28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BULUŞLAR TEKNOLOJİ=YAŞAM Edip Emil Öymen Mucit nasıl desteklenir? İcat yapan veya mucitlerin buluşuna ticari bir boyut kazandırabilmesi çok zordur ve birey bu konuda yalnız hareket ettiği sürece çaresizdir. Bir icadın kısa öyküsü ve çıkartılacak dersler... Arif Özver Ergin eoymen@bilgi.edu.tr Soru: İnovasyon bıktırmadı mı? Yanıt: İnovasyon, gelişmenin adıdır. IBM Küresel Fikir Avında IBM'in teknoloji ve inovasyondan sorumlu başkan yardımcısı Nick Donofrio, 28 Haziran'da İstanbul'da yaptığı sunumda şu haberi verdi: Bütün dünyadaki IBM çalışanlarından toplanan 46 bin inovasyon (yenilikçilik) projesinden süzülen 10 proje arasına IBM Türkiye'den 1 proje alınmış: “Mikro kredi kullanımını dünya çapında uygulama” konusunda bir proje bu. IBM, projeyi, diğer 10 tanesiyle birlikte küresel boyutta geliştirmeye uygun bulmuş. Nasıl geliştirecek? Şöyle: IBM, 1920'lerdan beri bilişimle meşgul. 1990'larda müşterinin taleplerini iyi kestiremeyip tökezledi. Ama kısa sürede ayağa kalkıp koşmaya başladı. Ve 2000'lerde, daha önce denemediği bir araştırmaya girişti. Küresel İnovasyon Durumu (Global Innovation OutlookGIO) adlı kapsamlı bir çalışmaydı bu... IBM, dünya çapındaki çalışanları arasından seçtiği yüzlercesine sağlık hizmetleri yönetimi, edevlet, iş yönetimi konularında inovasyona yönelik fikirlerini sordu. 2004'te yayınlanan 70 sayfalık mütevazi görünümlü ama bilgiyoğun bu çalışmanın yarattığı ilgi ve katma değer üzerine IBM, yenisine girişti. 2006'da yayınladığı GIO2.0 başlıklı araştırmada çalışma yaşamının geleceği, ulaştırma ve çevre konularına ilişkin inovasyon önerileri değerlendirildi. Türkiye'den kabul edilen proje bu kapsamda ele alınacak. IBM şu sırada 3. GIO araştırmasını yapıyor. Bu çalışmalardan amaç, nüfusta sayı üstünlüğünü değil, nitelikli sosyal sermaye üstünlüğünü küresel nitelikli inovasyon üretiminde kullanmak. Bunu, sadece inovasyon “düşünmekle” görevli (!) kişilere bırakmadan, küresel ortak akla başvurarak yapmak. Nick Donofrio'nun da dediği gibi, “Herkes mucit olamaz. Ama herkes inovasyon yapabilir.” Çünkü, icat yapmak için eğitimin yanı sıra özel yetenek, beceri, zeka gibi kişiye özgü nitelikler gerekli. Ama inovasyon, dik değil, yatay özelliği olan bir süreç. Buna herkes katılabilir. Dolayısıyla herkes inovasyon geliştirmede rol oynayabilir. Nick Donofrio'nun İstanbul'daki sunumunda üzerine odaklanmadığı ama ima ettiği bir konu vardı: Çin ve Hindistan, “Batı”nın karşısına kabus gibi dikilmeye başlıyor. Kaliteli eğitim görmeye başlayan muazzam bir nüfus... Hindistan'da yüksek lisans yapanların sayısı 2004 verilerine göre 10 milyona yakın. Bu nüfusun %12'ye yakını mühendislik dallarında. Her yıl fen doktorası alanların sayısı 57 bin arasında değişiyor. Çin'de yüksek lisans yapanların sayısı 2004 verilerine göre 820 bin. Sadece o yıl bilim dallarında doktora alanların sayısı 23,500. Bunların %70'i fen dalında... Çin ve Hindistan'ın sadece ucuz emek ve işgücü açısından değil, eğitim kalitesi bakımından da “Batı”nın başına iş açacağını anlayan küresel kuruluşlar, inovasyon adımlarını daha hızlı atmak zorunda. 1990'ların dersini “almış” IBM'in yaptığı da işte bu... D iyelim ki muhallebi, çorba yaparken canınız sıkılıp, bunları karıştıran bir alet yapmaya kalktınız. Yaptığınız çorba ve muhallebi karışırıcısına Chore adını verirsiniz. Okunuşu “Çorba”yı çağrıştıran Chore İngilizce'de küçük, ufak tefek işler demektir: Chore'u üniversitedeki hocalarınıza gösterirsiniz “patent al” derler. Patent vekili “üzerinde çok çalışman” gerek der. Tasarım konusunda yüksek lisans eğitimine başlarsınız. Uluslararası makaleler yazarsınız. Bir taraftan ürününüzü geliştirirsiniz; Chore 1, Chore 2, Chore 3... Makina mühendisi olduğunuz için güç ve enerji hesapları sizin için çok zor olmaz, daha çok ergonomi estetik konularına kafa yorarsınız: kullanım, temizlik, güvenlik ile ilgili devaylı çalışmalar yapıp alternatif modeller geliştirirsiniz. Bir taraftan mutfak eşyaları yapan devlerin kapılarını çalar, yetkililerinin çoğuna ulaşamazsınız, ulaştıklarınız “bizim için riskli” der. Patent almaya da paranız yetmez. Askere gelir gidersiniz sonrası kriz olduğu için bulduğunuz ilk işe girersiniz. Biriktirdiğiniz parayla ilk olarak icadınıza faydalı model belgesi almaya koşarsınız. ÇİNLİLER YAPMIŞ Birgün Amerika'dan gelen bir arkadaşınız günün birinde elinde “STIR CHEF” adlı bir süprizle çıkıverir karşınıza: “Adamlar yapmış, adamlar yapmış”.... Dünya'da en az çorba yapan, yiyen bir millet nasıl çorba karıştırıcısı icat eder? Dünyada en çok çorba tüken ülkeler: Meksika, Türkiye, Rusya... Birşeyler boğazınıza düğümlenir. Hemen patent tarihini araştırırsınız. Buluşu yapıp üzerine araştırmalar yapıp, makaleler yazmanızdan 12 sene sonra, siz askerdeyken birileri Amerika'da patenti alıp, ürünü Çin'de çok ucuza imal ederek pazarlamaya başlamıştır bile. Geroge Basalla'nın çok güzel bir sözü vardır: “Çinliler modern medeniyetin gelişmesine sebep olan pusula, barut, kâğıt gibi şeyleri keşvettikleri halde, hiç bir zaman medeniyetin beşiği olamadılar; çünkü buluşun bilimini, bilimsel method'u bulamadılar”. George Basalla Çin'in bugünün görse aynı şeyleri söyler miydi bilemiyorum. Çünkü bügün Çin pusula, barut ve kâğıdı icat ettiği dönemlere çok yakın. Bizim tarihimizde ise icat, inovasyon denilen konuları teknik ve bilimsel olarak ancak bu günlerde tartışmaya başladık. Sonuç olarak, icat konusunda kişisel tecrübelerimden ve araştırmalarımdan çıkarttığım sonuç şudur: • İcat sahibi, ürününü gizlisaklı geliştirip pazarlayamadıktan sonra, buluşunu, fikrini tek başına patent alarak ya da benzer şekillerde koruyamaz. • Bireyleri doğrudan patente yönlendirmek teknik olarak doğru bir yaklaşım değildir. Patent konusunda ileri ülkelerde patentler çok büyük oranda firmalar, organizasyonlar, vakıflar, üniversiteler ya da hükümet kuruluşları tarafından alınmaktadır. • Firmalarda, bireysel olarak dışarıdan gelen fikirleri değerlendirecek bölümler TÜBİTAK, TTGV gibi kurumlar vasıtası ile teşvik edilmelidir. Örneğin mutfak aleti geliştiren bir kişi buluşunu öncelikle Arçelik, Vestel, Arzum gibi şirketlere sunup onlarla tartışabilmeli, bu şirketler de bireye verdiği destek karşısında TÜBİTAK, TTGV gibi kurumlardan teşvik alabilmelidir. Kaynaklar: Er, Ö. and Ergin, A. Ö. (2000) “Product Innovation in the Turkish Manufacturing Industry: The Case of a Medium Sized Electrical Home Appliance Company”, ERC/METU International Conference in Economics IV Proceedings and Conference CDROM, 1316 September 2000, Ankara Er, Ö. and Ergin, A. Ö. (2003) “What Makes SMEs in Newly Industrialised Countries Innovate?: A Case Study of a MediumSized Manufacturing Company from Turkey”, 5th European Academy of Design (EAD) Conference: Techne Design Wisdom Proceedings and web site (www.ub.es/5ead), 2830 April, Barcelona. George Basalla (1989). Evolution of the Technology, Cambridge Press, United Kingdom http://pcsiwa12.rett.polimi.it/~phddi/uk/01/dpr00/syno/272.htm http://www.geocities.com/arifergin/l1.html Ergin, A.Ö (1998). “Yaratım Sürecinde Tasarımcının Önemi”, Bilim ve Teknik Dergisi.Sayı: 596 CBT 1070/7 21 Eylül 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle