Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KONGRELERDEN GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam Dikkat! Yolunuza Lenfoma çıkabilir! Türk Hematoloji Derneği, lenf bezi kanseri olarak bilinen lenfoma konusunda kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla Eylül ayında bir kampanya başlattı. 'Dikkat Lenfoma' kampanyası; çoğu zaman belirtileri nedeniyle farklı hastalıklar ile karıştırılılabilen ve teşhis konulamayan lenfoma'yı tanıtmayı ve tedavi başarısını anlatmayı hedefliyor. Site adresi: www.dikkatlenfoma.com Okumuş yazmış nice insanda gözlemişimdir: Kendilerini hep sıradan insanların üstünde, dışında görürler. Eski Yunan'ın düşünen soylu erkeklerinde de sık görülen bir eğilimdi, yığınları küçümsemek. Örneğin Platon, yığın filozof olamaz derdi. Bizim ulemâ takımı arasında da 'avam', 'havâss' ayırımı yapılırdı. Ortalama İnsanlar Cehennemi Okuyup yazan insanın kendini seçkinler arasına koyup, seçkin olmayanları küçümsemesini nasıl yorumlamalı? Bir ayıp mıdır, onlar adına böyle bir yorum, yoksa bir gerçeğin saptanması mıdır? Büyük sanatçıların, düşünürlerin, bilimcilerin sayıları hep sınırlı olmak zorunda mı? Ortaya konulacak ürünlerin, bulunacak, keşfedilecek, icat edileceklerin sınırlı olmasından mı kaynaklanıyor, bu durum? Yoksa insan gücünün yetersizliğinden mi? Dehâlar hep az sayıda mı olur? Neden doğa insana böyle 'cimri' davranıyor? Neden binlerce insan şiir yazıyor da (bizim Türk insanı için, her dördünden beşi şairdir, denilir ya!) çok azı şair olabiliyor? Neden doğada böyle bir ağır kayıp var? Bu bir biyolojik, biyoekolojik gereklilik mi? Yoksa, teknolojinin ilerlemesi ile 'herkes' dâhi mi olacak? (Beyin yapısına, beden yapısına müdahaleyle ilgili olarak örneğin!) Herkesin 'dâhi' olduğu bir dünyada hiç kimse dâhi sayılmaz mı? Dâhi olmak, zaten az sayıda bulunmasıyla belirlenmiyor mu? Bir türün bireyleri arasındaki savaşım mı, o türün yaşamda kalmasını sağlayan? Güçlülerin az sayıda olması biyolojik bir gereklilik mi yoksa güçlünün tanımından çıkan bir sonuç mu? Herkesin “güçlü' olduğu bir toplulukta, bu güçlülüğün kime göre olduğu sorulmayacak mıdır? Sorunu bir diğer yöne çekmek istiyorum: Güçlü, diğer bireylere göre güçlü olduğu için, sayıca azsa; güçlünün, güçsüzlere olan tutumu özellikle insan türü için konuşursak, ne olmalıdır? İnsan, bilebildiğimiz tarihi içinde 'eşitlik', 'kardeşlik', 'insan hakları' düşüncelerini son zamanlarda yoğun bir biçimde sorgular oldu. Güçsüze yardım, yoksulu, farklı olanı gözetme kaygılarını giderek öne çıkardı. Kültür alanında yaratıcı olduğunu düşünenlerin, kendilerini 'seçkin' bir konuma koymasına ne demeli? Sorunun bir yanı ağır bir patoloji ile ilgili: Kendini dev aynasında görenlerin, diğerlerini küçümsemesi. Dev aynasında görenlerin, kendilerini gördüğü ayna düz ayna olsa da, onlar 'dev' bile olsalar, küçümseyici tavır onlara yakışır mı? Bilimde, sanatta, düşünce alanında, nice buluşların ardında, adı sanı bilinmeyen yüzlerce katkı yapan insanın bulunduğu gerçeğini görmezden gelebilir miyiz? Elbette doğanın bir ürünü olarak, alanında çok büyük yeteneklerle donanmış insanlar vardır. Bunların ilişkiye geçtiği, öğrendiği, etkileştiği, etkilendiği nice isimsiz kahraman yok mudur? Tarihin karanlığına gömülmüş insanların ince ince uğraştıkları ayrıntılar, bir dehâda ürün hâline gelmiş olamaz mı? Dehâların yaratıcı oldukları ortamın; bilim, sanat, düşünce ikliminin oluşumunda onların nice emeği yok mudur? Bir diğer açıdan bakıldığında, her birey biricik; her birey kendine özgü bir farklılığı, kendine özgü bir yaşamı, kendince bir derinliği olan birey değil midir? İnsan türü için konuşursak, örneğin, bilimin, sanatın, düşüncenin yaşandığı kültür alanında, bu alanda çalışan her insanın, kültür okyanusuna kattığı bir damlası yok mudur? Sıradan dediğimiz insanların, kendi iç derinliğine bakabildiğimizde onların birer 'sır adam', 'sır insan' olduğunu göremez miyiz? Sıradanlığın, olağanlığın, olağanüstülüğünü görebilmek için olağanüstü bir göze mi gereksinim vardır? Ne ayırır, sıradanlıkla sıra dışılığı? Doğanın sağladığı olanaklar mı? (Ten güzelliği, zekâ yüksekliği gibi!) Kültürün sunduğu nimetler mi? (İyi bir eğitim gibi!) Ekonomik durum mu? (Zenginlik gibi!) Etnik farklılıklar mı? Karakter özellikleri mi? Emek mi? Sebat mı, dirençlilik mi? Liderlik özellikleri mi? Kendilerini sıra dışı bulanlar, sıradanlığı küçümsüyorsa, onların sıra dışılıklarına hiç değilse ahlâk açısından saygı duymalı mı? Sıradanlığın içindeki sıra dışılığı göremedikleri için onları ayıplamak gerekir mi? G rip benzeri semptomlarla kendini gösteren lenfomanın en önemli işaretlerinin boyunda, koltuk altında veya kasıklardaki oluşan ağrısız bezeler, gece terlemesi, düşmeyen ve sebebi bilinmeyen ateş olduğunu söyleyen Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, sürekli yorgunluk ve kilo kaybının da lenfoma habercisi olabileceğini dile getirdi ve 15 Eylül Dünya Lenfoma Günü olduğuna işaret etti. Özcan, tüm kanser vakalarında olduğu gibi lenfomada da erken teşhisin önemini vurguladı ve “Lenfomanın belirtileri çoğu zaman grip gibi basit hastalıklarla karıştı CBT 1070/11 21 Eylül 2007 rılabilir ve hastanın teşhisi gecikebilir. Oysa uygun tanı ile lenfoma tedavisinde başarı oranı çok yüksektir. Kampanyamız süresince hekimlerimize de ulaşmak için ayrı bir gayret içinde olacağız. Çünkü bu belirtilerle gelen hastaların, konunun uzmanlarına ve uygun merkezlere zaman kaybetmeden yönlendirilmesi büyük önem taşıyor. Türkiye gibi lenfomanın bilinmediği bir ülkede, hekimlerimizin konuyla ilgili hassasiyetleri daha fazla hayat kurtarabilir,” diye konuştu. Lenfoma nedir? Lenfoma, lenf sisteminden kaynaklanan kanserlerin ortak adıdır. Lenfoma çok çeşitli alt tiplerden oluşan, çok farklı davranış özellikleri gösterebilen bir hastalıklar grubudur. Birçoğunda doğru tanı ve güncel tedavi uygulamaları ile hastalıksız ve uzun süreli yaşam şansı mevcuttur. Lenf sistemi nedir? Lenf sistemi bedenimizin bağışıklık sisteminin bir parçasıdır. Lenf sistemi, hastalık nedeni olabilecek dış etkenler ile mücadele eden akyuvarları üretir, depolar ve bedenimizin her köşesine taşır. Lenf sistemini tüm bedenimizde dağılmış olan bir ağa benzetebiliriz. Bu ağda lenf damarları, lenf bezleri ile diğer lenf organ ve dokuları bulunmaktadır. Lenf damarları, kan damarları gibi ama onlardan ayrı bir sistem içinde bedenimizin tüm bölgelerine dağılır. Lenf damarlarında renksiz, suya benzeyen bir sıvı taşınmaktadır. Bu sıvıya lenf sıvısı denir. Lenf sıvısında yer alan akyuvar hücreleri, hastalıklar ile mücadele etmek üzere bedenin her noktasına ulaştırılmaktadır. Bu hücrelere lenfosit de denilmektedir. Lenfositlerin iki görevi çok önemlidir; yabancı mikroorganizmalar ile savaşmak ve bedenimizde olası bir tümörün büyümesine engel olmak. Bu ağın üzerinde bulunan önemli bir yapı da lenf bezleridir. Lenf bezleri, fasulye benzeri bir yapıya sahip olan küçük dokulardır. Bunlar bağışıklık sistemimiz için önemli hücrelerin üretilmesinden ve depolanmasından sorumludur. Lenf bezleri boyun, koltuk altları, kasıklar, göğüs kafesinin içi ve karın gibi bedenin belli bölgelerinde gruplar halinde bulunur. Lenf sisteminin diğer organları arasında bademcikler, dalak, kemik iliği de bulunmaktadır. Ayrıca mide, barsak ve cilt gibi bazı organlarımızda da lenf sisteminin özelliğini taşıyan doku bölümleri vardır. Lenf damarları, lenf bezleri, diğer lenf organ ve dokularını kapsıyan tüm bu yapıya lenf sistemi denmektedir. Bu yapı içinde ortaya çıkan kanserlerin genel adı da lenfoma'dır. Lenfoma kimlerde görülür? Lenfoma, hem çocuklarda hem de erişkinlerde görülebilen bir hastalıktır. Bağışıklık sistemini zayıflatan durumlar, bazı kimyasal maddelere (böcek öldürücü ilaçlar) maruz kalmak, belirli bazı virüslerden kaynaklanan hastalıklar lenfoma'ya yol açabilen bazı risk faktörleri arasında yer almaktadır. Lenfoma'nın belirtileri nelerdir? En sık görülen belirti, boyunda, koltuk altında ya da kasıklardaki lenf bezlerinin ağrı vermeyen şişliğidir. Ayrıca sebebi bilinmeyen ateş, gece terlemesi, geçmeyen bitkinlik hali, nedeni açıklanamayan kilo kaybı, ciltte kaşıntı görülebilir.