18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TÜBİTAK BİLİM VE TEKNOLOJİ HAFTASI kür, ülkemizin henüz gerantolojik problemleri yok bu kurumlar almak mecburıyetinde oldukları öğrenci sayısının yüksekliğı ve ders programlarının ağır baskısı altında arzuladıkları bilimsel araştırma fonksiyonlarına yeterli zaman ayıramamakia ve bu nedenle seçilen araştırma konuları genelde yenilık getırıci olmaktan çok, takrariamalar karakterinde kalmakta ve araştırma önceliklerımızi de kendi topluluğumuzun ihtiyaçları ve plan hedefleri doğrultusundan çok, geiişmiş ülkelerin disiplinlerindeki etkinlikleri dikkate alarak seçmekteyiz. Bu durum, üniversite dışı araştırma kurumlarında da pek farklı değildir. Buna ek olarak hazırlanması düşünülen herhangi bir araştırma konusunun "proje taslağı" veya başka bir deyiş ile "research project proposal" şeklinde yürütücü veya yürütucüler tarafından ilgili bilim dallan önünde etraflı olarak tartışılıp olgunlaştırıldıktan sonra yürürlüğe konmasında büyük yarar vardır. VHAG'ın kuruluşundan bugüne kadar desteklenen ve sonuçlanan 628 projenin 135 tanesi (% 21) akademik unvan kazandıran çalışmalardır. Tüm çalışmaların 310 tanesi yurtiçi ve kervdi tahminlerimizi de ekleyerek 20 tanesi yurtdışı dergilerde yayımlama olanağı bulmuştur. Sorun çok zaman yabancı dil seviyesi ve uluslararası standartlara uygun bilimsel bir yazının hazırlanış şekliyle ilgili olmakla beraber, bence en önemli sorun, üniversitelerde ve diğer kurumlarda, araştıncı tarafından sunulan bir manuskriptin uluslararası yazı şartlarına uygun yabancı dilde hazırlayacak ihtisas bürolarının kurulmamış olmasından kaynaklanmaktadır. D suz etkileyen bazı problemlerı de beraberinde getirmiştir. Dünyada yaygın hale gelmeye başlayan yem katkı maddelerinin, koruyucu llaç tedavllerlnin, mikrobik kontaminasyonlarının ve büyümeyi hızlandıncı maddelerin kullanılması, hayvansal kaynaklı besinlerde zaman zaman kabul edilemeyecek düzeylerde rezidü riskini yükseltmektedir. Ülkemizde de çevre sağlığı ile llgili bu olumsuz gelişmeler karşısında, ciddi kontrol etkinlikleri yanında, epldamlyolojlk araştırmalara önem verilmesi doğru olur kanısırv dayım. Bu konular dışında, besin hijyeni ve teknolojisi alanında daha çok geleneksel besin maddelerlmizin modern teknoloji metotlarını kullanarak daha kaliteli ve daha ekonomik bir şekilde üretilmeleri hususunda uygulanabilirliği olan projelerin de grubumuz tarafından desteklenmiş olduğu söylenebilir. Türkiye'nin coğrafi konumu itıbarıyla, Asya ve Afrika kıtalarıyla bağlantılı Güney ve Güneydoğu sınırlarımızdan zaman zaman ülkemize sızan bazı exotik salgın hastalıklara karşı mücadeleler verilmiştir. VHAG'nın de desteği ile araştırma kurumlarımızda bu konularda yarariı olabilecek probleme yönelik epidemiyolojik modeller geliştirilmiştir. GAP bölgesindeki hayvan sağlığı ve yetiştiriciliği ile ilgili konuiarın Tarım Bakanlığı'nca ve öğretim üyelerinin de katkısıyla araştırma projelori şeklinde disipline edildiğıni memnunlukla görüyoruz. Tarımda yer alan önemli bir alt sektör de hayvan yetiştirıcıliği ve ıslahıdır. Verimleri artırma yönünde yüksek verimli çiftlik hayvanlannı damızlıkta kullanmak, düşük verimlilere yaşama şansı tanımama şeklinde kendini gösteren ıslah çalışmaları asırlarca devam etmiş, yetiştirme ve genetik bilimlerindeki gelişmelere paralel olarak yüksek verimlilerle düşük verimlilerin melezlenmesi veya farklı ırklardaki üstün verim özelliklerinin bir ırkta toplanması şeklinde de yapılmaya başlanmıştır. Üç tarafı denizlerle çevrilmiş olan ve oldukça zengin bir içsu potansiyeli bulunan ülkemizde au ürünlerl konularında ünite bazında ve müstakil olarak 53 araştırma proJesl üzerinde çalışılmış ve bunların 35'l ta mamlanmıştır. Bunlar genellikle balık beslenme rasyonları, göllerdeki planktonlar, dip fauna elementleri ve hidrolojik araştırmalardır. Ülkenin eğitilmiş insan gücünü orta ve yüksek öğretim kurumları sağlar. Genç nüfusumuzun hızla artması nedeniyle çok şü olup dış ticaret açığı vermektedir. Bütün bunlar gösteriyor ki, teknoloji transferi, endüstrinin verimli bir şekilde kullanması halinde kullanılabilecek iyı bir yoldur. Endüstri veya sanayinin verimliliğinin en iyi ölçüsü ihracattır. Bu, dünya rekabetine uyumu ifade eder. Böyle bir ortamda teknoloji transferi ile teknolojinin meydana getirilmesinin ölçüsü ne olacaktır. Diğer bir ifade ile A + G (AraştırmaGeliştirme) faaliyeti mi yapılmalı, yoksa teknoloji transferi mi uygulanmalıdır. Bu sorunun yanrtını vermeden önce şu hususu hemen ifade etmek isterim. Bir ülke A + G faaliyeti yapamıyor ise teknoloji transferinde de başarısı sınırlı kalır. 55 milyon nüfuslu ve kalkınma iddiasında olan Türkiye'nin A + G faaliyetini ihmal etmesi düşünülemez. A + G mutlaka yapılmalıdır. Türkiye hem teknoloji transferi yapmalı ve hem de A + G faaliyetierini sürdürmelidir. Konumuz bu durumda bir çerçeve kazanmıştır. Bundan sonra bu çerçeve içerisinde kalınarak bir optimizasyon yapmak gerekecektir. Diğer bir ifade ile A + G (aaliyetleri hangi alanlarda yapılmalı ve nasıl yapılmalıdır ki, ülke ekonomisine katkısı pozitif olsun ve teknoloji transferi yerine ikame edilebilsin. Almanya'dan örnek vermek istiyorum. 1984 yılında Almanya'nın A + G faaliyetlerine harcaması, 900 milyon DM olmuş ve bu faaliyetlerının neticesinde ise 1,4 milyar DM tutarında bir gelir elde etmiştir. Bu, 500 milyon DM pozitif bir bakiye demektir. MAG için harcamalar MAG olarak sonuçlandırılmış A + G faaliyetleri için yapılan harcamalar ile elde edilen sonuçlann kazancı ne olmuştur? Buradaki netice A + G (aaliyetleri çok büyük negatif bir bakiye vermektedir. Türkiye, bir taraftan teknoloji transferi yaparken diğer taraftan A + G faaliyetlerine daha büyük bir pay ayırarak yepyenı bir politika uygulamahdır. Bu politikanın esaslarını şöyle sıralayabiliriz: 1A + G faaliyetlerinin hangi sektörlerde yapılmasının azami katma değer veya fayda sağlayacağının tespiti. Bu bir anlamda A + G açısından ekonomiklik araştırması demektir. Nitekim Almanya'da A + G araştırmalarının %70'i ekonomik kapsamlı araştırmalardır. Böyle bir araştırma Türkiye ekonomisinin en uygun bir şekilde yönelmesi gereken hedefleri de ortaya çıkaracaktır. 2Askeri harcamalar ve yatınmlarda, teknoloji transferi yerine A + G faaliyetlerinin bellrii bir pay almasının sağlanması. 3A + G faaliyetlerinin planlanmasında mevcut Türkiye sanayi potansiyeli göz önüne alınarak faaliyetler ele alınabılir. Bunun için A + G faaliyeti halihazır mevcut potansiyeli tanıyıp bunların ihtiyacını gidermek gayesiyle çalışmalarını planlamalıdır Bu, bir anlamda, yapılacak A + G faaliyetlerınde, o konuda bir adım önde olmayı gerektirir. Böylece gerçek bir ihtiyacı yakalamış olursunuz. Mesela Türk sanayısi düşünülürse, yapılacak A + G faaliyeti, • Mamul geliştirilmesi • Malzeme geliştirilmesi • Kalite geliştirilmesi • Malıyet azaltıcı metotların bulunması • Rekabet şartlarının arttırılması gibi ko nularda olmaJıdır. 4A + G faaliyetlerinin planlanmasında ülkenin veya firmanın; Altyapısı, personel tedankı, tınansman ıntiyaç ve imkânları göz önüne alınmalı ve bu hususlar alternatif olarak teknolojinin transfer edilmesi halindeki maliyetlerle karşılaştırılmalıdır. D Teknoloji transferinde yeni bir politika gerek Mühendislîk Araştırma Grubu etkinliklerinin değerlendirilmesi. (Kısaltılmış konuşma). Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan (TÜBİTAK Mühendislik Araştırma Grubu) tarafından bugüne kadar yapılan proje destek faalıyetlerinden çıkan sonuç şudur. 1Desteklenen projelerin çoğunluğu üniversitelere ait olup, bunların genel karakteri, akademik çalışmaların bir bölümünü teşkil etmesidir. 2Diğer bir kısım projeler ise güdümlü projeler olmuş ve genellikle de kamu kuruluşları bünyesinde kalmıştır. 3Projelerin çok az bir bölümü de özel sektör tarafından veya ferdi nıtelıkli olmuştur. Bu yapıdaki projelere TÜBİTAK genellikle finansman sağlamış ve projelerin çoğunluğu da tamamlanmış ve raporları bitırilmlştir. Bu projelerden ne kadarı bir ihtiyacı karşılamış, diğer bir ifadeyle tatbıkata konmuştur? Ülke ekonomisindeki katma değeri nedir? Bu sorunun yanıtı yeterince tatmin edici değildir. Başarı ile tamamlanmış birçok proje olmasına rağmen, bu projelerin bugün ülke ekonomisindeki katma değerini veya diğer bir ifade ile ekonomik katkısını yeterince göremiyoruz. Işte en önemli sonuçlardan birisi budur ve sebebi bulunmalıdır... Sanayı, toplumun ihtiyaçları için üretim yapan mekanize tesislerdir. Burada görüldüğü üzere, sanayi tesisleri esas olarak toplumun ihtiyaçlannı karşılarlar. Bunun içinde ihtiyacı duyulan mamul, Türkiye'de mevcut değilse bunun üretimini teknoloji transferi yolu ile temin ederler. Demek ki burada izlenen yollardan birisi teknoloji transferidir. Bunun için de bir bedel ödenir ve bu bedeli ülke halkı, teknoloji alınan ülkeye öder Bu metot, Türkiye'de halen kullanılan en yaygın metottur. Federal Almanya, halen dışarıdan teknoloji transferi yapmakta ve aynı zamanda ihraç etmektedir. Bunun bilançosu halen () değer vermektedir. Ancak Almanya'nın ihracatı ise çok büyük bir pozitif bakiye vermektedir. Hatta enteresan bir mısal olarak Japonya ve Amerika Bırleşik Devletleri verilebilir. Japonya'nın teknoloji ıthalı, ihracatının 3 katıdır. Ancak mal ihracı ise fevkalade artmaktadır. ABD'nin ise teknoloji transferi ihracı ithalatına oranla pozitif bakiye verirken genel ekonominin ithalatı çok fazla 79
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle