Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 17 EYLÜL 2010 CUMA
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Mazide Saklananlar
Bilmiyorum, Tuncay Özkan, Mustafa
Balbay, Mehmet Haberal, Fatih Hilmioğlu
ve onlarla aynı kaderi paylaşan arkadaşlar,
bu son olaylar karşısında neler
hissediyorlar, neler söylüyorlar?
Ama ben hödüklüğün bu kadarı
karşısında “vallahi pes!” diyorum.
Bir sürü adam, şu anda işlenen
cinayetlere, şu anda yaşanan insan hakları
ihlallerine zerrece aldırmadan, büyük birer
kahraman edasıyla, 30 yıl öncenin hesabını
sormak üzere mahkemelere başvuruyor.
Bunlar nafile başvurulardır.
Mevzuat, 12 Eylül kasaplarının
yargılanmasına izin vermiyor.
Verse bile neyin hesabını kimden nasıl
nereye kadar soracak, sorabileceksin?
Ben 12 Eylül’de, tutukluluk kurumunun
yargısız infaza dönüştürülmesiyle hiç
mahkûmiyetim olmadan yattığım 38 ayın
hesabını kimden soracağım?
Doğru dürüst gerekçesi bile olmayan,
keyfi tutukluluğu uzatan askeri yargıçlardan
mı?
Mahkûmiyet kararlarını bozduğu halde
tahliyeye karar vermeyip, “yine de yatsınlar”
diye aldırmayan Askeri Yargıtay’dan mı?
Hakkımda, “bu Muammer Aksoy ile
Avrupa’daki komünistlerin başıdır” içerikli
MİT raporunu imzalayıp, hâkimlere kanaat,
savcılara delil olsun diye dava dosyasına
koyduran Nurettin Ersin’den mi?
Her duruşmanın arifesinde, mahkeme
heyetine, televizyon aracılığıyla selam
gönderen, bu konuda Askeri Yargıtay’ı da
es geçmeyen Kenan Evren’den mi?
Şimdi 30 yıl aradan sonra, benimle aynı
yöntemle yatırılan, dolayısıyla aynı kaderi
paylaşan insanların acısına bigâne kalarak,
kendi geçmişime ağlayarak ya da şu anda,
gözlerimin önünde işlenmekte olan cinayeti
görmezden gelip, geçmiş cinayetin hesabını
sorarak mı vicdanımın sesini susturacağım?
İşlenmiş cinayetin hesabını sormak iyidir
ama maktulü geri getirmez. Oysa
işlenmekte olan cinayeti engellerseniz bir
ölümün de önüne geçersiniz.
Kimse “12 Eylül’ün hesabı sorulmasın, biz
de sormayalım” demiyor.
Ama sivil faşizmin halihazırda işlediği
cinayetleri görmezden gelip, eski
cinayetlerin hesabının peşine düşerek,
adalet ve özgürlük aradığını söylemek
büyük sahtekârlıktır.
Silivri Kampusu’nu görmeden, Diyarbakır,
Metris, Mamak cezaevlerinden bahsetmek,
kalpazanlıktır.
“Askeri faşizme de, askeri vesayete de
hayır, sivil faşizme, sivil vesayete de hayır”
demeyenler korkaklıklarını askeri diktanın
arkasına gizleyenlerdir.
İçinde yaşadığı faşizmi görmeyip, geçmiş
faşizme hayır diyenler, mazide saklanan
daltabanlardır.
Onların ağababaları da, çöpçü olarak
çalışmak için Avusturya’ya giriş vizesi
alamayan yurttaşlarımızın çaresizliği
karşısında, geçmişte iki kez Viyana
kapılarına dayandığımızı söyleyerek maziye
kaçarlardı.
Şimdiki sefaletinin nedenlerini irdelemek
ve gidermek yerine maziye kaçanların
öyküsü hazindir ve ne yazık ki son elli
yılımızın heba olmasının sebebi bunlar
olmuşlardır.
Sağdaki, “bir zamanlar Osmanlı’ya bak ne
kadar görkemliydik,” perişanlığı, zaman
içinde aynı kafa yapısındaki solcularda,
yaşamakta olduğu faşizm ile kol kola girip,
artık tehlikesi kalmamış mazinin faşizmine
direnmek şeklinde tezahür ediyor şimdi.
Müruru zamana (zamanaşımına) uğramış
sol, yürürlükte olan faşizmle kol kola kadük
olmuş faşizmden hesap soruyor.
Daha doğrusu, geçmiş faşizmin
sorumlularından hesap sorduğunu ileri
sürerek, bizi aldatıyor.
O Kenan’lar, o Nurettin’ler, o Tahsin’ler,
sahnede görünen kuklalardır. Onlardan
hesap sormaya kalkmak biçareliktir. Bu
biçarelere seslenmek gerekir:
-Sıkıysa kukla yerine kuklacıdan hesap
sorsanıza!
Ama boşuna nefesini yormayın. Onlar bu
hesabı soramazlar.
Çünkü kuklacı, aslında geçmişin askeri
faşizmi gibi bugünün sivil faşizminin iplerini
de elinde tutmaktadır.
Kuklacı otuz yıldan beri değişmiyor.
Değişen kuklalar.
Hatta otuz yıl öncesinden farklı olarak,
kuklacı, o zamanın kimi solcularını da
koleksiyonuna kattı.
Maziye kaçıp saklananlar da işte onlar!
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Kõlõçdaroğlu, Brüksel’le işbirliğinin artacağõnõ belirterek, ‘Türkiye’yi AB’ye sosyal demokratlar taşõyacak’ dedi
Yasalarõ ortak takip kararõUTKU ÇAKIRÖZER/ÇİMEN
TURUNÇ BATURALP
BRÜKSEL - CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu’nun Brüksel’deki te-
maslarõ sõrasõnda CHP ve AB Ko-
misyonu önümüzdeki dönemde çok
daha sõkõ bir işbirliği içinde hareket
edileceği konusunda net mesajlar
verdi. Brüksel’deki temaslarõ sõra-
sõnda AB Komisyonu’nun genişle-
meden sorumlu üyesi Stefan Füle ile
görüşen Kõlõçdaroğlu, bundan böy-
le uzmanlarla birlikte daha sõk Brük-
sel’e gelerek AB’ye düşüncelerini
aktaracaklarõnõ söyledi. Kõlõçdaroğ-
lu, “Yargı bağımsızlığı konusun-
daki duyarlılığımızı Füle’ye ve
arkadaşlarına aktardık. Aynı du-
yarlılıkları paylaştıklarını ifade
ettiler” dedi. Komisyonda, “de-
mokrasilerde iktidara güç kat-
maktan çok iktidarın gücünü
kontrol eden mekanizmalara ana-
yasalarda yer vermek gerektiğini”
ifade ettiğini belirten Kõlõçdaroğlu,
bu konuda komisyonla düşünce bir-
liği içinde olduklarõnõ söyledi. Kõ-
lõçdaroğlu, “Uygulamaları AB bu-
radan, biz de parlamentodan iz-
leyeceğiz” diye konuştu.
Görüşme sonrasõnda düzenlenen
ortak basõn toplantõsõnda Kõlõçda-
roğlu ile birlikte son derece verim-
li bir toplantõ gerçekleştirdiklerini di-
le getiren Füle ise Kõlõçdaroğlu ile
karşõlõklõ güven tazelediklerini ve bu
işbirliğini önümüzdeki dönemde
daha da güçlendireceklerini vurgu-
ladõ. Anayasa paketini doğru yolda
atõlmõş bir adõm olarak görmelerinin
ardõnda yatan gerekçeleri Kõlõçda-
roğlu’na aktardõklarõnõ ifade eden
Füle, “Aynı zamanda Kılıçdaroğ-
lu’na paketin kabul ediliş şekli ile
ilgili komisyonun tavrının tutar-
lı olduğunu da söyledik. Başından
beri önce hükümet, sonra diğer
bütün siyasi aktörlerin anayasal
paketin kabul ediliş sürecine
mümkün olan üst düzeyde katılım
sağlamalarından yana olmalarını
istedik” dedi.
“Kılıçdaroğlu’nu bu paketin
kabul edilişini izleyen yasal dü-
zenlemelerin yapıldığı süreci ya-
kından izleyeceğimize dair gü-
vence verdik” diyen Füle, CHP ile
bundan sonra başka konularda da
görüş alõşverişinde bulunduklarõ
toplantõlarda bir araya gelecekle-
rini vurguladõ.
Daha sonra Avrupa Politika Mer-
kezi’nde yapõlan yuvarlak masa top-
lantõsõnda konuşan Kõlõçdaroğlu,
“Türkiye’yi AB’ye sosyal demok-
ratların taşıyacağını ve AB’yi
araçsal görmediklerini” dile getirdi.
Kõlõçdaroğlu, yeni bir anayasanõn
önemini vurgulayarak 1982 Anaya-
sasõ üzerinde bugüne kadar yapõlan
değişikliklerin yetersiz olduğunu ve
bu yüzden şu anda Türkiye’de 48 ga-
zetecinin tutuklu olduğunu, mil-
yonlarca yurttaşõn telefonlarõnõn
izinsiz dinlenerek iletişim özgürlü-
ğünün ihlal edildiğini, seçmen ira-
desinin önemli bir kõsmõnõn Meclis
dõşõnda kaldõğõnõ dile getirdi. Kõlõç-
daroğlu’nun, üyeliğe aday olan bir
ülke olarak Türkiye’nin başta İran ve
İsrail olmak üzere komşu ülkelere
yönelik politikasõnda AB ile eşgü-
düm içerisinde olmayõ çok önemli
gördüğünü söylemesi dikkat çekti.
Türkiye’nin yüzünü Batõ’ya, çağ-
daş uygarlõğa çevirdiğini ve bu ek-
sen üzerinde durduğunu belirten
Kemal Kõlõçdaroğlu, “Türkiye’nin
bu eksenden dönmesi söz konusu
değildir” dedi.
Rasmussen: Kılıçdaroğlu
yeni bir umut
CHP lideri Kõlõçdaroğlu, Avrupa
Sosyalist Partisi (PES) Başkanõ Po-
ul Nyrup Rasmussen’le görüşme-
sinden de “ortak yol haritası” ile
çõktõ. Rasmussen görüşme sonra-
sõnda, “Kılıçdaroğlu yeni bir umut.
Kendisiyle her alanda işbirliğini
geliştirmek ve Türkiye’yi AB’ye
sokmak için yol haritası belirledik.
Paylaştığımız ortak değerler olan
insan hakları, bağımsız yargı, ba-
ğımsız medya, kadın-erkek eşitli-
ği, sendikal haklar gibi konularda
birlikte hareket edeceğiz” dedi. Kõ-
lõçdaroğlu da, PES ile CHP teşkila-
tõnõn ortak seminerlerde bir araya ge-
leceğini duyurdu.
AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle ile
görüşen Kõlõçdaroğlu, “Yargõ bağõmsõzlõğõ konusundaki
duyarlõlõğõmõzõ Füle’ye ve arkadaşlarõna aktardõk” dedi. Füle ise
Kõlõçdaroğlu ile karşõlõklõ güven tazelediklerini ve bu işbirliğini
önümüzdeki dönemde daha da güçlendireceklerini vurguladõ.
Kõlõçdaroğlu, Avrupa Politika Merkezi’nde yapõlan yuvarlak masa
toplantõsõnda yaptõğõ konuşmada da, “Türkiye’yi AB’ye sosyal
demokratlarõn taşõyacağõnõ” dile getirdi.
CHP Genel
Başkanı
Kemal
Kılıçdaroğlu,
Avrupa
Sosyalist
Partisi
Başkanı Poul
Nyrup
Ramussen ile
görüştü.
Kılıçdaroğlu,
Rasmussen’e
Türkiye’yi
tanıtan
birkitap
hediye etti.
(Fotoğraf: AA)
CHP’li Ali Rõza Öztürk, AKP lideri Erdoğan’a 25 milyon dolarlõk referandum
yardõmõ iddialarõ konusunda hukuki girişimde bulunup bulunmadõğõnõ sordu
Bağış iddiası Meclis gündeminde
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- İran’õn AKP’ye 25 milyon dolar yar-
dõmda bulunduğu iddiasõ Meclis gün-
demine taşõndõ. CHP Mersin Millet-
vekili Ali Rıza Öztürk, iddialarõ
Başbakan Tayyip Erdoğan’a sordu.
Daily Telegraph gazetesinin
İran’dan AKP’ye para yardõmõ ya-
põldõğõ iddiasõyla ilgili tartõşmalar
sürüyor. AKP Genel Başkan Yar-
dõmcõsõ Ömer Çelik, gazetenin ha-
berin arkasõnda durmasõ üzerine ikin-
ci bir açõklama daha yaparak iddianõn
gerçeği yansõtmadõğõnõ söyledi.
CHP Mersin milletvekili Ali Rõza
Öztürk de TBMM Başkanlõğõ’na ver-
diği bir soru önergesiyle iddialarõ Baş-
bakan Erdoğan’a sordu. Öztürk,
“İran devletinin AKP’ye referan-
dum için 25 milyon dolar yardım
yaptığı, yardımın İranlı Ahl-beit
kuruluşu tarafından İHH üzerin-
den Başbakan Erdoğan’a ulaştı-
rıldığına” ilişkin İngiliz Daily Te-
legraph’õn haber yaptõğõnõ belirtti.
Öztürk, AKP dõşõnda referandumda
Evet oyu kullanacak parti ve kişile-
re de aynõ yoldan para yardõmõ ya-
põldõğõ iddialarõnõn da ortaya atõldõğõnõ
belirterek şu sorularõn yanõtlarõnõ is-
tedi. “Türk ve İngiliz basınında
yer alan ‘İran AKP’ye 25 milyon do-
lar bağõş yaptõ’ iddiaları doğru mu-
dur? Doğru değilse bu haberlere
karşı herhangi bir hukuksal giri-
şimlerde bulunulmuş mudur? Bu-
lunuldu ise bu girişimler neler-
dir? İddialar arasında yer alan
AKP dışında da referandumda
evet oyu kullanacak olan parti ve
kişilere aynı yolla yardım yapıldı-
ğı doğru mudur? Doğru ise bu
parti ve kişilerin adları nelerdir?”
Öztürk, önergesinde AKP’nin re-
ferandum sürecinde “Kaç gazeteye
kaç gün ilan verdiği, verilen ilan-
ların karşılığının ne kadar olduğu,
kaç billboard’a toplam kaç liralık
ilan verdiği, kampanyada toplam
kaç lira harcadığı ve harcamaların
hangi kaynaklardan karşılandı-
ğı” sorularõnõ da yöneltti.
EL EZHER’E DESTEK
Diyanet:
Çarşaf ve
peçe yok
Kadõnlarõn çarşaf ve
peçe ile dõşarõ
çõkabilecekleri görüşünün
doğru olmadõğõnõ belirten
Diyanet yetkilileri, “Bir
kimsenin başõnõ örtüp
örtmemesi onun Müslüman
olmasõnõn ön şartõ değil,
dinin içinde kalan dindarlõk
tarzõ ve tercihidir” dedi.
FIRAT KOZOK
ANKARA - Mõsõr’daki El Ezher
Üniversitesi’nden üst düzey bir
yetkilinin Fransa’nõn kamuya
açõk yerlerde peçeyi yasaklama
girişimine yönelik desteğine
Diyanet de katõldõ. Diyanet’in
İlmihal kitabõnda “Ancak çarşaf
ve peçe ile dışarı çıkabileceği,
yabancı erkeklerin yanında
ağız ve burnunu örtmesi, hatta
bir gözünü kapatması gerektiği
görüşünün doğru olmadığı”
belirtiliyor. Diyanet İşleri
Başkanlõğõ’nõn “İslam ve
Toplum” konulu İlmihal
kitabõnda birey ve toplumlarõn
örtünme konusunda geçmişten
bu yana farklõ din ve kültürlerin,
moda, dõş tesir, yabancõlaşma ve
toplumsal çözülme gibi değişik
etkenlerin sonucu farklõ ölçü ve
anlayõşlara sahip olduğu
anõmsatõlõrken örtünme
konusunda, bölgeler hatta aynõ
din ve ülke mensuplarõ arasõnda
bile farklõ çizgilere
rastlanõlabildiği belirtiliyor.
Örtünmenin sõnõrõnõn cinslere ve
arada mahremiyetin bulunup
bulunmamasõna göre farklõlõk
taşõyabileceği belirtilen kitapta,
Kuran ve sünnette yer alan
hükümlere işaret ediliyor.
Kitapta, şu ifadelere yer
veriliyor: “Erkeğin ve kadının
namus ve iffetlerini korumaları
ve kadının örtünmesi
gereğinden söz eden bu
ayetlerde, örtünme için belli
bir şekil şartı ve model
önerilmediği görülür. Bu
sebeple de Kuran’ın bu
anlatımından yola çıkarak
kadınların ancak çarşaf ve
peçe ile dışarı çıkabileceği,
yabancı erkeklerin yanında
ağız ve burnunu örtmesi, hatta
bir gözünü kapatması
gerektiğini söylemek isabetli
olmaz. Dikkat edilirse konuyla
ilgili Kuran ayetleri, kadın ve
erkeğin fitneye ve şüpheye
sebep olmayacak, karşı cinsin
arzusunu kışkırtmayacak, ağır
başlılığını koruyacak tarz ve
biçimde örtünmesini
istemektedir. Bundan, vücut
hatlarını gösterecek kadar dar
ve ince elbiselerin giyilmesinin
doğru olmadığı sonucu çıkar.
Buna karşılık erkeklerin
şalvar, kadınların etekleri
yerlerde sürünen uzun etek ve
pardösüler giymesi dinin
gereği olarak değil de kişisel
tercih ve zevk olarak
görülmelidir.”
Diyanet İşleri Başkanlõğõ’ndan
üst düzey bir yetkili de 14 asõrlõk
uygulamada kadõnlarõn başlarõnõ
örtmelerinin dini bir gereklilik
olarak kabul edildiğini, bir
insanõn dininin gereklerini
yerine getirip getirmemesinin de
kendi özgür iradesine bağlõ
olduğunu söyledi. Aynõ yetkili,
“Bir kimsenin Müslüman
olması için İslamı din olarak
kabullenmesi, dinin temel
inanç esaslarını benimsemesi
yeterli olup namaz kılıp
kılmaması, şu veya bu dini
vecibeyi yerine getirip
getirmemesi, başını örtüp
örtmemesi onun Müslüman
olmasının ön şartı değil, dinin
içinde kalan dindarlık tarzı,
tercihi ve sorumluluğudur”
dedi.
BAHÇELİ’DEN GÜLEN’E SERT ELEŞTİRİ:
Karalama kumandası
okyanus ötesidir
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - MHP Genel Başka-
nõ Devlet Bahçeli, parti teşki-
latlarõna gönderdiği genelgede,
AKP ve Fethullah Gülen’e
zehir zemberek eleştiriler yö-
neltti.
Referandumdan sonra Tür-
kiye açõsõndan “va-
him” bir sürecin kapõ-
larõnõn da açõldõğõna
işaret eden Bahçeli,
Başbakan Tayyip Er-
doğan’õn “başkanlık
sistemi” tartõşmasõ baş-
latmasõnõ ve Demokra-
tik Toplum Kongre-
si’nin “Ankara te-
masları”nõ eleştirdi. Erdoğan’õn
referandum akşamõ “okyanus
ötesi” diyerek Fethullah Gü-
len’e teşekkür etmesinin de
“referandumdaki işbirliğinin
ikrarı” olduğunu ifade etti.
Başta Başbakan Erdoğan ol-
mak üzere AKP kadrolarõnõn,
“ülküdaşlarının” kararlarõnõ
etkilemek için “rezilce tak-
tikler” izlediğini kaydeden
Bahçeli, “Ülkücülerden bir
bölümünün MHP’ye oy ver-
mediği yönündeki iftiralara”
hiçbir partilinin itibar etmeye-
ceğine AKP’nin de tanõk ola-
cağõnõ savundu.
“MHP’ye yönelik karala-
ma kampanyasının hareket
merkezi AKP, kumanda oda-
sı okyanus ötesidir” di-
yerek bir kez daha Fet-
hullah Gülen’i hedef
alan Bahçeli, “AKP’nin
partimize gönül ver-
miş değerli arkadaşla-
rımızı kandırmak
maksadıyla kalleşçe
yaptığı siyasi propa-
gandadan bir an önce
vazgeçmesini şimdilik ihta-
ren bildirmek isterim. Aksi
takdirde MHP’nin mahremi-
yetine girerek veya el uzatarak
davamıza yönelik tertibat için-
de olmalarının, mensupları
üzerinde tuzaklar kurmaları-
nın, acı hatıralarımızı istismar
ederek duygusal ifadeler ma-
rifetiyle siyasal çıkar sağla-
malarının bedeli muhatapla-
rı için ağır olacaktır” dedi.
CHP’Lİ ATEŞ: KURULTAY İSTEMİYORUZ
‘Güçlü genel sekreter
partiyi güçsüz yaptı’
TÜREY KÖSE
ANKARA - Eski CHP Genel
Başkanõ, Antalya Milletvekili
Deniz Baykal, “Güçlü genel se-
kreterlik modeline son vere-
cek tüzük değişiklikleri uygu-
lansın” mesajõ verirken; kendisine
en yakõn isimlerden bi-
ri olan Ankara Millet-
vekili Yılmaz Ateş,
“Olağanüstü kurultay
talebimiz yok, imza
toplama falan gibi bir
girişimimiz yok. Ge-
nel başkan eğer bir yo-
lunu buluyorsa kurul-
taya gitmeden yapsın
ama tüzük değişikliklerini yü-
rürlüğe koysun” dedi.
Yõlmaz Ateş, “Olağanüstü ku-
rultay toplanması için imza
toplayacak mısınız” sorusuna
“Öyle bir şey yapmayız. Bizim
talebimiz olağanüstü kurultay
değil, tüzüğün yürürlüğe ko-
nulup partinin kurumsallaş-
masını sağlamak” yanõtõnõ ver-
di. Ateş, “Kurultay toplanma-
dan tüzük nasıl yürürlüğe ko-
nulacak, PM nasıl yenilene-
cek” sorusu üzerine, “Hukuk-
çulara inceletmeli, daha önce bu
yetkiyi PM’ye vermiştik. Yö-
netim, ‘ben bu tüzük olayõnõzõ
saygõyla karşõlõyorum, tüzüğü
uygulayacağõm ama PM seçimi
koymayacağõm’ da diyebilir. Biz
illa olağanüstü kurultaya
gidip PM seçimi yap, de-
miyoruz. Tüzük değişik-
likleri genel başkanın eli-
ni de güçlendirir. Kendi
kadrosuyla çalışma ola-
nağı da verir” karşõlõğõnõ
verdi.
“Sizin asıl hedefiniz
güçlü genel sekreterlik
modeli ve Genel Sekreter Önder
Sav mı” sorusuna da Ateş, “Güç-
lü genel sekreterlik partiyi güç-
süz yaptı. Önder Bey tüzük de-
ğişikliğine karşı çıktığı zaman,
Deniz Bey ‘Kendine gel, sen de
ben de bir yaşa geldik, bugün va-
rõz, yarõn yokuz, partiyi kurum-
laştõralõm görev başõndayken’ de-
mişti. Partiyi yeniden yapılan-
dırmak lazım. Benim derdim
parti, Sav değil” yanõtõnõ verdi.