25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam Yaşamak bir haktır. Madem dünyaya geldik, hayat denilen o sonsuz güç kaynağından besleniyoruz, bu hakkımızın kıymetini bilmeliyiz. Nefes alabiliyor, üstelik bir nefesin bilincine varabilip, bunun üzerine düşünebiliyorsam; bana verilmiş yaşama hakkının hakkını verme zorunluluğu doğuyor. Alın Teriyle Dokunan Hayat AYLIK GÖKBİLİM TAKVİMİ: Temmuz ayı boyunca Ay'ın evreleri resimde verildi. Yeniayilk ve sondördündolunay evrelere ulaşma saatleri de belirtildi. Gece gökyüzü parlaklığı bu evrelerden kestirilebilir ve uygun gözlem geceleri seçilebilir… Resimdeki ikili gökcisim fotoğrafları çeşitli gökbilim sitelerinden alıntıdır. İlkdördün ve sondördün evrelerine tam ulaşma anı fotoğrafları ile mozaik bir dolunayın oluşturulması gökyüzü fotoğrafçılığı meraklılarının ilgisini çekecektir de... Bu yazıda kaynakça olarak kısmen “The Astronomical Almanac 2007”den yararlanıldı. CBT 1058 / 11 29 Haziran 2007 neş'ten uzaklaşacağından görülme süresi artacak şekilde gece yarısından itibaren Güneş doğuncaya kadar 7 saat süreliğine teleskop eşliğinde izlenebilir. +7.8 kadir parlaklıklı oldukça sönük gezegen ufuktan en fazla 34 derece yüksekte güneydoğudan güneybatıya 100 derece kadar geniş bir aralıkta Oğlak takım yıldızında (yıl sonuna kadar da aynı burçta) yer alacak. Gezegenlerin görüleceği zamanlar: Temmuz ayında gökyüzü tüm gece gezegen zengini görünüyor... Göktaşı yağmuru, Kova takım yıldızı civarında yer alan Delta Aquarii yıldızının yakınından yağan Güney Delta Aquaridler isimli göktaşı yağmuru 12 Temmuz ile 19 Ağustos tarihleri arasında görülebilir. En yüksek sayıya ise 28 Temmuz'da ulaşır: saatte yaklaşık 20 kadar göktaşı sayılabilir. Bilindiği gibi, yağmurlar dışında gece boyunca ancak 67 kadar az sayıda göktaşı görülebilmekte. Bu göktaşı yağmurunu izlemek isteyen okuyucular, özellikle 27 Temmuz gece 24.00 den başlayarak sabaha kadar başlangıçta güneydoğu tarafta ve ufuktan 14 derece yüksekteki Kova takım yıldızı bölgesine bakabilirler. Meteor yağmurları ve gözlemleri hakkında ayrıntılı bilgi için Uluslararası Göktaşı K u r u l u ş u ' n u n “http://www.imo.net” sitesi Akşam Gece Sabah ziyaret edilebilir. Venüs (130) Jüpiter Merkür (1131) Jüpiter Uranüs Mars Güncel Satürn (124) Neptün Uranüs 1 Çanakkale Onsekiz Neptün Mart Üniversitesi (kısaca ÇOMÜ) Astrofizik Araştırma Merkezi ve Ulupınar Gözlemevi bu yıl da “Astronomi Yaz Okulu” düzenlemekte (http://physics.comu.edu.tr/caam/yazkampi.htm). ÇOMÜ ayrıca, ülkemizin en büyük ikinci teleskopunun sahibi olmaya da koşuyor... 2 14. Ulusal Astronomi Kongresi’nin toplantı kitabı tamamlandı, Erciyes Üniversitesi'nin “ftp://astro.erciyes.edu.tr/pub/ulusal/ulusalXIVsurum3.pdf” adresinden indirilebilir. 3 TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (kısaca TUG) Müdürlüğü görevinden ayrılan sevgili Prof.Dr. Zeki Aslan hocamızı uğurlama ve TUG'un en yeni resimlerine “http://www.tug.tubitak.gov.tr/~tuncay/za/” adresinden bakılabilir. Günün astronomi resmi http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/ adresinden günlük olarak izlenebilir ki güne günaydın demenin en güzel adresi... Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi ile Tübitak Ulusal Gözlemevi'nce hazırlanan 2007 yılı gök olayları yıllığı www.tug.tubitak.gov.tr/haber.php?id=75 adresinden indirilebilir. Tübitak Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü haberlerine www.bilten.metu.edu.tr/ adresinden ulaşılabilir. Güncel gökbilim gelişmeleri de www.tug.tubitak.gov.tr/ adresinde yer verilmekte. Türkiye Amatör gökbilimcilerin çalışmaları http://fenedebiyat2.iku.edu.tr/aas2007 adresinden indirilebilir. Eldeki arazi dürbünleri bile bizleri heyecanlandırırken onların büyükleri durumundaki teleskoplar herhalde büyük mutluluklar saçmalı! Büyük teleskopların arkasındaki canlı gezegen görüntüleri uzaya asılı doğal tablolar! Çok az kişi büyük teleskoplarla gezegenlere bakmış olmalı, tersi olsa idi bina çatılarındaki yığın anten görünümleri yanında teleskop manzaraları da olmalıydı! Teleskop başında parlak Ay yüzeyinde kraterler arasında saatlerce gezinti yapmanın sevinci de çok büyük! Hele teleskopla derin uzaydaki gezintiler “gezen mi çok bilir okuyan mı?” sözünü şimdi uzayla genişletmenin de bir yolu! Teleskoplanmanın zamanı artık: Yüzünü/ilgisini/yatırımını/teleskopunu gökyüzüne çeviren “ilkler” bugün öndeler!... Erken yola çıkan yol alıyor... Teleskoplu gözlemler dileğiyle... İnsan olmanın anlamını kavramaya çabalayarak tefekkür ediyorsam, hayata teşekkür etmem gerektiğini nasıl duymam? Bu iki kelime arasında bir harf değişikliği var: Düşündükçe, derinlemesine düşünmeye çalıştıkça, “f”, “ş”ye dönüşüyor, tefekkür, teşekküre! Heidegger'in de önemle vurguladığı gibi, yaşama hakkına sahip her bilinçli insan, hayata teşekkür borçludur! (Almancada Denken, Danken; İngilizcede to think, to thank birer harf değişikliği ile ortaya çıkıyorlar!) Nasıl teşekkür edilir hayata? O kadar çok yolu var ki... Hayatın değerini bilmenin, hakkını vermenin sevgiyle sağlanabildiği açık. Yeryüzünün, evrenin bütünündeki sonsuz oluşum karşısında, bu oluşumu kavramaya çabalayan bir insan olarak, saygıyla karışık sevgi duymama olanağı var mı? Yıldızlı gökyüzü altında, gözümüzü alamadığımız özellikler, yüreğimizi dolduran heyecan bize ne söylüyor? “Bu görkemli varoluşu yaşayan olarak, düşün, anlamaya çabala, borçlu olduğunu gör: Sana verilmiş olanakları en iyi biçimde gerçekleştirmeye çalış. Bu hayat sana verilmiş. Sen ne verebilirsin karşılığında? Sevgi, saygı, huşu içinde, sende olan, bu hayata verebileceğin nelerdir?” Belki, evrenin sonsuz uzak köşelerinden, belki hemen önümüzde üzerine çiğ düşmüş bir gül yaprağından böyle bir ileti gelmektedir: Borcunu öde! İşte bu borcu ödemenin en saygın yollarından biri de emektir. Alınteridir. Çalışmaktır. İçimizde insan gibi insan olmanın aşkıyla yanan bir ödev duygusu içinde çalışmak. Çalışarak, dünyayı daha yaşanır, daha güzel bir hale getirmeye çabalamak. İnsan, bu çıplak yeryüzünü alın teriyle donatmaya uğraşıyor. Bilimiyle, teknolojisiyle, sanatıyla, düşüncesi, inancıyla. Yaşama hakkını hak etmeye çalışıyor. İçine doğduğu hayata, hayat katma, hayatı zenginleştirip çeşitlendirme, insanın yeryüzündeki tarihinin önemli özelliklerinden olmuş. Bunun yanında, insan kardeşlerinin yaşama hakkına saldıran, yeryüzündeki yaşamı, kendi hırsları, çıkarları doğrultusunda ortadan kaldırmaya çalışan insanlar da hep var olagelmiş. İnsan hayata borçlu bir varlık ama aynı zamanda eksik bir varlık. Yanılabilir, sapabilir bir varlık. Bu eksikliği, varoluşundaki borçluluğu görmeyi engelliyor. Tersine çoğu zaman kendini alacaklı bir varlık gibi görüyor insan. Hayatından yakınıyor. Yakınmak bir yana lanet okuyabiliyor. Hayatın ona hakettiklerini vermediğini söylüyor. İnsanlar nankör, hayat güvenilmezdir ona göre. Zulüm ve işkencelerle dolu bir dünyada, böyle düşünen insanlar, hayatı suçlamakta kendilerini haklı görüyorlar! Hayatında bir kez olsa huzur bulmamış, sevilmemiş, saygı görmemiş, insan yerine konulmamış biri, saygı nasıl duysun hayata, nasıl düşünsün borçlu olduğunu? Peki neden tersinden düşünmüyoruz? Dünyanın büyük ölçüde bu hale gelmesinde, kendimizi alacaklı sanma yanılgımız yok mu? Eksikliğimizi, borçluluğumuzu görebilmenin bedelini insanlık tarihi boyunca ne denli ağır ödediğimizi nasıl da unutuyoruz? Bitip tükenmek bilmeyen sahip olma hırsı, insanın gözlerini kör ediyor. Eksikliğini, borçluluğunu idrak etmiş bir insanın, hayatı daha da güzelleştirmek için giriştiği bir çabanın sonucu olan saygın bir tutku değildir bu! Kendini alacaklı, mükemmel sanan gafil insanların egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Hırslarının sarhoşluğundan, karşılarına çıkan dünyada arzularını gerçekleştirmeye yarayan her yol meşru olmaya başlıyor. Bu insanlar için hırsızlık doğaldır; örneğin, yalan söyleme, yolsuzluk, yaptıkları işin doğal parçasıdır. Neden? Değer yaşamazlar çünkü. Yaşadıkları, abarttıkları değerler, yüzyıllardır farklı kültürlerin kokuşmasında ortaya çıkan değerlerdir. Para ve ün yanında sığlıkları içinde hazları yücelten değerler. Her saygın hakikat araştırmasının içtenliği, saygınlığının yanında bozuk niyetli, kolaycı, alın terine saygısız insanların, bu gezegendeki insanın yaşamına tuzak kuranların girişimleri olacaktır. İnsanın alın teriyle kazandıklarına, ulaştıklarına göz dikmiş; bu, hayat yok edici, çirkinlik besleyen, emek edepsizlerine karşı savaş, yeryüzü var oldukça sürecektir. Kim kazanacaktır sonunda? Alın teri edepsizleri mi, hayatı sürekli dönüştürmeye, geliştirmeye çalışan, emeğin muhabbet erbâbı mı? İnsanız. Kötü yanlarımız olsa da, insana ve emeğiyle başardığı hayata güveniriz. Eksiklerimizi ve borcumuzu bilerek, geleceğimizi alınterimizle dokumaya çalışırız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle