24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Doğa Elmanın en yararlı kısmı kabuğu Kanada'da yapılan bir araştırmaya göre "Red Delicious" olarak bilinen kırmızı elma türünün kabuğu, hastalıkla mücadelede yararlı olan bir kimyasal madde açısmdan diğer türlere göre daha zengin. Serbest radikallerin kanser, Alzheimer ve kalp hastalıklarıyla ilgisi olduğu düşünülüyor. Ontario'da bulunan AgriFood isimli şirketin uzmanlarından Rong Tsao, elmanın bilinen 8 türünün kabuğundaki antioksidan faaliyetini ölçtü. Red Delicious (Kırmızı Lezzetli) olarak bilinen kırmızı elma türünde en güçlü antioksidan faaliyetin bulunduğu anlaşıldı. Bu çalışmada "Ida Red" ve "Cortland" türleri ikinci ve üçüncü sırada yer alıyordu. İlk üç sıradaki elmaların tümü de kırmızı olmakla birlikte, Tsao kabuk renginin antioksidan etki yönünden belirleyici olmadığını belirtiyor. Bu çalışmanın sonuçları Journal of Agricultural and Food Chemistry isimli tarım dergisinin 29 Haziran sayısında yayımlandı. E El Nino istilacı bitkilere karşı DİÎKI gefll ^^k 1 • I • • lmalar özellikle kabukları antıoksidan yönünden çok zengindir. Bunlar serbest radikal olarak bilinen reaktif molekülleri nötralize eder. nötralize Afrika'daki Victoria Gölü'nü istila eden su sümbülü ile mücadelede bir cins bö'cekten yararlamlıyor. Ancak mücadele sürecinde ortaya çıkan El Nino, bitkilerin zayıflamasına yol açarak böceklerin işini kolaylaştırmış oldu. enya, Tanzanya ve U ga n d a topraklarında yer alan Victoria Gölü, 199ü'lı yıllarda su sümbüllerinin istilasına uğramıştı. Bitki istilası gölün ekolojisini bozduğu gibi göle sınırı olan ülkelerin ekonomilerine de büyük zarar vermişti.Söz konusu ülkeler çözüm olarak bölgeye bir cins böcek getirerek bitki ile mücadelede büyük başarı elde ettiler. hayvan H K bülünü yetiştirmeye kalkıştığında bitkinin giderek zayıfladığını ve cılız kaldığını gördü. Bu da, bitkinin böcek saldırısından daha çabuk etkilenmesi anlamına geliyordu (Aquatic Botany, DOI: 10.1016/j.aquabot.2005.01.003). VVilliams, El Nino'nun o dönemde ortaya çıkmamış olması durumunda, böceklerin su sümbülleriyle mücadelede aynı başarıyı göstermesinin mümkün olmayacağını ileri sürüyor. Gerçekten de su sümbülleri son günlerde gölün bazı kısımlarında yeniden büyümeye başlamış. VVilliams, Victoria Gölü'ne sınırı olan ülkelerin su sümbülleriyle mücadelede biyokontroldan çok, sümbülleri besleyen toprak erozyonunu durdurmaya çalışmaları gerektiğini savunuyor. Denizanası ve mercanlarla yakın akraba olan tatlı su polibinin bir bitki geni taşıdığı ortaya çıktı. erkül, Hydra'nın (Herkül tarafından öldürülen dokuz başlı yılan) başını kestiği zaman Yunan mitolojisinin bu yılan canavarının kafaları yeniden oluştu. Şimdi, modern tatlısu poliplerinde (Latince adı hydra) bir bitki geni bulunduğu anlaşıldı. Almanya'daki Kiel Üniversitesi'nden Matthias Habetha ve Thomas Bosch, polip ile tek hücreli bir yosun olan Chlorella arasındaki sembiyozu incelerken, yerini şaşırmış bir gen ile karşılaştılar. Chlorella, poliplere fotosentetik enerji taşırken, karşılığında yaşamak için güvenli bir barınak buluyor. Polip ürediği zaman Chlorella hücrelerini yumurtalarına naklediyor. Böylece polibin yavruları hayata başlarken yaşamlarında yosunun da bulunmasını garantilemiş oluyorlar. Bilim adamları poliplerde etkin olan genleri ancak Chlorella mevcut iken tespit edebildiler. Yakından inceledikleri zaman APX1 isimli tek bir genin bilinen hiçbir hayvan genine benzemediğini fark ettiler. Büyük bir şaşkınlıkla bu genin bitki genleriyle ortak özellikler taşıdığını gördüler (The Journal of Experimental Biology, vol 208, p 2157). Tatlısu polibi ile yosun arkadaşı arasındaki ilişkiye bakınca bu genin yolunu şaşırmış bir gen olduğu görülüyor. Benzer gen nakilleri mitokondriya (milyarlarca yıl önce yaşamış serbest bakteriler) ile daha yüksek organizmaların çekirdekleri arasında da görülmüştü. Ancak genin dizilimi Chlorella'daki eşdeğer gen diziliminden çok farklı olduğu için bunun farklı bir kaynaktan gelmiş olma olasılığı üzerinde duruluyor. Habetha ve Bosch bu genin çok uzak bir geçmişteki ortak yaşam organizmasmdan nakledilmiş olabileceğini düşünüyor. Ne var ki su sümbülü popülasyonunun çöküşü 1997 yılındaki beklenmedik El Nino olayı ile çakıştı. El Nino bölgeye bol miktarda yağmur getirmiş ve gölün daha az ışık almasına yol açmıştı. İngiltere, Manchester'deki çevre koruma şirketi APEM'in uzmanlarından Adrian \Villiams, laboratuarda benzer ışık koşullarında yetersiz ışık su süm 953/225 Haziran 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle