02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu [email protected] HIZLI VE GENİŞ MENZİLLİ İNTERNET BAĞLANTISI USRobotics, yakın zamanda yüksek hızlı ve geniş menzilli internet bağlantısı sağlayan USR9113 Ndx kablos u z ADSL2+ modemi piyasaya sürdü. USRobotics bu modem ile öğrencilerin bilgiye erişim süresini minimuma indirmeyi hedefliyor. USR9113 Ndx kablosuz ADSL2+ modem, ADSL genişbant bağlantısının performansını ve esnekliğini maksimum seviyeye taşıyor. Modem, basit ve hızlı kurulum ve güvenlik yapılandırması sağlayan SecureEZSetup™ ve özel Ndx kablosuz teknolojisi ile 270 Mbps'ye kadar kablosuz hız ve geniş menzil (standart 802.11g'ye göre 5 kat daha fazla) sağlıyor. Eksiksiz güvenlik özellikleri ve entegre USB yazıcı sunucusu ile sağlanan kesintisiz, esnek ve yüksek performanslı ağ ile ADSL2+ desteği sayesinde, 24 Mbps'ye kadar ADSL hızları elde edilebiliyor. Modemin Türkiye'de satış fiyatı KDV hariç 209 dolar. Bir gazeteye tam sayfa reklam veriyorsunuz. Reklamınız sonucunda o kadar çok kâr ediyorsunuz ki gazete sahibi, “benim gazetem olmasaydı bu kadar kazanamazdın” deyip, sizden aldığı reklam ücretinin yanı sıra cironuzdan pay istiyor! Google ile Sınırsız Başarı Batı dünyasının gözde konularından olan “Kişisel Gelişim” ile ilgili kitapları, seminerleri, uzmanları incelediğinizde şu ortak özelliği görmemek imkânsız: Kendinle problemin olmazsa, başarının sınırı yok! Gerçekten de Batı kültüründe yaşayan birey için başarının, mutluluğun en büyük engelleyicisi bireyin kendisi mi? Birkaç sene önce Formula 1 serisinde Michael Schumacher neredeyse tüm Grand Prix'leri kazanmış ve bir Formula 1 sürücüsünün hayatta erişebileceği en büyük başarılarından birine imza atmıştı. Peki buna karşın Formula 1 dünyasına yön verenlerin tepkisi ne oldu? Birey olarak Schumacher'in bu sıradışı başarısı müthiş bir coşku ile alkışlandı mı? Yoksa Formula 1 gelirleri düşüyor, izleyicilerin önemli bir kısmı Formula 1 izleme heyecanını yitiriyor diye yakınmalar ayyuka mı çıktı? Batı kültürünün bireye söz verdiği “sınırsız başarı” mottosu ne yazık ki bir aldatmaca. Ayrıca burada sorun “birey” ile ilgili değil. Daha ziyade sorun “bir” ile ilgili. Bu “bir” bir kişi de olabilir; bir firma da, bir parti de, bir ülke de. Şimdi internet dünyasında Google'un sözü geçiyor. 160 milyar dolar şirket değeri olan, bu yıl 16 milyar dolar ciro, 4.3 milyar dolar kâr etmesi beklenen dev bir şirket Google. Ve aynı mekanizmalar devreye girmiş durumda. Suyun üstünde Google'ın bir açığını bulma arayışları süredursun, bu süreci başlatan ve suyun altında kalan asıl durum ise “bir firmanın bu denli büyümüş olması”nın önüne geçilmesi (gerekliliği). Tıpkı daha önce IBM'e, Microsoft'a, Netscape'e, Yahoo'ya yapıldığı gibi. Google'a yöneltilen eleştirilerin başında, Google'un “başkalarının imkânları” ile bu denli semirmiş olması geliyor. Mesela telekom şirketleri, “benim Google'a sunduğum telekomünikasyon altyapısı olmasa Google bu hizmetleri veremez” diyor ve olağan hat kiralarının ötesinde para talep ediyor. Ya da “Google'un sunduğu arama sonuçlarını içeren bilgiler aslında Google'a ait telif bilgilerden oluşmamakta, o bilgilerin sahibi o bilgileri üreten firmalardır” diyerek yüklenenler de var. Bir başka deyişle bu yakınmalar biraz şuna benziyor: Bir gazeteye tam sayfa reklam veriyorsunuz. Reklamınız sonucunda o kadar çok kâr ediyorsunuz ki gazete sahibi, “benim gazetem olmasaydı bu kadar kazanamazdın” deyip, sizden aldığı reklam ücretinin yanı sıra cironuzdan pay istiyor! Ya da özünde daha ucuza malettiği parayı daha pahalıya satarak kar eden finans kurumlarına mevduat yatıranların gidip, kârdan pay talep etmeleri gibi bir şey bu! Bilemiyorum belki de doğrusu budur. Eğer öteki bütün parametreler sonucu değiştirmiyorsa, o zaman ucuza mal edip pahalıya hizmet/mal satan herkes, cirosunun ya da kârının bir kısmını ona hammadde ya da hizmet sağlayan birey ya da firmalara ek ödeme yaparak paylaşması gerekir. Kafam karıştı biraz!? Kapitalist bir dünyadan bahsetmiyor muyduk? Google'ın kuyusu kazılmaya başlandığına göre artık bundan sonra sorun sonucun ne zaman alınacağıdır; yoksa Google'un bu sorunun üstesinden gelip gelemeyeceği değil. Her ne kadar Google, üniversite benzeri çalışma mekânları yaratsa da, bu kampuslara çalışanlara bedava yemek sunan restoranlardan, havuzlara kadar çok değişik imkânları bedava olarak dahil etse de, çalışanların haftalık çalışma zamanlarının yüzde 20'sini işle ilgili kendi düşlerini gerçekleştirmeye ayırmasını şirket politikası haline getirse de, gene de bundan rahatsız olan çalışanlar (ya da eskiçalışanlar) da yok değil. Örneğin bir kayak partisinde “Kürklü giysi ile gelirsen seni öldürürler” denildiği için rencide olup Google'dan ayrılan ve Google'u mahkemeye verenler gibi. O halde yazının başındaki mottoyu şöyle revize etmek gerekir: Kendinle problemin olmazsa başarının sınırı yok yeter ki çizdiğimiz sınırı geçme! GERÇEĞİNİ ARATMAYAN YAPAY KORNEA Gerçek kornea kadar sağlam ve berrak olan bir yapay kornea geliştirildi. Böylece korneaları hasar gören milyonlarca hasta bu buluştan yarar sağlayacak. Korneal körlük, gözün saydam yüzeyinin hastalanması, hasarı veya enfeksiyonu sonucu oluşur. Tedavisi insan vericisinden nakil yapılmasıdır. Ancak verici sayısının az olması bu tedavinin yapılmasını engeller. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) hasarlı kornealar yüzünden dünyada 10 milyon insanın görme engelli olduğunu, ancak bunların100 binine nakil yapıldığını bildiriyor. Yapay kornealar esnek hidrojel'lerden su emen polimerler yapılır. Ancak bunlar yüzeylerinde epitel hücrelerini destekleyecek kadar geçirgen değildirler. Bu hücreler bakterilere karşı bekçilik görevi yaparlar ve proteinlerin yapışmasını engelleyerek doğal korneaların bulanıklaşmasını önlerler. Hidrojel'lere su ilave etmek, glikozun geçişini kolaylaştırmakla birlikte böylece epitel hücreler beslenmiş olur hidrojel'lerin zayıflamasına yol açar. Geçirgen ve sağlam bir kornea üretmek amacıyla yola çıkar bilim adamları bu hedefe iyice yaklaşmış durumdalar. Şimdi Stanford Üniversitesi'nden Curtis Frank ve meslektaşları, poliakrilik asit ile polietilen glikol arasında çapraz bağlantı kurdular. Çapraz bağlantının sonucunda her bir malzemeden 20 misli daha sağlam bir malzeme elde ettiler. Böylece insan korneasının sağlamlığına yaklaştılar. Aynı zamanda bu malzeme gerçek kornea kadar su içeriğine sahipti. Sonuçta tavşanlara implant edilen bu yapay korneanın normal kornea gibi davrandığı tespit edildi. Başka bir deyişle, gözden gelen glikoz malzemenin içinden geçerek yüzeyde oluşan epitel hücrelere ulaştı. Reyhan Oksay CBT 1070/19 21 Eylül 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle