnızlığı yensin diye 20 kron yolladım tnsan haklanmı bu yıl nasıl kullandığımı soruyorsun 80.000 kron vergi ödedim 45.000 kron içkiyeverdim 20.000 kron da sigaraya Meyhanelerde bira ısmarladım susayanlara böylegittisanırım l.OOOkronda 100 kron kadar da sokakta karşılaştığım parasızlara Kilise aracılığıyla bir de 20 kron yolladım açlıkçekenülkelere. Fru Jensen in memoriam Adı Frujensen'di, altmışbeş yaşındaydı, fabrikada çalışmıştı otuzyıl. Emekli aylığı yetmiyordu. ~ ~ Geçmek bilmiyordu zaman. Pencerenin yanında otururdu LESBOS Tatlı iri elmalarla bizi beslerken durmadan gülümseyen konuşkan iriyarı bir Yunanlı'nın arabasıyla bir balıkçı köyüne doğru gidiyorduk SA YFA 1 7