22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NöroBivoloii Marazziti'nin bulgusuna göre aşık çiftlerin testosteron seviyeleri de değişmekte. Erkeğin kanında normalde kadınlara göre daha fazla seks hormonu dolaşmakta. Fakat aşkın kıvılcımı düştüğünde erkekteki testosteron seviyesi düşerken, kadınlardaki yükseliyor. "Erkekler kadınlaşıyor, kadınlar ise erkekleşiyor" diye açıkhyor bu durumu Marazziti. "Sanki doğa erkek ve kadın arasındaki farkı kapatıyor gibı. Uzun vadeli bir bağlilık için erkek duygusallaşıp sevimli hale geliyor, kadın ise futbol izlemeye hazırdır." Fakat âşıkların akıllarını başlarından alan uyarı maddeleri dopamin ve noradrenalindir. Bunlar kokain ahmından sonraki hapşırıkta etkinleşen ödüllendirme sistemi gibi beynin en eski merkezlerinde oluşmakta. En sonunda köleliğe varan bir bağımlılık gelişmekte. Ve Londra College Üniversitesi'nden Andreas Bartels ve Semir Zeki'nin dediği gibi, diğer kişilerin eleştirel olarak değerlendirilmesinden sorumlu beyin mekanizmaları bile devre dışı kalmakta. Fransız yazar Marcel Ayme\ aşkın sorumsuzluğun en güzel hali olduğunu fark etmişti. Bu çılgınlık birkaç ay da birkaç yıl sürebilmekte. Erkek ve kadını biyolojik hedeflerine ulaşmalarına dek bir arada tutan hormon sarhoşluğudur. Bu sarhoşluk, bebeğin doğumuna kadar sürmekte. Peki âşıkların çılgınlıklarından sonra neler oluyor? Pembe gözlükler soluklaştıklarında âşıkları hangi kuvvet bir arada tutuyor? Aşkın büyüsü özellikle de bebeğin doğumundan sonra azalmakta. Ve biyokimyasal normalliğe dönüşümle genelde ilişkilerdeki sorunlar başlar. Çok eşlilik insanın doğasında mı var? Türkiye Uc iıâlâ çok eşlilik var. "Avrupa ve Amerika'daki çocukların %10'u birlikte yaşanan eşten değil" diyor Grammer. Sonuçta erkeklerin kadın ve aileye yaptıkları yatırımda bir güvensizlik söz konusu. daha büyük erbezi ve daha uzun bir penise sahiptir. Bir boşalmada yumurta hücresine doğru 300 milyon sperma gönderilmekte ve bireysel donanımlara göre bu yol daha da kısalmakta. Biyologlar için ikisi de güçlü bir sperma rekabetinin kanıtı. Demek ki ikisi de çokeşli yaşasa da kadın ve erkek farklı üreme stratejilerinden yararlanıyorlar. Erkek, genlerini mümkün olduğunca çok kadına aktarmaya çalışırken, kadın bir yandan çocuklarını büyütecek güvenli bir eş arıyor bir yandan da aynı erkekten veya aldatarak daha iyi genler seçmeye çalışıyor. cı kültürlerinde yapılan sayısız araşbrma desteklenmekte. Örneğin George Murdoch daha geçen yüzyılın kırklı yıllarında 238 topluluğu araştırmıştı. Monogami bunlardan sadece 43'ünde toplumsal olarak kabul gören bir aile yapısıydı. Diğer toplumların çoğunda bugünün Batı dünyasında erkeksi mastürbasyon fantezileriyle doğduğu kabul edilen poligami (çokeşlilik) geçerliydi. İster Kuzey Amerikan Kızılderililerinde olsun, ister Güney Amerika'daki İnkalarda ya da Afrika veya Asya kültürlerinde, erkeklerin birden fazla kadına sahip oluşu toplum tarafından doğal karşılanıyordu. Haremin büyüklüğü kurallara bağlıydı. Müslümanlar en fazla dört kadına sahip olabilirken, Batı Afrika'daki Ashanti kralının 3333 kadından fazlasını alma hakkı yoktu. Evrim biyolojisi açısından bakıldığında bu sistem aslında mantıklı üstelik kadınlar için de... Haremin bir parçası olduklarında kendi genlerini toplumda saygı gören bir erkekle birleştirme şansına sahip olurlar. ERKEĞE CEZA Evrim, erkeğe en büyük cezayı kadının üzerindeki kontrolü kaybedince veriyor, bu da yabancı bir çocuğun bakımını üstlenmek. Oysa bu yöntem kadın açısından kazançlıdır. Sonuçta bu şekilde çocuklarına daha iyi genler seçme hakkına sahip oluyor. Ve evdeki güvenilir ve uslu adamla iyi geçinmek zorunda olsa da dışarıdaki güçlü erkek pekala çocuğunun babası olabilir. "Genshopping" olarak adlandırı TEK EŞLİLİĞİ SEÇENLER "Erkekler ve kadınlar, uzun ve kısa BAĞLILIK HORMONLARI Gerçi uzun vadeli bağlılığı sağlayan özel hormonlar yok değil. Mesela oksitosin ve vasopresin hormonu, güven, iyi hissetme ve yakınlaşmadan sorumludur. Kuzey Amerika'da yaşayan bir fare türünde bu iki madde mucizeler yaratıyor. Zira 24 saatlik seks maratonundan sonra fareler gerçekten de yaşamlarını birleştiriyorlar. Bunun nedeni ise şu: Oksitosin ve vasopresinin reseptörleri ödüllendirmeden ve hoş duygulardan sorumlu beyin ' merkezlerinin yakınında yer almakta. Fareleri tekeşliliğe yönlendirmek için tek bir gen yeterli. Fakat sadık farelerle ilgili bu öykü ne kadar güzelse de sadece bir istisnadır. ' Bu farelerin yakın bir benzerleri yine tekeşlilikten uzaklaşmakta. İnsanda da bağlılığın kimyası aşktan önceki kadar etkili değil. Bilim romantik aşktan, olgunlaşmış ilişkiye giden uzun yolu açıklamakta zorlansa da, ömür boyu aşka inananları nahif olarak tanımlamakta. Kanıtlar insanın uzun vadeli olarak tekeşli yaşamak için yaratılmadığını ortaya koymakta. VARSILLIK VE HAREM İnkalardaki haremin büyüklüğü erkeğin gücü ve varsıllığına göre ayarlıydı. Köyün yaşlısı sadece 7 kadınla yetinmek zorunda iken, 1000 veya daha fazla kişiyi yönetenlerin 15 kadını vardı diyor Michigan Üniversitesi antropoloğu Laura Betzig. "Krallar, bir tapınak dolusu kadın üzerinde hak sahibi iken, yoksul Kızılderililer arta kalanlarla yetiniyordu." İnsanlık tarihinde karşıt model daha enderdi. Yani haremiyle yaşayan kadınlar. En esnek çiftleşme sistemi Brezilya'daki Kainkang halkında gelişmişti. Tekeşli, çok kadın veya çok erkekle evlilikler dışında grup evlilikleri bile toplum tarafından kabul görüyordu. Hatta monogarninin baskın sistem olduğu topluluklarda bile bu Batı dünya yorlar bu yöntemi bilim adamları ve kadınların ilkçağlardan beri seksüel alışverişle en iyi genleri topladıklarına inanıyorlar. "Bu davranışın tetiklendiği uzun bir evrimsel geçmiş olmasaydı, insanlar kıskanç olmazdı" diyor araştırmacılar. Bir günde birden fazla erkekle birlikte olan hominid kadınları günumüzdeki şempanzeler gibi davranıyorlardı. Kamp ateşi etrafındaki grup seks, yumurta kanalındaki sperma yarışına neden olduğu için erkekler buna göre evrilmişlerdir. Gorilden farklı olarak erkekler vadeli çiftleşme stratejilerine sahip" diyor evrim psikoloğu Buss. Bunları ne sıklıkla ve hangi sıraya göre uyguladıkları, sahip oldukları değerlere, yaşa ve toplumsal koşullara bağlı. Ve bu da araşürmacıların bağlıhğa getirdikleri bir açıklatna: İnsan biyolojik olarak ikili yaşam için uygun bir model değildir. Her ne kadar aile yaşamı evrimi yönlendirdiyse de hepimiz aynı yere gelemedik, diyor Barash ve Lipton. tekeşliliğin sadece küçük bir azınlığın hedefı olduğu da açıkça ortada. Bu tezle öte yandan avcı ve toplayı 962/1427 Afluöos 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle