19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gündelik yaşamdan süzülen Flissingen Haritada Yok / Maja Beutler / Çeviren: Yıldız Ecevit / Ara Yaymcılık / 144 s. / İsviçreli çağdaş kadın yazar Maja Beutler, Türkçe'de ilk kez Yıldız Ecevit'in çevirisiyle yayımlanıyor. On dört kısaöykünün yer aldığı kitapta çevirenin uzun bir önsözü, Maja Beutler'i ve İsviçre edebiyatının bugününü özlü bir biçimde tanıtıyor. Yazarın iki önemli romanı, "Fuss Fassen" (Tutunmak) ve "Wortfalle' (Söz Tuzağı) da dilin, bir edebiyat aracı olmanm ötesinde bir sorunsal niteliğine büründüğünü öğreniyoruz. Meja Beutler'in edebiyat anlayışmı kendi açıklamalarından da aktaran Yıldız Ecevit'in önsözünde şunları okuyoruz: "Ben bitmiş öyküler sunan bir yazar değilim. ö z d e 'tiyatroya özgü bir dille' çahşıyorum; metni kaleme alırken yasadıklarımı okurun da yaşamasını, derinden etkilenmesîni, hatta görüşlerim konusunda güvensiziiğe düsmesini istiyorum. Okurun iç dünyasında bir değişikliğe neden olmak istiyorum." Çevirilere kapsamlı bir "Sunuş"la başlamanın gerekliliğine inanırım. Yıldız Ecevit'in "Fliessetıgen Haritada Yok"u okuyucuya yazarını tanıtan önsözünde bu inancımın âdeta kanıtlandığını gördüm. Bazı ^^^^^^^^^ yayınevleri, yabancı da olsa, •» jr^HHHm^^B yazarı, okuyucuya doğrudan doğruya kendi eseriyle sunmaktan yana. Tanıtıcı önsözü sakıncalı buluyorlar. Çeviri ve yayın hakkı yönetmelikleriyle bunu kurala bağlamış olanlara ne yazık karşı gelinemiyor. ^î\ V ^ $ ı Oysa, uzmanlardan nitelikli \ * Br^ ^ r s u n u î > okuyucuyu A\ Vv olsa olsa aydınlatır. Maja Beutler'in öyküleri, artık "büyük konu" peşinde koşmayan Batılı yazarların öykülerinden farklı. Hayatın çok önemli sorulanm, evrensel boyutlu konuları gündelik yaşayışın ayrıntılarında yakalıyor o. "Sözcük Müzesi", yaratıcıltğının malzemesi demek olan "dil" konusunda hayal gücünü işleten bir öykücüyle karşılaştırıyor okuyucuyu. "Erna'nın Çocuğu"nda entelektüel kadının "anne"liği irdeleyişini buluyoruz. "Redaksiyonun tsteği Doğrultusunda", modern dünyanın, ilan ve reklam olaylarını getirdiği kârla ölçen katı çıkarcılığını, annesinin ölüm ilanını gazetede bir deterjan reklamının üstünde yayımlanmıs gören oğul ın burukluğundan başlayarak, yine bu oğulun her şeye karışan bir annenin ölümünden sonra duyduğu bağımsızlaşma ferahlığıyla "sevgi ve şefkat"in hayatından çekjip gidişini bir türlü kabullenememek arasındaki duygu karmaşasım yakalayıp dile getirmekle, duyarlı bur yazarla karşı karşıya olduğumuzu kanıtlıyor. Yaşamdan Beklenen", "ileri" dediğimiz toplumlarda ihtiyar insanın dramını bir kısaöykü çerçevesine yerleştirebilmiş. Maja Beutler, iki çocuğuna sırayla misafir olmaktan başlayıp huzurevi ve hastane duraklarından sonra ölümü bekleyişi, "Tanrısal anlatım"la ve genellenmesi isteğiyle canlandırtlıyor. "Çocuk Sahneleri"nde, altı tablonun her biri insan gerçeğini etkili imajlarla yansıtan güçlü bir yazarın işi. D Prof. Dr. BOftai «ytaç Maja Beutlar'ın Türkçedeki ilk kitabt Maskeli Balo Maskeli Balo / Özcan Ergüder Yenilik Yayınlan / 200 kuruş. SAVEN TUMN Edebiyatta, sanatta belleklerimizin bir hayli sınırlı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Nice kitap, yeni baskı yapılamadığı için kaybolup gitmiştir edebiyat dünyamızdan. Bu konuda öylesine ba}arılıyız ki Ahmet Hamdı Tanpınar'ı bile önce yitirdik sonra yenıden bulduk ve pek de sevindik buna! İlle de ölüp gitmiş olması da gerekli değil, bir yazarın, yapıtının unutuluj çöllerinde yitmesi için! Şiir olsun, kurmaca olsun, nice çok önemli yapıt var, unutulmuşlar arasında. Ve biz, tıpkı evrim kuramının yitik halkaları gibi yitik yapıtlarla edebiyatımızı bütüncül olarak kavramaya çalışıyoruz. Ve aferin bize ki her zaman yeniden keşf ediyoruz Hindistan'ı! İşte, bugün de bir "Hindıstan"ı yeniden keşfedeceğiz... 1950'li yıllar, edebiyatımızda, öykünün çağdaşlık sürecinin çıkij dönemidir. Nezihe Meriç, Bilge Karasu, Yusuf Atılgan, Ferit Edgü, Adnan Özyalçıner, Erdal Öz, Leyla Erbil, Demir Özlü, Orhan Duru önce dergilerde görülmeye başlamış, ardından kitaplarını yayımlamıstır. Bu yazarlarla birlikte Tahsin Yücel, Vüs'at Bener, dahası Sait Faik, yeni söylemin etki alanına girmişlerdir. Aynı yıllarda, özellikle Seçilmis Hikâyeler dergisinde bir ada daha rastlıyoruz: özçan Ergüder. Ve 1956 yılında, Maskeli Balo, yayımlanıyor. Oncü öykücü kuşağın hemen hemen ilk kitaplarından biridir Maskeli Balo. Dergilerde yayımlarken dikkat çekmiş olan Özcan Ergüder, kitabı çıktıktan sonra da ilgi toplamıştır. Seçilmij Hikâyeler dergisinin MartNisan 1957 sayısında, Orhan Duru kitabı elestirirken "Kitabı okur okumaz usta bir hikâyeciyle karşı karşıya kaldığımızı anlıyoruz. Hikâyelerinin bükülmez kuruluju, meseleleri, düşüncelerini olaylar halinde anlatmaya çalışması bize bunu ister istemez kabul ettiriyor..." demektedir. Maskeli Balo, 1957 yılında Sait Faik Armağanı nedeniyle tartısmalara od«k olmuştur. O tartıjmalardan anlajıldığına göre yapıt, döneminin en güçlü ödül adaylarından biridir. Pekiyi bugün baktığımızda, Maskeli Balo nasıl görünüyor bize? Oncelikle kitabın, gününde yayımlanmıs pek çok öykü kitabından daha fazla zamana dayandığını söyleyebiliriz. Çok az yerinde, "geçmiş zaman" duygusu veriyor Maskeli Balo. Kanımca en önemli iki özellığinden biri anlatı tekniği. Düz bir anlatı/öyküleme tekniği yerine, yaratılmak istenilen duygunun/duyarlığın gerektirdiği yapı ile anlatılanın organik bir şekilde birbirini bütünlediği farklı anlatımlar kuHanılmıs Maskeli Balo'da. Günümüzde çokça denen "fantastik", kitabın "Prolog" diye adlandırılan "Maskeli Balo" öyküsünde son derece başarıyla kullanılmı; kanımca. Maskeli Balo'yu bugün de son derece çağdaş bir yapıt kılan ikinci özellikse tanımlama yapılmadan atmosfer yaratması ve psikolojik yorumlama yapmadan da kişi canlandırabilmesi. Klasik gerçekçilikle çağda; anlatının en iyi ayrımcılarından olan bu özellikleriyle Maskeli Balo yalnız bugün için değil, kanımca gelecekte de çağdaş, dahası güncel olma niteliğini sürdürecektir. Özcan Ergüder, Maskeli Balo'dan sonra neden yazmayı ya da yayımlamayı bıraktı? Bunun yanıtını bilmiyorum. Önemli de bulmuyorum. Bence asıl önemli olan, bu kitabın çağdaş öykücülüğümüz içinde çok önemli bir yer taşıması. Maskeli Balo'nun yeni baskısımn yapılması, sürekli olarak okurun gündemmde bulundurulması gerektiğine inanıyorum. Unutulan kitaplar . Desen Kemal Gukhan K İ T A P T A N B İ R B O L O M MASKELİ BALO Gitmeliyim dedim. Dinlemedi. Sonra günahlannı günahın ne olduğunu öğrenemeden yaşamıj, gene de yaşadığına inanmış insan dışı, yajamak dısı bir insana duvarları eünahtan yapış yapış olmuş, korkunç bir tahta kutuda bir bir sayıp da nâila bajında örtüsü, bahçeye çıkınca yüzüme bakamadı... Neden, dedim. Neden? Neden? Ben seni seviyorum. Bir tek bana borçlusun, eğer sen de beni seviyorsan. Bir tek biz varız. Başka kimse yok. Bajka bir şey yok. Biz biz biz... Dikkatle yüzüme bakıyordu. Bak, elini tutuyorum, bak sana değiyorum, seni hissediyorum, dedim. Sen. Ben. Biz. İkimiz. Şu anda ba$ka hiçbir jey mühim değil. Niçin korkuyorsun. Beni seviyor musun? dedi. Evet! Evet evet evet! Çünkü, dedi, dün gece söylediklerin, hani o bekâr odaları, karanlık sokaklar, onların hepsi doğruydu. Artık değil. Korkuyorum, dedi. Ben korkmuyorum, dedim. Ben sana inanıyorum. Beni seviyor musun? Evet, dedim, evet! Öyleyse beni hiç yalnız bırakma, dedi. Ellerini tuttum. Beni hiç yalnız bırakma. Ama hiç bırakma... Sensiz ne yaparım bilmiyorum. Beni bırakma. ÖTESİ Yüzünü avuçlarımın içine aldım. O sırada çocuk ağlamaya bajladı. Onu ilk defa farkediyorduk. Beni dövüyorsun zannettim, dedi o. Dövmüyor ki, beni. dedi çocuğa. Bak, seviyor beni. Eğilip çocuğa sarıldı. Ntye ağlıyorsun? Beni dövmüyor ki. Yanıma geldi, basını başıma yaklajtırdı, bak ben de onu seviyorum, dedi. Hadi sen de sev onu. Çocuk hâlâ ağlıyordu. yanına çömeldim, konuşmak için. Annesinin arkasına kaçtı, hâlâ ağlıyarak. S A Y F A 19 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle