25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MİZAH VE BİLİM kadar zengin olduğunu açıklamakta. Ritchie'nin hedefi bilgisayara gülmeceyi öğretmek. Bilgisayara mizahı anlamayı ve üretmeyi öğretebilirsek, gülmecenin sihirli özüne büyük bir adım yaklaşmış oluruz, diyor. Ritchie'nin on yıl önce geliştirmiş olduğu ve komik kelime oyunları üreten Jape programı en iyi gelişme olarak sayılabilir. Bir örnek: “What do you call a murderer with fiber? A cereal killer.” Türkçe çevrildiğinde komikliği kaybolan bu cümlenin karşılığı aşağı yukarı şöyle: “Lifli katile ne denir? Gevrek katil.” Burada mizah benzer şekilde telaffuz edilen cereal (tahıllı kahvaltı gevreği) ve serial (seri) sözcüklerinde gizli. dığı kültürel niş içinde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Mesela şu sıralar komünizm dönemindeki fıkralar unutulmak üzere. Fıkra koleksiyonuyla etnologlar, fıkraların anonim olması gibi tuhaf fenomeni de açıklayabilirler. Hepimiz bir yerlerden duyduğumuz veya okuduğumuz fıkraları anlatıyoruz. Oring'in elinde küçük değişikliklerle beşinci yüzyıla kadar uyarlanabilen modern fıkra örnekleri bile var. KARAKTER ÖZELLİĞİ Mİ? Mizah, kimine göre de bir karakter özelliği. Zürich Üniversitesi'nde eğitim veren Alman psikolog Willibald Ruch, bir insanın mizah anlayışı var, dediğimiz zaman ne söylemek istiyoruz diye soruyor. Çok gülen ve komik kelimeler kullanan, fıkraları daha iyi mi anlıyor? Bu tür soruların incelendiği çok sayıda çeşitli anket formları ve testler var. Gerçi her biri belli bir sonuç veriyor ama sonuçların bilimsel temeli genelde anlaşılmamakta. Ruch'un bu konuyla ilgili gayet ilginç sonuçları var. İkizlerle gerçekleştirdiği bir deneyde, araştırmacı mizah anlayışının kalıtsal mı yoksa öğrenilebilir mi olduğunu bulmaya çalışmış. Bu araştırma sonucunda, mizahın hem kalıtsal hem de öğrenilebilir olduğu çıkmış. Mesela cinsel içerikli fıkraları anlama yetisi kalıtsal. Oysa uyuşmazlığın bozulmadığı fıkralar sonradan öğrenilmekte. Mizah araştırmacıları için fıkralar, genetikçilerin deney fareleri gibi. Yani göreli olarak iyi anlaşılmış bir model bütün için geçerli. Genelde hep kısa olan fıkralara neredeyse her zaman nerede gülüneceği tahmin edilebiliyor ve ana fikrin nerede olduğu anlaşılmakta. Fakat farelerden elde edilen sonuçların genelleştirilemediği gibi mizah eşittir fıkra değildir, diyor araştırmacı. Kaldı ki komiklikle ilgisi olmayan gülmeyi açıklamak daha da zordur. İnsanlar birbirleriyle karşılaştıklarında, savaşta çaresiz kaldıklarında vb. olaylara da gülüyorlar. Bu açıdan bakıldığında gülmek, dille ilgili değil. Kim bilir belki de atalarımız daha konuşmayı öğrenmeden önce muz kabuğunun üzerine basarak düşenler için kahkahalarla gülmüşlerdi. Bilim adamları Aberdeen'deki konferansta yepyeni bilgiler sundular ama mizahın ne olduğuyla kesin bir açıklama gelmedi yine de. Belki de mizah bilimsel olarak tanımlanmayacak kadar çetrefillidir. Fakat buna karşı çıkan Ritchie, elbette karmaşık olduğunu söyleyerek, daha kolay yolu seçerek farelerle çalışabiliriz ama, bu da felsefenin çaresiz kaldığını göstermek olur, diyor. DİLBİLİMSEL TEORİ Memphis Üniversitesi dilbilimcisi Christian Hempelmann'a göre mizah, dilbilimsel teoriyle %99 kavranabilendir. Dilbilimcinin bilgisayar mizahına yaklaşımı hiç de kötümser değil. Hempelmann, yirmi yıl önce Amerika'daki Purdue Üniveritesi'nden Victor Raskin tarafından geliştirilen General Theory of Verbal Humor (GTVH)/ Sözlü Mizahın Genel Teorisini destekleyenlerden. Dilbilimciler mizahın, dilin mantıksal yapısında gizli olduğuna inanıyorlar. Yani özetle: Bir fıkra içinde her zaman birbiriyle uyumlu olmayan elementler vardır ve bu uyuşmazlık ana fikirle sürpriz bir şekilde yok olmakta. GTVH, her fıkranın açıklanabileceği bir çerçeve üretmek istiyor. Uyuşmazlık, bir fıkranın iki karşıt yazı düzeni (script) taşıması ve bu olayın “mantıksal mekanizmayla” bozulabilirliğiyle oluşmakta. GTVH bu tür karşıt yazı düzenlerini ve bunları çözen 27 mekanizmayı listeledi. Peki bu uyuşmazlıklar mizahı her zaman açıklayabiliyor mı? Her fıkranın çelişkiler taşıması belki de doğrudur ama öte yandan her uyuşmazlık komik değildir. Dilsel yapıları inceleyerek iyi ve kötü fıkralar birbirinden ayırabilir miyiz? Hempelmann'ın çalıştığı Hakia firması tarafından geliştirilen “semantik arama motoru” web sayfalarının anlamını çözmekten öte mizahı da anlamaya çalışacak. Dolayısıyla da GTVH'nin vaatleri için de bir deneme olacak. Bununla birlikte beyin araştırmalarında, dilbilimsel mizah teorisinin kanıtı olarak yorumlanabilen sonuçlar var. İsviçre'deki Fribourg Üniversitesi'nden Andrea Samson, çeşitli karikatürleri izleyen deneklerin beyinlerini çekirdek spin tomografisiyle inceleyince, hangi beyin bölgelerin etkinleştiğini gördü. Samson, teoriye göre farklı mantıksal mekanizmaların etkili olduğu çeşitli beyin etkinliklerini ölçmüş. Gülmek iyi geliyor. Ama gülmenin sebebi her zaman mizah değil. Evrensel sinyal tüm dillerden daha eski. KÜLTÜREL BİRİKİM İskoçya'daki mizah konferansına katılan diğer araştırmacılardan biri olan Elliot Oring (Kaliforniya Eyalet Üniversitesi) mizahın yalnızca kültürel birikimle anlaşılabilen bir olgu olduğuna inanıyor. Mantıksal/dilbilimsel olarak nesnelleştirilmeye çalışılmasına ise sadece gülüp geçiyor. Gerçi o da her fıkrada bir uyuşmazlığın bulunduğunu kabul ediyor ama bu onun için yeterli değil. Oring, Sigmund Freud'un fıkraları hakkında dikkat çekici bir kitap (The Jokes of Sigmund Freud) yazarak psikanalizin babasını adeta kendi silahlarıyla vurdu. Oring'e göre Freud'un fıkra repertuvarı her şeyden önce Freud'un kendisi hakkında. Etnolog, uyuşmazlık teorisinin yeni formüle edilişinin 1776 yılında Beatty tarafından yazılandan daha iyi olmadığını iddia ederek bunun yerine bol bol mizah örnekleri toplamayı önermekte. Mizah, önemli ölçüde ağızdan ağza yayılmakta ve yaşa Nilgün Özbaşaran Dede Kim, kiminle gülüyor? Mizah, bir toplum içindeki sınırları belirlemekte. Kim, kiminle gülüyor? Kim, “ilkel” mizaha burun kıvırıyor? Bu sözler, çeşitli mizah örneklerinin ABD ve Hollanda'da ne şekilde anlaşıldığını inceleyen Hollandalı sosyolog Giselinde Kuipers'e ait. Sosyoloğun ilginç sonucuna göre toplumlar yalnızca farklı olaylara gülmekle kalmayıp, mizahı sosyal sınırlar kurmak ya da yıkmak için de kullanıyorlar. Amerikalı bir yönetici dizine vurarak fıkra anlatırken, kendini şakacı biri olarak gösterir; Hollanda'da üst tabakadan biri için basit mizah kaba bir davranış olarak kabul edilmekte. Alt tabaka daha çok televizyon komedilerine gülerken, üst tabaka zekice uydurulmuş ve hicivli mizahı tercih ediyor. Hollanda'da insanlar entelektüel yönlerini mizahta da göstermek zorundalar, diyor Kuipers. Oysa ABD'de tam tersi bir durum söz konusu. Orada tamamen entelektüel olmayan bir duruş sergilenmekte. Amerikan mizahı sınırları aşan pozitif bir tutum sergiliyor yaşam için. “İyi bir insanın” anlatacağı bir fıkra yeni ve ayrım gözetmeyecek şekilde olmalı. İnsanlar kendileri hakkında gülebilmeli. Beğeni sınırlarını aşmak daha çok seçici Avrupa toplumlarına özgü. Sosyal gruplar arasındaki mizahın bu kadar farklı olması, bu grupların pek bir araya gelmediklerin göstermekte, diyor Kuipers. CBT 1065 / 9 17 Ağustos 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle