08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Carlos Fuentes, Octavio Paz'ı şu sözlerle nitelemişti: Uygarlıkların gezgini YAVUZ BAVDAR STOCKHOLM 1990 Nobel Edebiyat Ödülü'nün sahibi Octavio Paz, kendisini ikili bir geleneğin mirasçısı olarak görüyor: Devrimci, romantik geleneğin ve aydınlanmanın eleştirel geleneğinin. Parasal karşılığının çok yüksek olmasından ötürü her yıl ekim ayı| "nın bir perşembe günü bütün dünyanın bakışlarını Stockholm'e çekcn Nobel Edebiyat Ödülü'nün bu kez Octavio Paz'a verilmesinin tek bir şaşırtıcı yanı var: Böylesine uzun bir bekleyişten sonra üstelik dildaşı Cela'nın ardından gelmesi. Bundan bir ay kadar önce Sayın Melih Cevdet Anday'la Cumhuriyet'in kültür servisinde konuşurken Nobel'den söz açılmıştı; İspanyol meslektaşının ödülü almasından sonra Paz'ın şansının kalmadığına inanıldığını söylemiştim. Yanılmışım. Yanılan ve şaşıran yalnız ben değilim. 1960'ta yayımladığı Şiddetli Mevsim adlı çevirisiyle Paz'ı ilk kez İsveç'e tanıtan, İsveç Akademisi'nin 'ağır topu' Artur Lundqvist de aynı duyguyu paylaşıyor. Latin Amerika yazınını avucunun içi gibi bilen ve özellikle Garcia Marquez'in ödülü almasında ağırlığını koyan Lundqvist, yaşlılıktan kaynaklanan rahatsızlığı nedeniyle birkaç yıldır akademi toplantılarına katılamıyor. Paz'ın ödülü almasının ertesi günü Svenska Dagbladet gazetesinde yayımlanan bir söyleşisinde seçimin kendisini de şaşırttığını söylüyor Lundqvist. Anlattığına göre Paz'ı 25 yıldır önere önere sonunda usanmış, son birkaç yıldır hep başka adaylara oyunu veriyormuş. Son oylamada da böyle olmuş: Tercihini öğrenmek üzere evini ziyaret eden Akademi Genel Sekreteri Sture Allen'e yine başka bir adayın adını vermiş. "Belki de inatlaşmaktan vazgeçmemin faydası oldu" diyor. Elbette ki mutluluk duyuyor Lundavist, 1950'lerin başında Neruda sayesinde tanıdığı ve yakın bir dostluk kurduğu Paz'ın ödülü almasından. Paz, dostunu üç yıl önce Oslo'dan aramış, "Stockholm'e gelip seni görmek isterim, ama geiemiyorum, çünkıi sonra herkes Nobel peşinde koştuğumu sanacak" demiş. Sevinenler arasında, yazar portreleri ile dünya çapında ün kazanmış olan, "Stockholm mukimi" şair Lütfi Özkök de var. "Her şeyden önce ödülün şüre verilmesini alkışlıyorum" diyor Özkök ve ekliyor: "A$lında gönlüm Rene Char'ın da ödülü almasını isterdi. Ama Paz da dev bir şair. Kendisiyle 1960'ların başında tanışmıştık, o zamandan bu yana birkaç kez resimlerini çektim. En son, geçen yıl Mexico City'ye gittiğimde aradım. Portre çektirmek için pek istekli görünmedi. Ama araya dostlardan götürdüğüm selamlar girince pek direnemedi." Nitekim Cumhuriyet Kitap'ın bu sayısının kapağından yer alan Paz portresi, işte o ziyaretin ürünü. Nobel ödülünün bu yıl onu gerçekten, en azından "diğerlerinden daha fazla" hakkeden bir yazın adamına verildiği konusunda bir görüşbirliği var. Gerek şiiriyle gerek düşüncesiyle evrensel kültürü özümlemiş ve özgünce yorumlamış, şaşırtıcı, karmaşık bir kişilik S A YF A 1 6 eleştirmeni olarak çalışmanızla nasıl bağdaştırıyorsunuz" şeklindeki bir soruya şu yanıtı vermiş: "Her iki çalışma bende birlikte yürüyor olsa da politikacı değilim, olmadım, olmaya da hiç niyetim yok. Tek amacım, politikayı eleştirmek. Bu konu beni çoOctavio Paz. Sınırlar, uluslar, diller ve tarihler ötesi külcukluğumdan beri meşgul etti, bunun nedeni belki türel, felsefi ve siyasi sorunlan çarpıcı bir rahatlıkla iş de küçüklüğümden beri tarihle ilgilenmiş olmam. leyegelen bu dil ustasını, yurttaşı Carlos Fuentes, "uyKuşağımın ınsanları beni önceliklc şair olarak görügarlıkların gezgini" diye adlandırıyor. Karmaşıklığıyor, ama şiir bende ta başından beri tarihle doğrunı şu nıtelemelerle sürdürüyor: "Meksika'run oğlu", dan bağıntılıydı. Bunun ana nedeni, benim bu yüz"tspanya'nın üvey oğlu", 'iFransa, tngiltere ve Italyılın büyük değişimleri ile aynı zaman kesitini payya'nın evlatlığı", "ABD'nin gayri meşru çocuğu", laşmamdır: Nazizm ile faşizmin tırmanışı, iç savaş, "Hindistan ile Japonya'nın onur misafiri..." 2. Oünya Savaşı... Bütün bunlar benim gençliğimi etkiledi. Daha o zaman, politik eylemle şiirin devOctavio Paz, tavrıyla da siyasal/toplumsal düşüncerimle yakın ilişki içinde olduğunu yazmıştım. Şiir nin yüzyılımızda geçirdiği evrimlerden de sanki kesitve devrim aynı şeyin iki farklı tarafıydı. Bu yüzden Jer sunuyor: 1930'larda İspanya İç Savaşı sırasında cumsavaş sonrası Parisi'ne gelir gelmez hemen gerçeküshuriyetçilerin yanında yer alması, Stalin'in Hitler'le tücülere katıldım. Hareket gücünden epey yitirmişti 1938'de saldırmazlık paktı imzalamasından tiksinti dugerçi, sanatsal olarak çökmekteydi, ancak entelektüyarak Marksizm'den soğuması, Meksika'da kanlı 1968 elizmin sanata hızla girmekte olduğu o sırada gcrolayları üzerine hükümeti lanetleyerek elçilik görevinçeküstücülük bana entelektüel yaşam ve düşünce den ayrılması, Nikaragua'dajci gelışmelere ve Castro reüzerinde hâlâ derin bir yıkıcı ve özgürleştirici bir nijimine eleştirel bir biçimde yaklaşması... Paz'ı tepki de telik taşıyormuş gibi gelmekteydi. Zaten o devrimuyandıran, ancak sürekli olarak dikkatle izlenen bir kişi . ci tutku, salt bu yüzden pekçok gerçeküstücüde, Brekılıyor. ton'u da bunlar arasında sayabiiiriz, reel sosyalizmin Birkaç yıl önce Liberation gazetesinde yayımlanan eleştirisine dönüşebildi." bir söyleşisinde, "Yazar olarak çalışmamzı, politika Octavio Paz, aynı zamanda üretken bir denemeci. Paz'ın modernıst şıırı, dılsel sorunlan ırdeledıği yapıtlan ve yazılan var. CUMHURİYET K İ T A P SAYI 35
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle