20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÖRÜŞ AHMET TAN Ampullü 1 Aydın Aziz Nesin nihayetinde bir sanatçıdır... Benzeri az bulunur bir sanatçıdır. Bu nedenle... Yüzde 58’e bakıp bakıp da “Sonucu yıllar önce, yüzde 2 hata payı ile Aziz Nesin bildi!” (*) diye espri yapanlara gülmek gerekmez. Aziz Nesin üstün bir sanatçı olduğu için genel konuşur. Biz sanatçı değiliz. Özel konuşabiliriz. Çok affedersiniz ve affetsinler, asıl aptallığı sayın iktidar yapmıştır... Ve “Hayır” diyecek halkı peşinen “aptal” ilan etmiştir. Bu arada çok yararlı bir halt daha etmiştir: Oylamaya katılmayacaklara bizzat Sayın Başbakan “Hayırcı” damgası vurmuştur. Sandığa 4 gün kala Şanlıurfa Meydanı’nda şöyle demişti: “Oy vermemek, hayır demektir!” Başbakan çok haklı... Bir milletin yazgısını belirleyen en temel yasa için oy vermeyen / destek vermeyen seçmen o yasaya karşı demektir. 13 milyon 682 bin 568 seçmen oylamaya katılmadı. Ve Başbakan’ın koyduğu ölçüye göre “Hayır” dedi. Bir de katılıp resmen “Hayır” diyenler var: 15 milyon 854 bin 414’tür. Başbakan’ın hesabına göre “Hayır” oylarının toplamı 29 milyon 536 bindir. “Evet” oyları ise 21 milyon 788 bin 888’de kalmıştır. Yasal sonuç yüzde 57.88 evet-yüzde 42.12 hayır olarak tecelli etmiş olsa da yukarıdaki satırlar da.. Bir siyasal tahlildir. Üstelik bu tahlilin ölçütünü de “Oy vermeye gitmeyen, hayır demiş olur!” diyen Başbakan koymuştur. Her tahlil bir görüştür. Ve kavramsal çelişkiler taşımadığı ve iç tutarlılığı olduğu sürece her görüş açıklanmaya değerdir. Ama ülkenin ve medyanın her yanı iktidar yaltakçısı, sözde demokrasici ampullü aydınlarla sarılmıştır. Görüşün her türünden rahatsız oluyorlar. Halkoylaması gecesi birkaç TV’de yukarıdaki satırları dile getirdim. İktidar siyasilerinden tepki beklerken her nedense çatlak ses bir başka çevreden geldi. Bir yargıç (yoksa savcı mı?) mesleki unvanı yerine Demokrat Yargı Derneği Yöneticisi imzasını kullanmayı tercih eden biri, “tahlilin ciddiyet seviyesini” yeterli yükseklikte bulmamış ve Star’a tam bir sayfa dolusu yazı döşenmiş. Her paragrafında entelektüel görünmek üzere de, belli ki hem kendisini, hem sözlükleri hem de “google”ı epeyce paralamış. Konfüçyüs’ten girip, Montesquieu’yü geçerek Orwell’den çıkmış... Tüm meselesi iktidarın dikkatini çekmek olamaz. Elbette, yeni anayasa ile yeni biçim verilen yüksek yargı organlarına dikey geçiş gibi bir meramı da olamaz. Çünkü yargının siyasallaşmasına sonuna kadar karşı olduğunu söyleyip duruyor. Ama nedense bir yargıç (yoksa savcı mı?) sıfatı taşıdığı halde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu aklı sıra yerden yere vuran yazılar kaleme almadan de edemiyor. Halkoylaması sürecindeki son yazısının başlığına bakın ne olduğunu anlayın. “Kılıçdaroğlu’nun, ‘üreticiye faydası olmadığını’ gerekçe göstererek anayasaya hayır oyu istemesi, ciddi bir ahlaki problem taşıyor!” (Faruk Özsu- Demokrat Yargı Derneği - 10 Ağustos 2010 Star) Görevdeki bir yargıcın (yoksa savcı mı?) “dernek yöneticisi” sıfatının arkasına sığınarak AKP liderine medya desteği vermesi, nasıl bir problem? Ahlaki tarafı elbette bizim dernekçinin kendini ilgilendirir. Ama, yargı tarafı tüm bir ülkeyi ilgilendiriyor. (*)- Türk halkının yüzde 60’ı aptaldır! MERİÇ MELİDEDEOĞLU Çoktan unuttuk; “1961 Anayasası”nın evrensel insan haklarına dayalı onca özgürlüğü içerdiğini; tam anlamıyla döneminin çağdaş bir anayasası olduğunu... Bu Anayasa’nın temelini oymaya ilk başlayanın da Süleyman Demirel olduğunu... Anayasa’nın sunduğu özgürlüklerin üstüne bir “şal örtülmesi”ni isteyenin de, ünlü bir “Anayasa Profesörü” olduğunu... “1961 Anayasası”nın kazandırdığı “yürütme”nin “yargı” denetimine açık olmasını bir türlü içine sindiremeyip çığlıklar atanın da 1980’in Adalet Partisi ve liderinin olduğunu... Dönemin iktidar basınının öncüsü Tercüman’ın Başyazarı N. Ilıcak’ın, bu denetlemeyi, “Taşlar bağlı köpekler serbest!” diye haykırarak sloganlaştırdığını... Sonunda Anayasa Profesörü’nün isteği - bütünüyle olmasa da- yerine getirildi; “1961 Anayasası”nın özgürlüklerine “şal” örtüldü. “1982 Anayasası” kabul edildi. Ne var ki, “erkler ayrımı”, hâlâ yürürlükteydi; Tercüman’ın diliyle söylersek, az çok “taşlar” bağlanmıştı, ama köpekler yine de serbest değildi... Demek ki “hedef”, “erkler ayrımı”nın etkisizleştirilmesi, sanallaştırılması olmalıydı; sonrası kolaydı. Kuşkusuz bu amaca bir atlayışla varılmazdı; bir sürece yayılmalı, adım adım; sindire sindire yapılmalıydı. Öyle de oldu sanırım. “1982 Anayasası”nda “16” kez değişiklik yapıldı. “17.”si de “12 Eylül 2010”da. Yapılan bu değişikliklerin büyük bir bölümünü anımsıyorum: Kimisine karşı “eylem” yaptık; ama sayı olarak karşıma çıkınca doğrusu afalladım. Acaba böyle başka bir ülke/ülkeler var mı? Soruya taptaze bir yanıt bekleyip duruyordu. Eylülün ilk haftasından bu yana Sri Lanka (Seylan Adası) bu konuda dünya gündemindeydi; her türlü basında boy boy yer aldı. Çünkü anayasası “18.” kez değiştirilmişti. Demek bizden ilerideydi (!) Sri Lanka... Başkanlık sistemiyle yönetilen ülkede, her gücün sahibi Başkan Rajapaksa; bu değişiklikle “yargı” erkini de bütünüyle avcuna alıyordu. Başkanı dizginleyen “Anayasal Komisyon” da artık yoktu; olsa da bir anlamı olamazdı. Çünkü Başkan, tüm yargıçları, savcıları - polisleri de- en büyüğünden en küçüğüne dek tek başına atayacak, terfilerine de “o” karar verecekti... Peki! Geçen pazar günü Türkiye’de de “evet”lenen bu değil mi? Böylece Başbakan Erdoğan’ın doğrudan ya da “dolaylı” yoldan “yargı”yı denetimine alması gerçekleşmedi mi? Demek Tercüman’ın, N. Ilıcak’ın “30” yıllık “düş”ü yaşama geçiyor, “taşlar” bütünüyle “bağlanıyordu!”... Ne var ki, bu iki ülkede, birinde bitip ötekinde başlayan, içerikleri “öz” bakımından örtüşen bu iki anayasa değişikliğinin “oluş yöntemi” başka başkadır. Sri Lanka’da Başkan Rajapaksa, halkoylamasına gitmedi. “Ben yaptım oldu!” yoluyla bir solukta gerçekleştirivermiş değişikliği... Halkoylamasını açıkça kazanırdı, diyorlarsa da; Başkan Rajapaksa’nın bir “risk” gördüğü de ortak kanı. Halkoylaması sürecinde yapılacak kampanyalarda, bu “değişiklik” incelenip tartışılırken “olumsuz” yönleri de ortaya çıktığında belki halkın desteğini çekmesi söz konusu olabilirdi, deniyor. Öyle ya, Başkan halkını bilir; “aydınlanan” Sri Lankalılardan olumsuz bir sonuç alma olasılığını ciddi bulduğundan, değişikliği “risk”e atmadı demek. Evet, bizde “halkoylaması” yapıldı; “iktidarın hazırladığı” değişiklik olabildiğince incelendi, az da olsa tartışıldı, olumsuzluklar ortaya kondu, toplum uyarıldı, bilgilendirilmeye çalışıldı, diyerek burda kesersek eksik olur. Çünkü bu halkoylaması “süreci” içinde, başka bir “süreç” daha yaşatıldı. Toplumun bir bölümünü, değişikliği “evet”lemesi için yedirdiler, içirdiler, dolaplarını doldurdular, “kömür”lendirdiler, “para”landırdılar... Sanırım böylesini ne Sri Lanka halkı düşleyebilirdi; ne de Başkan Rajapaksa!.. Türkiye ve Sri Lanka [email protected] 17 EYLÜL 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SA- ĞA: 1/ Bir tür ökçe- siz ayakkabõ. 2/ 1950’li yõllarda ülkemizde bü- yük seyirci top- layan, Raj Ka- poor’un hem oynayõp hem de yönettiği Hint filmi... Parlak kõrmõzõ renkte bir süs taşõ. 3/ Bir nota... Adõya- man’õn Gölbaşõ ilçe- sinde bir göl. 4/ “Gü- müş sepet” de deni- len, pembe ya da be- yaz çiçekli bir saksõ bitkisi... Bir renk. 5/ Osmanlõ devletinde yüksek görevlerde bu- lunan ve paşa sanõnõ ta- şõyan kimselere verilen ad... Eski dilde su. 6/ İskambilde bir kâğõt... Tütün diz- mek, kurutmak ve işlemek için kullanõlan üstü kapa- lõ sergi. 7/ Yiğit, kahraman... Boğa güreşi yapõlan alan. 8/ Aydõn ilinde ünlü bir antik kent. 9/ Eskimiş giye- cek... Hz. Muhammed’i övmek ve ondan şefaat dile- mek amacõyla yazõlan kaside. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Deriden yapõlmõş eşya. 2/ İşsiz, aylak... Sözsüz oy- nanan köy seyirlik oyunlarõnõn genel adõ. 3/ Lantan ele- mentinin simgesi... Sõkõntõ veren, acõ çektiren. 4/ Tu- luat tiyatrolarõnda Doğu giysileriyle yapõlan dansõn adõ... Halk dilinde ayrana verilen ad. 5/ Satrançta bir taş... Avrupa Birliği’nin kõsa yazõlõşõ. 6/ “Kakım” da de- nilen kürk hayvanõ... Kuytu ve sõcak yer. 7/ Orta Av- rupa’daki dağ sõrasõ... Siyasal çekişmelerin geçtiği yer. 8/ Deniz teknelerinin iç yanlarõ. 9/ Sersem, budala... Türk tasavvuf müziğinde bir form. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K Ü L L Ü O B A Ü R E F R İ G O L E Y A L Z O R T M D E N R A E P İ Ç U T A P U A N R E U E M P A T İ İ Z R A M A Y A N A S E K İ E R İ M 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Amasya’da burs alan 19 kõz öğrenciden 13’ü üniversiteyi kazanarak büyük bir başarõya imza attõ Türkan Saylan’ın izindelerMEHMET MENEKŞE AMASYA - Çağdaş Yaşamõ Destekleme Derneği (ÇYDD) Kardelenler Projesi kapsamõnda Amasya’da burs alan 19 kõz öğ- renciden 13’ü üniversiteyi ka- zanarak büyük bir başarõya im- za attõ. Genç kõzlar, ÇYDD’nin kurucusu Türkan Saylan’a da teşekkür etmeyi unutmadõlar. Amasya’da ÇYDD’nin des- teğiyle eğitimlerini sürdüren 19 öğrenciden 3’ü hukuk, 2’si elek- trik elektronik, 2’si bilgisayar, 3’ü işletme mühendisliği, 2’si Türkçe ve sõnõf öğretmenliği, 1’i de hemşirelik bölümünü kazan- dõ. Üniversiteyi kazanan öğren- cilerle şube binasõnda bir araya gelen Şube Başkanõ Ülker Ba- tur, kõz öğrencilerin başarõsõnõn gurur verici olduğunu ve burs- larõnõn üniversite eğitimleri süre- cinde de devam edeceğini belirtiyor. Kardelenler Projesi kapsamõnda ilk ve ortaöğretim düzeyinde 250 öğ- renciye burs verdiklerini anlatan Batur, üniversiteyi kazanan kõz öğ- rencilerin ailelerinin çoğunun köyde oturduğunu ya da kente göç etmiş ai- lelerden oluştuğunu, ekonomik güç- lerinin düşük olduğunu ve fõrsat ve- rilince öğrencilerin harikalar yarat- tõğõnõ söylüyor. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakülte- si’ni kazanan ve “Cumhuriyeti ko- rumak için hâkim olmak istiyo- rum” diyen Mürüvvet Aylak mad- di desteğin yanõ sõra manevi destek de aldõklarõnõ belirtiyor. Saylan gibi olmak istediğinin altõnõ çizen Mü- rüvvet, “Hepimiz Türkan Say- lan’ın kızlarıyız. Onun çizdiği çağ- daş, bilim ve uygarlık yolunda, Atatürk’ün yolunda kararlılıkla yürüyeceğiz. Türkan Saylan’a bor- cumuzu yeni başarılara imza ata- rak, Atatürk ülkesinin çağdaş de- ğerlerine sahip çıkarak ödeyece- ğiz” diyor. Amasya’ya 35 kilometre uzak- lõktaki Uygur beldesinde yaşayan Gülşah Er de Dokuz Eylül Üniver- sitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandõ. İş- çi emeklisi bir babanõn kõzõ ve üç kar- deşin en büyüğü olan Gülşah, “ÇYDD’nin bursu olmasaydı ai- lem beni okutmak için çok zorla- nacaktı. Aileme çok yük olma- dım” diyor. Gelecekte de ÇYDD için çalõşmak istediğini anlatan Gülşah, “Benim durumumda olan, köyde olup da okuma konusunda sıkıntı yaşayan kızlara yardım edeceğim. Türkan Saylan’ın hayatını ve yazdığı ki- tapları okudum. Yaptığı ça- lışmalara baktım, hayran kal- dım. Şu an benim okumam- daki etkisini çok daha iyi an- lıyorum. Hasta yatağında bi- le bizleri düşünmüş. Onun yolundan gidip, onun gibi ola- bilirsem ne mutlu bana” diye devam ediyor. Bize umut oldu İstanbul Üniversitesi’nde Flo- rence Nightingale Hemşirelik Bölümü’nü kazanan Zeynep Genç de Suluova ilçesinde ya- şõyor. Babasõ kamyon şoförlü- ğü yaparak çocuklarõnõ okut- maya çalõşõrken ÇYDD’nin bur- su aileye büyük destek oluyor. Bu burs sayesinde liseyi ta- mamlayabildiğini anlatan Zey- nep, “Türkan Saylan bizler için bir umut oldu” diyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendislik Bölümü’nü kazanan Elif Tansever de bir top- lumun çağdaş uygarlõk seviyesine çõkmasõnda kõzlarõn okumasõnõn öne- minin altõnõ çiziyor. Elif, “Ben de bir meslek sahibi olduğum zaman kız öğrencilere yardım edeceğim. Bu dernekte görev alacağım. Cum- huriyetin temel ilkelerinin, Ata- türkçülüğün yaşaması için müca- dele edeceğim. Türkan Saylan bi- ze ışık oldu ve ben de mücadeleye devam edeceğim.” SAYLAN İÇİN YARIŞMA İstanbul Haber Servisi - Çağ- daş Yaşamõ Destekleme Derne- ği’nin (ÇYDD) eski genel baş- kanõ Prof. Dr. Türkan Saylan, “Türkan Saylan Sanat ve Bi- lim Ödülleri” ile anõlacak. ÇYDD tarafõndan, Saylan’õn adõnõ yaşatmak amacõyla ilki 2011 yõlõnda verilmek üzere ger- çekleştirilecek ödüller, edebiyat ve bilimsel araştõrma dallarõnda verilecek. Her dal için ödül mik- tarõ 2 bin TL olarak belirlenir- ken sonuçlar Prof. Dr. Saylan’õ anma günü olan 19 Mayõs 2011’de açõklanacak. Türkan Saylan Bilim ve Sanat Ödülle- ri’ne edebiyat dalõnda başvura- bilmek için 19 Mayõs 2010 ile 19 Şubat 2011 tarihleri arasõnda çocuk romanõ olarak yayõmlan- mõş bir kitap ya da yayõna hazõr bir kitap dosyasõyla aday oluna- bilecek. Adaylarõn yapõtlarõnõ 18 Mart 2011 günü saat 17.00’ye kadar ÇYDD Şimal Sokak No: 10 Şişhane/İstanbul adresine postayla ya da elden teslim et- meleri gerekiyor. Üniversiteyi kazanan öğrenciler için Amasya şubesinde kutlama yapıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle