Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoğlu@Gmail.com) kalan boşluk dikilerek birleştirilir. Ameliyat ekibi daha sonra bu deri şeridini elle her biri tek bir folikül içerecek şekilde 2000 adet parçaya ayırır ve bunları tek tek kafa derisinde açılan bir milimetre genişliğindeki kesiklerin içine eker. İngiltere, Manchester’daki saç nakli cerrahı Richard Rogers, bu işlemden sonra birkaç ay içinde güçlü saçların geliştiğini söylüyor. Ne var ki Resoration Robotics’ten (RR) Fred Moll, bu işin tam robotlar için olduğunu düşünüyor. Kafa derisinden bir şerit çıkartmak yerine ki bu enfeksiyon riskini de beraberinde getirir RR’nin robotları, kameralardan ve 3 boyutlu görüntüleme yazılımlarından yararlanarak, 1 milimetre uzunluğunda içi boş dikiş iğnelerini her bir sağlıklı folikülün içine doğru yönlendirir. İğne her seferinde birini çıkartır. Toplama işlemi sona erince hasta dik oturur ve robot bunları teker teker kafa derisine ekmeye başlar. Bütün bu uygulama 5 saatte tamamlanır. Robotlar şu anda yeteneklerini gönüllüler üzerinde deniyor. Dijital kültür bireylere şu mesajı vermekte: Dilediğin her şeyi söyleyebilirsin; ama ne başkalarının da bir şey söylemesini engelleyebilirsin, ne seninle aynı fikirde olmayanları bu platformdan kovabilirsin, ne de bu platformun kurallarını sadece senin gibi düşünenlerin yer alabileceği, diğerlerinin ise yer alamayacağı şekilde değiştirebilirsin. Sanal Okur Yorumları Ülkemizdeki pek çok problemin kaynağına indiğimizde eğitimsizlik ortak paydasına ulaşıyoruz. Dikkat ederseniz “öğretim” değil “eğitim”! Ansiklopedilerde yazan bilgileri daha çok bilmekle sorunlarımızı aşamayız ama “farklı olanlarla bir arada yaşayabilmeyi”, “farklı düşüncelerin de dile getirilebileceğini”, “herkesin bizim gibi düşünmek zorunluluğunun olmadığını” idrak edebilsek pek çok sorunumuz sorun olmaktan çıkacaktır. Neden böyle bir kültürel yapıya sahip olduğumuz, sosyologların araştırması gereken bir konu, ancak bu süreçte internetin, sanal dünyanın, dijital kültürün iletişim olgusuna getirdiği yenilikler farklı açılımların ortaya çıkmasına imkân tanıyor. Örneğin “farklı düşüncelerin de dile getirilebilmesi”. Önceleri televizyonlarda gerçekleştirilen açık oturum, forum türü programlar bireylerin bu konuda antrenman yapmasını sağladı. Bugün senkron ya da asenkron olarak dijital dünya üzerinde topluluk içinde iletişim kuran bireyler bu konudaki “yapay eksikliği” giderme konusunda azami çaba harcıyorlar. Bu eksiklik neden yapay? Çünkü Türk kültürü, Anadolu tarihi incelendiğinde aslında tolerans olgusunun en yaygın yaşandığı toprakların Türklerin yönettiği yerler olduğu kolayca görülecektir. Osmanlı zamanında Balkan ve Avrupa halklarının Türklerin yönetimine girme arzusunun özünde de bu tolerans yatmaktaydı. Ne olduysa, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan ve Atatürk sahneden çekildikten sonra kültürümüze yapay uyuşturucular şırınga edilmeye başladı. Yüzyıllarca yan yana yaşamış insanlar, topluluklar bir anda dinlerinin, etnik kökenlerinin farklı olmasının birbirleriyle zıtlaşmayı, kavga etmeyi gerektirdiğini düşünmeye başladı. Sanal dünya bu anlamsız pürüzleri ortadan kaldırıyor. Başlangıçta doğal olarak sokaktaki mentalite sanal dünyaya da aktarılmaya çalışılacak; ancak dijital kültürün kendine özgü nitelikleri bu yapaylıkların kısa sürede ortadan kalkmasına neden olacak. Bunun en mikro, en basit modellerinden birini haber ya da web 2.0 modeline göre tasarlanmış sitelerdeki okur yorumlarına bakarak görmek mümkün. En ağza alınmaz küfürleri edenler de, konuyla dalga geçenler de, ciddi bir şekilde tezini savunup düzeysizlere ağzının payını verenler de dijital kültür platformunda yan yana gelebiliyor. Örneğin geçen günlerde sansasyonel bir haber göze çarptı Türk medyasında. İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransa’da erkekler Nazilere karşı savaş verirken, kadınların pek çoğunun Nazi subaylarıyla birlikte olduğunu belgeleriyle doğrulayan bir Fransız yazara Fransa’da ödül verildiği belirtiliyordu haberde. Konuyla doğrudan alakası olmayan Türk okurlar ise haberin altını yorumlarıyla doldurmaktan çekinmemişler. Bazıları Almanların savaşı kaybetmelerinin nedenini şimdi daha iyi anladığını belirten esprili yorumlarda bulunurken, bazıları bunu derhal Türkiye ve Türk kadını ile kıyaslamış; Türk ve Müslüman olduğumuz için şükretmiş. Buna karşılık başka bazı okurlar da bu irtibatlandırmayı ilintisiz bulmuş. Dijital kültür bu imkânları sayesinde bireylere şu mesajı vermekte: Dilediğin her şeyi söyleyebilirsin; ama ne başkalarının da bir şey söylemesini engelleyebilirsin, ne seninle aynı fikirde olmayanları bu platformdan kovabilirsin ne de bu platformun kurallarını sadece senin gibi düşünenlerin, konuşanların yer alabileceği diğerlerinin ise yer alamayacağı şekilde değiştirebilirsin. Sanal dünya işte bu temel özellikleri nedeniyle “konuşma özgürlüğü”nün en doğal ve en güçlü olarak hissedildiği, idrak edildiği, uygulandığı platformdur. Sanal dünya işte bu nedenle işine gelmeyenlerin, elindeki gücü kullanarak, platformun kurallarını değiştirmesine imkân vermez; bunu doğal bir hak olarak bireylerin sahip olduğunu savunmaz! Bugünün Türkiyesine bir bakalım. Toleransın alasını yaşamış, yaşatmış bu topraklar üzerinde tolerans olgusu üzerinden toleransı bütünüyle ortadan kaldıracak uygulamalar kamu kurumları aracılığıyla tüm toplumun yaşamına zorla uygulatılmak istenmekte. Hiçbir demokrasi, demokrasiyi yok etmek isteyenlere demokrasinin nimetlerinden istifade etmesi hakkını tanımaz. Demokrasiyi idrak etmiş, özümsemiş hiç kimse de demokrasiyi başka bir sistem için değiştirmeye yeltenmez. Bu son tümce tersten de okunduğunda doğrudur. Yani bu tür değişiklikler yapmak isteyenlere de demokrat denmez! Ne yazık ki dünya üzerinde on dört on beş yaşlarındaki milyonlarca sanal dünya müdaviminin çok doğal bir olgu olarak idrak edip şu an yaşamlarına uyguladıkları bu temel değerleri idrak edemeyenler nedeniyle ülkemiz geriye gitmeye devam ediyor. GEMİLERDEKİ DAVETSİZ KONUKLARDAN KURTULMA YOLLARI Gemiler limandan ayrıldıkları zaman yeterli miktarda yükleri yoksa, ağırlık yapması için sintinelerine su doldurulur. Ancak bu suyla birlikte istiridye veya zebra midyeleri gibi davetsiz konuklar gemiyi istila eder. Daha sonra bu suyun denize boşaltılması yerel ekosisteme büyük ölçüde zarar verir. Bu davetsiz konuklardan kurtulmak için morötesi radyasyon ve kimyasal bileşikler gibi çeşitli yollar denenir. Şimdi Baton Rouge’daki Louisiana Eyalet Üniversitesi’nden Dorin Boldor ve ekibi daha ucuz ve çevre dostu bir yöntem öneriyor. Bilim ekibi suyun sıcaklığını 55 derece santigrata yükselten bir mikrodalga tüpten yararlanarak, istiridye larvalarını, karidesleri ve yosunları öldürüyor. (Environmental Science and Technology, DOI: 10.1021/es7024752). TASARIM İLE İŞLEVSELLİĞİ BİRLEŞTİREN ELEKTRİK PRİZLERİ Legrand’ın yeni ürünü Sistem Armada, ofislerde esneklik ve estetiğin giderek önem kazandığı günümüzde tasarım ve teknolojiyi birleştiriyor. Sistem Armada’nın bürotik blokları alüminyum gövdeleri ve yuvarlak hatları ile estetik bir görünüm oluşturuyor. Tersine çevrilebilir kablo düzenleyicili gövdeye sahip bu ürünler, özel aksesuvarları sa yesinde masaya 3 farklı konumda sabitlenebiliyor. Bürotik bloklar, 45 derece açılı prizler sayesinde fişlerin rahat kullanımına olanak sağlıyor. Ürünün standart ve UPS tip topraklı ve data prizleri ile donatılmış seçenekleri bulunuyor. Kablosuz internete erişimin giderek yaygınlaştığı göz önünde bulundurularak tasarlanan toplantı odası blokları hem farklı tasarımları hem de işlevsellikleri ile dikkat çekiyorlar. Toplantı odalarında ziyaretçilerin kolayca internete erişimini sağlayan bu ürünler, kablo fazlalığının yarattığı görüntü kirliliğini de ortadan kaldırıyor. Her tür toplantı masası için kullanılabilen bu ürünler topraklı prizler + switch veya topraklı prizler + Legrand WIFI erişim cihazları ile donatılmış şekilde sunuluyor. Legrand ürünleri ile ilgili detaylı bilgi için www.legrand.com.tr Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1109/ 19 20 Haziran 2008