Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İKLİM kitap yangınlarının şiddetinde, süresinde ve etki alanında ortaya çıkabilecek olan artışlardır. Türkiye'de her zaman var olan orman yangını olasılığı ve tehlikesi, birçok bölgede çok sıcak ve kurak geçen 2007 yazında yaşandığı gibi, daha büyük bir sorun olarak karşımıza çıkabilecektir. (6) Türkiye'de de, “Orman Yangınlarını İzleme ve Öngörü Merkezi” ya da birden fazla bölgesel merkez çok geç olmadan kurulmalı. Buralarda, orman mühendislerinin yanı sıra mutlaka coğrafyacıların, klimatologların ve meteorologların çalışması sağlanmalı. (7) Yeraltı su kaynaklarının aşırı kullanım ve yanlış yönetiminden kaynaklanan sorunlar, ciddi yasal düzenlemelerle denetim altına alınarak çözümlenmeli. Bu çerçevede, yeraltı su hazneleri korunarak 'kötü' günler için saklanmalı; gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, zorunlu kalmadıkça, sulama, enerji ve sanayide yeraltı suları yerine, yağışlardan beslenen yüzey suları (rejimleri düzenli büyük akarsular, yapay gölet ve barajlar, vb.) kullanılmalı, özellikle kentsel içme suyu temininde, yalnız içme suyu sağlama amacıyla kurulan su yapılarından (gölet, baraj, vb) ve sürdürülebilir ve çevreye duyarlı olmak koşuluyla, doğal kaynak sularından yararlanılmalı. Su kullanımı ve sulamada tasarruf özendirilmeli. (8) Türkiye'nin agroklimatik (tarımsal iklim) bölgeleri, iklim koşullarının yanı sıra, toprak, topografya (eğim, yükselti, bakı, orografya), jeomorfoloji ve tarım coğrafyası özellikleri dikkate alınarak belirlenmeli, bu bölgelere uygun tarımsal çeşit seçimi yapılmalı ve bunlar geliştirilmeli. (9) Gelecekteki daha sıcak ve kurak koşullar dikkate alınarak, daha kurakçıl ve sıcak koşullara uygun tarımsal bitki çeşitleri belirlenmeli; konuyla ilgili özellikle adaptasyon (uyum) konusunda araştırma projeleri geliştirilmeli ve bunlar desteklenmeli. (10) Sürdürülebilir tarım ve ormancılık ilkeleri uygulanmalı; tarım ve orman arazilerinin amaç dışı kullanımı önlenmeli; ormanların birer karbon yutağı olduğu da dikkate alınarak, ormanlaştırma, yeniden ormanlaştırma, erozyon denetimi ve çayır/mera iyileştirmesi için bütçeden yeterli kaynak aktarılmalı. (11) En önemlisi, bir an önce ilgili tüm tarafların katılımıyla, Türkiye'nin kendi özel koşullarını ve olanaklarını dikkate alan bir ulusal Kuraklık Yönetim Planı hazırlanmalı ve bunun etkin bir biçimde uygulanması sağlanmalıdır. Kısa Kaynakça http://drought.mssl.ucl.ac.uk/drought.html (Ağustos 2007) Türkeş, M. 1999. Vulnerability of Turkey to desertification with respect to precipitation and aridity conditions. Tr. J. of Engineering and Environmental Science 23: 363380. Türkeş, M. 2003. Küresel İklim Değişikliği ve Gelecekteki İklimimiz. 23 Mart Dünya Meteoroloji Günü Kutlaması Gelecekteki İklimimiz Paneli, Bildiriler Kitabı, 1237. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara. Türkeş, M. 2007. İklim Değişikliği, Kuraklık, Çölleşme Süreçleri ve Tarıma Etkileri. Kuraklık ve Türkiye Tarımı, TEMA “Kuraklık Etkilerinin Azaltılmasında Kurağa Dayanıklı Bitki Çeşit Islahı ve Kurak Koşullarda Yetiştirme Tekniği Çalıştayı” (Aralık 2001, Ankara), Bildiriler Kitabı, İstanbul, 140. Türkeş, M., Sümer, U. M. and Demir, İ. 2002. Reevaluation of trends and changes in mean, maximum and minimum temperatures of Turkey for the period 19291999. Int. J. Climatol. 22: 947977. Türkeş, M. and Erlat, E. 2005. Climatological responses of winter precipitation in Turkey to variability of the North Atlantic Oscillation during the period 19302001. Theor. and Appl. Climatol. 81: 4569. UNCCD. 1995. The United Nations Convention to Combat Desertification in those Countries Experiencing Serious Drought and/or Desertification, Particularly in Africa. Text with Annexes, United Nations Environment Programme (UNEP), Geneva. UNEP. 1993. World Atlas of Desertification. United Nations Environment Programme (UNEP), London. İSLAM SANATI VE MİMARİSİ Editörler: Markus Hattsein Peter DeliusLiteratür Yayınları Dünya dinleri arasında en genç olmakla birlikte mensup sayısı ve etkisi bakımından en büyük ikinci din olan İslam, doğduğu 7. yüzyıldan itibaren dünyayı yeniden şekillendirdi ve değiştirdi. Çok sayıda kültürel ve sanatsal ifade, birlik içinde farklılıklarını koruyarak ortak bir dinin, İslamın şemsiyesi altında birleşmiştir. İslamın ilk yıllardaki hızlı yayılması, farklı kültürel formların ve geleneklerin kabulünü ve bütünleşmesini hiçbir yerde görülemeyecek ölçüde cesaretlendirdi. On ikinci yüzyılda, İslamın doğal etki alanları olan Ortadoğu, Kuzey Afrika, İspanya, İran ve Anadolu’ya daha sonraları Orta Asya, Hindistan anakarası ve nihayet Güneydoğu Asya eklendi. Bu kitap Müslüman bölgelerin ve hanedanlıklarının tarihsel gelişim seyrini izliyor ve İslamiyetin geçirdiği büyük değişiklikleri gözler önüne seriyor. Dini yapılarda yerleşim düzeni ya da minare gibi temel mimari unsurların farklı biçimlerini ve bölgesel yapı geleneklerinin bağımsızlığını ele alıyor. Bina ya da eşya dekorasyonları ve İslam sanatının en karakteristik unsurları olan süslemelerin sınırsız yaratıcılığının izlerini sergiliyor. Özbekistan’daki yenilikçi tuğla ve çini süslemeleri, İspanya ve Magrip’teki eşsiz geometrik süslemeler yanında İran ve Hindistan’daki parlak, doğalcı arabesk ifade biçimleri ve nihayet Osmanlıların kendi coğrafyalarında oluşturduğu sentez, İslamiyetin zenginliğini ve güzelliklerini ortaya koymaktadır. Bu itici kuvvet, bütün İslam kültürleri tarafından üretilen renkli ve göz kamaştırıcı kitap süsleri ve hat sanatının, büyüleyici halı desenlerinin, muhteşem metal işlerinin, çini ve mücevherat işleme sanatlarının da esin kaynağıdır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla yayımlanan bu kitap İslamiyetin yayılmasını ve değişik kültürel değerlere sahip Müslüman Hanedanlıkları tarihsel gelişim seyri içinde izleyerek, başlangıçtan günümüze İslam sanatı ve mimarisinin yaratıcılığını ve zenginliğini sergilemektedir. İslamiyetin çok çeşitli sanatsal ve kültürel üslupları, büyük farklılıklar göstermelerine rağmen ortak bir anlayış temelinde birbirine bağlanmıştır; bu çeşitlilik Suriye Emevilerinden, Endülüs, Mağrip, Orta Asya ve Hindistan’a Osmanlı İmparatorluğu’ndan modern ve çağdaş sanat biçimlerine kadar karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. ÖĞRETMEN YETİŞTİRME VE EĞİTİM FAKÜLTELERİ (19822007) Türkiye, öğretmen yetiştirme sistemi bakımından köklü bir geleneğe sahip ülkeler arasındadır. 16 Mart 1848’de başlayıp, daha sonraki yıllarda şekillenen yapısıyla, Cumhuriyet yönetimine devrolan bu deneyim, Cumhuriyet döneminde laik ve bilimsel eksene oturtulmasıyla daha da zenginleşmiş, özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında, başka ülkelere örnek olabilecek birbirinden özgün modeller bulunmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki bu atak daha sonraları sürdürülememiş, mevcutları geliştirmek yerine, kapatılmalarına ve yozlaştırılmalarına yol açan uygulamalara gidilmiştir. Bu anlamda 1954’de Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla başlayan süreç, öğretmen yetiştirmede ilk olumsuz işarek olarak hatırlanmaktadır. 1970’li yıllar ise, öğretmen eğitiminde en sorunlu dönem olarak görülmektedir. Henüz gerekli planlama yapılmadan, öğretmen okullarının kapatılması, eğitim enstitülerinin 3 yıl olan eğitim süresinin siyasi müdahalelerle 3 aya kadar indirilerek yozlaştırılması, “mektupla eğitimle öğretmen yetiştirme” gibi uygulamalar, öğretmenlerin niteliğine olumsuz olarak yansımıştır. 20 Temmuz 1982’de yürürlüğe giren 41 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile öğretmen yetiştiren tüm kurumlar, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan alınarak üniversite bünyesine verilmiştir.Üniversitelerin bünyesinde “Eğitim Fakülteleri” adı altındaki bu kurumlar ilk yıllarda bazı sorunlarla karşı karşıya kalsalar da üniversite ortamında bu sorunlar aşılmaktadır. Kuruluşunun 25. yılının yaşayan eğitim fakülteleriyle ilgili bu kitap öğretmen eğitiminde 19822007 tarihleri arasındaki dönemi mercek altına alarak üniversitelerin öğretmen yetiştirmedeki rolü eleştirel bir yaklaşımla ele alınıyor, CBT 1070/10 21 Eylül 2007