30 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kongrelerden 5. ULUSAL HEPATOLOJİ KONGRESİ güncelTıp •r. Mustafa Çetiner Karaciğer hastalıklarına karşı korunmak Viral hepatitlerin tanı ve tedavisinde izlenecek yollar ağırlıklı olarak ele alındı. Ülkemizde son zamanlarda biiyiik bir ivme kazanan karaciğer transplantasyonu ile ilgili etik ve tıbbi sorunlar da gündeme getirildi. Bir Öğrenci Kongresi ve Ötesi Ünlu Fizikçi Robert Wood, "iizik ile metafizik arasındaki fark, birinin uygulayıcılarının diğerinden daha iistün olması değil metafiziğin laboratuarı olmamasıdır" diyor. Gerçekten de bilimin ve bilimsel yöntemin günümüz dünyasındaki öncü rolünün beslendiği temel, araştırmanın dinamiğidir. Ûniversite öğrencilerimize bu gerçeğin aktarılması aslında ülke geleceği açısından yaşamsal bir önem taşımaktadır. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesinin 2000 yılından beri, her yıl gerçekleştirdiği öğrenci kongresi (MaSCo) bu amaca ulaşmak hedefine hizmet eden önemli aktivitelerden biridir. Kongre, henüz eğitimlerinin çok başında olan tıp öğrencilerini doğrudan bilimsel yöntem ve kurallar ile tanıştırmak, bilgiye bilimsel yöntemleri kullanarak ulaşmak, yeni ve objektif bilgi üretme becerilerini geliştirmek amacıyla yapılmaktadır. MaSCo, Dr. Çağrı Kalaça, Dr. AhmetAmk ve Dr. SibelKalaça'nın üstön gayretleri ve o dönemin Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurdan Tözun'ün yönlendirici katkılan ile yaşama geçirilmiş, ilk kongreyi izleyen yıllarda Aile Hekimliği, Halk Sağlığı ve Tıp Eğitimi Anabilim Dalları ile Tıp Fakültesi Dekanlıklarının cabaları sonucu gelişerek devam etmiştir. Geçtiğimiz günlerde ö.siyapılan etkinlikte 500'eyakın tıp öğrencisi, aktif olarak üzerinde çalıştıkları 100'ün üzerindeki çalışmayı katılımcılara sözlü ve poster olarak sunma şansını bulmuşlardır. öğrencilerin aktiviteleri yanında kongre boyunca 2025 atölye çalışmasına da yer verilmiştir. Bu kongre aslında öğrencilerin bütün yıl yaptıkları çalışmaların ürünierinin sunulmasına ve tartışılmasına olanak sağlamaktadır. Tıp Fakültesi 1., 2. ve 3. sınıf öğrencileri her yıl küçük gruplar oluşturarak bir öğretim üyesinin danışmanlığında bir araştırma yürütmekte ve kongre sırasında elde ettikleri bulguları sunum kurallarına uygun olarak sözlü veya poster sunumu yolu ile katılımcılarla paylaşmaktadırlar. Birinci sınıf öğrencileri farklı kültür ve sosyoekonomik çevrelerden gelmiş ve tıp fakültesinde buluşmuş gençler olarak kendi dünyalarını anlamaya ve anlatmaya yönelik araştırmalar yapmaktadır. İkinci sınıfta genel konu başlığı "toplum ve sağlık" tır. Öğrenciler sağlığı belirleyen faktörleri, topluma dayalı çalışmalarla araştırmaktadır. Üçüncü sınıfta ise genel konu başlığı "hastalar ve hastalıklarımız" olup burada daha çok hastalıklardaki nedensonuç ilişkisini araştıran çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalarla öğrenciler araştırma yöntemlerini öğrenip uygulamakta, objektif ve etik ilkelerle ilgili düşünme ve tartışma olanağı bulmaktadır. Geçtiğimiz yıl, kongre sırasında sohbet ettiğim birinci sınıf öğrencisinin söyledikleri aslında yapılanların hiç de boşuna olmadığının göstergesi sayılmalıdır. "Çalışma sonucunda elde ettiğimiz bulguların beklentilerimizden önemli ölçüde farklı olduğunu gördük, bunların nedenlerine kafa yorduk, yeni sorular sorarak yeni çalışmalar yapmamız gerektiğini fark ettik.. Aslında ben bu projenin sonunda meslek yaşamımda yaptığım işlerden herzaman kuşku duymam gerektiğini ve sorgulamanın bilimsel yöntem için önemini anladım" demişti. Ûğrencilerin elde ettikleri deneyim ve kazanımlar yanında, büyük bir özveri ve heyecanla üretilen çalışmalardan elde edilen sonuçların da dikkate değer olduğunu düşünüyorum. Kongrede bu yıl poster olarak sunulan ve 1. sınıf öğrencilerinden bir grubun gerçekleştirdiği çalışma yukarıda andığım dikkate değer çalışmalardan biriydi. Posterin sunumundan anlaşıldığı üzere projeyi gerçekleştiren öğrencilerin proje amaçları "tıp öğrencilerinin din ve bilime bakışlarını değerlendirmek, din ve bilim arasında oluşturdukları bağları anlamak ve dini inançlarının bilimsel aktivite ve bilime karşı tutumlarını nasıl etkilediğini değerlendirmek" idi. Proje yürütücüleri kaynak tarayarak oluşturdukları 23 soruluk bir anketi fakültedeki tüm birinci sınıf tıp öğrencilerine uygulamışlar, elde ettikleri sonuçları uygun istatistik programlar kullanarak analiz etmişlerdi. Birinci sınıf tıp öğrencilerinin %51'i din ile bilim ortüşebilir mi sorusuna "ever yanıtı vermiş, %28'i bilimsel çalışmalar sırasında dini düşüncelerin ön planda tutulması gerektiğini söylemiş, %22'si ise bilimsel bulgular dini gerçekler ile uymuyorsa dini gerçeklerin doğru sayılması gerektiğini belirtmişlerdir. Bu çalışma sonuçlarının yorumunu okuyucuya bırakmak gereklidir. Ancak öğrencilerin son soruya verdikleri yanıt, üniversitelerimizin ve eğitim sistemimizin neyapması gerektiğinin de ipuçlarını taşımaktadır. Öğrencilerin %82'si bilimsel yöntemleri tanıyıp uyguladıkça bilime olan inançlarının arttığını belirtmektedirler. Gençlerimizin, bilimin ve bilimselliğin önemini üniversite sıralarında fark etmeye başlıyor olmaları, temel eğitim ve öğretim sistemimiz için de ciddi bir uyarıdır. 5 . Ulusal Hepatoloji Kongresi, 57 Haziran 2005 tarihlerinde Türk Karaciğer Araştırtnaları Derneği'nin ev sahipliğinde İstanbul'da gerçekleştirildi. Kongreye yurtiçinden ve yurtdışından karaciğer hastalıkları ile ilgili 600 uzman hekim katıldı. 5. Ulusal Hepatoloji Kongresi'nde, nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı, kronik viral hepatitler, karaciğer transplantasyonu, otoimmun karaciğer hastalıkları, cerrahi hepatoloji, vvılson hastalığı, karaciğer hastalıklarında radyolojikendoskopik görüntüleme, karaciğer biyopsisi, portal hipertansiyon, alkolik hepatit ve kolestatik karaciğer hastalıkları gibi konularda 8 panel,6 konferans, 4 vaka toplantısı, 6 sözlü bildiri oturumu ve 5 uydu toplantısı gerçekleştirildi. Karaciğer hastalıkları toplum sağlığını tehdit eden en önemli problemlerin başında gelmektedir. Ülkemizdeki kronik karaciğer hastalıklarının en başta gelen sebepleri hepatit B virusu ve hepatit C virusudur, alkolik karaciğer hastalığı ise gittikçe artmaktadır. Bu kongrede başta viral hepatitler olmak üzere karaciğer hastalıklarının tüm sebepleri ülkemizden ve uluslararası tanınmış hepatologlar tarafından ayrıntılı bir tarzda ele alındı. A ve E TİPİ HEPATİTLER A ve E tipi viral hepatitler halkımızın "Bulaşıcı Sarılık" olarak bildiği hastalıklardır. Hepatit A mikrop alındıktan sonra değişen sürelerde (3 aya kadar uzayabilir) hastalık ortaya çıkar. İlk başta gribal bir enfeksiyona benzer. Aşırı halsizlik, ateş , bulantı, kusma görülür. Çoğunlukla böyle geçer (%9095). Sarılık pek sık görülmez. Ancak bazı hastalarda durum kötüleşir. Karaciğerdeki iltihaplanma ileri boyutlara ulaşır. Sarılık artar. Karaciğer hasarı oluşur. Çok düşük olasılıkla karaciğer kanserine ve karaciğer yetmezliğine döner. Bulaşıcı sarılık; koşulları kötü olan toplumlarda sık rastlanan bir hastalıktır. Bulaşıcı sarılığa neden olan A ve E tipi hepatit virüsleri hastaların dışkılarında bulunurlar. Dışkıların bulaştığı su ve yiyeceklerle ya da yakın temas yolu ile geçerler. Kan yolu ile temas sonucu bulaşma yok denecek kadar azdır. ÖĞRENCİLER MEMNUN TEDAVİ VE KORUNMA Bulaşıcı sarılığın en iyi tedavisi istirahat, dengeli ve yeterli beslenmedir. Büyük oranda dışkı ve ağız yolu ile bulaşır. Bu yol ile bulaşmanın önlenmesi bir alt yapı sorunudur. Kişisel korunmada ise, temizlik kurallarına dikkat edilmelidir. En etkili korunma, hasta kişilerin sağlıklı kişilerle temasının denetlenmesidir. HEPATİT NEDİR? Viral hepatit; virüslerin yol açtığı karaciğer iltihabıdır. Virüsler vücuda kan ya da ağız yolu ile girerek karaciğere yerleşir. Çoğalarak karaciğer hücrelerini hasara uğratır ve karaciğerin işlevlerini bozar. Bugüne kadar hastalık yapan beş tane hepatit virüsü saptanmıştır. Bunlar A, B, C, D ve E tipi hepatit virüsleridir. Bütün dünyada oldukça yaygın bir hastalık grubu olan viral hepatitler halkımızın "sarılık" olarak bildiği hastalıktır. Oysa ki sarılık demek viral hepatit demek değildir. B,C,D TİPİ VİRAL HEPATİTLER B, C, D tipi viral hepatitler halkımızın, "gizli sarılık" ya da "kara sanlık" olarak bildiği hastalıklardır. Gizli sarılık geçiren kişilerin bir kısmında siroz ve karaciğer kanseri gelişir. Gizli sarılık mikrobunu alan kişilerin bir kısmı bu mikrobu vücutlarında taşırlar ve başkalarına bulaştırırlar. Bu kişilere "taşıyıcı" denir. Taşıyıcı olmak dahi ilerde siroz ve karaciğer kanseri gelişmesi için yeterli olabilir. DİNEBAKIŞLARI SARILIK NEDİR? Karaciğer, kan hücrelerinin yıkımıyla oluşan bilüribin denilen maddenin işlenmesinde hayat boyu çalışan bir organdır. Karaciğer hücrelerinde oluşacak hasar sonucunda bilüribin dengesi bozulur ve bu maddenin miktarı normal sınırların üzerine çıkar. Bilüribin, metabolize edilemez ve vücutta birikirse, deride sarımsı bir renge yani sarılığa yol açar. Hepatit hastalarının çoğu bu hastalığı sarılık olmadan geçirirler. Belirtileri: Aşırı halsizlik; Çabuk yorulma; Bulantı, kusma; Çay rengi idrar Belirsiz eklem, kas ağrıları; Karın ağrısı, baş ağrısı; Sarılık (nadiren görülmektedir, bazen gözakları, bazen de tüm vücut sararacak şekildedir) HEPATİT B Aynı adlı virüsle oluşur. İkinci sıklıkla görülür. Ancak tehlikesi Hepatit A1 dan daha fazladır. Bulaşması cinsel temas, kan ve kan ürünleri ile olur. Korunmasız cinsel ilişki, sık partner değiştirme yayılmasında önemlidir. Uyuşturucu bağımlılarında da yaygındır. Her türlü vücut salgısında (kan, meni, idrar, ter, tükürük) bulunur. Ancak her temasta bulaşım olmaz. Bulaşım olması için deri yüzeyinde çatlak, kesi gibi bir açıklık olması gerekmektedir. Ancak ağız içi, anüs, idrar yolları gibi dokular da bulaşıma açıktır. Yine de her bulaşımla hastalık geçmez. Vücudun kendi savunma mekanizmaları önleyicidir. Prof. Dr. Atilla Ökten Prof. Dr. Sabahattin Kaymakoğlu 953/15 25 Haziran 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle