24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

21 günlük uzay tatili 100 milyon dolar Discovery uzay mekiğinin kazasız belasız dünyaya dönmesinden sonra, bir Amerikan kuruluşu yeni bir girişimde bulunma cesaretinde bulundu. Space Adventures şirketi, 100 milyon dolar karşılığında turist götürmek istiyor uzaya. Şirket Rus Uzay Ajansı'nın memurlarına bir teklif götürdü. Uzay turistlerini Rus pilotlar laşıyacak. 21 gün kadar sürmesi planlanan uzay yolculuğu sırasında belki Uluslararası Uzay istasyonu'na da bir ziyaret yapılacak. Projenin gerçekleşebileceğinı düşünen George Washington Üniversitesi rektörü John Mlogsdon, bu işe hevesli olan insanlar olursa herhangi bir engel görmüyorum diye konuştu. minde çalışan araştırmacıhr çalışmaları sırasında altmış farklı halk grubundaki bin kişinin genetik malzemesini inceleyince her şeyden önce siyanid içerikli maddelerin algılanmasında önemli bir rol oynayan özel bir gen bulmuşlar. Bu maddeler genelde zehirli meyve ve yapraklarda bulunur. Acı maddeleri algılayabilmek evrimsel açıdan büyük bir avantajdı. Diğer bir analizle bu özel gen varyantının çok eskiden beri var olduğu saptanmış. Buna göre modern insanın ataları bu genetik mutasyona 80.000800.000 yıl önce sahipti. Geçerli olan teoriye göre Afrika'dan çıkan ilk insanlar da acı maddelerin tadını alabiliyorlardı. Yaşamsal önem taşıyan bu yeti günümüzde aslında sağlıklı yaşama engel oluşturuyor diyor bilim adamları. Çünkü bazı acı bitkiler zehirli değildir ve kanser veya kalp/dolaşım hastalıklarından koruyan maddeler içerirler. Ne var ki acı oldukları için birçok insan bu bitkileri sevmiyor. den olduğunu saptadı Daha önceki araştırmalarda da yüksek ensülin değerine bağlı olarak bedendeki iltihap etkinliklerininarttığı tespit edilmişti. iltihap reaksiyonları, Alzheimer hastalığına neden olan etkenlerin başında gelir. Diğer önemli bir etken de Alzheimer hastalarının beynındeki protein plaklarında bulanan Abeta peptiddir. Abeta peptidinin kandaki artışı da Alzheimer riski olarak bilinır. Bilim adamları bu faktörler arasındaki bağıntıyı daha ayrıntılı bir şekilde inceleyebilmek için 16 (gönüllü) yaşlı sağlıklı kışide ensülin değerini yapay olarak yükselterek, tarklı değerlerdeki iltihap faktörü yoğunluğunu, kandaki ve beyin sıvısındaki Abeta peptıd oranını ölçmüşler. Araştırmacılar ensülin seviyesini çok az yükseltmelerine rağmen gerek iltihap faktörleri gerekse Abeta önemli ölçüde artmış. Yüksek ensülin seviyesi diyabetli ve şeker hastalığının ön safhası olarak bilinen ensülin dirençliğine sahip hastalar için tipiktir. Gelişme genelde diğer metabolizma veya kalp/dolaşım hastalıklarıyla ilişkili. Bulgu, tedavisi bulunmayan Alzheimer hastalığı için önleyici terapilerin geliştirilmesinde umut oldu. Sayfa haberleri: Nilgün özbaşaran Dede Zümrütten Akisler ' A. M. Celal Şengör Sakallı Celâl'den sonra Orhan Karaveli birbaşka fazilet ve kabiliyet abidesini milleline hatırlattı: 'ölümünun Doksanıncı Yılında TevfikFikretve Haluk Gerçeği' (Pergamon yayınlan, Istanbul, 306 ss, 14 YTL). Adından da anlaşılacağı gibi bu kitap aynen Sakallı Celâl'de olduğu gibi unutulmuşluğa ve bilgisizliğe karşı çekilmiş bir silâhtır. Tevfik Fikret Sakallı Celâl'den daha çok bilinır sanılır. Kuşkusuz birzamanlar bu gerçekten böyleydi. Ama benim şahidi olduğum son kırkyılda, korkanm büyük şairin aynen Sakallı Celal gibi adı kaldı, ancak kendisi kayboldu. Bunu bilen Orhan Karaveli de Fikret'in ölümünun doksanıncı yılını bahane ederek onu toplumuna bir kez daha hatırlatmayı ve onunla ilgili bir gangren haline gelmiş olan Haluk olayını çevreleyen kalın cehalet perdesini yırlmayı vazife edindi. Filhakika, kitabayazdığıönsözünde Türkaydınlanmasınıngünümüzdekienyetkin kalemlerinden ilhan Selçuk Bey de "Bu kitap bir asır önce yaşamış bir Aydınlanma şarinin geçmişe gömülmüş hikâyesi değildir;" diyor, "softalığın ve mollalığın islam coğrafyasında Anadolu'yu da kapsayan güncel salgınında insanı ve aydınlığı savunanlann elinde bayraklaşacak bir örnek yaşamın öyküsüdür." Kitap aslında bir biyografi değil; yukarıda dediğim gibi, bir hatırlatma aracıdır. Hatırlatılmak istenen Tevfik Fikret'in Atatürk'ün yarattığı modern Türkiye'nin temelindeki eşsiz yeridir. Bu nedenle kitap Atatürk'ün Gelibolu dönüşü şairin mezarını ziyaretiyle açılır ve onun üzerindeki etkisini vurgular. Büyük dShi: "Ben Inkılap ruhunu Fikret'ten aldım" demiştir. Hasanli Yücel'in anlatımıyla "yerdeki taçla gökteki tahtın mütecaviz tahakkümüne baş kaldıran" Fikret'in likirleri, Atatürk'ün kişiliğinde kuşkusuz en becerikli uygulamacılarını bulmuşlardır. Kitabın hatırlattıkları arasında bu fikirlere karşı en galiz lisanla saldıranlar da vardır ki bunlar arasında en çirkin sözleri ve en ilkel düşünceleri dile getiren, fikirlerini ümmetçilikten yukarı bir düzeye bir türlü taşıyamamış olan Mehmet Akif Ersoy olmuştur. Kitabın önemli bir kısmı Fikret'in oğlu Haluk'un hikâyesini oluşturuyor. Bu, aslında büyük adamların sıradan çocuklarının toplumca horlanmaları temasının bir tekranndan ibaret bir öyküdür. Bir farkla: Haluk ülkesinden uzakta, Hristiyan olarak yaşamıştır. Bu bana küçükten beri bir "trajedi" olarak anlatılırdı. Ben de küçükten beri bu hikayedeki tek trajedinin, Haluk'un iyi tahsiline rağmen dinleri ciddîye almaktan vaz geçememesi olduğunu düşünmüşümdür. Karaveli, Haluk'un Amerika'da onurlu biryaşam sürdüğünü, ülkesine ve milletine olan sevgisinin asla eksilmediğini anılara dayanarak anlatıyor. Bu iyi hoş da Fikret'in fikirsel zenginliği ve derinliği ile o kadar da ilgili değil. Yalnızca ilkel inançlara sahip toplumumuz gözünde onun bir eksisinin silinmesine dönük bir çaba. Kitapta beni asıl ilgilendiren iki şey var: Biri Karaveli'nin Fikret'in trajedi dolu yaşamını kısa fakatpekyoğun ama kolay okunacak bir şekilde anlatarak, ustalıkla sadeleştirdiği şiirlerinde bunun nasıl yansıdığını göstermesi. Fikret gerçekten büyükailevi trajedilerle geçirmiş kırksekiz yıllık ömrünü. Fakat en büyük trajedi, onun toplumunda gördüğü eksiklikler ve yanlışlardır ki işte Fikret'in asıl ve kalıcı değeri, o eksiklik veyanlışlan çerçevesi içerisinde teşhis ettiği aydınlık fikir dünyasını ve teşhislerini sıraladığı muhteşem şiirleridir. O şiirler Türkiye'nin bugüne kadar yetiştirebildiği belki de en büyük bilim adamı olan Fuat Köprülü'nün dediği gibi bütün bir nesle rehber olmuş, Atatürk'e de ışık tutmuştur. "Aklını Kullan" Feryadının Sahibi Şairi Hatırlamak Yüksck şcker unutkanhğa neden Şeker metabolizmasındaki bozukluğa bağlı yüksek ensülin seviyesinin, Alzheimer için bir risk faktörü oluşturabileceği ortaya çıktı. VVashington Üniversitesi'nden Mark • ; Fishel, ensülin seviyesindeki küçük bir artışın bile, Alzheimer hastalığının gelişiminde başlıca faktörler olarak bilinen belli başlı maddelerin kanda ve beyin sıvısında çoğaimasına ne FİKRETİNFİKİRSEL ZENGİNLİĞI Ay'da Dünya'nın atmosfer izleri Bilim adamlarına göre Ay'ın üzerindeki azot, Dünya kökenli Dünya atmosferi Ay'ın üzerinde iz bırakmış. Tokyo Üniversitesi'nden Minoru Ozima yönetiminde çalışan uluslararası ekip, Ay'daki azotun kökenini bulmak için elementin hangi koşullarda Ay'a ulaşmış olabileceğini farklı bilgisayar tasarımlarında hesaplayınca ortaya şu sonuç çıkmış: Dünya'nın manyetik alanı olmasaydı, Güneş rüzgârları doğrudan doğruya üst atmosfer tabakalarına etkiyerek azotu Ay'a taşır ve element Ay'ın üzerindeki kayalıklara işlerdi. Sonuçlar ölçülen azot miktarıyla da örtüşmekte diyor bilim adamları. Buna göre Dünya ve Ay'ın oluşumundan kısa bir süre sonra manyetik alanın bulunmadığı ya da çok zayıf olduğu bir dönem olmalı. Bilim adamları manyetik alanın tam olarak ne zaman oluştuğunu bile hesaplayabileceklerini sanıyorlar. Tahminlere göre azot transferi, manyetik alanın oluşumuyla birlikte neredeyse tamamen ortadan kalktığı için bundan sonra oluşan Ay kayalıklarında, eskilerine göre daha az azot bulunuyor. Fikirlerinde ve davranışlarında Fikret bana Efes'li Hekleitos'u hatırlattı. Hemşehrilerini akla davet eden iyonya'nın bu dev fikir adamı, onların davetini bırakın kabul etmeyi, anlamadıklarını bile görünce insanlara küsmüş, hatta bir seferinde bütün Efeslileri tek tek idam etmek gerektiğini söyleyecek kadar hiddetlenmiştir. Bu nedenle adı "kara" veya "ağlayan filozofa çıkan Herakleitos'un kalıntılan bize ulaşabilen yaztlarıyla Fikret'in feryadı arasında büyük bir paralellik vardır. Her ikisi de tahakküme ve yalancı peygamberlere isyan bayrağı açmış, insanın gözlem ve muhakeme yeteneklerini birleştiren aklını her türlü gücün üstünde görerek kişilere aklın rehberliğinde fazileti tavsiye etmişlerdir. Orhan Karaveli Tevfik Fikret kitabıyla büyük bir hizmet yapmıştır. Ancak kitap bir Fikret sentezi değildir. Onu sunabilmek için henüz yapılmamış olan bir geç Osmanlı entellektüel tarihi sentezine gereksinim vardır ki sanırım bunun, çevresinde yapılabileceği en iyi isim Fuat Köprülü 'dür. Acaba muhterem ve pek sevgili dostum Orhan Bey o enfes kalemiyle bir Köprülü biyografisine soyunur mu (belki de dostu Talat Halman'la birlikte)? O biyografi içerisinde Namık Kemal'den, Fikret'ten, Ziya Gökalp'e kadar pek çok isim yerliyerine oturarak köklerini darmadağın biryığın içinde eşelenerek aramaya mahkum günümüz gençliğine pek sağlam bir temel sunacaklardır. FİKRETVEHERAKLEİTOS 962/5 27 Ağustos 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle