Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SosyoloiiBiyoloji Toplumsal yönelişler, kültürelden çok biyolojik kaynaklı Kadın erkek farklılığının kültiirle ilişkisi sanıldığı kadar güçlü değil. Son beyin araştırmaları, kadın erkek kromozomlanndaki farklılıklann diişünce biçimini de ö'nemli ölçiide belirlediği ve etkilediğini gösteriyor.. Ykromozomu üzerindeki araştırmalar bu konuda yeni bilgiler veriyor.. Bu açıdan bakıldığında, kadınların meslek seçimlerinde ve yönelişlerinde de bu biyolojik farklılıklar büyü'k ölçiide etkili oluyor. Örneğin hukuk, tıp, psikoloji ve sosyal bilimlere yö'nelmelerine rağmen, mühendislik, matematik ve doğa bilimlerinde o kadar etkili olmamalarmın kaynağı biyolojik farklılıklar. enetik ve beyin araştırmaları, kadın ve erkek sosyal rollerinin ve kadınların ve erkeklerin toplumsal yöneliş ve meslek seçimlerinin, feministlerin ileri sürdüğü gibi esas kültürel farklılıklardan kaynaklanmadığı, bunların güçlü biyolojik kökenleri olduğu belirtiliyor. Bu konudaki araştırmaların değerlendirildiği Die Zeit'da yayımlanan bir makalede, kızların erkeklerden farklı oluşunun çocukların yetiştirilme tarzıyla ilgili olmadığı son 30 yılın araştırmalarıyla ortaya çıktığına işaret edildi. Y kromozomunu araştıran ünlü MIT (ABD) biyologu David Page, erkek ve kadın arasındaki genetik farklıların insan genomundaki diğer farkhlıkları geride bırakacağı görüşünde. Erkekliği belirleyen Ykromozomu, cenindeki erkeklik özellikleri olan androjenleri harekete geçiriyor. Y kromozomu bulunmayan dişi fötusta ise androjenler KADIN VE ERKEK FARKLILIĞIÜZERİNE BİR KEZ DAHA ĞIÜ G etkinleşmiyor. David Page, "çevre, zaten varolanı güçlendirir ya da kabul eder" diyor. Ve bu kanısı da gözlemlerle doğrulanıyor. İlkokul birinci sınıf kız çocukları okul bahçesinde, eşit yetiştirme tarzına rağmen hâlâ geleneksel oyunlar oynuyor, el ele tutuşuyor ve çok konuşuyor; erkek çocuklar ise koşuşturarak bol bol terliyor. Erkek çocuğa bir Barbi bebeği verdiğinizde onu tabanca olarak kabul edip ateş edip bağınyor. Kız çocuğu ise kendisine hediye edilen bir askeri tankı herhalde erkek kardeşine verir. Kızlar daha çok evin içinde veya yakınında, genelde iki ila üç kişilik gruplar halinde oynar ve birbirlerine daha yakın dururken, erkek çocuklar evden uzaklaşarak daha büyük gruplar halinde oynar, ve oyunları da farklıdır. SÖZ DİNLİYORLAR Kızlar daha çok söz dinledikleri için tehlikelerle daha az karşılaşıyor. Kabul edilmek ve sevilmek istedikleri için diğerleriyle iyi geçiniyor. Kendilerini sözlerle kanıtlamaya çalışırken, erkekler hedeflerine saldırganlıkla ulaşıyor. Tırmanıyor, kayak yapıyor ve trafikte tehlikeli anlar yaşıyor. Peki neden erkekler böyle? Araştırmalar, erkeklerdeki saldırganlığın genetik donanımlannın bir parçası olduğunu ortaya koyuyor. Anne karnındayken henüz, üçüncü ayda, kızlara göre sekiz misli fazla testosteron alıyor. Pekı hormonlar sadece bedeni mi biçimlendiriyor yoksa beyni de mi? Los Angeles'deki Kaliforniya Üniversitesi'nden (UCLA) Roger Gorski ve arkadaşlan fare deneylerinde, testosteron verilen dişi fare yavrularının hem de aynı gün erkeksi davranışlarnı gördü. Daha saldırgan ve kendilerinden emindiler ve labirentlerde erkek kardeşleri kadar başarılıydılar.. İnsanlar da bebeklik döneminde benzer sinir yapıları ve hormonlara sahip. Gorski'nin laboratuvarda saptadıklarını, insanlarda fetüs evresinde yüksek dozda erkeklik hormonu salgılayan XX kromozomlu olan AGS sendromuna (Andrenogenital syndrome) sahip kızlarda izlemek mümkün. Bunlar, iç organları dişi, ama erkeklik organlı veya çift cinsiyetli olarak dünyaya geliyor. Richard Udry veya Katherine Hoyenga (Gender Related Differences, 1993) gibi bilim adamlarının araştırmaları bu tür kızların genelde erkek gibi davrandıklarını gösterdi. Gürültü yapıyor, söz dinlemiyor ve daha çok erkek gruplarıyla vakit geçiriyorlar, oyuncak tercihleri Lego taşları. Ve dört yaşlanna geldiklerinde Barbi bebeği yerine uzaktan kumandalı cip istiyorlar. AGS sendromuna sahip kızların anneleri tüm çabalara rağmen onları değiştirmeye başaramıyor. HASTALIĞIN ERKEK TÜRÜ Aynı bozukluğun erkeklerde görülen türünde, hamilelikte yeterince testosteron almayan ve ergenlik döneminde de yeterli miktarda testosteron salgılamayan erkek bedeni, kadınsı özelliklere sahip. Bunlar kızlarla oynuyor, daha uslu ve yanşma çabasına girmiyor. Doğanın bu iki rastlantısı da, ashnda doğuştan varo\an bir programın kanıtı. Ancak bunların dışında AGS sendromuna sahip olmamasına rağmen saldırgan olan kızlar da var. Bunlar da anne karnındayken daha fazla testosteron aldıkları için büyürken erkeksi davranışlar gösteriyorlar. Kültürün etkisine inananlar bu tür verilere pek güvenmez. Peki 953/10 25 Haziran 2005