25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
kuduğum Kitaplar METİN CELÂL YenikveYalnız zel dedektif Remzi ünal yıllar sonra yeni ir macera ile okur- larla buluştu. Celil Oker Ye- nik ve Yalnıtı (Ağustos 2010, Turkuvaz Kitap) Rem- zi Ünal'ın evlilik yolunda adımlar atarken evini ve mesleği terk edeceği şıra- da başlatıyor. Remzi Ünal önceki maceraiardan tanı- dığımız, Yıldız Turanlı'mn teklifini kabul edip, eski evini boşaltmıştır. Yıldız Turanlı ile eski evden çıka- cakları sırada telefon ça- lar. Telesekreterden duyu- lan ses, önceki macerada onu ölümden kurtaran te- lefonu eden kadınındır. Sitedeki komşulardan biri olduğu anla- şılan kadın, Remzi Ünal'dan "evliliğini kurtarması" talebiyle küçük bir iş yapma- sını istemektedir. Remzi Ünal dedektifliği bıraktığını söylese de, bilmeden de olsa ettiği telefonla hayatını kurtaran bu kadı- nın isteğini geri çeviremez. Komşu kadın hemen gelir ve kocasının çekmecesinden almaması gereken bir zarf aldığını söyler, Remzi Ünal'dan bu zarfı yerine koymasını istemektedir. Ara- ba galerisine gidip Hülya Çakır'ın (s. 22'de Selma Çakır olmuş) kocasına ve sekretere fark ettirmeden zarfı eski yeri- ne koymaktır iş. Remzi Ünal, dolgun bir ücretli bu işi vefa duygusu ile kabul eder. Bu işte bir yardımcıya ihtiyacı vardır. Birlikte aikido çalıştıkları reklamcı arkadaşından kendi- ne yardımcı olmasını ister. Reklamcı ge- çen yıl cip azmanı tuhaf bir araç almıştır. Onunla bir araba galerisine gitmek çok uygun görünmektedir. Romanın çözüm bölümünde adının neden verilmediğini anlayacağımız reklamcı ile galeriye gi- derler. Reklamcı araba bakarken Remzi Ünal da görevi başarıyla yerine getirir. Tahmin edilebileceği gibi zarf yerine konmuş ama iş bitmemiştir. Reklamcı ar- kadaşının söylediği gibi Remzi Ünal'ın içinde cinayet, ceset olmayan macerası yoktur. Kurban da, yine reklamcının tah- min ettiği gibi galerinin sahibi Kemal Ça- kır'dır. Galerici, Akmerkez'in önünde bekleme şeridinde siyah camlı bir cipin içinde ölü olarak bulunmuştur. Galeride masanın gözüne koyduğu zarfın dönüp dolaşıp kendine geri dön- mesi, önce reklamcı arkadaşının sonra kendini ölümden kurtaran Hülya Çakır'ın polisçe sorgulanması Remzi Ünal'ın işin içine girip katili araması için yeterlidir. llk bakışta elde çok az veri vardır. Hele şüp- helj sayılabilecek hiç kimse yoktur. Rem- zi Ünal, Hülya Çakır'la, kız kardeşiyle, SAYFA12 Hülya'nın kızı Nazan'la, galericinin sekreteri Selma ile konuşur. Ya- vaş yavaş karmaşık iliş- kiler ağı ortaya çıkmaya başlar. Remzi Ünal'ın tekrar dedektifliğe döndüğünü gören Yıldız Tarhanlı evlilik ve taşınma işlem- lerini tam ortasında "yapamayacağım" diyerek ilişkiyi kes- miş, en azından askıya almıştır. Remzi Ünal, romanın adına uygun olarak yenik ve yalnız bir ruh hali içinde, melankolik bir havada katili ararken pek gönülsüz- dür. İş olsun diye görüşmeler yapıyor hissi verir. Üstünkörü sorular sorar, ay- nntılaria pek ilgilenmez sanki. Bu kadar dikkatsiz ve boş vermişken katili nasıl bulacak diye merak ediyorsunuz. Ama Remzi Ünal daha Şişli Camisi'nden gale- ricinin cenazesi kaldırılırken klasik polisi- yelerin vazgeçilmez finallerine uygun ola- rak olayla ilgili tüm tarafları reklamcının sekiz artı bir kişilik minibüsünde toplayıp katili açıklayıp onu Allaha havale ediyor. Katilin kimliğini öğrendikten sonra tekrar başa dönüp Remzi Ünal'ın hangi verileri değerlendirip bu sonuca ualştığına bak- makta fayda var. Celil Oker'in, Remzi Ünal'ı sevilen bir karakter. Onu daha çok tanıyıp, özeline daha çok girdikçe sevginiz, sıcaklığınız daha çok artıyor. Yenik ve Yalntfda Remzi Ünal'ın özel hayatını bize biraz daha açtığını, kahramanımızla samimiye- timizin arttığını düşünüyorum. Kendini "Remzi Ünal... Şu Hava Kuvvetleri'nden müstafi, THY'den kovulma, kendisine saygısı olan hiçbir 'freequent flyer'ın adı- nı bile duymadığı sekizinci sınıf 'charter' şirketlerinde bile tutunamayan, şu sıralar sayenizde MS Flight Simulator'ın Cess- na'sını her çakışında inatla bir daha yükselen eski pilot, ex- kaptan, nevzuhur özel dedektif Remzi Ünal" diye tanıtsa da kay- bedenler kulübünden bir sima değil. Silah taşımayan dedektif Remzi Ünal'ın aikidodaki ustalığı dışında abartıl- mamış hatta sıradan bir kişi. Milyonlarca Istanbullu gibi ekmek parasını kazanıp hayatını sürdürmeye çalışıyor. Anlatım- daki somutluk Istanbul'u adeta bir kahra- man gibi belirginleştiriyor. Istanbul, iyi ve kötü tüm hayat şartlanyla romanın sahi- ciliğine büyük katkıda bulunuyor. Remzi ÜnaPın maceraları "Istanbul po- lisiyesi" olarak dünya polisiye edebiya- tında kendine yer buldu. Kitabın sonun- daki "sevgili okurum" diyen sonsözden de feyz alarak arayı uzatmamasını dile- yerek yeni maceralannı merakla bekliyo- rum. SEÇME SAPAN ŞEYLER Ferhan Şensoy, Seçme Sapan Şey- \ef\n (Haziran 2010, Ortaoyuncuları yay.) arka kapağına "Öyküyle deneme arasın- da gidip gelen geziperver yazılar bunlar. Ya da öykü türünde açık denizler özle- yen, birbirierinden çok bağımsız metinler ve fakat bütünde buluşuyorlar; insanı çerçeveleyen eşya, nebatat, hayvanlar kendi gözlerinden değerlendiriyorlar bil- diğimiz, kendini çok cinfikir sanan salak insanoğlunu" diye yazmış. Evet, Seçme Sapan Şeyler öykülerden oluşuyor ama "öyküyle deneme arasında gidip gel"dik- lerini söylemek zor, hele "gezi- perver" olmadıkları kesin. Ferhan Şensoy, ince ve kıvrak zekâsıyla kendisini pek tanıma- yan (!) okuru bu arka kapak yazı- sı ile korkutup kaçırmak istemiş sanınm. Zira Seçme Sapan Şey- leı'öe yer alan tüm çalışmalar rahatlıkla mizah öyküsü olarak tanımlanır. Ferhan Şensoy önce- ki yirmi kitabından alıştığımız kendine has üslubu ile günümüz (özellikle orta sınıf) insanının yaşamını en ince aynntılannda gözlemleyip, hayatla- nndaki çarpıklıkları, paradokslan, kor- kaklıkları, siniklikleri ve tabii ucuz kahra- manlıkları diyaloglarla akıcılaştırılarak hi- kâye etmiş. Seçme Sapan Şeylef'm önceki kitap- lardan farkı öykülerde insanlar yanında "eşya, nebatat, hayvanlar kendi gözlerin- den değerlendiriyorlar bildiğimiz, kendini çok cinfikir sanan salak insanoğlunu." Eşya, nebatat ve hayvanlar öykülerin do- ğal akışını bozmadan dile geliyor ve olaylar hakkında yorumlarda bulunuyor- lar, açıklamalar yapıyorlar. Daha önceki kitaplannda yer yer rastladığımız eşya, nebatat ve hayvanların söz alması bu ki- tabın genel özelliği olmuş ve öykülere farklı bir tat katmış. Ferhan Şensoy, en üretken mizah ya- zarlanndan. Hemen her sene biz okurla- nnı en az bir kitapla ödüllendiriyor. Rö- portajlanndan tezgâhta birçok eser oldu- ğunu söylüyor. Dileğim otobiyografik eseri Kalemimin Sapını Gülle Donattım'm ikinci cildine öncelik vermesi. Ikinci bir dileğim de Ferhan Şensoy'un artık mes- lekten bir grafikerle, dizgiciyle çalışması. Kitaplanndaki o kocaman puntolara alış- tık ama mizanpajdaki savrukluğun gitgi- de artması ve görünümün amatör ötesi hal alması anlaşılır değil. Biraz özen, bi- raz göz zevki lütfen! Arzu çağlan KEYFE GEZER Son yıllarda "gezi- perver" insanlar da, yazılar da çoğaldı. Türk insanı kendini bile şaşırtan bir ma- ceraperestlikle dün- yada ayak basılma- mış yer bırakmıyor. Bu gezilerin bir kısmı da yazı ve kitap halini alıyor. Ama insanı- mızın gezdiği kadar çok yazmadığı kesin. özel radyoların ilk DJ'lerinden Arzu Çağ- lan Seksi Şey adlı romanından sonra bu kez de bir gezi kitabı ile okur karşısına çıkmış. Oldukça karmaşık kapak düze- niyle itip fotoğraflarla bezeli gezi kitabına uygun mizanpajı ile kendine çeken bir ki- tap Keyfe Gezer (Ağustos 2010, Alfa yay.). Çağlan, önsözde "Gezginlik dünyanın en güzel kötü alışkanlıklarından biri. Bit- meyen bir iştahla daha gidebileceğim ül- keleri düşünüp, başka gezginleri dinle- yen, okuyan ve kıskanan bir kadınım ben" diyor. 418 sayfada Barselona, Ro- ma, Napoli, Paris, Stockholm, Kopen- hag, Viyana, Amsterdam ve Madrid'i an- latmış. Arzu Çağlan çoğunlukla yalnız seyaha- te çıkıyor. Tipik bir turist gibi gezilmesi gereken yerleri gezmesinin yanında ken- dine has tercihleri de var. Örneğin Pa- ris'te olduğu gibi hamamböcekleri ile ko- yun koyuna kaloriferi yanmayan bir otel odasında yatabiliyor ama yemeğini Mic- helin yıldızlı bir restoranda yiyor. Pasta ve şekerlemelere, giyime ve kırtasiyeye ayrı bir önem veriyor. Çağlan, gittiği Av- rupa kentlerini, görüp yaşadıklarını seya- hat rehberlerindeki bilgilerle harmanlaya- rak akıcı bir dille anlatıyor. Her yazı orta- lama 45 sayfa uzunluğunda. Sonlarında da mutlaka yapılması gerekenleri öneren listeler var. Yazılar uzun gelse de eğer bu şehirlere gidecekseniz faydalı bir eser. Eğer bu şehirleri ilk kez Çağlan'ın anlatı- mıyla tanıyorsanız da gidip görmeye özendirici. • C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1075
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle