23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CM OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Kişinin bir fikir sahibi olması iyi birşey. Ancak bu aşırıya kaçtığında hertürlü hayal mahsülü fikir, objektif bilgi- den daha itibarlı hale gelebilir. Hakikatin çölünü reddet- me eğiliminde olan birey için bu renkli hayal dünyası ne büyük bir nimettir! Dilediğin sebebi hayal et; olayların ardındaki gerçek o olsun! BİLİM TARİHİ li Hakikatin Çölü) Birkaç gün önce yazarPaulo Coelho Twitter üzerinden kendisini izleyenlere bir soru sordu: Matrix filminde "Hakikatin çölüne hoşgeldiniz" diyen karakter hangisiydi? Hakikatneden çöle benzer? Çevremizde meydana gelen olayları ya da birilerinin söylediği bir sözü ya da aldığını birkaran (doğrudan ya da dolaylı bizi ilgilendirdiği için) irdelememiz ge- rektiğini varsayalım. O olayneden oldu? O kişineden öyle dedi? Ya da neden öyle birkararalmış? Perdenin arkasında yatan gerçekleri ararken çokkritikbir noktadan geçeriz. Bu arama, tarama, irdeleme işini yaparken baz alacağımız temelparadigma nedir? Bu noktayı o kadar hızlı geçeriz ki bunun bir değeri oldu- ğunu bilmemekle kalmaz, bunun aslında tüm resmi değiştirecek güce sahip olduğunu da algılayamayız. Birisibir vesile ile (mese- la bu yazı) konunun altını çizmeye kalktığmda da büyük bir olası- lıkla ortunla hem fikir olmamız olanaksıza yakın bir köşeye atıla- caktır... Nedir o paradigma? Basitçe, sadece kendine kapalı bir çevrede oluşmuş kişisel fikirlerimizi mi baz alacağız? Yoksa ken- dimizin, kendi fikirlerimizin de dışına çıkarak, başka bireylerin fi- kirleriniya da daha objektif olduğu konusunda mutabakatsağ- lanmış fikir/bilgi kaynaklarını da resmin içine dahil edecek miyiz? Bu kritik nokta bizim birey olarak, toplum olarak bilgiça- ğının neresinde olduğumuzu net bir şekilde gözler önüne serme gibi "kö'tü" bir özelliğe sahip! Eğer sadece kendirniz ile sınırlı kalma yolunu seçersek; o olay, söz ya da kararla ilgili olarak fantezi dünyası önümüzde sonsuza dek açılmış olur. Hayal kurma kapaskemiz burada ken- disini azami ölçüde gösterir ve inanılmaz sebepler icat ederiz. lcat edilen bu rengarenk sebeplerin ortak özellikleri de olacaktır. Mesela duruma gö're bize en büyük kötülüğü yapacak olanlar gi- bi. Böylece birisi bizi hiç dikkate almadan birlafetmiş olsa bile bizim sınırsız hayal kurma dünyamız sonuçta aslında o kişi- nin oturup bize en büyük zararı dokunacak lafın ne olduğunu arayıp tarayıp bulmuş ve söylemiş olduğu fantezisini geliştirir. Oysa kendi dışındaki kaynakları da resme dahil etme yo- lunu tercih eden birisi, o kişinin neden öyle demiş olabileceği ko- nusunda daha objektif kaynaklara da başvurarak veri ve enfor- masyonu bir araya getirir ve bunlar ışığında bir bilgi üretir. Fantezi dünyasındaki bireybunun etkisinde o derece ka- labilir ki tesadüfen gerçek ile karsılaşsa bile gerçeğin çölünün renksizliği, hayalgücünden uzaklığı ona rtici gelecektir. Bu çer- çevede kişi gerçeğin çölünü acilen terk etmek ve kendi renkli hayal dünyasına geri dönmek ister. Böyle bir kişiye gerçeğin ne olduğunu bulmasını sağlamanın ya da anlatmanın ne anlamı ola- bilir ki? (Yine Matrbc filminde Cypher karakterinin tüm ekibi ajan Smith'e samğı yemek sahnesini anımsayın) Bilgi toplumu bu açıdan bakıldığında hakikabn çölünde yaşar. Bilgiden istifade etmesini bellemiş birey de hakikatin çö- lünde yaşamaktan rahatsızlık duymaz. Bilgi tarih boyunca insa- nın gözlerine musallat olmuş aldaücı gözlükleri çıkanp atma eği- limindedir. Adem ile Havva'nın, cennetten kovulmalarına neden olan bilgi ağacının meyvesini yemelerinden beri. Belki de asıl hu- sus cennet olgusuyla ilgilidirl Belki de o meyve cennete giriş anahtarıydı! Darwin evrim teorisini nasıl oluşturdu? Darvvin, doğal ayıklanma yoluyla tiirlerin evrimi fikrine üç aşamada ulaştı. Osman Bahadir bahadirosnıan@hotnıail.com Darvvin'in bir doğa araştırmaları gemisiyle üc- retsiz dünya gezisine çıkmayı istemiş olmasın- da doğa ilgisi belirleyicidir. Danvin, aruştırma gemisi Beagle ile 1831-1836 yıl- larmda yaptığı dünya turu sırasmda gezdiği ycrlcrde, değişen koşullarla birlikrc, canlı varlıkların da deği- şikliklcr gösterdiğini gördü. Bu izlenimleri vc özellik- le de Arjantin'de fosillerle ilgili gözlemleri ile Galapagos Takımadalan'nda coğrafi izolasyonun so- nuçlarıyla ilgili gördükleri, onu tiirlerin kökeni üzeri- ne yoğun bir biçimde düşünmeye itmiştir. Darvvin İngiltere'ye dondüğünde, doğal ortamdaki bitkiler ve hayvanlarla ilgili binlerce gözlem verisi top- lamıg bulunuyordu. Tiirlerin kökeniyle ilgili esaslı bir açıklayıcı sonuca ulaşa- bilmesinin ancak ınüm- kün olan bütiin olgula- rın toplanmasıyla ger- çekleşebileceğini düşü- nüyordu. Bu çerçevede 1837 Temmuzunda ilk deftcrini tutnıaya başla- dı ve bu sırada kendi de- yimiyle, hiçbir teoriye egilim göstermeksizin, bir yandan eski gözlem verilerini sınıflandınna- ya \-e yorumlanıaya çalı- şırken, diğer yandan da yeni araştırma sonuçla- rını inceledi ve bahçı- vanlarla \'e hayvan ısla- hıyla uğraşan yetiştirici- / lerle konuşmalar yaptı, onlann deneylerinden bilgi edinmeye çalışrı. Danvin'in düşünsel gelişiminin ve evrim teorisi- nin ilk aşaması, bu ı^ılışıııaları sırasında ve hı:la ger- çekleşmiştir. Darvvin anlamıştı ki, yapay yoldan daha yararlı hayvan ve bitki türlerinin olujturulnıasının anahtart, ayıklanma (se^-ilim) ilkesindeydi. Buna lıiç şüphe yoktu. Aıııa doğal haldeki hayvan ve bitki tür- lerinde ayıklanmanm nasıl ger^kleşebileceği konu- sunda bir fikir gelijrircmedi. Bu konu, onun i^nn bir yıldan fa:la bir nıuamma olarak kaldı. MALTHUS'UKEŞFİ Darvvin, 1838'in Ekiminde, yani sistemarik araş- tırmalanna başlaımısmdan 15 ay sonra, tesadüfen Malthus'un nüfus hakkındaki kitabını okudu ve doğal ayıklanmayla ilgili esin kaynağmı bir anda bu kitapta buldu. Malthus, kitabında doğadaki yaşam kaynakla- rının aritmetik olarak artışma karşın, insanlann geo- metrik bir artışla çoğaldığını ve bu durumun insanlar arasında (,vık çetin bir rekabete ve yaşam kavgasına yol açtığını, bu kavgada ortanıa en uyumlu olanların ha- yatta kalabildiğini sOylüyordu. Darvvin, hayvanların ve birkilerin de doğada nasıl büyük bir yaşam kavgası yürüttüklerinc, gö:lemlerin- den dolayı zaten doğrudan şahit olmuştu. Kitabı okuduğunda henıen ju fikre ulaşrı: Hayvanlıır ve bickilcrpek n: ve pek ynvaş da olsıı de- ğişiyoTsıı, heriıangi bir yarnrı olan değişimler ya d;ı bi- -ü£i rcysel farklılıklar, doğal ayıklanmayla, en uygunlann kalmasıyla neden saklanıp birikririlmesinnnsan ken- dine yararlı değişimleri seçebiliyorsa, değişen ve kar- maşık yaşam koşullarmda canlı varlıkların kendilerine yararlı değişimler neden sık sık onaya çıkmasm, sak- lanmasın ve seçilmesin!Hayvanların ve birkilerin ZOT- lu yaşam kavgası şarüarında, elverişli değişmeler fu- cunmaya, elverişsi: olanlar da yok olmaya yü: rura- caklardır. Bunun sonucu da, yeni rürlerin onaya çık~ masıdır. Darvvin'in evrim teorisine giden yolda vardığı ikin- ci düşünsel gelişme aşaması budur. Artık çalışmaları- na destek olacak bir teoriyi bulmuştu. Ancak yanlış bir düşünceye kapılacağmdan endişe eden Darvvin, bu konuda birkaç yıl hiç- bir şey yazmadı. İlk kez 1842 Temmuzunda teorisinin 35 sayfalık ı küçük bir özetini yazdı. «I 1844 yazında ise bu özeti genişleterek 230 . ' sayfalık bir metin hali- *"/'/' "ne getirdi. DEĞİŞME DERECESİ SORUNU Darvvin, grizlemle- rinden ulaştığı düşün- sel sonuçlara uygun teorik çerçeveyi bul- muştu. Fakat hâlâ bir problem vardı. Canlılardaki değişme derecesi hangi düzeyle- re varabilirdi? Darvvin, aynı soydan gelen canlı varlık- ların değişimc uğradıkça uzun sürelerde gitgide birbir- lerindcn büyük farklılıklarla ayrılabileceklerini düşü- nüyordu. Bir tür içindeki bireylcr arasında görülen farklılıklar, zaman içinde türler arasındaki farklılığa dönüşebilirdi. Bu farklılıklann büyük bir dereceye var- mış olduğunu, bütün canlı türlerinin, cinslere, famil- yalara ayrılmıs, olmahırı da açık olarak gösternıiyor muydu? Darvvin bu fikre, 1844 yazında bir gün arabada gi- derken büyük bir sevinç içinde ulaştığını söylemekte- dir. İşte Danvin'in evrim teorisine giden yoldaki son düşünsel sıçrama aşaması da budur. Darvvin, fikirlerini tümüyle olgunlaştırdığı halde yayımlama yoluna gitmedi. 1856 yılmın başlarında Lyell, Darvvin'e görüşlerini kapsamlı bir şekilde yaz- masını önerdi. Darvvin de bir süre sonra, Türlerin Kökeni kitabından çok daha fazla kapsamda bir me- tin yazdı. Fakat geryekı.e bu, yazmayı düşündüklerinin ancak yarısını oluşturuyoıdu. Tam bu sırada Wallace, 1858 yazı başlarında, Darvvin'e onunkiyle tamamen aynı olan teorisiyle ilgili metnini göndermiş vc yayımlanması için aracılık ct- nıcsi ricasında bulunmuştu. Wallace'm bu girişimi Darwin'in çalışmasının kapsammı değiştirdi ve ya- yımlanmasını hızlandırdı. Darvvin, 1856'da yazdığı ça- lışmasmm özetini çıkardı ve ikinci yarısını da ilk ya- rısına uygun biçimde tamamlayarak, 1859 Kasım'ında Türlerin Kökenîni yayımladt.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle