02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM Yıllardır Boşa Çene Çalmak "Manevi Mirasım Akıl ve Bilimdir!" "Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar." Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İÜ. Yayınları Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1070 21 Eylül 2007 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Güray Öz GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No:2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.343 72 74 Faks: 0212. 343 72 64 CUMHURİYET REKLAM Tel: (0212) 251 98 74/ 343 72 74 Yerel Süreli Yayın BASKI İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Caddesi No: 23 Yenibosna İstanbul Yazının devamı 2021. sayfada [email protected] www.cumhuriyet.com.tr CBT 1070/3 21 Eylül 2007 Cumhurbaşkanı Gül, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörlüğü'ne, kendisine daha yakın bulduğu ikinci sıradaki adayı atadı. Bu beklenmeyen bir durum muydu? Hayır, bu köşede ve gazetedeki yazılarımda 810 yıldır, rektör seçme ve atama sisteminin yanlışlığını yazıp çiziyor, rektörlük sisteminde siyasal kriter uygulanmasının yanlışlığına değiniyor, sadece bilimsel kriterler ve liyakatın önemli olması gerektiğini, ünivresitelerin esas meselesinin yönetimin bilimselleşememesinde yattığını yazıp çiziyor, konuşuyordum. Gül'ün bu atamasından sonra artık üniversitelerimizdeki göreceli gerilikte, yönetici seçimindeki bu geri zekâlı sistemin da büyük rolü olduğunu düşünüyorum! Şimdi, hem YÖK'ün hem de üniversite yönetimlerinin, sistem gereği, dincileştirilme dönemi başlamıştır! Burada, sizlere bu konuda, geçmiş yazılardan özetler halinde, bir derleme sunacağım! BİR MACERANIN SONU: YÖK, yapı itibariyle, üniversiteleri nitelik bakımdan bir üst aşamaya taşıyacak iskelete uzun süredir sahip değil. Kemal Gürüz, üniversitelerde bilimselden ziyade siyasi bir hiyerarşik örgütlenmeyi yeğleyen.. bir insan. Sözde Kemalist tutumları hükmünü sürdürürken, yarın denge değiştiğinde başka güçlerin borusu çalınmaya başlar üniversitelerde...Üniversitelerde bir boru ötecekse, bunun sadece bilimin borusu olduğu açık değil mi? Sadece ve sadece üstün bilimsel kriterlerin tavizsiz uygulanması, orta ve uzun vadede, korkulan bütün dini ve diğer bilimdışı örgütlenmeleri safdışı bırakabilir. Bu görülemiyor mu? (CBT 835, 15 Mart 2003)) “Yarın denge SEÇİM KRİTERLERİ: Bugünkü sistemde en büyük komedilerden biri rektör seçimleridir. Sistem güya demokratik olacak, ama anti demokrasinin de en değiştiğinde başka uçtaki örneklerini veriyor. Bu “yasal komedinin” başında da, bu dergide bilim ve güçlerin borusu öğrenim kalitesi konusunda yaptıklarına sınırsız destek verdiğimiz Kemal Gürüz çalınmaya başlar var. 22 kişilik Üniversiteler Kurulu'nun esas yönlendiricici Gürüz'dür. Rektör adaylarını değerlendirme koşullarındaki sıraya bakınız: 1) Türban yasağının uygu üniversitelerde...Üniv lamasındaki kararlılık ve Cumhuriyete bağlılık, 2) Yöneticilik vasfı, 3) Akademik ersitelerde bir boru yeterlilik, 4) Çalışmaları ve 5) seçimlerde aldığı oy” (Hürriyet, 9 Temmuz). Bu ötecekse, bunun habere göre, bazı adayların neden elendiğini belirtmek için isimlerinin yanına sadece bilimin borusu “rejim düşmanı” şerhi düşülecekmiş. Örneğin en çok oyu alan, diyelimki Dokuz olduğu açık değil mi?” Eylül Üniversitesinden demokrat kimlikleriyle tanınan iki rektör adayı “rejim düşmanı” mı? CBT 835, 15 Mart 2003 YÖK'ün rektör seçimlerinde, esas olarak “bilim öğrenim eğitim kalitesini yükseltecek nitelik” arama gibi bir koşulu olmaması, YÖK'ü siyasi bir araç ve üniversiteler için de gereksiz bir kurum kılar. (CBT 685, Nisan 2000) YÖK VE TEMEL SORUNU: Rektör seçimleri konusunda böyle bir fırtınanın kopacağının işaretleri daha önceden belliydi. Çünkü YÖK Genel Kurulu ve YÖK Başkanı “Yasaların kendilerine verdiği”ni dile getirdikleri hakları a) “mutlak” ve b) bu hakları her koşulda uygulayabileceklerini sandılar. YÖK yetkilileri, üniversitelerdeki rektörlük seçimleriyle, kendilerinin bu seçimler üzerindeki yasal tasarrufları arasındaki hukuki çelişkiyi görmek istemediler veya göremediler. 6 rektör adayı arasından üç aday seçme hakkını kullanırken, seçim sonuçlarının tepetaklar etmelerinin ötedenberi doğurduğu hukuki sakıncalara kulakları her zaman kapalıydı. Çelişkili hukuki durumu tırmandırırsanız ve onay makamında çok şükür artık eskisinin değil hukukçu bir Cumhurbaşkanının oturduğunu da görmek istemezseniz, bugünkü tablo ortaya çıkar. Koşulların değiştiğini görmek de edinilmiş olması gereken ayrı bir “hayatta kalma” refleksidir. Bilimin “Siyasi komiserliğe” ihtiyacı yoktur. Bilimin “Bilimsel komiserliğe” ihtiyacı vardır. Bilimsel komiserlik de, bugün uygulandığı anlamda değil, bilimde liyakatı dikkate alan yeni sistemlerle çok iyi yürütülebilir. Devlet ve siyaset, durum ve koşullara göre üniversiteleri kontrol altında tutmak istemektedir. Bu amacı için de YÖK aracını kullanmaktadır. Devlet ve siyaset bazen “solu” istemiyor. Bugünlerde en büyük korkuları ise üniversitelerde dinsel yapılanmadır. Siyaset, YÖK'ü bazen adayların kendi tercihleri doğrultusunda belirlemesi için de olanağı elinde tutuyor.... Rektörlüğü, bilimi ve öğrenimi daha üst düzeylere çıkmasına hizmet edecek bir araç olarak görebildiğimiz, toplumun her kesimiyle ve sektörüyle bilimden yararlanması kıstasını siyaset ve devletçe kabul ettiğimiz ve bunu gelenekselleştirdebildiğimiz an, rektörlük ve üniversite sorunu kesinlikte çözüme kavuşmuş olacaktır. (CBT 697, Temmuz 2000) YÖK, SORUNLARI ÇÖZEMEDİ: Özetle bugünkü yüksek öğretim örgütlenmesi, Türkiye'nin büyüyen yüksek öğrenim soruları karşısında aciz ve başarısızdır. Rektörlük seçimlerindeki yöntem problematiği, bütünün bir parçası ve ayrıntısıdır. Yeni bir YÖK yapılanması içinde rektör katılımcı bir üniversitenin parçası olmalıdır. Üniversiteler ve yüksek öğrenim böylece de siyasi iradenin bağnazlığından ve zincirlerinden de kurtulmuş olur. Bilimi bilim yönetmelidir. (CBT 709, Ekim 2000) ÜNİVERSİTEDE ÖNCELİK BİLİME: “Ya rektörlük ya ölüm”... Milliyet gazetesi, Samsun
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle