Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TÜBİTAK BİLİM VE TEKNOLOJİ HAFTASI Araştırmacı bilim adamı niçin yetişmiyor? Türkiye'de araştırmaya ayrılan paranın büyük bölümü de koltuğa, masaya harcanıyor. Bilim adamı yetiştirme etkinliklerinin eleştirisi (TÜBİTAK Bilim ve Teknoloji Haftası'nda yapılan değerlendirmenin kısaltılmış metni) Prof. Dr. Naci Bor umhurıyetın ilk yıllarında nüfus on ıkı mılyon ıken, on sekiz bın ünıversite mezunu vardı Unıversıteye başladığımız yıllarda ulkemıze Alman bilim adamları geldıler Bunlar bırıncı sınıf bılım adamlarıydı Ben de onlardan istanbul Unıversıtesı'nde ders aldım ve hepsınden çok yararlandım Ancak o yılların Neşet ömer hocamızla, Aklf Oktar hoca arasında geçen çok önemlı bır tartışma vardı Âdeta bılımsel bır boks maçı gıbıydı Acaba ünıversite sonrası eğıtımı, doktora gıbı mı olsun, yoksa ıhtısâs gıbı mı tartışması yıllarca surmuştu Akif Oktar hocamız doktora eğitıminı şart olarak göruyordu Neşet Ömer ıse memleketın gerçeklerını görerek köyde, kasabada, şehtrde, hastanede, ışyerınde problemı çözecek mutehassıslara ıhtıyacımız olduğunu ıddıa edıyordu Yıllar suren bu mucadelenın sonunda Neşet ömer 10 galıp geldı, Ihtisas ön plana geçtı, doktora ondan sonrakı yıllarda yıllarca yapılmadı Ünıversite devrımının getırdığı doçentlık ıçın tez mecburıyetı var İlk tezler o zaman . bir bılımsel alan ıçerısınde guzel ve kapsamlı bır değerlendırme yapmak şeklındeydı Daha sonra tıp ıçın örnek verıyorum özel vakalar ıncelenmeye başladı Orıjınalıte o yıllarda hemen hemen hıç aranmayan ve çok nadır, ortamın çok ustunde zekâler tarafından ulaşılan bır duzeydı C Doçentlikte prijinalite aranması 1946'da durum değıştı Bunu, Ekrem Şerlf hocamızın ağzından dınlemıştım Hoca gayet genış açıklamalar yaptı ihtısas yıne ön plandaydı, ama doktora bıraz 1946 yasasına gore ağırlık kazanmıştı Daha önemlı bır değışıklık, doçentlikte orijinalitenin aranılır duruma gelmesıdır Sonunda 1980'e ulaştık ve Yuksek öğretım Kanunu çıktı, yapılan ilk şey doçentllk ıçın tezın gereklı olmadıgıydı, yanlış doğru bunu çok tartıştık, sızler de belkı tartıştınız, ama gerçek bu Ancak getırdığı ve fevkalade yararı olduğuna emın olduğum bır şey, yayın sayısının her turlu teıil ve atamalar ıçın gereklı ve geçerlı akçe olmasıdır Yabancı dergılerde yayın ıse puan cetvelınde daha ağırlık taşıyordu Eğer bu araştırmaların sunulduğu yayınlarda orıjınalıte varsa, elbette kı aday ön plana geçıyordu İlk defa orıjınalite aranılır hale gelmlşti. 1967 yılında askerden dönduğum zaman bana ihsan Bey (Doğramacı) guzel bır teklıt yaptılar. Bır tıbbı ve cerrahı araştırma mer18 kezı kurmak ıster mısın? Ben de hayatta yapmak ıstedığım en önemlı şeyın bu olduğunu, dersten bıle benı affetmelerını ıstedım O gunden ben aynı görevde devam edıyorum Şımdı bu merkezın gorevlerını anlatayım öncelikle öğretim görevlileri Içln araştırma ım kânı sağlamak öğretım görevlısının hafta da bırkaç saat ayırarak gıdebıleceğı, araştırmasını yapabıleceğı blr yer Burada onlara proje ıle llgılı teknık veya bılımsel konuda kaynak sağlanması, deneylenn planlanması, yapılması, sonuçların değerlendırılmesıve bılımsel yonden ışlenmesı ve dığer konularda yardım etmek bızım görevımızdır Haftanın uç gunu semınerler şeklınde yapılmakta olan araştırma eğıtımı Ön plana çıktı Burada bılımsel yazıların, konuların bılımsel esaslara göre değerlendırılmesl, o konuda eksık bılgılerın neler olduğunun bulunması, buna gore bır araştırma projesının planlanması, deneylenn bllfııl yapılması, örnekler uzerınde ışlemler, bılımsel değerlendırme, bılımsel tartışma ve konuşmaları, asıstanlar ve doktora öğrencılerı yapardı Bızım bölümumuze bırçok branşların asıstanları rotasyonla gelırdı Genel cerrahı asıstanları beş ay, dığer asıstanlar uç ay gelır bızımle çalışırlardı Daha sonra bu çalışmalarımız gelıstı 198O'lı yıllarda TÜBİTAK bıze yardımcı oldu ve bızı bır unıte halıne getırdı Unıte halıne gelışı, bölümumuze gerek deneylenn yapılması gerek eğıtımımız hususunda bırçok kolaylıklar getırdı 1967 ve 1988 yılları arasında toplam olarak 821 proje, 3421 deney yapıldı Bunlardan 330 tanesı doktora ve ihtısas tezıydı, 156 tanesl doçentlık tezıydı 312 adet de araştırma yapıldı Bunlar Hacettepe'den ve dığer unıversıtelerden gelen araştırma uyelerı tarafından yapıldı O yıllarda ımkânlarımız çoktu Yurdumuzun herhangı bır unıversıtesınden gelen araştırmacılara bız laboratuvarımızı açar, deney hayvanı ve elımızden gelen her çeşıt yardımı yaparak, çalışmasını bıtırmesını sağlardık Böyie eğıtılmış pek çok doçent vardır TÜBİTAK ne yapabillr? Bıze lazım olan nedır? Bugun unıversıtede malı ımkânlar, bılhassa tıp fakultelennde araştırma konusunda sıfır demeyeceğım, ama sondan bırıncı gelmektedır Pek çok araştırıcının deney hayvanının yarasını dıkmek ıçın bıle gereklı ıplığı kendısının satın aldığını bılırım Bu Hacettepe'de boyle, bunu kımseyı tenkıt etmek ıçın söylemryorum, ama memleket gerçeklerıne gozunuzü açmamız ve ona göre çare bulmamız lazım. 1983 yılında OECD raporlarına göre, Amerika'da araştırmaya ayrılan para 88996 mılyon dolar Bu Amenka'nın gelırının % 2'sıydı O yıl Amerıka'da 722 900 araştırıcı çalıştı « Sonra Japonya gelıyor Turkıye'de araştırmaya ayrılan para, gelırın %0 24'udur Sız de bılıyorsunuz, ben de bılıyorum, ünıversite yonetıcılerı bu paranın çoğunu koltuğa, masaya ve öğrencl Ihtlyaçlarına harcıyor Bunun onda bırı araştırmaya gıttıyse gene sevınmek lazım Turkıye şu anda sondan bırıncı veya ıkıncı, araştırıcı sayısı 7774, ben o rakamın dörtte bırıne razıyım Dörtte bırının doğru olmadığından eminim. Pekı ne yapacağız? Kalkınma mılli hedefımız ıse araştırma, 1990'larda memleketın en önemlı hedefı ve gelır kaynağı olacaktır Böylece bır metot bulmamız gerekır Ben bıraz önce örnekledığım araştırma enstıtusunun genışletılmesını duşunuyorum Bunu 1976 yılında bilim kuruluna teklıt ettım reddedıldı Ama elbette kı mucadeleyı bırakmadım O zaman tıp alanındi. araştırmaları gelıştırmek için uç büyuk şehırde, en azından Ankara, istanbul ve Izmır'de bırer apartman kıralayalım ve orayı bugun ıçın gereklı olan araçgereçle donatıp o şehırde veya cıvarda bulunan hekımlerın, ellerınde bır proje olmak kaydıyla rahatlıkla gelerek araştırma yapabileceklerı hale getırelım Elbette projelerı değerlendırmek ıçın tecrubelı arastırmacılar olacak Sonra bu çalışma makale halıne gelınceye kadar her çeşıt yardım yapılmalı Tecrubelı arastırmacılar genç asıstanlara yol gösterır, onları destekler Ulusal ve uluslararası kongreler yapılır Genç öğrencilenm, "Bız araştırma yapmak Istiyoruz, bıze ımkân ver", diyorlar Benım orada nefesım kesılıyor imkân yok Tecrubelı asıstanlar gelıyor, araştırma ımkânı ver, projem var dıyor Hayran oluyorum projesıne, kendı katasından çıkarmış duşunmüş, planlamış, ufak tefek duzenlemelerle sızı temln ederım uluslararası duzeyde bir araştırma olabllır Artık bız ıstedığımız araştırmacıya, oranın 25 senelık dırektöru olarak gel evladım şurada 10 tane tare sana, al sana bıçak, al sana teknısyen bu araştırmanı yap, dıyemıyorum Geçen sene bır kaçamak yaptım Bır asıstan geldı, bıraz alıştığımızdan farklı gıyınen bır çocuk, hıç cıddıye almadım önce, ama bır saat derken ıkı saat dınledım çocuğu bır de baktım kı fevkalade Buldum buluşturdum 40 tane fare temın ettım çocuğa, uç tane uluslararası yayın yaptı, sızı temın ederım gençlenmız arasında buyuk kabılıyetlı olan çocuklar var Bunu sız TÜBİTAK yönetıcıleri değerlendıreceksıniz D Seçilen araştırma konuları yenilik getirmekten çok, tekrarlayıcı niteliktedir. (Kısaltılmış konuşma). Prof. Dr. Hüseyin K. Urman eterinerlik ve Hayvancılık Araştırma Grubunun (VHAG) görevı, veterıner hekımlığı, hayvancılık endustrısı ve su urunlerı alanlarında belırlı amaç ve hedeflere yonelık bılımsel faalıyetlerı desteklemek, koordıne etmek ve sonuçlarını yayımlamaktır VHAG'nın dınamızmı, yukarıda saydığım kurumların aktıf ılgısıne bağlı olduğu tabııdır Bu ışbırlığının, bugun ıçın yeterlı bir düzeyde olduğunu söylemek mümkun değıl Ancak son zamanlarda, TarımOrman ve Köyışlen Bakanlığı'nın ArastırmaGelıştırme Kurulu ve dığer araştırma daırelerıyle universitelerın ılgilı fakultelen arasında gıderek ar Veterinerlik ve hayvancılık araştırmasında durum V tan rahatlatıcı bir yakınlaşma görulmekte Grubun ılgı alanına gıren araştırma faalıyetlerının % 80'nı hayvan sağlığı ve hayvan yetlştlriclllğl konuları uzerınde yoğunlaşmıştır Dunyada önemı her gun artan, sıcak tutulan ve halk sağlığı ıle yakından ılgilı bulunan basln hljyeni, kontrolü ve teknolojlsl konuları uzerınde sunulan proje sayısı, desteklenen tum proje sayıları ıçerısınde % 6'lık bır pay almış olması uyarıcı olmalıdır Bununla ılgilı olarak ulkemızde de haklı olarak gelıştırılmeye çalışılan ve mekanızasyonu çok daha ekonomık olan kuçuk ve orta çaptakı ıntensıf sığır, koyun ve tavuk, hatta balık üretim sıstemlerı, ınsan sağlığını olum