Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Y AŞ L l L l K Yaşlanmayı durdurabilir miyiz? Araha nnonmı ile vücut onarımı araeınHalri ilişki nerilr? Araba onarımı İIA uiirııt nnarımı arasındaki iliftki nedir? Biz de filler gibl dişlerimizi 6 kez niçin yenileyemiyoruz? Denizyıldızı, kopan uzuvlarını yenileyçbiliyor. Yengeçler mafsallarını değiştirebiliyor. Insan niçin yapamıyor. > Çeviri: Murat Ann O lüm ve yaşlılık: Çocukluğumuzda sık sık sorguladığımız, gençlikte reddettiğimiz, yaşlandıkça isteksiz olsak da kabul ettiğimiz bir gizem. İstatistiklere göre, ortalama yetmiş yıl yaşayabiliriz. Kadınlar buna dört yıl daha ekleyebilır. Fakat bugün için 100 yıl yaşayacağımızı ummak, fazlaca hayale kapılmak gıbıdir. 120 yıl yaşamak ise neredeyse olanaksızdır. İnsanlar, çok iyi bir tıbbi bakım izleseler bile niçin gittikçe güçten düşüp sonunda ölüyorlar? Yaşlanma, yaşamın en açık olayı olabilir; fakat buna neyin yol açtığı o kadar açık değildir. Bilim tabii ki bu sorunun yanıtını aradı. Niçin yaşlanıyoruz, aslında eski bir sorudur. Son yıllarda, yaşlanma üstüne çalışmalar iki ayrı araştırmacı grubu tarafından yürütüldü; özellikle, konuya yaklaşımları nedeniyle birbirlerinden ayrılıyorlar: Bir grup, yakın bir açıklama peşinde, öteki grup ise soruyu tam olarak yanıtlamak istiyor. Yaklaşımlardaki farkı anlayabilmek için şu soru üstünde düşünelim, "Kokarca nlçln kötü kokar?" Yanıtımız şöyle olabilir: "Çünkü kokarcalar, özel moleküler yapıları olan kimyasal bileşimler salgılar, böylece ortaya kötü bir koku çıkar. Bu bileşimler, biyolojik işlevleri ne olursa olsun kötü kokacaktır." Bu yanıtla, mantıklı, yakın bir açıklama yapmış oldunuz; böylece kokarcanın kötü kokusundan sorumlu mekanizmayı betimlediniz. Ancak başka bırisinin yanıtı daha değişik olabilir: "Koku olmasaydı, kokarcalar avcı hayvanlar için kolay av olurdu. Doğal seçim, bu çok kötü kokulu kokarcalann yaşamda kalarak bebeklerini dünyaya getirmelerını sağlıyor. Kimyasal bileşimlerin moleküier yapısı, tesadüfi bir ayrıntıdır; herhangi bir kötü kokan bileşim, kokarca için uygun olacaktı." Bu, tam açıklamadır; bu şekilde, kokarcanın kokusundan sorumlu olan mekanizmayı açıklayan işlev ya da olaylar zinciri betimleniyor. luklardan ileri geliyor. Bu yakın açıklamayı ortaya koyan araştırmacılara göre, yaşlanma söz konusu olduğundaevrimi kapsayan yaklaşımlar geçersiz. öte yandan evrimcl blyologlar, doğal seçimin, bu mekanizmalara evrim göstermeleri için nasıl olanak sağladığını anlamaya çalışıyor. Tam açıklama üstünde yoğunlaştıkları için fizyologların çalışmalarını yetersiz görüyorlar. Fizyologlar, yaşlanmayı biyolojik onarım mekanizmaları çerçevesinde açıklamaya çalışıyor. Yaşlanma, onarılamaz bir hasar ya da bozulma olarak görülebilir. Onarım sözcüğü geçtiği zaman, aklımıza hemen araba onarımı gelir. Arabalarımızın yaşlanacağını ve öleceğini bilıriz, fakat kaçınılmaz sonlannı geciktirmek için paramızı harcarız. Bilinçsiz olarak kendi kendımizi de onarırız; bu onarım, moleküllerden dokulara, tüm organlara kadar her düzeyde gerçekleşir. Arabalardaki gibi, kendi kendimizi onarma mekanizmamız iki çeşittir: Hasar kontrolü ve düzenli deglştlrme. Çamurluklar, otomatik hasar kontrolünün olası hedefleridir. Ancak çarparsak değiştiririz. Her yağ değiştirmede çamurluğu da değiştirmeye kalkmayız. Hasar köntrolünün vücudumuz için en belirgin örneği, yaranın iyileşmesidir. Böylece derimizdeki hasarı onarırız. Birçok hayvan bizimkinden çok daha çarpıcı sonuçlar alabilir: Kertenkele kopan kuyruğunu, denizyıldızı ve yengeç uzuvlarını yeniden oluşturabilir. Görünmeyen molekül düzeyinde, DNA hasar kontrolüyle onarılır. DNA sarmalındaki hasarı belirleyebilen enzimleriniz vardır. Düzenli değlstirme de her araba sahibi tarafından iyi bilinir: Araba arızalanmadan yağını, hava fıltresini değiştiririz. Biyolojik olarak, dişler de benzer biçimde değiştirilir: insanların dişleri iki kez, fillerinki altı kez, köpekbalıklarınınkı belirsiz sayıda değişir. Düzenli değiştirme mikroskopik düzeyde de gerçekleşir. Birkaç günde bir bağırsağımızı kaplayan hücreleri, iki ayda bir mesanemizi kaplayanları, dört ayda bir alyuvar hücrelerini değiştiririz. Moleküler düzeyde, protein molekülleri, her proteinin kendine özgü dönüşüm süresi içerisinde yenilenmeden geçer; böylece hasar görmüş moleküllerin çoğalmasını önleriz. Aynadaki görüntünüzü bir ay öncekiyle karşılaştırdığınızda size aynı görünebilir, fakat vücudu oluşturan moleküllerin bir Düzenli değiştirme çoğu farklıdır. Fizyologlar ve evrimcl biyologlar Yaşlanma araştırmalarında, fizyologlar yaşlanmaya yol açan hücresel mekanizmalar üstünde duruyor. Genelde, fizyolojimizle ilgili bir şeyin yaşlanmayı kaçınılmaz kıldığına inanıyorlar. örneğin, bir kurama göre, yaşlanma, bağışıklık sisteminin kendı hücrelerimizi yabancı hücrelerden ayırt etmede karşılaştığı zor Sonuç olarak, bir hayvanın vücudunun büyük bölümü onarımdan geçer ya da değişir. Fakat bunun ölçüsü, vücudun bölümüne ya da türe göre farklıdır. Öteki hayvanların fizyolojik hünerleriyle karşılaştırıldığında, bizim sınırlı onarım kapasitemizin hiçbir şeye yetmeyeceğini düşünebılıriz. Denizyıldızı kopan uzuvlarını yenlleyeblliyor, blz niçin yapamıyoruz? Niçin biz de fll glbl dişlerimizi altı kez değiştirmiyoruz? Böylece, dolgu, kaplama ve takma dişlere ihtiyacımız kalmaz. Niçin kendimizi artritisten korumuyoruz? Tüm yapacağımız, yengeçler glbi mafsallarımızı düzenli olarak değiştirmek. Kalp hastalıklarına karşı neden kalplerimizi yenileyemiyoruz? Doğal seçimin, insanın 80 yaş civarında kalp yetmezliğinden ölmesi yerine, 200 yaşına kadar yaşamını sürdürüp bebekler doğurmasını yeğleyeceği söylenebılir. Oyleyse, neden vücudumuzdaki her şeyi onarıp yenilemiyoruz? Bu sorunun yanıtını, yıne onarım çerçevesinde aramak gerekir. Burada yine bir araba benzetmesi yardımcı olabilir. MercedesBenz, çok dayanıklı olduğundan, bakım (hatta yağlama ya da yağ değiştirme) yapmasanız bile yıllarca kullanabilirsiniz. Ancak Mercedes sahipleri arabalarını düzenli olarak servise sokmaya özen gösterir. Servis çok pahalıya mal olmasına karşın böylelikle arabalarının ömrünü uzatırlar. Arabanızı servise sokmak, birkaç yılda bir arabanızı değiştirmekten daha ucuza mal olur. öte yandan, en çok kazanın gerçekleştiği Papua Yeni Gine'nin başkenti Port Moresby'de yaşayanlar, nasıl olsa bir iki Filler 6 kez... , yılda arabalarını değiştirmeleri gerekeceğinden bakım masrafına girmeye hiç gerek görmezler. Paralarını, bir sonraki arabalarını almak için tasarruf ederler. Bir hayvanın biyolojik onarıma ne kadar yatırım yapacağı, onarım masrafına ve onarımlı ya da onarım yapılmaksızın ne kadar uzun ömrü olabileceğine bağlıdır. Bu konu, evrimci biyologların alanına girer. Evrlm bir stratejl oyunudur: Daha uzun yaşayan bireyin daha çok çocuğu olur. Buna karşın vücudumuz, çocuk üretme yeteneğini arttırmaktan çok, azaltan özellikler içerir. Yaşlanıp ölmek bunlardan biridir. Kadınların çocuk doğurmadan önce 1216 yıl beklemelerı gerekir; sonra her yıl ancak bir bebek doğurabılirler, o da menopoza kadar. Evrim, kadının beş yaşında ergin olmasını, gebellği üç haftada tamamlamasını, her doğumda dört çocuk doğurmasını, hiçbir zaman menopoza girmemesini. 200 yaşına kadar yaşayıp yüzlerce çocuk sahibi olmasını yeğlemez miydı? Kadın, gebtlik süresini üç haftaya kesinlikle ındiremez, kendinde ve bebekler inde hiçbir değişiklik olmadan beşiz doğuramaz. ikiz için bite, normalde kadının kilosunu iki katına çıkarması, iki yerine dört göğüse sahip olması gerekir. özellikler bütünü