20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yinde yer alan ACASTA GNEİSS, 4.03 milyar yıl yaşındaki kayaları ile dünyanın bilinen en eski oluşumlarını barındırıyor. Dünya, bilindiği kadarıyla 4.56 milyar yaşında ve bu tarihten çok kısa bir süre sonra kabuk katılaşmaya başlamış. Acasta Gneiss'ten daha yaşlı kayaların bulunup bulunmadığını araştıran bilim adamları, Batı Avustralya'da JACK HİLLS'te 3.8 milyar yaşında oluşumlara rastladılar. Bu oluşumların içinde zirkon denilen küçük, sert bir mineralin varolduğunu keşfettiler. 4.4 milyar yaşındaki zirkon gezegenin üzerindeki bilinen en eski mineraldir. İnsanların ayak bastığı son kara parçaları Modern insan 160.000 yıl önce Afrika'dan çıkıp Avrasya, Avustralya ve son olarak da Amerika'ya göçmüş. Son gerçek öncüler ise Polinezyalılar olmuş. 2000 yıl önce başlattıkları göç dalgasının son durağının AUCKLAND ADALARI olduğu iddia ediliyor. Yeni Zelanda'nın güney doğusunda yer alan bu adalar aslında insanların ayak bastığı son kara parçası değil. En son keşfedilen kıta 1800'lerde ayak basılan Antarktika, son kara kütlesi ise 1913 yılında keşfedilen Sibirya sahillerinin açığındaki SEVERNAYA ZEMLYA takımadaları olmuş. Severniya Zemlya'nın bütünüyle keşfi 1930'larda tamamlanmış. Keşfedilmemiş hiçbir kara parçasının kalmaması için çabalayan kaşifler, 1978 yılında Grönland'ın un kuzey ucunun açıklarında OODAAQ Adası'na ayak bastılar. Ne var ki kum ve çakıldan ibaret olan adayı, kara parçası olarak nitelendirmek biraz zordu, çünkü 1998 yılında aynı bölgeye giden Dennis Schmitt adlı kaşif, adaların yerinde olmadığını gördü. Schmitt 2005 yılında Grönland'ın doğu kıyılarının açıklarında UUNARTOQ QEQERTOQ (Eskimo dilinde Isınan Ada anlamına geliyor) adını verdiği yeni bir kara parçası bulduğunu iddia etti. Buzulların bugünkü hızda erimeye devam etmeleri durumunda bu adanın da yakında yok olması kaçınılmaz. Dünya'da keşfedilmeyi bekleyen diğer yerleri yeraltında. Bunların başında da mağaralar geliyor. Üstelik dünyanın en kalabalık yerlerine yakın olup da keşfedilmemiş mağaralar var. Mağaralar, sıradan insanlara da keşif yapma fırsatı veriyor. Örneğin Abhazya'daki VORONYA mağarası 2170 metre değinliğindeki bu mağara dünyanın en derin mağarası. Ocak 2007 yılında bir keşif heyeti, 30 metre daha derine inen başka bir koridor daha buldu. 30 metrelik bir derinliğin suyun altında olduğu düşünülürse, bunun önemi daha iyi anlaşılabilir. Mağara kaşiflerinin bir diğer başarısı da Meksika, Yucatan'daki mağaraların oluşturduğu geniş ağı bulmuş olmaları. Bu mağara ağının 500 kilometrelik bir kısmı keşfedilmiş durumda. Ancak daha keşfedilmemiş olan kısmı suyun altında. ördek gagalı, bitki ile beslenen bir dinozor türüne ait ayak izleri buldu. Zamanlama tahlillerinde bu izlerin çarpmadan sonraki 1000 yıl içinde oluştuğu saptandı. Buna göre Dinozorların son yürüdüğü toprak parçası Colorado oluyor. Buzulların son kalesi Dünya'daki buzullar küresel ısınmaya bağlı olarak sürekli olarak eriyor. Kuzey kutbundaki buzulların 4050 yıl içinde eriyeceğini hesaplayan bilim adamları Antarktika'nın da bu erimeden nasibini alacağını söylüyor. Ancak DOĞU ANTARKTİKA bu erimeden en az zararla kendini kurtaracak gibi görünüyor. Bu bölgede buzullar varlıklarını korurken hatta büyüdüğü bile söyleniyorerime tehlikesine karşı son kale olarak varlığını sürdürecek gibi görünüyor. Kaybolmak üzere olan dillerin bölgesi Dillerin yok olması bir trajedidir; ancak bunlardan bazılarının silinip gitmesi geri dönüşü olmayan büyük bir kayıptır, çünkü bunların dilbilimsel özellikleri başka dillere de kaynak oluşturur. Dolayısıyla bu temel diller kaybolduğu zaman beraberinde çok sayıda dilin de uçup gitmesine yol açar. Bunlardan biri de, Güney Sibirya'daki DOĞU SAYAN DAĞLARI'nda yaşayan bir avuç göçerin konuştuğu Tofa dilidir. 1950'lerde Sovyet Rusya, bu göçerlere Rusça öğrenmelerini şart koşmuştu. Bugün Tofa dilini konuşan yalnızca 25 kişi hayatta ve hepsi de çok yaşlı. Resimlerle yazı yazan insanların yaşadığı yer Bugün Çin sınırları içinde kalan bölgede yaşayan insanlar 8500 yıl önce yazılı sembollerle haberleşiyor ve bilgileri depoluyorlardı. İlk başta sözcük ve fikirlerini ifade etmek için resimlerden yararlanıyorlardı. Bu özellik daha sonra çivi yazısı ve hiyeroglif gibi erken yazı şekillerinde de görüldü. Daha sonra bu resimsi yazılar kullanımdan kalktı ve yerine şimdi bu satırlarda gördüğünüz yazı şekli çıktı. Tek bir istisna ile… Güney Batı Çin'in dağlık bölgelerinde yaşayan bir grup insan hâlâ resimlerle yazıp çiziyor. Bunlarınki yaşayan en son resimli yazı. Bu yazı sistemine DONGBA deniliyor.1000 yıldır kullanılan yazı sistemi, şu anda Yunnan, Sichuan ve Tibet bölgelerinde yaşayan Naksi halkı tarafından kullanılıyor. Ancak yazı günlük kullanım için pratik olmadığı için yalnızca dini törenler için kullanılıyor. Çin'de Kültür Devrimi sırasında Dongba'nın kullanılması yasaklandı ve pek çok eski belge yok edildi. Bugün bu yazı şeklini belin yalnızca 60 kadar Dongba rahibi kaldı. Yaşam izine rastlanmayan yerler Yeryüzü'nde iki yerde yaşam izine rastlanılmaz. Bunlardan biri çıplak buzullar, diğeri de de Kuzey Şili'deki Atacama Çölü'nün tam ortasındaki YUNGAY bölgesidir. Dünyanın en susuz çölünün en kuru bölgesi olan Yungay'da canlının olmaması şaşırtıcıdır. Diğer gezegenlerdeki yaşam koşullarını inceleyen NASA, bu bölgede canlı izine niçin rastlanmadığını araştırıyor. Atacama'nın diğer bölgelerindeki yaşayan canlılar besin ve su ihtiyaçlarını sisten karşılarken, sis Yungay'a uğramıyor. Son yıllarda NASA'dan biyolog Richard Quinn, bölgenin sınırında mikrobiyal yaşam izlerine rastladı . Yungay'dan alınan toprak örneklerinin tahlilleri devam etmekle birlikte burada yaşamın olmaması hâlâ gizini koruyor. Bu gizin aydınlatılması, Mars'ta yaşam olup olmadığı sorusuna da yanıt oluşturabilir. Dalgaların içinden yükselen ada 9 Ağustos 2006 tarihinde HOME REEF civarında seyretmekte olan yatlar denizaltındaki volkanik bir patlamaya tanık oldular. 3 gün sonra Late Adası'nın güneyinde o güne dek haritalarda görülmeyen bir ada ortaya çıktı. Yaklaşık 1.5 kilometre çapındaki ada, ne yazık ki varlığını uzun süre devam ettiremedi. Yeni oluşan adalarda kayalar sıkıca birbirine yapışacak kadar zaman bulamazlarsa dalgalar tarafından aşındırılıp suya gömülebiliyorlar. Kaldı ki 8 Aralık tarihinde Yeni Zelanda'dan kalkan bir askeri uçak Home Reef adasının yarı yarıya suya gömüldüğünü tespit etti. Uzmanlar bugün adanın izinin bile kalmadığını tahmin ediyor. İnsan ayağının basmadığı yerler Dinozorların yürüdüğü yerler Dünya'da hâlâ insanoğlunun ayak basmadığı yerler var. İnsanların bu yerlere gitmemiş olmasının nedeni, buralara gitmek istememiş olmaları. Ancak bazı yerler var ki buralara en gözü pek kaşif bile gitmeye cesaret edemiyor. Dağcıların çıkamadığı daha pek çok zirve var. Bu listenin başında Butan Krallığı içinde yer alan GANGKHAR PUENSUM dağı geliyor. 7541 metre yüksekliğindeki bu dağ, dünyanın en yüksek 40.dağı. Dağcılar üç kez buraya tırmanmaya niyetlendiyseler de üçünde de başarısız oldular. Yakın gelecekte de buraya erişileceği kuşkulu. Kaldı ki 1994 yılında Butan Kralı dinsel nedenlerle 6000 m'nin üzerindeki yüksekliklere tırmanmayı yasakladı. Bunun dışında dünyada Grönland, Antarktika ve Tibet'te 6000 metreden yüksek 164 zirvenin 159'u keşfedilmeyi bekliyor. 65 milyon yıl önce dinozorların ortadan kalkmasının nedeni artık biliniyor. Meksika'daki Yucatan kıyılarına düşen 10 km çapındaki bir asteroit dinozorların tümünün ölmesine yol açmıştı. Ancak bazı paleontologlar bu çarpışmadan sonra “lazarus” cinsi dinozorun birkaç milyon yıl daha yaşamına devam ettiğini ileri sürüyor. Dinozorların çarpmadan sonra da yaşadığına ilişkin Lazarus kadar önemli bir başka kanıt da Colorado, Ludlow'da bulundu. Colorado Üniversitesi'nden Martin Lockley, Sahiplenilmeyen kara parçası Grönland ve Ellesmere Adası arasındaki küçük HANS ADASI, hem Kanada hem de Danimarka tarafından sahiplenilmeye çalışılıyor.Bu konunun Uluslararası Adalet Komisyonu tarafından bir sonuca bağlanacağı söyleniyor. Hans Adası ülkeler arasında çatışmaya yol açarken 1.6 milyon kilometre kare büyüklüğündeki Batı Antarktika MARİE BYRD KARA PARÇASI olarak biliniyor kimse tarafından sahiplenilmiyor. Tüm kıtanın onda biri büyüklüğündeki bu geniş toprak parçası Dünya'da sahipsiz kalan tek kara parçası. Derleyen: Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 16 Haziran 2007 CBT 1058/9 29 Haziran 2007 COĞRAFYA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle