Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 17 EYLÜL 2010 CUMA
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
12 Eylül’deki referandum
öncesi kamuoyunun en çok
tartıştığı konulardan biri de
AKP’nin propagandaya
harcadığı paralardı. İnsanı
bıktıracak, hatta
kusturacak boyutlara
ulaşan “evet” materyalleri
için milyonlarca lira
harcanmıştı... Gazete
ilanları, binlerce billboard,
milyonlarca afiş, pankart ve
broşür için harcanan paranın
boyutları kuşkuya yol
açmıştı...
Herkes propaganda
süresince aynı soruyu sordu,
“Bu değirmenin suyu
nereden geliyor?..”
AKP bir yandan kaynağı
tartışılan paralar, diğer
yandan devletin olanakları ve
yandaş medyanın katkılarıyla
refarandumu kazandı ama
önceki gün dış basında
yayımlanan bir haber kafaları
iyice karıştırdı.
İngiliz The Daily Telegraph
gazetesi, “İran, Türkiye’nin
iktidar partisine referandum
kampanyasını yürütmede
destek için 25 milyon dolar
bağışladı” diye yazınca,
AKP’liler jet hızıyla yalanladı!
Oysa İngiliz gazetesi
haberin doğruluğunda ısrar
etti. Gazetenin bir yöneticisi,
“Haberimin sonuna kadar
arkasındayım. Para İranlı
Ahl-Beit kuruluşu
tarafından İHH üzerinden
Erdoğan’a ulaştırıldı” dedi.
Daily Telegraph, AKP’lilerin
baskısı hatta mahkeme
tehdidine karşın haberi
yayından çekmedi.
Biz şimdilik herkesin
kafasındaki o ünlü deyişi
anımsatalım:
“Ateş olmayan yerden
duman çıkmaz!..”
Gerisi ise Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı’na,
muhalefete ve meşhurrrr
araştırmacı gazetecilere
kalmıştır!..
Ateş ve Duman!..
Referandum kuşkusunun yalnızca
ekonomik boyutu yok!.. Bir de siyasi
boyutuna bakmak gerekiyor!..
Ancak ondan önce iki konuyu yazmak
kaçınılmaz!..
AKP’nin “evet” propagandasına katkı
sunan Diyarbakır Sanayici ve İşadamları
Derneği (DİSİAD) Başkanı Raif Türk’ün
Diyarbakır’daki mermer ocağı,
referandum oylamasından bir gün önce
PKK’lilerin saldırısına uğramış...
Dünkü saldırıda yaşamını yitirenlerin
köyünde ise yurttaşların yüzde 99’u
sandığa gitmemiş!.. Yani köylüler PKK ve
BDP’nin boykot kararına uymuş!..
Dikkat çekici bu ikilemi bir tarafa
bırakıp PKK lideri Abdullah Öcalan’ın
birkaç gün önce yaptığı kafa karıştırıcı
bir açıklamaya odaklanalım. Çünkü o
açıklama Öcalan ile devlet arasında
başlayan diyaloğun hemen ardından
geldiği için kuşkuları arttırıyor!.. Öcalan
önceki gün avukatları aracılığıyla yaptığı
açıklamada şöyle demişti:
“Biz isteseydik bu referandumu kesin
kaybederlerdi. Biz ‘Hayır’ deseydik, bu
değişiklik paketinin geçmesi imkânsız
hale gelirdi. Erdoğan’a son bir şans
verdik, bunu iyi görmesi gerekir.”
Şimdi referandum rakamları üzerinden
giderek Öcalan’ın AKP’ye verdiği
“şans”ı sorgulayalım!..
Referandumda 52 milyon 51 bin 828
kayıtlı seçmenden 38 milyon 369 bin
253’ü oy kullandı. Yani 14 milyondan fazla
yurttaş sandığa gitmedi!..
Seçmenlerden 21 milyon 788 bin
911’i (yüzde 57,88) “Evet”, 15 milyon
854 bin 379’u ise (Yüzde 42.12) “Hayır”
yönünde oy kullandı. Yani, “Evet” ve
“Hayır” oyları arasında 6 milyon
civarında fark var...
Sandığa gitmeyen 14 milyon
seçmenin 2 milyon 700 bini
Güneydoğu’da... Kürt nüfusun
yoğunluklu olduğu İstanbul’da 3.5 milyon,
Ankara’da 800, İzmir’de 600, Adana’da
400, Antalya’da 300 ve Mersin’de ise 300
bin seçmen sandığa gitmemiş!..
Biz sandığa gitmeyen 14 milyon
seçmenden yalnızca 6 milyonunun
BDP’nin boykotuna uyduğunu
hesaplasak bile Öcalan’ın açıklamasının
üzerinde çok düşünmek gerekiyor.
Yani BDP tabanı sandığa giderek
“Hayır” deseydi AKP bu referandum
galibiyetini yaşamayabilirdi!..
O zaman hem Öcalan’ın sözleri hem de
yukarıdaki rakamlardan yola çıkarak şu
soruyu sormak gerekiyor:
AKP iktidarının Öcalan’la yürüttüğü
diyalogda, referandumun kaderi de
konuşuldu mu?.. Üstelik diyalog
dediğiniz şey biraz da karşılıklı olarak
taviz koparmak değil midir?..
Hadi buyrun düşünün!..
Diyalog ve Pazarlık!..
Aralarında eski HEP İl Başkanı Salih
Özdemir’in de bulunduğu dört BDP’li
Batman’da yola yerleştirilen bir mayının
patlaması sonucu yaşamlarını yitirmişti.
Batman Valiliği, 31 Temmuz’da
gerçekleşen olayın failinin PKK olduğunu
açıkladı.
Dün ise Hakkâri’de karanlık bir katliam
yaşandı. Merkeze bağlı Geçitli (Peyanis)
köyünden kent merkezine yolcu taşıyan
minibüsün geçişi sırasında meydana
gelen patlamada 9 yurttaş yaşamını yitirdi.
Bir yandan yurtdışından gelen
heyetler ve Güneydoğu’daki sivil
inisiyatifin sürdürdüğü “diyalog”
çabaları, diğer taraftan ise PKK’nin 20
Eylül’de sona erecek olan “eylemsizlik”
kararı tartışılırken Hakkâri’de meydana
gelen bu olay kafalarda soru işaretleri
yaratıyor.
Dün yalnızca köylülerle askerler
arasında yaşanan gerginlik değil,
patlamanın meydana geldiği alanda bir
askeri çantanın bulunması da soruları
çoğaltıyor. Dahası PKK’ye yakın yayın
organlarının gündeme getirdiği bu iddia
önümüzdeki sürecin çok kaotik bir
ortamda geçeceğini haber veriyor..
BDP Genel Başkanı Selahattin
Demirtaş’ın, “Hakkâri’deki olayı
yapanlar panik halinde kaçarken belli ki
orada deliller bırakmışlar” demesi ise
olayın failleriyle ilgili kafa karıştırıyor.
Eminim buraya kadar yazdıklarım
hepinizin aklına şu soruyu getiriyor:
Mehmet Faraç güvenlik güçlerine mi
dikkat çekiyor!..
Asla!..
Ben olayı kontrgerilla mı yaptı yoksa
PKK mi şeklindeki tartışmanın ortasında
farklı bir gerçeği dikkat çekmek istiyorum:
Olay yerinde askeri bir çanta
bulunması eylemi güvenlik güçlerine
mal etmez!..
Aynı zamanda orada PKK’lilere ait bir
çanta bulunmuş olması da olayın ardında
terör örgütü olduğunu kesin olarak
kanıtlamaz!..
Çünkü yıllardır güvenlik güçleriyle
PKK’liler arasında çıkan çatışmalarda
önemli miktarda malzeme ve mühimmat
el değiştirmiştir. Yani PKK’lilerin
karakollara yaptığı saldırılarda nasıl
askerlere ait malzemeler teröristlerin eline
geçmişse güvenlik güçlerinin
operasyonlarında da tam aksi yaşanmıştır.
O yüzden bölgede bulunduğu ileri
sürülen çanta ya da mühimmattan yola
çıkarak fail konusunda bir saptama
yapmak için çok erkendir!..
Geride bir tek gerçek vardır; zaman
zaman yaptığı eylemleri üstlenmemesi
kimi zamanlarda örgüt içindeki kontrolsüz
grupların varlığı nedeniyle PKK Hakkâri
saldırısında bir numaralı kuşkulu
durumundadır!..
Mayın ve Ölüm!..
Davayõ görüşen AYİM, Milli Savunma Bakanlõğõ’nõn ardõndan Başbakanlõk’tan da savunma istedi
Terfi davasõnda kritik gelişme
İstanbul Haber Servisi -
Uluslararasõ Hrant Dink Ödü-
lü, önceki gece Cemal Reşit
Rey Konser Salonu’nda dü-
zenlenen törenle sahiplerini
buldu. Bu yõl ikinci kez verilen
ödül Türkiye’den Vicdani Ret
Hareketi ile Franko dönemin-
de kaybedilenler için hukuk
mücadelesi başlatan İspanyol
yargõç Baltasar Garzon’a ve-
rildi. Törende konuşan vakõf
yönetim kurulu başkanõ Rakel
Dink, “Bu çutaksõz geçen dör-
düncü doğum günü. Ülkenin ve
insanlõğõn hafõzasõnõ uyanõk
tutmaya çalõşõyoruz. Bugün,
bana sevgisini sunduğu günün
ve doğduğu gün annesinin ve
babasõnõn yaşadõğõ sevinci ya-
şõyoruz” dedi. Törenin “Işõk-
lar” bölümünde dünyada ve
Türkiye’de insan hakkõ ihlali
için yapõlan çalõşmalarõn su-
numu yapõldõ. Arto Tunçbo-
yaciyan, Kardeş Türküler ve
Sõla’nõn sahne aldõğõ törene,
Abdi İpekçi’nin kõzõ Nükhet
İpekçi, Toplumsal Bellek Plat-
formu Sözcüsü Canan Kaf-
tancõoğlu, yazar Adalet Ağa-
oğlu, TBMM İnsan Haklarõ
Komisyonu Başkanõ Prof. Dr.
Zafer Üskül, Prof. Dr. Turgut
Tarhanlõ, BDP milletvekili
Ufuk Uras, ÖDP Genel Baş-
kanõ Alper Taş ve çok sayõda
gazeteci katõldõ. (Fotoğraf:
MEHMET CEBECİ)
BARKIN ŞIK
ANKARA - ‘Balyoz’ sanõklarõ
arasõnda yer alan üç generalin
terfilerinin onaylanmamasõ nedeniyle
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde
(AYİM) açõlan davada kritik bir
gelişme daha yaşandõ. AYİM, Milli
Savunma Bakanlõğõ’nõn ardõndan
Başbakanlõk’tan da savunma istedi.
Başbakanlõk, terfi kararlarõnõn hangi
gerekçeyle onaylanmadõğõnõ
mahkemeye yazõlõ olarak bildirecek.
Milli Savunma Bakanlõğõ yetkilileri,
Başbakanlõk’õn yapacağõ savunmanõn
ardõndan AYİM’nin öncelikli olarak
“yürütmeyi durdurma” kararõ
almasõnõ bekliyor.
Milli Savunma Bakanõ Vecdi Gönül,
Yüksek Askeri Şûra’daki terfileri
onaylanmayan ‘Balyoz’ sanõklarõnõn
konuyu yargõya taşõmasõ üzerine,
mahkemenin kendisinden istediği
savunmayõ 12 Eylül referandumu
sonrasõnda AYİM’e gönderdi.
YAŞ’taki terfi kararlarõ Milli Savunma
Bakanõ Vecdi Gönül tarafõndan
imzalanmayarak geri gönderilen
Tümgeneral Halil Helvacıoğlu,
Tümgeneral Gürbüz Kaya ve
Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu,
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ne
dava açmõştõ. Mahkeme, önce Milli
Savunma Bakanlõğõ’ndan (MSB) hangi
gerekçeyle terfilerin onaylanmadõğõ
konusunda 27 Ağustos’ta savunma
istedi. AYİM, savunma için MSB’ye
10 gün süre tanõdõ. Söz konusu süre 6
Eylül’de doldu. Ancak Milli Savunma
Bakanõ Vecdi Gönül’ün, bakanlõğõn
hukukçularõna, Ankara dõşõnda olduğu
gerekçesiyle, savunmanõn 12
Eylül’den sonra gönderilmesi yönünde
talimat verdi. AYİM’in Milli
Savunma Bakanlõğõ’nõn yanõ sõra
Başbakanlõk’tan da savunma istediği
öğrenildi.
Sonraki atamalarda önemli
‘Balyoz’ sanõklarõ arasõnda yer alan üç
ismin atamalarõ, terfileri onaylanmõş
gibi yapõlmõştõ. Tümgeneral
Helvacõoğlu, korgeneral kadrosundaki
Jandarma Genel Komutanlõğõ
Değerlendirme ve Denetleme
Başkanvekilliği’ne, Tümgeneral Kaya,
yine korgeneral kadrosundaki Harita
Genel Komutanlõğõ’na ve Tuğamiral
Gavremoğlu, tümamiral kadrosundaki
Deniz Kuvvetleri Personel
Başkanlõğõ’na atanmõştõ. Üç general,
AYİM’den, “Terfi ettirilmemeleriyle
ilgili tasarrufun / işlemin iptal ve
yürütmenin durdurulmasını” talep
etmişti. Başvurular üzerine AYİM,
“Kararlar neden, hangi gerekçe ile
yürürlüğe konulmuyor” sorusuyla
önce MSB’den ardõndan da
Başbakanlõk’tan savunma istedi.
Helvacõoğlu, Kaya ve Gavremoğlu,
yargõ süreci tamamlanana kadar
süresiz izne çõkarõldõ. Bu üç isim ile
ilgili AYİM’in vereceği karar bundan
sonraki şûra toplantõlarõ açõsõndan
büyük önem taşõyor. AYİM’in
yürütmeyi durdurma kararõ almasõ
durumunda üç generalin atandõklarõ
görevlere başlayacaklarõ belirtiliyor.
Dink ödülü Vicdani Ret Hareketi ve Garzon’a
İstanbul Haber Servisi - Ulus-
lararasõ Hrant Dink Ödülü alan İs-
panyol yargõç Baltasar Garzon,
“Bağımsız bir yargıç varsa, ge-
zegenin en uzak yerinde bile ol-
sa, umut kaybedilmemiştir” de-
di. Yargõç Garzon, fikirlerinden
dolayõ insanlarõn takip edilmesi-
nin o ülkenin temel eksikliğini
gösterdiğini dile getirerek “En kö-
tü koşullarda ayrımcılığa karşı
mücadele edip cesaret örneği
göstererek hayatını veren kişi-
yi saygıyla anıyorum. Dink hak-
kındaki soruşturma hepimizin
utancı oldu” dedi.
Hoşgörüsüzlüğe, bağnazlõğa kar-
şõ çõkan ve habercilikte çoğulculuğu
savunan gazetecilere saldõrõnõn, en
kötü ve en çok kõnanabilecek sal-
dõrõ türlerinden biri olduğuna dik-
kat çekti. Uluslararasõ adalet sis-
teminin, insan haklarõndan muaf
serbest bölgelerin var olmasõna
izin vermeyeceğini savunan Gar-
zon, bunun bir gelenek değil vah-
şet olduğunu, herkesin buna karşõ
bir duruş sergilemesi gerektiğini be-
lirtti. Uluslarasõ adaletin söz alõp ce-
zasõzlõğa karşõ bir hareket başlat-
masõ gerektiğini söyledi.
Garzon şöyle devam etti: “Sa-
yıca çokuz ve büyümeye devam
edeceğiz. Keyfiyete ve hoşgörü-
süzlüğe karşı gerçek bir güç ola-
cağız. Bazen bir evrensel adalet
şekli, bazen bir savaşın kınan-
ması, bazen doğayı bozan ve en
zayıf olanları fakirleştiren başa-
rısız ve kültürsüz küreselleşme-
ye karşı mücadele ederek, bazen
diktatörlüklere karşı mücadele
edip, ortak çalışma programları
geliştirerek. Bazen de sınırların
halkların itibarını bozmaması
hakkını savunarak. Belki yakın
bir gelecekte dünyadaki bütün
‘Guantanamolar’ı sonlandırabi-
liriz. Belki sonunda, Birleşmiş
Milletler’in görevi olan, ulus-
lararası kuralların uygulanma-
sını talep etmesini sağlarız. Bel-
ki, her türlü insan hakkı ihlalini
engelleyecek evrensel bir prog-
rama sahip oluruz. Belki, arka-
daşlar, hep birlikte, cezasızlığı or-
tadan kaldırabilir ve gerçek
‘uluslararasõ adaleti’ kurarız.”
AİHM’nin kararı
Gazetecilerin sorularõnõ yanõtla-
yan yargõç, Dink’in ölümünde so-
rumlu olan kamu görevlilerinin
yargõlanmadõğõ ifade edilince,“Bu
durumu incelemek için AİHM’-
nin verdiği kararı dikkate alabi-
liriz. Bu karar Hrant Dink’in
korunması için gerekli tedbirle-
rin alınmasında eksikliklerin ol-
duğunu söylüyor. Bu eksikliğin
kaynağının da yargılanması ge-
rekir” karşõlõğõnõ verdi. Türki-
ye’de referandum sonucuna göre
darbecilerin yargõlanõp yargõlan-
mayacağõ konusundaki düşüncesi
sorulanca da “Öncelikle bu suç-
ların nasıl sınıflandırıldığına bak-
mak lazım. Bu suçlar, genel suç
olarak mı değerlendiriliyor, insan
haklarına karşı işlenmiş bir suç
mu? Uluslararası normların be-
lirlediği şekilde bu suçların sı-
nıflandırılması önemlidir. Ulus-
lararası normlar, insan hakları-
na karşı işlenmiş suçlara karşı
suskun değildir. Bunun kararı-
nı yargıçlar verecektir” dedi.
‘Bağımsız bir yargıç varsa
umut kaybedilmemiştir’
Uluslararasõ Hrant Dink Ödülü alan İspanyol yargõç Baltasar Garzon:
İNSANLIK İÇİN ÇALIŞIYOR
Y
argõç Garzon, 1998 yõlõnda Şilili cunta lideri Pinochet hakkõnda
İspanyol vatandaşlarõna işkence uygulamak ve öldürtmek suçla-
rõndan uluslararasõ tutuklama emri çõkardõ. Pinochet, İngiltere’de
16 ay ev hapsinde kaldõ. Arjantin’deki diktatörlük döneminde, 1976-1983
yõllarõ arasõnda kaybolan İspanyol vatandaşlarõ için Arjantinli ordu men-
suplarõna soykõrõm suçundan dava açtõ. Arjantinli deniz subayõ Adolfo
Scilingo, 2005’te insanlõğa karşõ suç işlediği gerekçesiyle 640 yõl hap-
se mahkûm edildi. Diktatör Franko döneminde kaybedilen 114 bin kişi
hakkõnda 2008 yõlõnda soruşturma başlattõ. Franko rejiminde işlenen suç-
lar için dokunulmazlõk sağlayan ‘Af Yasasõ’na karşõ geldiği gerekçesiyle
hakkõnda dava açõldõ. Mayõs 2010 yõlõnda görevinden alõnan Garzon La-
hey’deki Uluslarasõ Ceza Mahkemesi’nde görev yapõyor.
Yargıç
Garzon
Kart’tan Dink önerisi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP
Konya Milletvekili Atilla Kart, AİHM’nin Hrant
Dink cinayetinde sorumluluklarõ olduğu gerek-
çesiyle Türkiye’ye verdiği 133 bin 595 Avro taz-
minat cezasõnõn Başbakan Tayyip Erdoğan ve İç-
işleri Bakanõ Beşir Atalay’dan tahsil edilmesini
önerdi. Kart, TBMM’de düzenlediği basõn top-
lantõsõnda, AİHM ve Danõştay kararlarõna göre,
devletin ödemek zorunda kaldõğõ tazminat için
“kusurlu eylem ve işlemleriyle mağduriyetlere
ve haksõzlõklara yol açan bürokrat ve karar mer-
cilerine, rücu edilmesi gerektiğini” belirtti.
Sarhoş diyen Arınç’tan tazminat
ANKARA (ANKA) - CHP İstanbul Millet-
vekili Çetin Soysal, “kişilik haklarõna saldõrõda
bulunduğu” iddiasõyla Devlet Bakanõ ve Başba-
kan Yardõmcõsõ Bülent Arõnç aleyhine açtõğõ da-
vada 6 bin TL manevi tazminat kazandõ. Soysal,
MHP’nin Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanõ
Ömer Dinçer hakkõnda verdiği gensorunun gö-
rüşmeleri sõrasõnda Arõnç’õn kendisine “alkollü”
diyerek hakaret ettiği gerekçesiyle dava açmõştõ.
Koşaner, Bernardis’i kabul etti
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ge-
nelkumay Başkanlõğõ’nõn internet sitesinde yer
alan bilgi notunda, Hava Kuvvetleri Komutanõ
Orgeneral Hasan Aksay’õn resmi konuğu ola-
rak Türkiye’de bulunan İtalya Hava Kuvvetle-
ri Komutanõ Korgeneral Bernardis’in, Genel-
kurmay Başkanõ Orgeneral Koşaner’e nezaket
ziyaretinde bulunduğu bildirildi.
İşe iade davasını kazandı
İstanbul Haber Servisi - British Interna-
tional School’da kütüphane memuru olarak çalõ-
şõrken elektronik postalarõnõ izinsiz okuyan okul
yönetimi tarafõndan “mesajlaşma yoluyla siyasi
faaliyette bulunduğu” gerekçesiyle işten çõkartõ-
lan Hülya Osmanağaoğlu, işe iade davasõnõ ka-
zandõ. Osmanağaoğlu’nun, işverenin hem çalõş-
ma hem de özel hayatõnõn gizliliği haklarõnõ ihlal
ettiği gerekçesiyle açtõğõ ceza davasõ ise sürüyor.
Osmanağaoğlu, bir feminist haberleşme grubun-
da feminist tartõşmalara katõlõyordu.
Davullu zurnalı tahliye
MUĞLA (Cumhuriyet) - Bodrum’un Tur-
gutreis beldesinde 4 Haziran’da yapõlan yolsuz-
luk operasyonu kapsamõnda tutuklanan, aralarõn-
da eski Anavatan Partili Belediye Başkanõ Ali
Server Yazgan’õn da bulunduğu 47 kişinin tama-
mõ tahliye edildi. Yakõnlarõ, tutuklularõ, Muğla E
Tipi Kapalõ Cezaevi’nin önünde, önceki gece ya-
rõsõ davul zurnalarla karşõladõ. Operasyonlarda
gözaltõna alõnan 77 kişi, tutuksuz yargõlanacak.
Karikatür ödülü Meksika’ya
İstanbul Haber Servisi - Şişli Belediyesi
tarafõndan Avrupa 2010 Kültür Başkenti etkin-
likleri kapsamõnda düzenlenen Uluslararasõ Ka-
rikatür Yarõşmasõ’nõn ödülleri sahiplerini buldu.
45 ülkeden 284 karikatürcünün 828 eserinin yer
aldõğõ “Avrasya Köprüsü İstanbul” konulu
uluslararasõ karikatür yarõşmasõnda birincilik
ödülü Meksika’dan Angel Boligan, ikincilik
ödülü Bulgaristan’dan Rumen Dragostinov,
üçüncülük ödülü Türkiye’den Hicabi Demir-
ci’ye verildi. Dereceye girenlere ödülünü Şişli
Belediye Başkanõ Mustafa Sarõgül ve İl Milli
Eğitim Müdürü Muammer Yõldõz verdi.