24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNCEL TIP Doç.Dr. Mustafa Çetiner rinde meydana gelir (ki hurda DNA’lar genomumuzun büyük bir kısmını oluşturur). Çok azı küçük değişikliklere yol açar ve bunlar ne zararlı ne de yararlıdır. Nötr mutasyonlar ölüp giderken, birkaçı yalnızca rastlantısal olarak daha ileriki nesillerde kendini gösterir. Bunun olma şansı çok küçük olmasına karşın, ortaya çıkan mutasyonlar genetik sürüklenmeyi belirgin bir güç haline getirir. Popülasyon ne kadar küçükse, genetik sürüklenme de o kadar güçlü olur. Popülasyon darboğazları da aynı etkiye sahiptir. Bir adada çok sayıda farenin tüylerinin tek renkli olduğunu, ancak çok azının tüylerinde farklı renkli şeritler olduğunu varsayın. Eğer bir yanardağ patlaması tek renkli farelerin tümünü ortadan kaldırırsa, iki renkli fareler adanın tümünü istila edebilir. Bu en uyumlunun değil, en şanslının hayatta kaldığı anlamına gelir. Bu süreçler insan evriminde çok büyük bir rol oynamıştır. İnsan popülasyonları 10.000 öncesine kadar çok azdı ve genetik kanıtlara göre 2 milyon yıl önce insanlar çok büyük bir nüfus darboğazı yaşamıştı. İnsanlar ve maymunlar arasındaki farklılığın büyük bir kısmı –ve insan popülasyonları arasındaki doğal seçilimden değil, genetik sürüklenmeden kaynaklanmıştır. Ve bu mutasyonlar, genomumuzun onda dokuzunu oluşturduğuna göre (ve hurda olduğuna göre) bunlar çok büyük bir fark yaratmamıştır. Vücudumuzu ve davranışlarımızı etkileyenlerin arasından da çok azı, seçilime değil genetik sürüklenmeye bağlı olarak yayılmış olabilir. Derleyen: Reyhan Oksay; Kaynak:New Scientist, 19 Nisan 2008 www.newscientist.com/evolutionmyths cetiner.m@superonline.com Ünlü bilim adamı Thomas Hodgkin’in Fransa’da bir süre birlikte çalıştığı meslektaşı Laennec’in keşfi olan stetoskopa hayran kaldığı bilinir. Hatta Fransa’dan İngiltere’ye dönerken bu mucize aletten hediye olarak bir de kendi klinik direktörüne getirmiş, ancak direktör ne işe yaradığını tam anlamadığı bu aleti yıllarca masasında vazo olarak kullanmıştır. Akıllı Moleküller Aslında tarih boyunca tıp hep kendini yalanlamıştır. Bir dönem öncenin mucize diye anlatılan tedavileri, becerikli tanı yöntem ve cihazları hızla değerlerini yitirmiş ve yerlerini yeni tedavi ve tanı yöntemlerine terk etmişlerdir. Bu dinamik sürece ayak uydurabilmek hekimler için her zaman zor olmuştur. Tıp tarihindeki hiçbir yenilik günümüz kanser tedavisindeki değişim kadar baş döndürücü olmadı. Gerçekten de son 10 yılda kanser tedavisi için geliştirilen ve adına “akıllı moleküller” denilen ilaçlarla yapılan tedaviler bu alanda gerçek bir devrim niteliğindedir. Bu moleküllerin bir bölümü tümör hücrelerinin üzerinde taşıdığı bazı işaretleri tanımakta, bu hücreleri “seçerek” onlara bağlanmakta ve yok etmektedir. Bu konuda en büyük adım lenfoma tedavisinde kullanılan ve “rituksimab” adı verilen molekülün keşfidir. Bu molekül bir antiCD20 antikorudur. Bu antikor, üzerinde CD20 taşıyan lenfoma hücrelerine bağlanarak onları ortadan kaldırmaktadır. Son yıllarda rituksimab’ın lenfoma tedavisine eklenmesi ile hastalıkta elde edilen tedavi başarı oranları ve sağ kalım sürelerinde çok önemli düzelmeler sağladı. Akıllı moleküllerin bazıları ise hücre içi dinamikler için son derece gerekli “hücre içi hedefleri” bloke ederek etki gösteriyor. Dahası, bu ilaçlar hücreyi kontrol eden genlere etki edebilmekte, kanserleri genetik düzeyde bile ortadan kaldırabilmekte. Bu grubun etkili olduğu kanser tipi bir zamanların ölümcül hastalığı kronik miyelositik lösemi’dir. Bu lösemi türünün tedavisinde kullanılmaya başlanan “imatinib” isimli ilaç, hücrelerin içinde yer alan ve “tirozin kinaz” adı verilen bir sinyal yolunu bloke etmekte ve hastalığa özgü olan genetik anormalliği hastaların çok önemli bir bölümünde ortadan kaldırabilmektedir. Bu ilaç sayesinde hastalık ölümcül olmaktan çıktı ve neredeyse yüksek tansiyon veya şeker hastalığı gibi devamlı tedavi ile kontrol edilebilen bir hastalık halini aldı. Bununla beraber, lösemi hücrelerinin yapısında, imatinib etkisine karşı kendini korumak için önemli değişiklikler olabilmekte ve bu sayede hücre imatinib etkisinden kendisini koruyacak yollar bulabilmektedir. Bu durum yeni ve daha etkin moleküllerin geliştirilmesini zorunlu hale getirmiştir. Nitekim günümüzde imatinib tedavisine dirençli olan ve onun etkisinden kurtulmayı başaran kronik miyelositik lösemi hücrelerine sahip hastalarda kullanılmak üzere, nilotinib ve dasatinib isimli ilaçlar geliştirildi. Bu ilaçlar dirençli hastalarda başarıyla uygulanmaktadır. Akıllı moleküller çağının bir diğer önemli buluşu ise proteazom adı verilen hücre içi bir enzim kompleksidir. Bu enzim kompleksi hücrede değişikliğe uğramış veya artık istenmeyen proteinlerin yıkımından sorumlu olup hücrenin devamlılığını sağlar. Proteazomun varlığını ilk gösteren Aaron Ciechanover, Avram Hershko ve Irwin Rose isimli bilim adamlarıdır ve bu buluşları nedeniyle 2004 yılında Nobel kimya ödülü ile onurlandırıldılar. Bu yapının keşfinden kısa bir süre sonra tümör hücrelerinde proteazomun etkinliğini ortadan kaldırarak hücrenin ölümünü hızlandıran ve ismine “proteazom inhibitörü” adı verilen moleküller üzerinde çalışılmaya başlandı. Nitekim bu çabanın bir ürünü olan “bortezomib” isimli molekül, günümüzde Multipl Miyelom adı verilen bir tür ilik kanserinde başarıyla kullanılmakta ve son derece etkili olmaktadır. 18. yüzyılın ünlü fizyoloğu Magendie, “bilimin amacı; bilgiyi günlük hayata uygulayabilmektir” diyor. Hastaların yaşam kalitelerinde ve sürelerinde önemli düzelmeler sağlayan bu akıllı moleküllerin keşfi, Claude Bernard’ın öğretmeni olan bu büyük tıp adamının bilimden beklentisinin tam olarak gerçek olması anlamına da gelmektedir. Sanayiye Uygulanabilir ve Topluma Mal Edilebilir Lisansüstü Proje Yarışması Elginkan Vakfı'nın desteği ile gerçekleştirilecek olan Sanayiye Uygulanabilir ve Topluma Mal edilebilir Lisansüstü Proje Yarışması'nda, daha önce düzenlenen benzer etkinliklerden farklı olarak AB hedefleri doğrultusunda araştırmacıları cesaretlendirmek ve teşvik etmek amacıyla yüksek lisans ve doktorasını tamamlamış araştırmacıların tezleri ile yarışabilecekleri bir ortam yaratılması düşünüldü. Yarışma; • FenMühendislik Bilimleri • Sağlık Bilimleri • Sosyal Bilimler olmak üzere üç ayrı kategoride yapılacak. Yarışmanın temel amacı, Türk devlet üniversitelerinde gerçekleştirilmiş nitelikli ve gelecek vaat eden, sanayiye uygulanabilir ve/veya topluma mal edilebilir nitelikte, tamamlanmış Yüksek Lisans ve Doktora projelerini geniş kapsamlı olarak duyurmak, tanıtmak ve bu projeleri ekonomik bir değere dönüştürmek isteyen ulusal ve uluslar arası girişimciler ile karşılaşabilecekleri bir platform yaratmak. Etkinliğin diğer bir amacı da internet üzerinde oluşturulacak bir veri tabanına yüksek lisans ve doktora projelerinin elektronik olarak arşivlenmesi ve böylelikle erişebilirliğinin arttırılmasıdır. Yarışmada seçilen projeler ulusal ve uluslararası proje pazarları ve teknoloji platformlarında da aktif olarak tanıtılacak. Ayrıca yaratılacak gerçek ve sanal platformlarda, lisansüstü öğrenciler yer alarak kendilerini tanıtma ve sektörlerini tanıma fırsatı bulacaklar. Yarışmada her bir kategori için birincilik, ikincilik, üçüncülük ve mansiyon alan katılımcılara toplam 25.000 YTL para ödülü, plaket ve katılım belgesi verilecek Birinci 3.500 YTL İkinci 2.500 YT Üçüncü 2.000 YTL Mansiyon 300 YTL Başvuru ve daha fazla bilgi için web adresi: http://ebiltem.ege.edu.tr/yarisma/ TÜBA Konferansı Türkiye Bilimler Akademisi’nin İstanbul Ofisinde, 12 mayıs 2008 tarihinde saat 18.30’da Prof. Dr. Ali Dinçol “Doğu ve Batı Arasında Bir Uygarlık: Hititler” başlıklı bir konferans verecek. İTü Maçka Kampüsü. CBT 1102/ 15 2 Mayıs 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle