Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kusurlu besin piramiti Tutumlu kullanılması gerekenler: Katı ve sıvı yağlar, tatlı ve şekerlemeler 23 porsiyon Süt, yoğurt ve peynirler 35 porsiyon Et, tavuk, balık, baklagiller, yumurta, fıstık 24 porsiyon Sebzeler 23 porsiyon Meyveler 611 porsiyon Türkiye Bilimler Akademisi'nden Bilim Etiği çağrısı Türkiye Bilimler Akademisi ve YÖK, Nature dergisinde yayımlanan, Türk fizikçilerin bilimsel hırsızlık yaptıklarına ilişkin iddiası üzerine çalışmalar başlattı. Aşağıda TÜBA'nın bu konuyla ilgili bildirisini bulacaksınız. YÖK'ün ise şu günlerde yapacağı genel kurul toplantısında konuyu ele alacağı öğrenildi… ature dergisinde 6 Eylül 2007 tarihinde yayımlanan haber, ülkemizde bilim ve bilim ahlakının durumu konusunda, gerek bireysel gerekse kurumsal düzeydeki eksiklerimizi sorgulama ve ilgili düzenlemeleri ivedilikle yapma zorunluluğumuzu gözler önüne seren sert bir uyarıdır. Bu eksikleri ortadan kaldırmak için üniversitelerin, üniversitelerarası kurumların ve genelde tüm bilim kuruluşlarının hiç vakit geçirmeden almaları gereken asgari önlemler, • bilim etiği eğitimini, bilim eğitiminin zorunlu bir parçası haline getirmeyi, • bilim ahlakının, kişisel ahlakın bir parçası olarak içselleştirilmesini sağlamak üzere, tüm öğrencilerin ve bilim insanlarının titizlikle uymaya and içecekleri kuralları açık seçik ve yazılı olarak belirlemeyi, • disiplin yönetmeliklerini çalma, sahtecilik ve çarpıtmaya çok sert yaptırımlar getirecek şekilde yeniden düzenlemeyi içermek zorundadır. Öğrencilerimizin bilim etiğine uymalarından biz öğretim üyelerinin de sorumlu olduğunu unutmamak gerekir. Yaşam tarzımız, meslek anlayışımız ve mesleğimizin gereklerini yerine getirme biçimimiz ile gençlere örnek olmak, bilim ahlakına aykırı olduğu gözlenen her türlü eğilime karşı duyarlı olmak ve gerekli tepkiyi göstermek, ihlallerin üzerine, suçlanan kişilerin kendilerini savunma hakkını da gözeten bir biçimde kararlılıkla gitmek, bu kararlılığı gösteren meslektaşlara destek vermek görevimizdir. Benzer biçimde, içinde çalıştığımız kurumlar uyguladıkları bilim ve bilim etiği eğitimi, aldıkları önlemler ve oluşturdukları çalışma disiplini ile tüm mensuplarının bilimsel çalışmalarının etik ilkelere uygun olmasını sağlayacak ortamları yaratmaktan sorumludurlar. Etik dışı davranışlar için belirlenen cezaların titizlikle uygulanması gerekir. Türkiye Bilimler Akademisi, bu konudaki çalışmalarını paydaş kuruluşlarla da her türlü işbirliği yaparak sürdürecektir. Dünyada ve Türkiye'de bilim ve araştırma etiği konularında ilgili bilgi ve belgeler için bkz: www.tuba.gov.tr Ekmek, tahıl, pirinç, makarna A.B.D Tarım Bakanlığı tarafından 1992 yılında hazırlanan besin piramidinin yararlı olup olmadığı tartışılabilir, ama en azından kullanımı son derece basit bir piramit olduğu kesin. Bu bildik üçgende kişinin günde hangi besin gruplarından ne kadar tüketmesi gerektiği gösteriliyor. 2005 yılı için hazırlanan ve “Benim Piramidim” adıyla kamuya sunulan piramitte ise dikey şeritlerin rengi ve genişliği belli besin gruplarını ve porsiyon miktarlarını temsil ediyor. Bireyler www.pyramid.gov sitesine girerek cinsiyet, yaş ve etkinlik düzeyini işaretlemek suretiyle kendisine uygun görülen “kişiselleştirilmiş” beslenme düzenini öğrenebiliyor. rekir. Fiziksel açıdan hareketli olan, sigara ve alkol gibi alışkanlıkları olmayanların kemikleri daha güçlü olur. Süt ürünlerinin içindeki besleyici maddelerin etkilerini inceleyen araştırmalar magnezyum, potasyum, D vitamini ve laktoz gibi besleyici maddelerin kemiklerdeki kalsiyum yitimini önlediğini, öte yandan protein, fosfor ve sodyum gibi maddelerin yitimi körüklediğini ortaya koyuyor. Tüm bunlar güçlü bir kemik yapısının salt kalsiyum tüketiminden çok, genel beslenme düzeni ve davranış biçimine bağlı olduğunu gösteriyor. Görünüşe bakılırsa, pek kalsiyum tüketmeyen toplumlarda kemik kırık ve çatlaklarına daha az rastlanıyor. Uzmanlar bu duruma kesin bir açıklama getiremeseler de, bir olasılıkla bu toplumların beslenme düzenlerinde protein, sodyum ve fosfora daha az yer verildiğine ve buna bağlı olarak kalsiyumun daha etkili olduğuna inanılıyor. Kemik erimesine en çok rastlanan toplumların süt ürünlerini en çok tüketen toplumlar olması, kalsiyum dengesinin çok sayıda unsura bağlı olduğu gerçeğini açıkça gözler önüne seriyor. BALIK VE KALP HASTALIKLARI Yağlı balıklar uzun zincirli omega3 yağ asitleri içeriği açısından en zengin kaynaklardır. 1970'lerin başlarında Danimarkalı araştırmacılar Grönland'da yağlı balık, fok ve balina ile beslenen yerli topluluklarda kalp hastalıkları oranının şaşırtıcı derecede düşük olduğunu ortaya koydular. Bu durum besinlerdeki omega3 yağ asitleri içeriğinin koruyucu etkisine bağlanmakla birlikte, daha sonra yapılan araştırmalarda bu görüşü destekleyecek herhangi bir kanıta rastlanmadı. İri, yağlı balıklardaki metil cıva ve öteki zehirli madde birikimi bir olasılıkla daha fazla olduğundan, bu balıkların yenmesinin yararlı mı, yoksa zararlı mı olduğu sorusunu da beraberinde getiriyor. Balık üreticileri, doğal olarak, omega3'ün sağladığı yararların balık yemenin doğuracağı riskleri gölgede bıraktığını öne sürüyorlar. Ancak omega3 yağlarıyla ilgili bağımsız araştırmalar bile farklı biçimlerde yorumlanabiliyor. Araştırmalardan elde edilen bulgular son derece tutarsız olduğundan, balık yeme konusundaki öneriler de birbirini tutmuyor. Amerikan Kalp Derneği erişkinlere haftada en az iki öğün yağlı balık önerirken, Amerikan beslenme kılavuzlarında balık yemenin kalp ve damar hastalıklarından ölme riskini azalttığı yönünde henüz yeterli kanıt bulunmadığına dikkat çekiliyor. N ET TARTIŞMASI Ete karşı olanlar yüksek kolesterol, kalp hastalığı, kanser ve başka hastalıkların baş sorumlusu olarak eti suçlarken, kimileri de bu görüşü destekleyecek yeterince bilimsel kanıt olmadığına dikkat çekerek et ürünlerindeki protein, vitamin ve minerallerin sağlığa yararlı özelliklerini vurguluyor. Nitekim, gelişmekte olan ülkelerde yapılan araştırmalar büyüme çağında az da olsa etle beslenen çocukların çok daha sağlıklı olduklarını ortaya koyuyor. Ancak hayvansal yağlardaki, özellikle de sığır etindeki doymuş yağlı asitler oranı bitkisel yağlardan çok daha yüksek olduğundan beslenme uzmanları günlük doymuş yağlı asit tüketiminin 20 gramı aşmaması gerektiğine parmak basıyorlar. Sığır eti yiyenler rahatlıkla bu miktarın üzerine çıkıyor. Örneğin, en küçük McDonald's çizburgeri bile 6 gram doymuş yağ içeriyor. Et ile kanser arasında bir bağlantı olabileceği savı üzerinde yapılan çeşitli araştırmalar sonucunda bile, asıl sorumlunun yağ mı, yoksa doymuş yağ, protein, ya da etteki kanserojen bir madde mi olduğu sorusuna kesin bir yanıt getirilemedi. 1990'ların sonlarında uzmanlar yalnızca sığır etinin kalın barsak ve anüs kanserleri riskini arttırabileceği, meme, prostat ve öteki kanser türlerinde de olumsuz etkiler yaratabileceği sonucuna vardılar. Bu bulgular ışığında, Amerikan Kanser Derneği artık et porsiyonlarının küçük tutulmasını ve yerine tavuk, balık ya da fasulye tüketimine ağırlık verilmesini öneriyor. GAZLI İÇECEKLER VE OBEZLİK Şekerler ve mısır şurupları süpermarketlerde satılan yiyeceklerdeki kalorilerin büyük bir bölümünü oluştururken, içeceklerdeki kalorilerin tümünü oluşturuyor. Çok sayıda araştırma da düzenli olarak şekerli içecekler içen çocukların içmeyenlere kıyasla daha fazla kalori aldıklarını ve daha şişman olduklarını ortaya koyuyor. Yine de, şekerli içeceklerin obezliğe etkileri yoruma açık bir konu. Kimi araştırmalar gazlı içeceklerin hem çocuklarda hem de erişkinlerde obezliği körüklediğini ortaya koyarken, kimileri bu tür içeceklerin obezliğin oluşmasında özel bir payı olmadığı sonucuna varıyor. Tüm bu örnekler beslenme biliminin neden öylesine tartışmalı bir konu olduğunu açıkça gösteriyor. Araştırmacılar beslenme konusunu incelemek için daha etkili yollar buluncaya dek, daha az yemek, daha çok hareket etmek, bitkisel besinlere ağırlık verip, abur cuburdan kaçınmak yine de en akılcı çözüm olacak gibi görünüyor. Rita Urgan, kaynak: Scientific American, Eylül 2007 sayısından özetlendi, CBT 1070/15 21 Eylül 2007 BİLİM ETİĞİ