Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
düşünüyor. Bu ünlü Türk şairinin doğumunun 750. yıldönümü münasebetiyle ülkemizde ve UNESCO'ya üye ülkelerde 1991 yılı "Yunus Emre Sevgi Yılı" olarak kabul edilmiştir. Güncelliğini göz önünde tutarak ve gerçeğin ortaya çıkmasına katkıda bulunmasını düşünerek Rıza Zelyut'tan Yunus Emre'nin bu yönünü daha geniş boyutlu olarak ele almasını bekliyorum. "Hacı Bektaş'ı Sünni Gösteren Yazarların Yamlgıları" bölümünde Esat Coşan, Rüştü Şardağ, Yaşar Nuri Öztürk, Cetnal Şener, Fuat Bozkurt, Ismet Zeki Eyüboğlu'nun kitaplarındaki görüşleri eleştiriliyor. Alıntıları ve Zelyut'un karşı görüşlerini içeren bu eleştirilerde kimi yazarların konu ile ilgili olarak ne denli güç durumda kaldıklannı gördüm. Bence Hacı Bektaş Veli'yi bir mutasavvıf olarak çeşitli kalıplara sokmak için vakit erkendir. Çünkü onu yaşadığı çağla ve bu çağın çeşitli özellikleriyle ilgili olarak elde bulunan yayınlar, belgeler kesin ve yeterli değildir. Bu tartışmayı Yunus Enıre, Kaygusuz Abdal gibi büyük Türk şairlerini de katarak bilimsel anlamda sürdürmek ve genişletmek yararlı olacaktır. Tarihsel bir geçmişi olan, günümüzde de çeşitli boyutlarda varlıklarını sürdüren Aleviler (ve Bektaşiler) Türkiye'nin vazgeçilmez gerçeklerinden biridır. Çok yönlü engellerle önü tıkanmazsa, toplumumuzun içine girdiği aydınlanma süreci, geleneklerine, inançlarına çok bağlı bu insanları da etkiliyor, birtakım taleplerle ortaya çıkmak zorunda bırakıyor. İnsanlarımızı kaynaştırmaya, bir barış toplumu yaratmaya yönelik olması gereken bu taleplere kulak tıkanamaz, ilgisiz kalınamaz. D 19801990 arasında yayımlanan Alevillk ve Bektaşillkle İlgili kitaplardanseçmeler 1 Fuat Bozkurt (ha/.)> Buyruk, Istanbul, 1982 2 Fuat Bozkurt, Semahlar (Alevı Dınsel Oyunlanj, Isıanbul, 1990 i tsmet Zeki Eyuboğlu, Alevılık SunndiK • hlam Dufuncest, Lsunbul, 1989 (2. bs.) 4 Ismet Zeki Eyuboğlu, Butün Yonlenyle BekuifdıkAlevılık, Istanbul, 1980 (yb. 1990) 5 îsmct Zeki Eyuboğlu, Butun Yonlenyle Hacı Bektaf Velı, Inanbul, 1989. 6 Ismet Zeki Eyuboğlu, Günun Ifiğında Tasavvuf, Tankatlar, MezheUer Tarıhu Istanbul, 1987. 7 tlhan Cem Erseven, Alevıler'de Semah, Ankara, 1990. 8 Abdülbaki Gölpınarlı, Onıkı tmam, İsıanbul, 1989 (2. bs.). 9 Abdülbaki Gölpınarlı, Tânb Boyunca Islam Mezheblerı ve Şıılık, Istanbul, 1987. 10 Adil Gülvahaboglu, Hacı Bektaf Velt, LatkUlusal Kultur, Ankara, (tarıhsi7). 11 Mehmet \La\ana,Alewltk Nedırf, İstanbul, 1990 (2. bs.). 12 Turgut KocaZeki Onaran, Guldeste Nefesler, Ezgılen Ankara, 1987. 13 Ali Rıza Köseoğlu, HnnkârHaa Bekuifi Velı Şıırlen Antolojısı, ÖrdeyiflcrıvNcfeiler, Ankara, 1988. 14 Ali N u a m i , ErRualeı Ehlılıeytıyye, Istanbul, 1987. 15 Bedri Noyan, Bektafdık, Alevilik Nedırf, Ankara, 1985 (2. bs. 1987). 16 Ahmet Yasar Ocak, Baluder Isyanı, Istanbu), 1980 17 Ahmct Yasar Ocak, Bektafı Menakıbnâmelennde lslâm Öncest tnanç Motıften, Istanbul, 1983 18 A. Nevzat Odyakmaz, Bektafdık, Mevlevdtk, Masorduk, Istanbul, 1988. 19 Baki Öz, Kurtuluf Suvafi 'nda Alevı • Bektafder, Lvtanbul, 1989. 20 Atilla Özkınmlı, AlevılıkPekta}tlık ve Edebıyatı, Istanbul, 1985. 21 Yâşir Nuri ö z t ü r k , Tartbı Boyunca Bektafilık, Istanbul, 1990. 22 Rüstü Şandag, Her Yonüyle Hunkâr Hacı Bektaf Velı ve En Yent Eserı Şerhı Bamele, lamr, 1985. 23 Ccnıal Şener, AlevdıkOlayı. Töplumsal Bir Bafkaldınmıı Kısa Tanhçesı, Istinbul, 1989(8. bs. 1990). 24 Ali Şeriati (Çev. Feyzullah ArtinJi), Ali Şıası • Sa/evt Şıası, Isunbul, 1990. 25 A. Celalettin Ulusoy, Hünkâr Haa Bektaf Velı ve Alevı Bektatı Yolu, Ankara, 1986(2. bs.). 26 Rıza Yetişen, Tahtaa Afirrtlen (Aıkl, Gelenek ve Göreneklm), 1/mır, 1986 27 R. Yörükoftlu, Okunacak En Büyuk Kıtap tmandtr. Tanhteve Günümüzde Alcvtlık, Istanbul, 1990. 28 Rıza Zelyut, Öz Kaynaklanna GonAlevtltk, Istanbul, 1990) Rıza Zelyut 'Özkaynaklanna Göre Alevilik'adlı kitabını anlattı 'Alevi felsefesini inceledim' Özkaynaklanna Göre Alevilik / Rıza Zelyut / Anadolu Kültürü Yayınları / 344 s. / 15.000 TL / Haik Şiirinde Gerçekçilik, Ostnanlı'da Karşı Düşünce ve tdam 0? kaj naklarına gorr Edilenler, Halk Şiirinde Başkaldırı adlı incelemeleriyle tanıdığımız Rıza Zelyut'un yeni kitabı "Alevilik" admı taşıyor. Zelyut kitabında AlevUiği gerçek yonlenyle tanıtmayı amaçladığını belirtiyor. Araştırmasının en önemli özelliğinin Alevilik konusunda "bazı ilkleri ortaya koyması" olduğunu söyleyen Zelyut şöyle diyor: "Benim kanıma göre Türkıye'de henüz Alevilik üzerine yazılmış doğru düzgün bir araştırma yok.Aleviliği Sünni kaynaklara göre değerlendiren birtakım kitaplar var. Bu kitapta ben ilk kez Aleviliği Alevi kaynaklanna göre yorumladım. Çok basit bir örnek: Herkes m Hz. Ali'yi Halife olarak bilir ve öyle yazar, halbuki, Alevilikte O, birinci imamdır ve asla Halife sayılmaz." Kitabınızda "ilk kez ortaya çıkan" bazı bulgulardan bahsediyorsunuz gerçi buna biraz önce değindiniz ama birkaç örnek daha verebilir miyiz? Bu kıtaptaki temel yeni yaklaşımlardan birisi Aleviliğin felsefı olarak ele alınmasıdır. Alevilerin içki ile olan ilişkisi ve namaz olayı bu kitapta onların felsefesinden yola çıkılarak anlatılmıştır. Burada şunu da vurgulamak lazım: Kitapta Kuranı Kerim'in insanlığa yönelik genel rnesajları da yeni bir gözle değerlendirilmiştir. Ayrıca İslamiyet denilince yalnız Sünni (şeriatçı) düşüncenin anlaşılmaması gerektiği değişik boyutlarıyla ortaya konulmuştur. Yalnızca bu yorumlar mı farklı? Kitabımda, Alevilik üzerine yazılmış kitapların ve Alevilik üzerine yazmış kişilere yönelik eleştiriler de var. Sözkonusu kitaplar bir yığın yanlışla dolu. Yazarları geleneksel bir sürü yanlışı bugüne aktarıyorlar. Olan Aleviliği değil de kendilerine göre olması gereken Aleviliği anlatıyorlar. Neye dayanarak bunları söylüyorsunuz? Ben bu değerlendirmeleri yaparken çağdaş felsefenin ölçütlcrini kullandım. Bu genel felsefe içinde Aleviliğin yerini yakalamaya çalıştım. En önemli yanı da (Alevi felsefesinin) Alevilerin kendilerini ve düşüncelerini gizleme olgusudur. Buna Takiyye denir. Alevilik bir muhalefet hareketidir. Bu nedenle, başlangıcından beri yönetimler tarafından kovuşturulmuş, Aleviler katliama tabi tutulmuşlardır. Bu gizlenme günümüzde bile sürmektedir. Fakat artık bu sürecin bitmesi, Alevi düşüncesinin kendisini ortaya koyması lazımdır ki ben de bu anlayışla yazdım kitabımı. Anadolu'daki Aleviliğin, tran'daki Şiilikten farklı olduğunu belirtiyorsunuz. Bugünkü İran'daki Şıilikle Anadolu'daki Aleviliğin niçin farklı olduğu felsefeden yola çıkılarak açıklanmıştır. Alevilik İslamiyet içerisinde ortaya çıkan bir yan tutma olayıdır. Alt katmanların bu yan tutması zaman içinde siyasal, kültürel, ekonomik, sanatsal ve dinsel biçimler alarak gclişmiştir. Aleviliğin inanca ilişkin yönü İslamiyetin biçiminı değil, özünü hedefler. Bu nedenle Alevi felsefesi Batınidir. Batınilikte namaz, oruç, Rıza Zelyut DENİZ EKİN Rıza Zelyut Alevilik bir muhalefet hareketidir hac gibi yönler şekle ait ibaret sayılır. Aleviler bunları. reddetmemekle birlikte kendilerini "namazı kıhnmış, orucu tutulmuş" sayarlar ve insanın kendi ncfsini kötülüklerden arıtmasını temel alırlar. Bugünkü Iran'da aynen Türkiye'deki şeriatçılarda olduğu gibi İslamiyette biçim öne geçirilmiş, öz ise ihmal edilmiştir. Bu yüzden Anadolu Alevileriyle, Şiiler arasında ortak yön kalmamıştır. Bueün Şiiler gerek Almanya'da, gerek Türkiye'de Anadolu Alevilerini camilere çekmeye ve onları geleneklerinden koparmaya çalışıyorlar. Şunu mutlaka vupgulamak gerekir ki: Günümüzde Aleviliği gerçek anlamıyla yaşatanlar Anadolu Alevıleridir. Türklerin Aleviliğe katkısı ne olmuştur? Alevilik Arabistan'da ortaya çıkıp İslamiyetin gittiği her yere yayılmış olmasına rağmen, bugün diğer yerlerde iğdiş edilmiştir. Türkiye Alevileri, Aleviliğe kendi kültürlerini katmak suretiyle ona yeni bir içerik kazandırmış, bugüne kadar yaşatmışlardır. Örneğin bir saz olayı, bir cem olayı, kadının erkekle her yerde birlikte olması olayı, müziğin ibadetın bir parçası haline getirilmesi bunlar tamamıyla Anadolu Alevilerine ait şeylerdir. Aleviliğin bölür.ılenmesi olayı var. Kızılbaş, Alevi Tahtacı gibi dcyimlcr kullanılıyor. Ne diyorsunuz? Bunu şöyle izah edıyorum: Ortada tek bir kavram vardır; o da Aleviliktir. Şimdi bu kavram zaman içerisinde çeşitli adlarla karşımıza çıkıyor. Fakat bu bölümlenmeler düşünce farklılığından çok siyasal kaygılardan ortaya çıkmıstır. O dönemde tarikatlarla ilişkileri olmuş mu? İki türlü tarıkat vardır. Biri Sünni nitelikli, diğeri Alevi. Aslında Sünni nitelikli tarikatları devlet besler ve onlara yardım eder. Osmanlılarda padişah fermanlarında görülür. Onlara sürekli para aktarılmıştır. Bunun nedeni de Alevi nitelikli tekkclerin halkı etkileyerek avuçlarına almasını önlemektir. Yalnız burada önemle belirtilmesi gereken, Aleviliğin bir tarikat olmadığıdır. Aleviliğin dinsel yönünden yola çıkan bir takım tekkeler doğmuştur. Buralar yine de muhalefet düşüncesinin örgütlendiği noktalardır. D S A V F A 2 3 CUMHUHİYET KİTAP SAYI 22