Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TÜBİTAKÖDÜLLERİ TÜBİTAK, bilim adamı olmayı seçen gençlere burs verecek. Hülya Peker ürkiye Bılımsel ve Teknik Araştırma Kurumu, 1990 yılı bilim hizmetve teşvik ödülleri geçen hafta Ankara'dadağıtıldı. Törenin açış konuşmasını yapan Prof. Kemal Gürüz sözlerine TÜBİTAK'ın kanunla verilmiş görevlerinin Türk milletinin mutluluk ve refahının artmasına, Türkiye Cumhuriyeti'nin yücelmesine katkıda bulunmak ve insanlığa hızmel olduğunu vurgulayarak başladı. Prof. Gürüz, kurumun Türk milletine yepyeni ufuklar açmayı, üniversitelerin ve sanayinin önünde yer alması gerektiğini belirterek şöyle devam etti: "İnsanhk endüstriyel toplum aşamasından geçerek bilgi toplumu dönemine girmiştir. Bilgi toplumunun en belirgin özelliği entelektüel sermaye olarak tanımlanan yüksek. nitelikli insan gücünün fiziki sermayeye oranla çok daha kıymetli olmasıdır. Dolayısıyla ülkemiz halen açıköğretim hariç %9 olan yükseköğretimdeki okullaşma oranını arttırmak için biryandan iyi planlanmış yeni yükseköğretim kurumları açarak bunları yurtiçinde yaymaya, bir yandan da üstün nitelikli gençlerimizi keşfederek bunları bilim adamı ve araştırıcı olarak yetiştirmeye mecburdur. Bu kısımda TÜBİTAK üzerine düşen görevi yerine getirecektir. Ustün nitelikli gençlere çağrı Bilim, Teşvik ve Hizmet Ödülleri verildi T (ön sıra, soldan sağa): Doç. Dr. Ivel Bahar, Prot. Dr. Ahmet Hulusı Köker. Doç. Dr. Ismail Hakkı Aydın, TÜBİTAK Başkam Kemal Gürüz, Prof. Dr. Fu Pasin, Prof. Dr. Şefik Süzer, Doç. Dr. Harzemşah Hafızoğlu, Dr. Ayten Güvener. (Arka sıra, soldan sağa): Doç. Dr. Tayfur Altıok, Doç. Dr. Oğuz Okay Doç. Dr. Ismail Sökmen, Doç. Dr. Alinur Büyükaksoy. Prof. Dr. Süleyman özekicl, Prof. Dr. Adnan Çakiroğlu ve Prof. Dr. Remzl Geldlay'ın yerine ö alan kızı toplu bir halde görülüyor. Daha sonra TUBITAK'ın 1990'da 70 milyar olan bütçesınin 1991'de 152 milyar liraya çıkarıldığını, halen TÜBİTAK bünyesinde bulunan 1086 personelin sadece 100'ünün doktora derecesine sahip olduğunu, üniversitelerden izinli gelen 43 bilim adamının dışında bu oranın %5, lise ve daha alt düzeyde eğitim görmüş personel oranının %53 olduğunu belirtti. Prof. Gürüz, son olarak Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a hitaben şunları söyledi: "Gebze'dekı trılyonluk araştırma merkezimize süratle çok sayıda üstün nitelikli araştırmacılar istihdam etmeye mecburuz. Bunun için kuruluş kanunumuzun bize verdiği yetkilere dayanarak unvan yerine nitelik ve serbest piyasa şartlarına göre ücret tespitini esas alan sözleşmeli personel polıtikası izlemek mecburiyetinde olduğumuzu arz etmek ısterim." Yetişmekte olan gençlerimizle kısa sürede katettığımiz mesafelerle, yarattığımız dev eserlerle ve insanımızdaki müteşebbis güçle, kendi kendımıze suni engeller yaratmadığımız, bilimin evrensel ölçülerinden sapmadığımız ve ekonomik gerçekleri görmezlikten gelmediğimiz sürece Türkiye Cumhuriyeti'ni 21. yüzyılda parlak bir gelecek beklediğine içtenlikle inanıyorum." 14 Başarının sırrı rimin yoluna girdiğini ve kolaylaştığını gördüm. Doktora dönemi Doktora sırasında ve daha sonraki çalışmalarımda fizik ve kimyanın ortak kesiti olduğu 'Alom ve Moleküllerin Elektronik Yapılarının Fotoelektron Spektroskopi Yöntemi ile incelenmesi' konusunda daha çok deneysel çalışmalar yaptım. 1970'lerin başında kımyacıların uzun yıllardır aradıkları cevapları İsveç'te Prof. Kai Siegbahn'ın öncülüğünde gelişen 'Fotoelektron Spektroskoplsi' yöntemi ile bulabilecekleri anlaşıldı. Prof. Siegbahn'ın laboratuvarmdan birgrup araştırmacı, Kaliforniya Üniversitesi ile iç içe olan, Lavvrence Berkeley Laboratuvarı'nda da benzeri bir deneysel düzenek kurmuşlardı. Doktora çalışmalarımı yönlendiren Prof. D.A. Shlrley'ın grubunda bu düzeneği kullanmaya başladım ve daha çck atom ve moleküllerin elektronik ince yapılarının incelenmesinde araştırmalarımı sürdürdüm Daha çok idarecilikle vaktini dolduran Prof. Shirley beni çalışmalarımda tamamıyla serbest bıraktı. Önceleri çok şikâyet ettığim bu durum benim daha çabuk olgunlaşmama neden oldu. ODTÜ'deki aldığım teorik kimya dersleri ve Berkeley'de bütün doktora öğrencilerinin zorunlu olarak aldığı Kuantum Mekaniği dersleri Kimya alamnda yaptığı katkılarla Bilim Ödülü alan Prof. Dr. Şefik Süzer "başarının sırrı çok çalışmakta" dedi. T ÜBİTAK Bilim Ödülünü kazanan Prot. Dr. Şefik Süzer, ödül törenlndekl konuşmasında, lyl bir llse öğrenclsl olduğu İçin iyl bir insaat mühendisi olmasını ve kendisiyle birlikte milyoner olmayı düşleyen yakın çevresinin düşlerinl yıkarak kimya okuduğunu belirtti ve öğrencilik yıllannı şöyle anlattı: "ODTÜ yıllarındaki eğitimimden çok bilgi aldığım söylenemoz. Yarısına kadar okutulan kitaplar, laboratuvar yetersizliği gibi olumsuzluklar iyi bir eğitim almamızı engellemişti. Ancak, bizlere ve o yıllarda mezun olan diğer ODTÜ mezunlarına, yalancı bir kendine güven duygusu aşılanmıştı (Ne yazık ki şu andaki mezunlarımıza tam tersini verdiğimizi görüyorum). Bu güven duygusunun nedenleri, getirdikleri ve götürdükleri iyi bir araştırma konusu olabilir, ama benim düşüncelerime göre bu, 'PioneeringSpirit' diye adlandırılan, yeni ve değişik bir statüde kurulmuş birçok kurumlarda ortak olan bir olgudan kaynaklanmaktadır. Bu aşırı güven duygusunun doktora çalışması yapmak üzere gittiğim, Kahforniya Universitesi'nin Berkeley kampusunda aniden kırıldığını gördüm. Dünyanın birçok üniversitelerinin en iyi öğrencilerinin bir araya geldiği ve her üç öğretim üyesinden birinin Nobel Ödülü aldığı veya almaya yakın olduğu bir kurumda, suyun yüzünde kalabılmek epeyce mücadele gerektirdi. Temeller sağlam atılmış olmalı ki bir müddet sonra başarının sırnnın çok çalışmakta yattığını ve en iyi öğrenme yolunun kendi kendine öğrenme ve öğretme olduğunu anladım. Bu temel ılkelerin öğrenilmesi sonucunda işle