22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Beyîn Kurumları "Flört 101". Etme GönüldenBilime Ahmet Inam MIT'de öğrencilerin başlarını kaşıyacak zamanları olmadığından, bunlar ya hiç duygusal ilişkiye girmiyorlar ya da girdikleri ilişkiler genelde kalıcı oluyor. İşliğe katılan erkekler kızlann hep derslerden söz ettiklerinden yakınırlarken, kızlar başarılarıyla kendilerini kanıtladıklanndan erkeklerin ilgisine gerek duymuyorlar. Bu yüzden de MIT'de bir gecelik ilişkilere pek ilgi gösterilmiyor. 80'li yıllarda MIT mezunlannın birçoğu paranın albenisine kapılıp Wall Street'e kapılanırken, 90'larda mezunlar Silikon Vadisi'ne üşüşmüşlerdi. Ancak yeni binyılın öğrencilerinin çok daha idealist oldukları ve bunlann özellikle sürdürülebilir teknolojiler ve gelişmekte olan ülkelerde sağlık koşullarının iyileştirilmesi gibi konulara yöneldikleri görülüyor. Süheyla Hocânım Süheyla Bir bayram sabahı, aklıma düştün yine. Mahallenın çocukları çaldı kapımı, bahşiş ve şeker için. Açmadım hiçbirine. Başka kimse aramadı. Yalnızım ben. Bildiğin gibi. Çıktım sokağa. AklımaAdana'yagitmekgeldi. Atladım birotobüse. Yolda okudum. Düşündüm. Yazdım. Dostlarıma mektuplar yazıyorum. Yemek molasında televizyonda seni gördüm. Maşallah şişmanlamışsın. Zâten kız irisiydin tanıdığımda seni. Profesör mü oldun kız? Ne çabuk. Bileklerinde hâlâ bilezikler. Boynunda gerdanlık Hey mübarek Süheyla, falanca üniversitede dekanmıymışsın, rektör mü anlayamadım. 0 gürül gürül sesinle susturdun çevrendekileri. Sık sık da güidün. Çok makyaj yapmışsın. Sil o yüzündeki boyaları. Biraz da kilo ver. Parmağındaki pırlanta yüzükten anladım, birileriyle evlisin yine. Kız bu kaçıncı? Seni çapkın seni. Seni hep o kocaman poponla halırlıyorum. Hani kıra gitmiştik. Çeşmeden su içmek için eğilmiştin. Pantalonundan fışkıran o muhteşem manzara, elli yaşıma geldim, hâlâ başımı döndürüyor. Beni bir çanta gibiyanında taşırdın. Okulun baskel takımında sipsivri biradamdım. Sessiz. Şimdi de öyleyim. Okul bitti. Bir şirkette muhasebeciliğe başladım. Şimdi müdür oldum, muhasebede. Yıllar geçiverdi. Basketi bıraktım. Atyanşı oynuyorum. Hanımlara iltifat ediyorum. iltifat ettiğim hanımları kayda geçiriyorum. Seni unutmuştum. HayAllah nereden de aklıma düştün. Ne de olsa gençtim. Mahçuptum. Sense bir canavardın. Ne güzel dansederdin! Sesin de güzeldi. Pikniklere giderdik. Yetmişli yılların başı. Kantin dilberiydin. Akordeon çalardım ben, şimdi bıraktım; dans ederdik. Kavak yelleri eserdi başımızda. Benim hâlâ başımda. Hayret profesör olmuşsun. Nasıl oldu kız? Hani her şey olabilirdin de hoca olabileceğin hiç aklıma gelmezdi. Canlıydın. Sıcaktın. Hayatı çok severdin. Çapkındın. Biraz korkakça. Beni severdin. Belki yumuşaklığımı. Beni yönetmeyi. Hani yazın beni alıp, evdekilerin yazlığa gittiği birzamanda, yatağa atmıştın. Giyinik sevişmiştik. Sizin kuşak kızları öyle sevişirdi. (Şimdikiler canavar Süheyla, birkaçını denedim. Sizne terbiyeli aşifteydiniz! Utanırdınız. Korkardınız. Şimdi bile sevişmeyi hep olağan dışı, çok önemli buluyor olmaiısınız. Yaşıtlarınız öyle davranıyor. Sevişmeyi, "düzülme" olarak anlayıp, ruhuna müdahale olarak gören siz yaşta hanımlar gördüm.) Kızlığınız dokunulmadan kalırdı. Böylelikle kocanız olacak adamı aldatabilirdiniz. Sen daha okul bitmeden yaşlı biriyle evlenip yurtdışına gittin. Oralarda ne oldu bilmiyorum. Yurda profesör olarak mı döndün? Kürklerin vardı hani? Biryığın takın, giysin! Kim bilir ne denli çoğaltmışsındır onları! Ayakkabıların hele, bilmezdin sayılarını! Kitapların yoktu! Profesör oldun. Ne zaman okudun SüheylA? GİYİNİKSEVİŞMEDÖNEMLERİ Üstte: LED lambası ile uğraşan Sam Kendig, "Ben cihaz üretiyorum" diyor. Bu arada Stephanie Dalquist matematik işlemlerine dalıp gitmiş. Amrita Masurkar ise Boggle oynuyor. Yukarıda: Christina Hawkes arkası yapışkanlı bantlardan canavar yapmaya çalışıyor. Yukarıda solda: Chen ve Jason kardeşler bir arkadaşlarıyla mesajlaşıyor. Sağda: Sarah Newman yatakhane duvarlarma Sistine Kilisesi'ndeki resimlere benzer resimler çizlyor. mayıp, yaşamın engellerine karşı koymayı da öğreniyorlar" diyor, | LANET YER Mİ CENNET Mİ? MIT'de IHTFP, öğrencilerin dillerinden hiç düşmeyen bir kısaltma. Açılımı ya Bu Lanet Olası Yerden Nefret Ediyorum (I Hate This F.. Paradise), ya da Gerçek Cenneti Buldum (I Have Truly Found Paradise) anlamına geliyor. Öğrencilerin çoğu için her ikisi de geçerli. "Çalışma, arkadaşhk, uyku" iikeleri temeline dayalı okul yaşamında öğrenciler bu üçünden ikisini seçiyorlar. Ancak uykuyu seçen pek olmuyor. Tetazoo'daki Gizem Avı'na geri dönelim. Gezegen bilimi eğitimi alan Sarah Newman bir mantık sorusunu çözmeye çalışıyor. Gece boyunca da The Who topluluğunun "Tommy" adlı rock operasının provalarına katılmış. MIT öğrencilerinin büyük bir bölümü ders dışındaki etkinliklere katılıyor. Sanatla da yakından ilgilenen Sarah, "Burada farklı düzeylerde kaçıklığa rastlanabilir. Yalnızca derslerle ilgilenen süper kaçıklar ve yaşamdan bağlarını kopartmayan kaçıklar" diyor. Yine de birçoğu yaşama biraz çeşni katmakta yarar olduğuna inanıyor. Öyle ki, yüzlerce öğrenci dönem aralarında uygulanan ve yarıciddi işliklerden oluşan Charm School'a katılıyor. Bu okulda kimileri dans kurslarında çaça öğrenirken, kimileri kravat bağlamayı ya da sofra adabını öğreniyor. Okulda katılımın en yoğun olduğu işlik ise BİYOTEKNOLOJİ GÖZDE Kurumun kendisi de son zamanlarda giderek biyoteknolojilere ağırlık veriyor. ABD hükümeti MIT araştırmalarına her yıl 412 milyon dolarlık bir fon ayınyor. 2003 yılında mezunların hemen hemen iki katının (yüzde 9) kâr amacı gütmeyen kuruluşlarda, yüzde 5'inin de savunma dalında görev aldıkları belirtiliyor. Jones şimdilerde MIT öğrencilerinin iyimserlik, mutluluk ve barış peşinde olduklarına dikkat çekiyor. Uykusuz gecelerin ardından 2005 mezunlarını da veren MIT günümüzde beyinleri kadar yürekleri de güçlü olan öğrenciler yetiştiriyor. Bir zamanlar güç ve servet peşinde koşan mezunlar artık elde ettikleri bilgiyi insan sevgisine yöneltmeyi ve makine ile insan arasında bir köprü kurmayı yeğliyorlar. Sonsuzluk Koridoru adı verilen bir koridor Doğu Yerleşkesi ile Batı Yerleşkesi arasında yer alıyor. Yılda iki kez, MIT Stonehenge'i adı verilen bir olguda, batan güneşin ışınları üniversite ana kapısından girerek doğrudan bu koridora yansıyor. Fotonlar mermer zemini alüna boyayıp alnındaki değneği dengelemeye çalışan jonklörü, tek tekerlekli bisiklete binmeye çalışan kızı, nanoteknoloji laboratuvarının kapısını yalayıp geçerken, yüzlerce öğrenci de hep birlikte ışığın izlediği yoldan ilerliyor. Disvover'dan derleyen Rita Urgan 962/1127 Ağustos 2005 ALİMLİĞİNEŞAŞIRDIM M İ olduğunu bilirdim, "âlim" olmana şaşıverdim. Dedim ki kendi kendime, "Süheyla, akıllı bir akademisyen erkek bulmuş, zekâsıyla ondan ilimini kapmıştır." Elbette kapacak nice şeyler de bulmuşsundur! Senin ne uyanık olduğunu bilmiyor değilim. Pek de şaşmıyorum bu işe. Son zamanlarda, manken gibi, senden daha genç, (Sen her dem gençsindir kız!) güzel kızlar, erkekler görüyorum, ben onları manken sanırken bir de bakıyorum hepsi de profesör çıkmıyor mu ? "Allah Alah" diyorum, mankenlik ABD'sinde (Ana Bilim Dalı mı diyorsunuz siz?) amma çok profesör var: Hepsinin başında da limManken, Mankenlim Süheyla var. Çarpuk çurpuk insandan âlim mi olur? Sen de bölumüne asistan alırken, bu manken olma ölçütlerine dikkat ediyorsundur, muhakkak. Benim biryazlığım var. Orman içinde. Denizeyakın. Ne kazandıysam, paramın tümünü oraya yatırdım. Bahçeli, yüzme havuzlu. Bir bakıcısı oturur içinde. Ben fırsat buldukça giderim. Bana yazarsan adresini veriririm yazlığımın. Gelir misin? Müthiş dinlendirici bir yer. Hani profesörsün ya, çok çalışıyor yoruluyorsundur. Sen bana ilmini anlatırsın, ben sana hasreîimi. ilk gözağrını özlemedin mi? Hadi çabuk yaz. Çabuk gel. Vazgeçilmez "Çocuğun" Salih Yürekçi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle