Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİMKÜLTÜR Genetlk hastalıkh vakalarda allenln tutumu Prof. Dr. Sevim Balcı, Ankara Üniversitesi Tıp Fak. Deontoloji Anabilim Dalı, 10 Ocak Görme haatalıklarının cerrahi taahlhi Dr. T. Akmut, Şişli Etfal Hastanesi Konferans Salonu, 9 Ocak Doku genlşletlci kullanılarek yapılan onarım yöntemlerl Doç. Dr. H. Aydın, Dr. i. Kuran, Şişli Etfal Hastanesi Konferans Salonu, 9 Ocak Hlperosmolar koma Dr. Özçelik Okayer, Şişli Etfal Hastanesi Konferans Salonu, 10 Ocak Çocuk çağında zehlrlenmeler Uz. Dr. Dolly Yafet Aji, SSK Okmeydanı Hastanesi, 10 Ocak, 12.30. BOS laktat düzeyinin, menenjltlerin ayırıcı tanısındakl yerl Dr. M. Can Dr. J. Ağırbaş, Dr. E. Yavuzoğlu, SSK Ok' meydanı Hastanesi, 10 Ocak, 12.30 Dört VVerdnlg Hoffman olgusu nedeniyle "Hfpotonik İnfak Sendromu" nun irdelenmesl Dr. M. Çam, Dr. F. Pekün, Dr. H. Karaoğlanoğlu, SSK Okmeydanı Hastanesi, 10 Ocak, 12.30 Altıncı stnlr paralazlsl lle glden blr KIBAS olgusu Doç. Dr. ö. Pala, SSK Okmeydanı Hastanesi, 10 Ocak, 12.30. Çözüm üretme sanatı Ulkenin aydını ve devlet adamının böylesine çözüm üretemez duruma düşmesine, geçmişte "Kaht'ı rical" deniyordu. Vehbi Belgil U Laser ışığı nedir? Q T * nasıl üç sözcüğün yan yana ge• I I tirilmesinden oluşmuşsa "laser" sözcüğu de Öyle. Laseri oluşturan sözcükler 5 tane: Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation. Türk' çesi şöyle olabilir: Radyasyon Üretimini Hızlandırarak Işığı Güçlendirme. Lasere en benzeyen ışık, büyülteçten geçirilmiş güneş ışığıdır. Güneşin normal ışığı ile sigara veya kâğıt yakamazsınız. Fakat pertavsızdan geçirilen ışık aynı noktaya çevrilip birkaç saniye tutulunca sıgarayı, kâğıdı, kumaşı yakar. Hatta esasen fakir olan ormanlarımızın kendilığinden tutuşmasında şişe kırıklarının büyülteç rolunü oynadığını ılgililer televizyonda her yıl belirtiyor. Laser de başka bir yöntemle güçlendirilmiş bir ışıktır. O kadar güçlendirilmiştir ki bu ışık, 510 santim kalınlıgındaki bir çelik levhayı birkaç saniyede deler geçer... Laserin ikinci özelliği, beyaz ışık gibi her tarafa dağılmadan tek bir yönde sicim inceliğinde gidebilmesidir. Böyle bir ışıkla bin metre uzaklıktaki bir dinamiti patiatabilirsiniz. Normal ışık neden her yana dağılır da laser sicim gibi dümdüz gider? Normal ışığın her yana dağılması, yedi renkten oluşmasındandır. Işık demek, çeşltli boyda dalga demektir. Bu dalgalar birbirlerlnin düzenli biçimde gitmesini önler. Laserde ise ışık kırmızı gibi, yeşil gibi tek bir dal : ga boyuna indirildiğinden hem güçlenir hem dümdüz gider. Bunu bir benzetme ile şöyle anlatabiliriz: Adi adımla yürüyen bin kişi fazla bir ses çıkarmaz. Ama uygun adımla yürüyen 10 kişinin rap rap sesleri ortalığı tutar. (v.b.) lkemizde gelişmemiş sanatlardan biri de çözüm üretme sanatı. Devletimizin kuruluş yıllarında ordumuz, hukuk sistemimiz, eğitim sistemimiz için sağlam çözümler bulmuşuz. Bunlar bizi üç kıta üzerinde bir cihan imparatorluğuna götürmüş. Fakat o zamanki koşullara göre bulunan bu çözümler değışen dünyaya göre değişmediklerinden başımıza bela olmuş, sonunda bizi uçuruma sürüklemiş. Bugün içinde yaşadığımız güçlükler bundan kaynaklanıyor: Yolsuzluk, susuzluk, ilkellik, okulsuziuk, üniversitesizlik, laboratuvarsızlık, dünyadan habersizlik gibi. Aydın geçinen birçoklarımız, hatta kimi devlet adamlarımız 600 yıl önceki çözümlere dönerek eski görkeme kavuşacağımızı sanıyor. İran bunun tadını çok acı şekilde tattı. Bir ülkenin aydını ve devlet adamı ile böyle çözüm üretemez durumda olmasınatarihimizde 'Kaht'ı rlcal' denmiş. Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü'ne göre terimin tanımı şu: "Büyük devlet ve slyaset adamlarının bulunmaması." Bunun somut bir örneği Cevdet Tarihi'nin 5. cildinin 18. sayfasında görüyoruz: Vezirı azâm ve başkomutan Cezayirli Gazi Hasan Paşa'nın 30 Mart 1790'da vefatı üzerine onun ayarında bir devlet adamı bulunamadığı için şeyhülislâmın önerisi üzerine, Rumeli'deki vezirlerin adları birer kâğıda yazılıp sarayda, Hırkai Saadet odasında, kura çekmesi için Üçüncü Selim'e sunuluyor. Kurada Rusçuklu Şerif Hasan Paşa'nın adı çıktığından veziri azâmlık ve başkomutanlığa o getiriliyor. Fakat silik, kişiliksiz, beceriksiz bir kimse olan bu zatın ilk işi, sorumlulukları kendisinden öncekilere yükleyerek işin içinden çıkmaya çalışmak oluyor. Ve tabii bu kısır çaba hem devletin hem kendisinin başını belaya sokuyor. Politika, devlet işlerine gerçek çözümler getirme sanatıdır. Sorunların bir'li diziye (mathematıcal progression) göre arttığı dönemlerde getırılemeyen çözümler, birikerek günümüze kadar gelmiş ve sorunların katlı diziye göre (geometrical progression) arttığı günümüzde başa çıkılamaz hal almıştı. Demokrasi geregi, halk bütün güçlüklere aynı anda çözüm istediğinden ve buna birkaç yıllık Amerikan bütçeleri bile çare olamayacağından, herkes gemisini kurtarmaya bakıyor. Oysa muhalefet başkanlarının ülkeyi açlıktan kırılıyormuş gibi göstermesine rağmen ülkemiz, cumhuriyetin ilk yıllarındaki durumda değil. Ülke kalkınmasına halkın da katılmasının yolları aranmalıdır. Birçok okulu halk yaptırdı. Her yıl 1500 cami halk yardımı ile yapılıyor. Elinde mak hastane işı ile İbrahim Paşa'yı görevlendirir. Berlin'deki 'Kaiser und Kaiserin Friedrich Kinderkrankenhaus' adlı çocuk hastanesi örnek alınarak 1898'de Hamidiye Etfal Hastanesi'nin temelleri atılır; hasta kabulüne de bir yıl sonra, 1899'da başlanır. Hastanenin giriş kapısı üzerine ulu hakanın şu sözü yazılır: "Firdevs âşiyan (yeri cennet) merhume Hatice Sultannâmına." 91 yıldan beri şifa dağıtan bu hastanede bugüne kadar kaç hasta sağlığına kavuştu? Belki bir milyona yakın. Yılda 1500 cami, hastane küçümsenecek bir şey değil. Ama halkımızın bu çabası desteklenmeye muhtaç. Şöyle: Yılda 1500 cami, ihtiyaç olmakla birlikte, tam bir savurganlık. Çünkü halkımızın ibadet ihtiyacından çok fazla bu kadar cami evvelkilere eklenince. Ama yukarıda da belirttiğim gibi bu işe önayak olanlar, sevap kazanmanın başka yolları konusunda bir şey bılmiyorlar. Sağlık Bakanlığımız bu konuda kendilerine yol göstericilik yapabilir. Küçük büyük hastaneler için planlar hazırlatıp hayır sahiplerinin ilgisine sunabilir, bir hastanenin kaça çıkacağı, gereksinmelerinin neler olduğu belirtilebilir. Gerçekten de paranız var, hastane yaptırmak ıstiyorsunuz. Nasıl yaptıracaksınız? Cami işi nispeten kolay: Dört duvar, bir minare. Hastane öyle değil. Kaç katlı bir bina gerekli? Her katta kaç oda, her odada neler lazım? Bu arada, hastanelerin büyük kentlerde birlkmesi de önlenmelıdir. İstanbul'daki hastaneler gittikçe genişletildiği halde gene de ihtiyacı karşılayamıyorlar. Çünkü Anadolu'dan hastalar büyük masraflarla buralara akın ediyor. Oysa hastane yapılması dengeli olursa, bütün illerimiz halkı bundan yarar görür. Yapılan bir hastaneye, daha az parası olan vatandaşlarımız, oda donatma yolu ile yardımda bulunabilir, bunların adları da hastane duvarına yazılabilir. istanbul'da, Kazlıçeşme'de bir Ermeni hastanesi var, gidip görmenizi önerihm. Dışardan çelimsiz görünen bu sağlık kuruluşumuz geniş koridorlan, yüksek tavanlı odaları, dikkatli personeli, temizliği ve tenhalığı ile cidden görülmeye ve ders alınmaya değer. Buranın yapılmasında Ermeni zenginlerin büyük rolü olmuş. Adları, duvarlarda yazılı. Bizim zengınlerimiz de aynı şeyi yapar. Yeter ki devletimiz yol gösterici rolünü oynasın. Padişah Kanuni, sadece şu sözü ile bile rahmetle anılmaya değer: "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." (Halkın gözünde en büyük mutluluk devlette bir görev almak, Oysa, asıl mutluluk bir nefeslik bile olsa sağlıklı olmak.) 21 Kıssadan hisse (Öyküden ders) buz defterleri ile birçok kimse cami için para topluyor. Cami için para toplayanlara her zaman şunu soruyorum: Ulkemizde cami kıtlığı yok, 847 kişiye bir cami düşüyor. Bunlara çok az kişi gidebiliyor. Oysa hastane ve sağlık kuruluşu eksikliği gazetelere, televizyona her gün konu oluyor. Neden hastane yaptırmıyorsunuz? Yanıt hemen hep şu oluyor: "Hastane nasıl yapılır, ne kadar para ister bilmiyoruz ki?" istanbul'da, Şişli'de, Etfal Hastanesi adlı bir sağlık kuruluşumuz var. Bunu, ikinci Abdülhamid (ulu hakan) yaptırmış. unemli olan, hastanenin çok ilginç olan yapılış şekli. Kısaca anlatayım: Abdülhamid, küçük kızı Hatice Sultan'ın kuşpalazından ölmesi üzerine hayır yapmak istiyor. Aklına ilk gelen şey camidir. Aile d^ktoru Dr. ibrahim Paşa ile şöyle konuşuyor: "Rüyamda merhume kızım Hatice Sultan'ı gördüm. Benden su istedi. Hatırasına bir cami yaptırmak istiyorum. Ne dersiniz?" "Şevketlim, lütfen ve teberruken blr çocuk hastanesi yaptırınız. Merhume Sultan blr çocuk haatalığından daha bebekllk çağında yaşamını yitlrdl. Onun adına yaptırılacak blr hastane, başka çocukların yasamalarını sağlayacak ve Sultan'ın adı, sonsuza dek hayırla yadedllecektir. " Fikrı çok beğenen ulu hakan, yapılacak 'Etfal Hastanesi' Politlkamn tanımı