19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
SAYFA CUMHUR YET 23 EYLÜL 2010 PERŞEMBE 16 KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Yetmez Ama Evet Diyenler - Hani Tepkileriniz? Referandum öncesindeydi. Çok sevdiğim, saygı duyduğum bir arkadaşım, bir bilim kadını, “Yetmez ama evet” oyu vereceğini açıkladığında şaşkınlık için- de şöyle sorduğumu anımsıyorum: Referandumda öyle bir olasılık mı var? Var da be- nim gözümden mi kaçtı? Yani tercihler arasında “Yet- mez ama evet” diye bir seçenek de mi var? Bu soruma arkadaşımdan herhangi bir yanıt gel- medi. Şimdi durup dururken bana “Yetmez ama evet”çi- leri anımsatan Bekir Coşkun’un son açıklaması ol- du. “İlk bertaraf edilen ben oldum. Sırada kim bilir daha kimler var!” sözü oldu... Namuslu, dürüst, usta yazar Bekir Coşkun, hü- kümete muhalefet ettiği için, düşüncelerini, eleşti- rilerini açık sözle, riyakârlık etmeden dile getirdiği için çalıştığı Haber Türk gazetesinden çıkarıldı. Tıpkı kı- sa bir süre önce Mine Kırıkkanat’ın, ucu Erdoğan ve eşine dokunan yazıları nedeniyle Vatan’dan çı- karıldığı gibi... Merak ediyorum “Yetmez ama evet” diyenlerin tep- kisi ne oldu bu işten çıkarmalara? “Daha çok demokrasi”, daha “liberal” bir ülke is- tedikleri için eleştiriyi, sorgulamayı yasaklamak... Eleş- tireni, sorgulayanı işinden atmak; iş olanaklarını kı- sıtlamak... Yaşam hakkı tanımamak... “Yetmez ama evet” diyenler, neredesiniz, ne diyorsunuz??? (Nedir bu komiklik? Şuna bal gibi “Evet” diyecekler ama dilleri varmıyor! Belki de “Evet” demeye uta- nıyorlar, ya da kendilerine yakıştıramıyorlar da o ne- denle başına ya da sonuna kulp takıyorlar...) Merak ediyorum bu gazetelerin okurları ne tepki gösteriyor, bu işten atılmalara??? Tepkilerini nasıl ortaya koyuyorlar? 25. ölüm yıldönümünde andığımız Ruhi Su’yu dü- şünmeden edemiyorum. Anadolu’dan ve halkından aldıklarını, binlerce yıl- lık birikimden, yöreden yöreye araştırıp derlediği tür- küleri, yürek yürek topladıklarını, damıta damıta bi- riktirdiklerini, çağalta çoğalta sesiyle, sazıyla ve ak- lıyla ve yüreğiyle yine halkına veren Ruhi Su... Ruhi Su cezaevlerinde, demir parmaklıklar ardında tutulurken, konservatuvardaki hocalık görevinden, Devlet Operası’ndaki işinden atılırken, radyoevin- den, radyo programlarından kovulurken susan- lar... Hele hele 12 Eylül sonrasında plakları, konserleri yasaklanırken onun adını ağzına bile almayanlar... Yurtdışından aldığı konser ve hocalık tekliflerini en- gellemek için kendisine pasaport verilmediğinde, gör- mezlikten, duymazlıktan gelenler... O ve ailesi aç- lığa mahkûm edildiğinde, başlarını öte yana çevi- renler... Hastalandığında, tedavi için yurtdışına çı- kışı önlendiğinde susanlar... İşte o gün susanlar, tep- ki göstermeyenler, işte o aynı insanlar bugün “de- mokrasi” havarisi kesilmiş, ahkâm kesip duruyor- lar! Yerseniz! Tepki deyince... Bir süre önce NTV Radyo, Ser- han Bali’nin hazırladığı çok başarılı “Klasik Müzik Gündemi” adlı programı yayından kaldırdı! Dinleyi- ciler öyle bir bilinçli ve ısrarlı tepki gösterdiler ki, kı- sa sürede program yeniden yayına girdi. Teşekkürler tepki gösteren herkese ve tepkiyi dikkate alanlara! Bu yazıyı İstanbul’dan uzakta yazıyorum... Önüm- de dalları yere eğilmiş ılgın ağaçları... Ağaçların ara- sından turkuvaz renkli bir deniz görünüyor. Tam ya- nı başımda iki dev portre... İki namuslu insan, iki sa- natçı, iki dost, fotoğraflarından bana bakıyor... Sev- gili Zeki Öktem ve Sevgili Kemal Sunal... Onlar da buranın yani Akyarlar Motel’in müdavimiydi... Sizlere Acun Günay’ın dün akşam verdiği çello konserinden söz edecektim, çello öğretmeni Gül- yar, öğrencisiyle kıvanç duyabilir diyecektim... Ama olmadı... “Eylül’de Bodrum Yarımadası” yazı- sı başka güne kaldı. Şu anda Beyoğlu’ndaki iki sanat galerisine yapı- lan saldırı haberleri dolmaya başladı bilgisayarıma... “İki sanat galerisi, içki içildiği gerekçesiyle, Alla- huekber sesleriyle tekbir getiren 30 kişi tarafından ba- sıldı. Resim ve fotoğraf sergisi açılışı için galeride bu- lunanlar kepenkleri indirerek canlarını zor kurtardı- lar. Galeridekiler, saldırının yaklaşık bir saat sürdü- ğünü ancak polisin sadece izlediğini açıkladı.” Alın size bu da bir tepki... Ne dersiniz bu tepki yet- mez mi? İllaki Madımak yangını mı gerek??? “Bir ormanda yangın çıkarsa, ormanda hiçbir can- lı kalmaz. Bütün canlılar yanar. Türkiye’de de bir or- man yangını var...” diyordu Bekir Coşkun... Heeeeey neredesiniz??? [email protected] faks:0212.257 16 50 T arihçi Dr. Candan Badem’in Birzamanlar Yayõncõlõk’tan çõkan “Çarlık Rusyası Yö- netiminde Kars Vilayeti”ni elime alõr almaz aklõma çok bilinen bir fõkra gel- di: Kars’taki Ruslardan kalma gör- kemli taş binalardan birinde yaşayan dedeye sormuşlar; “Evinden mem- nun musun?” Yanõtõnõ yerel dilde şöyle anõmsõ- yorum: “Bu evleri, bu şeheri çok gö- zel yapıplar ama hardalar (nerede- ler)? İnsan heç değilse on-on beş yıl- da bir gelip şehre bahmaz mı; gırı- lan, tökülenleri tamir etmez mi?” İşte o “Baltık mimarisi” binalarla ve birbirini dik kesen geniş caddeli “planlı” yerleşme olarak yeniden ya- ratõlan Kars’ta, 1878’den 1918’e ka- dar süren Çarlõk Rusyasõ yõllarõ acaba nasõl yaşanmõştõ? Dr. Badem, aynõ zamanda “mem- leketi” olan Kars’õn “kayıp tarihi” de- diği 40 yõllõk bu dönemi tüm özellik- leriyle araştõrmak için kollarõ sõvayõnca, şoven saplantõlardan uzak, çağdaş bir tarih belgeseli doğdu. ‘93HARB ’N N ARDINDAN Çarlõk Rusyasõ’nõn, Kars’õ adeta “Rusya’nın kenti” kabul ederek, Ka- le’nin eteğindeki Osmanlõ yerleşimi- ni yõkõma terk edip Tahtdüzü’nde ye- ni bir “garnizon kent” kurmaya baş- ladõğõ dönemi kavrayabilmek için, “93 Harbi” denilen 1877-1878 Os- manlõ-Rus savaşõnõ anõmsamak gere- kiyor. Savaşõn sonunda Rusya’nõn kendi sõ- nõrlarõ içine aldõğõ ve Rusçada “oblast” denen bir vilayeti oluşturan iki Os- manlõ sancağõnõn 1878-1914 yõllarõ ara- sõndaki öyküsü, kitabõn ana temasõ... Bu iki sancak Çõldõr ve Kars’tõr. Her ikisi de “Kars Oblastı”nda birleşti- rilirken, Ardahan ile Erzurum’un Ol- tu, Olur, Şenkaya ve Narman ilçeleri de aynõ oblasta katõlmõştõ. Çarlõk Rusyasõ’na bağlõ Kars vila- yetinin bu kaderini değiştiren en önemli gelişme ise Rusya’daki 1917 Ekim’inde gerçekleşen Sosyalist Dev- rim’dir. Bolşevik hükümetinin 1918’de imzaladõğõ Brest-Litovsk Antlaşmasõ ile Kars’taki Rus dönemi de sona erdi. Kitabõn tanõtõm metninde deniyor ki: “1878 ile 1918 yılları arasında- ki kırk yıllık sürede Rus- ya’ya terk edilen bu Os- manlı topraklarında neler olup bittiği konusunda Türkçede kapsamlı bir monografi yoktu. Ba- dem’in kitabı bu boşluğu doldurma konusunda önemli bir adım.” ARDAHAN’IN KÖYLER NDEN Dr. Badem, 1970’te Ardahan’a bağlõ Ha- nak ilçesinin Var- dosan (Yamaçyo- lu) köyünde doğ- muş. Börk köyü nüfusuna kayõtlõ yazarõmõz BÜ İş- letme Bölü- mü’nden 92’de mezun olduktan sonra 1995-2000 yõl- larõnda Kazakistan’da bulundu. Bir- mingham Üniversitesi Rusya ve Do- ğu Avrupa Çalõşmalarõ Merkezi’nde yüksek lisans yaptõ. Doktorasõnõ da ‘Kırım Savaşı’ üzerine yazdõğõ teziyle Sabancõ Üniversitesi’nde 2007’de ta- mamladõ. Bu tez Brill Yayõnevi’nce 2010’da “The Ottoman Crimean War (1853-1856)” başlõğõyla yayõm- landõ. Halen Okan Üniversitesi’nde ders veren yazarõmõz Kars’la ilgili araştõrmalarõnda ise Rusya, Gürcistan ve Ermenistan’da bulunan çarlõk ar- şivleri ile Başbakanlõk Osmanlõ Arşi- vi’nde bulduğu çeşitli dillerdeki kay- naklarõ değerlendirdi. Çoğunluğunun ilk kez yayõmlanan arşiv belge- lerinden oluşmasõ kitaba özel bir değer katarken, Türkiye’den bir tarihçi- nin Ermenistan devlet (ulusal) arşivinde araş- tõrma yapan ilk Türk araştõrmacõ olmasõ da aynõ değeri arttõrõyor. STAT ST K B LG LER Kitap sayesinde öğrendiğimiz ve Rusçada “Karsskaya oblast” deni- len Kars vilayetindeki sosyal yaşamõnõn ayrõntõlarõna ge- lince... Askeri yönetimin halk- la ilişkileri, Çarlõğõn is- kân politikasõ, toprak sorunu, ekonomi ve ver- giler, yargõ organlarõ ve asayiş sorunlarõ, yerel yönetim, bayõndõrlõk ve ulaşõm, eğitim, kültür ve sağlõk bölümleri, ay- rõntõlõ belgeler, resimler ve örneklerle anlatõlõyor. Buna karşõn, Kale eteğindeki Os- manlõ kentinin adeta yok edilişi; hat- ta surlarõnõn da tahribine neden olan “1878 öncesi” kent dokusunun hemen hiç önemsenmemesine yönelik bir değerlendirmeye ise kitapta rastla- mõyoruz. Bu önemli eksikliğe rağmen, özel- likle toplumsal yaşamla ilgili zengin bilgiler mevcut... Kitabõn tanõtõm metninde deniyor ki: “İstatistik tablolar o zamanki Kars vilayeti nüfusunun köy ve şehir bazında çok ayrıntılı bir şekilde milliyet, mezhep, yaş, cinsiyet, zümre, mül- kiyet, meslek, okuryazarlık, okul- laşma, medeni hal, arazi dağılımı, hayvan varlığı, taşıtlar, işletmeler vb. dökümünü veriyor.” Yazarõn temel tezleri arasõnda, o dö- nemde Rusya’nõn Ermeni milliyetçi hareketini tehlikeli bulmasõ ve Erme- nilerin Kars vilayetinde ağõrlõk ka- zanmasõnõ engellemesi çok önemli bir saptama. Dr. Badem, bir zamanlar çok kültürlü bir yer olan Kars vilaye- tinin tarihini tarafsõz bir biçimde yaz- maya çalõştõğõnõ şu ifadelerle belirtiyor: “Tarihçinin kılıcının her iki ya- nı da keskin olmalı; yani herkese; örneğin hem Osmanlı’ya hem de Çarlığa karşı keskin olmalıdır... Ben burada Kars’ın renklerini oluşturan bütün kültürel, etnik ve dinsel gruplara karşı önyargı- sız ve tarafgirlikten uzak hareket etmeye çalıştım. Hiçbir grup için mağdurluklarla veya zaferlerle dolu ‘görkemli’ bir tarih yazmaya çalışmadım, sadece hakikati anla- maya çalıştım. Bunun için her kaynağa karşı mesafeli olmak ve eleştirel yaklaşmak gerekiyordu, ben de bunu yapmaya çalıştım.” İşte bu hassasiyet içinde oluşan 480 sayfalõk kitapta 74 fotoğrafõn, 52 belgenin ve 6 haritanõn da bulundu- ğunu anõmsatalõm. Edinmek isteyenler, info@birza- manlaryayincilik.com adresine e-pos- ta ile başvurabilirler... Kars’õn Çarlõk dönemindeki “kayõp tarihi”, Rus, Ermeni ve Osmanlõ arşivlerinden aydõnlatõldõ 1- Çarlık döneminde açılan Aleksandr Caddesi; bugünkü Kâzım Paşa Caddesi... 2- Türk Garnizonu askerleri 1915’teki bir yemin töreninde... 3- Kitabın kapağı... 4- Rusların Kars Vilayet Arması... ‘Ruslardaki Kars’õn öyküsü AYŞEGÜL ÖZBEK ADANA - Üç gündür uluslarara- sõ ve yerli yapõmlarõn gösterimleriy- le devam eden 17. Uluslararasõ Ada- na Altõn Koza Film Festivali’nin resmi açõlõşõ önceki gün Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda ‘kır- mızı halı seremonisi’ sonrasõ bir tö- renle gerçekleşti. Açõlõş konuşmala- rõnõ Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, Adana Vali Vekili Fikret Deniz ve Kültür ve Turizm Bakanlõğõ Telif Haklarõ ve Sinema Genel Müdür Yardõmcõsõ Hüseyin Ülger’in yaptõğõ törene, aralarõnda Şerif Sezer, Nur Sürer, Güven Kıraç, Ekrem Bora, Nuri Alço, Derya Alabora, Uğur Polat ve Bülent Emin Yarar’õn da bulunduğu çok sayõda oyuncu da ka- tõldõ. Altõn Koza bu yõl dünya çapõnda bir ilke imza atõyor. Dünya Film Eleş- tirmenleri Federasyonu (FIPRES- CI) daha kariyerlerinin başõnday- ken ödül vererek dünyaya tanõttõğõ yö- netmenlerin ilk dönem filmlerinden oluşan “Eleştirmenlerin Gözün- den Kaçmaz” başlõğõyla bir seçki ha- zõrladõ. Bu kararõn ilk uygulandõğõ fes- tival olan Altõn Koza da açõlõş töre- ninde FIPRESCI Ödül Teşvikleri Direktörü Barbara Lorey De Lac- harriere’ye bir teşekkür plaketi sun- du. Plaketini Derya Alabora’nõn elinden alan ve ortak çalõşmalarõn de- vam etmesini temenni eden De Lac- harriere, aylar önce iptal edilen fes- tivalin sonunda yapõlõyor olmasõndan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Açõlõş filmi olan ve Türkiye prö- miyerini yapan Javier Rebollo’nun “Piyanosu Olmayan Kadın”õnõn (Woman Without Piyano) gösterimi öncesi filmin başrol oyuncularõn- dan Jan Budar’a da festivalin Ulu- sal Uzun Metraj Film Yarõşmasõ Jü- ri Başkanõ Işıl Özgentürk bir plaket sundu. Budar salonda yapõmcõ ve yö- netmenlerin bulunmasõnõ fõrsat bile- rek “Beni bir Türk filminde oy- natmak isteyen var mı? İrtibata geçmek isteyenler bana Facebo- ok’tan ulaşabilir” diyerek salonda- kileri güldürdü. Göksel’in eski pop şarkõlarõndan oluşan repertuvarõndan 4 şarkõya ‘playback’ yaptõğõ törenin ardõn- dan İspanya -Fransa ortak yapõmõ “Piyanosu Olmayan Kadın”õn gös- terimi yapõldõ. Adana sıcağının gölgesi ‘Altın Koza’ 17. Adana Altõn Koza Film Festivali önceki gün ‘Piyanosu Olmayan Kadõn’ filmiyle açõldõ STRASBOURG (AA) - Fran- sa’nõn Strasbourg kentindeki ünlü Odyssee sinemasõnõn müdürü Faruk Günaltay’õn, evinin önündeki iki otomobili önceki gece kimliği belir- lenemeyen kişiler tarafõndan kundak- landõ. Saldõrganlar Günaltay’õn evi- nin kapõsõna da Nazi sembolü gamalõ haç çizdi. Olayla ilgili soruşturma sürerken Avrupa Konseyi õrkçõ saldõ- rõyõ kõnadõ. Bakanlar Komitesi adõna toplanan büyükelçiler seviyesindeki daimi komite, bu sabahki toplantõda õrkçõ saldõrõyõ görüştü. Günaltay’õ ya- kõndan tanõyan büyükelçiler saldõrõyõ kõnarken dayanõşma mesajõ gönderdi. Avrupa Konseyi’nin insan haklarõyla ilgili her yõl yaptõğõ sinema ödül tö- reni, Günaltay’õn yöneticiliğini yap- tõğõ Odyssee sinemasõyla birlikte dü- zenleniyor. Strasbourg’da her yõl dü- zenlenen “Türk sinema haftasõnõn” kurucusu olan Günaltay, Türkiye’nin uzun zaman Avrupa Konseyi bünye- sinde faaliyet gösteren Eurimages’da temsilciliğini yapmõştõ. Fransa’da sinemacõ Günaltay’a õrkçõsaldõrõ ‘Şüphe’siz özgün birfilm Kültür Servisi - Yönetmen Steven Spielberg’in 2007 yılında çektiği “Şüphe” (Disturbia) filminin, Alfred Hitchcock’un 1954 yapımı “Arka Pencere”nin (Rear Window) taklidi olduğu suçlamasıyla, DreamWorks’e açılan davanın sonucu belli oldu. “Arka Pencere”nin yapımcısı Sheldon Abend tarafından 5 Eylül 2010’da açılan davada, mahkeme suçlamaları reddederek, DreamWorks’u haklı buldu. Piyanist Elif Şahin dünya birincisi Kültür Servisi - Almanya’da üç yõlda bir düzenlenen Hugo Wolf Uluslararasõ Lied Yarõşmasõ’nda, bu yõl birinci olan isim, Almanya’da yaşayan genç sanatçõ Elif Şahin oldu. Dünyanõn en büyük lied (lirik kõsa şiirler üzerine bestelenen piyano eşlikli şarkõ) yarõşmasõ olan organizasyonda, Şahin, 114 sanatçõ arasõndan finale yükselerek birinciliği elde etti. 1 2 Faruk Günaltay 3 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle