29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Önce yolumuzu yitirdiğimiz boşlugun öyküleri: 'Temmuz Suçlu* Selçuk Mülayim'in kitabı: 'Sanata Giriş' Sanatla ilgili herkes için... Sanata Giriş / Selçuk Mülayim / Sanat Tarihi Araştırmaları Dergisi Yayınları / 176 s. Estetik üzerine yazılan tüm kitapların başlıca özelliği zor anlaşılır olmasıdır. Bunun nedeni belki de sanat felsefesi •dilinin Türkçede yeni yeni oluşmaya başlaması ve kaleme alınan kıtapların çoğunlukla tercüme kokulaı.nı üstünden atamamış olmasıdır. Selçuk Mülayim'in bu yeni kitabı ise açık ve duru anlatımlarla oldukça yalın ve kolay anlaşılabilir bir çalışma. Sanata Giriş, karmasık felsefi boyutlardan dikkatle uzak durmaya çalışmış, plastik sanatlarda sıklıkla kullanılan deyim, terim ve kavramlar ilginç örneklerle genişletilmiş bölümler halinde sergilenmiştir. Kitap dört ana bölümden oluşuyor. İlkinde sanatların sınıflandırılması üzerinde durulduktan sonra, sanatı inceleyen bilim dalları; estetik, sanat tarihi, arkeoloji, sanat psikolojisi ve sanat sosyolojisi anlatılmakta. Ayrı ayn alt bölümlerde incelenen bu uzmanlık dalları, başlıça problemleri ve özellikleri bakımından ele alınıyor. İkinci bölüm, plastik sanatların yapısını oluşturan temel kavramlara ayrılmış. Burada, genellikle üzerinde fazlaca durulmayan, ham mâdde, malzeme ve teknik konuları etraflıca anlatılmakta. Bundan sonra, tasarım ve biçim problemi, plastik sanatların önemli dallarında sırayla gözden geçirilirken, heykel ve mimari, resimde ritim ve kompozısyon konuları ağırlık kazanıyor. Renk teorisi başlığı altında, renklerin sembolik değerleri, ana renkler, ara renkler anlatılıyor. Üslup konusu ise bağımsız bir bölüm halinde, bütün yönleriyle tartışılıyor. Plastik sanatlarda sıkça söz konusu edilen stilizasyon ve soyutlama kavramları ilginç örneklerle açıklanıyor. Sanatın Tarihçesi başlığını tasıyan bölümde sanat fenomeni için temel oluşturan uygarlık ve kültür kavramlarının tanımı ile önemli bir konuya değiniliyor. tlkel Sanatın Yapuı. başlıklı bölümde, gerek çağdaş ilkellerde gerekse tarıh öncesi ilkellerinin sanatlarında öne çıkan özellikler incelenmistir. Masal, Fantazya ve Sanat başlığını tasıyan bölüm sanatın doğuşunda insanın yaratıcı gücü ve bu gücün kaynakları hakkındaki varsayımlara yer vermektedir. İlginç bölümlerden biri de Güzellik Kavramının tzindc adını tasıyor. Burada özellikle Batı resim sanatının gelişim çizgisi ve akademilerin tarihçesi anlatılıyor. Kitabın son bölümü olan Eleştiri ve Yorum, resim sanatının dayandığı temel ükeler, grafik düzen, konu ve içerik gibi kavramlara çözümleyici bir yöntemle açıklık kazandınyor. Bu bölümde ele alınan konular, özellikle eleştirmenler için yol gösterici bir örnek. Çözümleyici bir düşünce yöntemi izleyen kitapta, temel kavramlar ve terminoloji, birbirine karıştırılmadân, yalın ve açık bir üslupla incelenmiş. Yazar, küçük hacimli bir kitapta, böylesine geniş açılımlı konuları bağlantılı bir bütünlük içinde toparlamayı başarmıştır denebılir. Yeterli sayıdaki çizimler ve desenlerle zenginleştirilen her bir bölümün sonuna eklenen bibliyografya okuyucuya topluca verilmiştir. Tolunay Timuçin'in özenli kapak grafiği içinde bütünlük kazanan kitap, sanatçı veya sanatla ilgili herkes için salık verilebilecek gerçek bir "giriş" niteliğindedir. Bu kitabı karıştırmakta olan güzel sanatlar öğrencisi, sanat tarihçisi veya arkeolog, kendi konularına ait ipuçlarını bulabilecek.D Rahatlamanın soysuz yolu TEMMUZ SUCLU HASAN ALİ TOPTAŞ Temmuz Suçlu / Cemil Kavukçu / Yazıt Yayınları / 120 s. / 5Ö00 TL / İlk kitabı Pazar Güneşi'yle (1983) okur önüne çıkan Cemil Ka"SS vukçu, Patika'yla 1987 Yaşar Nabi Nayır ö y k ü ödülü'nü almıştı. Kavukçu, Pazar Güneşi'nden bu yana sürdürdüğü o usta anlatımını geliştirip, dokusunu sımsıkı işleyerek bu kez Temmuz Suçlu'yla geliyor okur önüne. Kitapta, zaman zaman yaşama bıvıkaltı bir gülümseyijle bakan on dört öykü var. Savlarla dolu, toplumsal sorunlar için reçeteler sunan öyküler değil bunlar. Katı yargıların üstüne yapılanarak okuru sorgulamıyorlar, ama öyküleri okudukça kendi kendinizi soreulama gereksinimi duyuyorsunuz. Kavukçu, sanatsal ödünler vererek kaba gerçeklerin altını çizip doğrudan sorular yöneltrnek yerine, size yaptırıyor bu işi; yaşamın gözden kaçmış ince yanlarını gördükçe kendi sorunuzu kendiniz hazırhyorsunuz. Kavukçu'nun ilk yapıtlarında olduğu gibi aynntılar gene önemli. Yazar farklı işlevler yüklüyor onlara, öykünün dengesini bozmadan öykü coğrafyasına tek tek yerleştiriyor. Kimi zaman betimlemede kullanırken kimi zaman da yaşamın nabız atışlarını gizliyor ayrıntılara. "Duvarın üstünde yürüyen sarı bır kedi"nin devinimi Şimdi ö l d ü n Sen adiı öykünün zamanölçeridir bir bakıma; öykünün girişinde bir yere asılmış, öykünün son tümcelerine yaklaşırken yeniden fark edeceeiniz bir kronometredir. Öykü kanramanı "anılara daldım' 'anılardan çıktım' demez, oraya bir zamanölçer konulmuştur, anlarsınız. Serpme öyküsünde "ölümüne susamış bir sinek"in havalanıp havalanıp Remzi'nin alnındaki aynı noktaya konuşundaki ısrar, elleri benzin batığı bir insanın küçücük bir vızıltıya dönüşmüş doğa karşısındaki çaresizliğini ince bir mizahla sergilerken bir bakıma Remzi'nin ayrı ritimle süriip giden yaşamının ve taşıdığı sıkıntının simgesidir. Yasamı küçük ayrıntılarda vakalamak çabası yüzün:n, boğuluj den, öykünün aynntıda bogulup yaşamını yıtırmesı ya da geometrik yapısının sakatlanma tehlikesi her zaman vardır. Ama Kavukçu bu tehlikenin bilincinde. Bu nedenle de ayrıntıları farklı amaçlarla kullanıyor. Betimlemenin, yaşamın metinde soluk alıp ve^mesinin, kurguya ya da temaya ilişkin ipuçları içermesinin dışında ayrıntıların bir başka işlevi daha var; öykü ritmini oluşturmak; öykünün akışını 'yavaş çekime' indirgemek, gerilimi tırmandırmak, dönen bir tekerleği hızlandırmak ya da okuru, dondurultnuş bir görüntünün önüne çivilemek. Kavukçu, 1980 sonrası öykücülerimizden. Dönemin sorunlarının, acılarının ve çelişkilerinin öykülerine yansımaması olanaksız. Ne ki katıksız devrimci tavırlarına bürünmeden, ustalıkla yansıtıyor 1980 sonrasının yaşamını. sanatç>ı kimliğinden prim vermiyor. İdealize edilmiş devrimci tipler gezinmiyor öykülerinde. Yazar öykü kişilerine 'insan' olarak bakıyor. Doğrusuyla, yanlışıyla, bunalımı, iç hesaplaşması, neşesi, hüznü ve sevinciyle insan. Deşiyor bu insanı, su damlasından okyanusun iç yaşamını süzüyor. Bu süzümü sanatsal platformda gerçekleştirirken kemikleşmiş, üst perde sloganlara yaslanmıyor ya da 'zabıt kâtibi' edasıyla günDesen Kemal Gökhan Gürses celi aktarmıyor okuruna, belli düşüncede birleşenlerin daha güzel bir gelecekten yana çiçeklenen duygularını sömürmüyor. Konularını yakın geçmişten alan öykülerinde birey daha ön planda. Dönemin acılarıyla biçimlenmij bireyler bunlar; toplama çıkarma işlemleriyle süren iç hesaplaşmalarıyla, "önce yolumuzu, sonra da kendimizi yitirdiğimiz bir boşluk"tan geçerek "Sevgiyi Tükettik" çıkmazında buluşuyorlar. Ya da insanın niçbir yere kaçamayacağını unutup kendilerinden kaçmaya çalışıyor; "rahatlamanın soysuz yolu"na saparak içki bardaklarını "koltuk değnekleri gibi" kullanıyorlar. Temmuz Suçlu'daki Sokak, Yanılsama, Özel Ulak öyküleri bence Kavukçu'nun gelecekteki öyküleri için ipuçları da veriyor okura. Yazar, öykü okurunun damak zevkini değiştirecek öykücülerden biri olduğunu imliyor. Değişmek doğanın, bu bağlamda insanın her ne kadar değişmeyen kuralıysa da ve yeni açılımlar önkoşullu bakışjarça her zaman yadsınacaksa da öykücülüğümüzün çizgisini ileri götürmeye gönüllü bir yazın eri Kavukçu, aynı zamanda da Türk öykücülüğünün gelecekteki temel taşı. D S A Y F A 15 CUMHURİYET KİTAP SAYI 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle