20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM TARİHİ Ekim Devrimi’nin 90. yılında Türk devrimi üzerine düşünceler Kemalist Türk devrimi ile Sosyalist Sovyet devrimi arasında tarihten gelen çok yönlü ve bazı yönlerden hâlâ yeterince analiz edilmemiş ilişkiler vardır. Osman Bahadır, [email protected] ürk devrimi, dünyayı sarsan Sovyet devriminin çalkantıları içinde doğdu. Sovyetler Birliği hükümeti, gerek kurtuluş savaşı sırasında, gerekse Cumhuriyetin kuruluşu yıllarında kemalistlere her zaman yardımcı oldu. Bu yardımlar, kurtuluş savaşı sırasında silah ve para yardımı ve diplomatik destek şeklinde, kuruluş yıllarında ise daha çok bilim, eğitim ve sanayi çalışma ve organizasyonları deneyimlerinden genç Türkiye'yi yararlandırma biçiminde oldu. Kemalist hükümetler kuruluş yıllarında, hep söylenegeldiği gibi sadece batıdan değil, kuzeyden de çok önemli tecrübe bilgileri aktardılar. Sovyetler Birliği, 1927 yılında Türk hükümetinin isteği üzerine Atatürk, insanlık tabir bilimler akademisi prorihinin Platon, Thojesi hazırlamıştı. Tıp Fakültesi'nden birçok bilimcimiz, mas More, Francis Sovyet tıbbını ve onun hem Bacon, SaintSimon, bilimsel, hem de sosyal örAuguste Comte vb. gütlenmesini yerinde görerek yararlı bilgilerle ülkelerigibi bilim ülkesi ne döndüler. Suni tohumlaütopyacılarının ve ma, SSCB'den sonra düntasarımcılarının son yada ikinci olarak Sovyet biasırdaki lim insanlarının öncülüğünde 1926'da Türkiye'de yapıltemsilcisidir. dı. 1930'lu yıllardaki devletleştirme girişimleri, en büyük esinini, Sovyet devletleştirme deneylerinden alıyordu. Bunlar Sovyetler Birliği'nin erken dönem bilimsel ve kültürel etkisinden sadece birkaç örnektir. Kurtuluş savaşı, Türkiye halkının gücüyle kazanılmıştır. Doğrudan yapılan Sovyet yardımları olmasaydı da, bu savaşın kazanılmış olacağını söyleyebiliriz. Ancak kurtuluş savaşımızın başlıca emperyalist blokun Sovyet devrimini yıkmak için uğraştığı bir sırada yapılmış olmasının savaşın kazanılmasını kolaylaştırmış olduğunu da söylememiz gerekir. Kapitalist dünyanın merkezlerini şaşkına çe T virmiş olan Sovyet devrimi, bizim devrimimizin karşısındaki güçleri de bize karşı belirli ölçüde güçsüzleştirmiş ve oyalamış oldu. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitmenleri (kendi yaptıkları tahta çantalarıyla) göreve hazır ATATÜRK'ÜN HEDEFİ Bu bakımdan Türk devrimi Sovyet devriminin yarattığı bu “uygun” ortam içinde yükselmiştir. Ancak yine bu olguya bağlı olarak çok önemli bir başka şey daha oldu. Türk devriminin çok orijinal karakterinin anlaşılması da Sovyet devriminin gölgesinde kaldı. Atatürk bir bilim ülkesi yaratmak istiyordu. Henüz geri bir köylü ülkesi olan Türkiye'de modern bir ulus yaratmanın ancak bilimin rehberliğinde mümkün olabileceğini düşünüyordu. Ülkenin bağımsızlığının kazanılması onun için bu hedefe giden yolda zorunlu bir temel şart niteliğindeydi. (Atatürk'ün, Lenin'inki gibi dünyadaki bütün kapitalist ve emperyalist güçlerin yıkılması gibi bir hedefi ve ideolojisi yoktu). Ekim devriminin dünyayı alt üst eden koşullarında Türk devriminin orijinal özelliğinin ulusal bağımsızlığı sağlamaktan ibaret olmadığı çok az anlaşılabilmiştir. Atatürk, insanlık tarihinin Platon, Thomas More, Francis Bacon, SaintSimon, Auguste Comte vb. gibi bilim ülkesi ütopyacılarının ve tasarımcılarının son asırdaki temsilcisidir. Üstelik o, sadece bir düşünür ve ütopist değil, bu fikri gerçekleştirme pozisyonunda olan ve bir ölçüde gerçekleştiren bir devlet başkanıdır. Bu bakımdan Atatürk'ün dünya düşünce ve siyasi tarihinde benzersiz bir yeri vardır. Atatürk'ün bu hedefinin ve Türk devriminin bu çok orijinal özelliğinin yeterince anlaşılamamış olmasında, bilim ülkesi yaratma projesinin bir süre sonra çeşitli nedenlerle yolundan çıkmış olmasının da büyük bir rolü vardır. Daha sonraki dönemlerde projenin terk edilmesiyle kalınmamış, Atatürk'ün kuruluş yıllarındaki projeksiyonları da unutulmuş veya dikkatlerden kaçırılmıştır. CBT 1078/8 16 Kasım 2007 BAŞARISIZLIĞIN NEDENLERİ Sovyet devriminin yarattığı sistem 74 yıl yaşayabildi. Bu sistemin çökmesinin temel nede ni, bilimi ve demokrasiyi ülkenin siyasi ve toplumsal yaşamında gerektiği gibi uygulayamamasıdır. Sovyetler Birliği, çıkış noktasındaki bilime yüksek rol verme ve halk demokrasisini kurma ilkelerinden zamanla uzaklaştı ve bir süre sonra, eleştirdiği kapitalist ülkelerdeki bilim ve demokrasi düzeyinden daha geri noktalara düştü. Bilim, dogmalaştırıldı, ideolojinin bir aracı olarak kullanıldı ve yüz binlerce insan savunmasız bir şekilde yıllarca akıl hastanelerinde tutuldu veya öldürüldü. Sovyetler Birliği'nin en büyük başarısı, her şeye rağmen geniş kitlelerin sosyal refahının sağlanmasında ve yoksulluğun giderilmesinde elde etmiş olduğu olumlu sonuçlardır. Uzun bir süre yaşayabilmesi belki de bu alandaki başarısına dayanıyordu. Ekim devriminin 90. yılında, kuzeydeki komşumuzun ve ülkemizin yaşadığı tarihsel tecrübeler gelecek için izlememiz gereken yolu aydınlatıyor. Atatürk'ün bir bilim ülkesi yaratma projesinin yarım kalmasının nedeni, kuruluş yıllarında uluslararası bazı etkenlerin yanı sıra ülkemiz insan ve maddi kaynaklarının bu proje için yetersiz kalmasıydı. Bugün bu hedef doğrultusunda yönlendirilebilecek çok büyük bir kaynak potansiyeline sahibiz. Gerekli olan tek şey bu konuda ulusal iradenin gösterilmesidir. Bu nedenle devrimimizi tekrar yükseltmenin yolu, bilimi hayatın her alanında rehber edinme ve demokrasiyi yükseltme ulusal iradesinin gösterilmesinden geçiyor. Lenin, halkın önünde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle