23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Doçentlik sınavı, uluslararası yayın kriterleri ve jüriler ctl Mevcut doçentlik sınav sisteminin WEB kriterine odaklı olduğu dikkate alındığında, bilimsel kalite olgusunu 'sulandıran' bu gelişmenin olumsuz sonuçlarının görüleceğini söylemek, kehanetolmasa gerekir. Prof. Dr. C6ITI Alptekİfl, Bogaziçi Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi, alptekin.cem@gmail.com D oçentlik sınavlarının gündemde olduğu günümüz- de çoğu doçent adayı, Amerika'da Thomson Rcutets firması raratından yayımlanan WEB of Knowledge uluslararası atıl dizinlerine giren dergilerde kendi anahilim dalına göre değişen helirli sayıda nıakale yayımlaınası zorunlululuğunu hiliyor. Ru ölçiiı, 2000'li yıllardan bu yana, Türkiye adresli bilimsel yayınlarm uluslararası bilim arenasında artmasına ve ülkemi: akade- mik yaşamında kalite kavramının gelişmesine önenıli katkılar sağladı. Ancak son yıllarda uluslararası düzeyde kaliteli yayın olgusunun içerik ve kapsamıııın bir takım ticari nedenlerle olumsu:laştığı bir süreçtcn geçmekteyi:. Şöyle ki, WEB'in simyelediyi Amerikan tekelciliğine set çekmek amacıyla Avrupa'da yayıncılık dcvi Elsevier firnıasınca oluşturulan 16,000 deıgilik SCOPUS veri ta- banınm özellikle AB ülkeleri üniversirelerince atıf dizini hağlammda kullamlmaya hasjanması, Thomson Reuters firmasmı 8500 civarında olan veri tabanını genişletmeye zorlaüı ve WEB'deki dergi sayısı ticari güdüler doğrultu- sunda 11,000'iıı üzerine çıktı. Bu bağlamda ülkemizden atıf dizinine giren dergi sayısı yaklaşık sekiz misli artarak 7'den 54'e yükseldi fl|. Mevcut doçentlik sınav sisteminin WEB kriterine odaklı olduğu dikkate alındığında, bilimsel kalire olgusıı- nu 'sulandıran' bu gelişmenin olumsu: sonuçlarının görü- leceğini söylemek, kehanet olmasa gerekir. Olumsuzlukların birincisi, Türkiye'den WEB'e giren dergilerin önenıli bir bölünuinün Türkçe yayımlanmaları nedeniyle uluslararası okıınurluk vasfından yoksun olma- larıdır. Bagka bir deyişle WEB kanalıyla ülkemi: bilim in- sanları daha çok birbirleriyle Türkçe söyleşmekte ve bu söyleşinin bazan YÖK sisteminin dışıııa dahi çıkamadığı gö:lenmektedir. Bir diğer sorıın, WEB kapsamınm ricari kaygılarla ge- nişletilmesiyle veri tabanına diinyanın çeşitli ülkelerin- den eklenen bilimsel niteliği kuşkulu birçok dcrginin, gü- nümüzdc 'ıısulen' uluslararası bakenıli dergi sıfatmı ka- zanmış olmaları ve doçent adaylarına Türkiye dışında ko- lay bir yayın zcmini oluşturmalarıdır. Sö; konıısu olumsuzluklar doçentlik jüri değerlendir- melerinin arzulanan nesnelliğini daha da zedeleycbilir. YÖK'ün 2000'li yıllarda doçentlik haşvurulanyla ilgili yaptığı reformlardan biri de, doçentlik jürilerinde görev- lendirilecek profesörlerin başvuru sahibi yardımcı do- çentlerden istenen yayın isterlerinden daha yüksek stan- dartları taşıması gereğiydi. Yıllar içinde yozlaşttğı görülen bu yaklaşım jüri değer- lendirmelerinin kalite olgusuyla bağdaşmayan bir biçim- de ö:nelleşmesine yol açmışken, WEB'e olan güvenin sarsılması bu tür öznel davranışları daha da güçlendirehi- lecektir. Bu da uzuıı eıimde ülkemi:de bilime ve bilim in- sanma gösterilen saygının yitim sürecini hızlandıracaktır. NEYAPILMALI? Bu durumda yapılması gereken, doçentlik başvuru kriterlerinden uluslararası hakemli dergi yayını isterleri- nin ivedilikle 'Uluslararası Bilimsel Yayınları Tcşvik Pmgramı' (UBYTP) kapsamındaki atıf dizinlerine göre yeniden düzenlenmesidir. Bu bağlamdaki dergiler eıki fakıörlerine göre periyodik olarak incelemeye tutulmakta ve A, B ve C dereceleriyle sınıflandırılmaktadır. Daha da önemlisi, sö: konıısu dizinin gruplandırılması bilimin di- siplinlerarasi niteliğini de dikkate almakta ve sö: gelimi bir anabiliın dalında B smıfında gösterilen bir dergi bu anabiliın dalına bağdaşık bir haşka dalda A sınıfına gire- bilmektedir. Bu tür ince ayar içeren nesnel bir değerlendirmenin, Universitelerarası Kurul doçentlik tenıel alan danı$ma komisyonlarının \- e doçentlik jürilerinin işlerini önemli ölçüde kolaylaştırmasının yanısıra, bilimsel değerlendir- melerin öznellikten kurtulınasına yardımcı olması bekle- nir. Uygulamada doçentlik haşvurusu için gerekli eşik de- ğerinin saptanması anabiliın dalı bazında olugturulacak yayın sayısı, türii (uluslararası/ulusal), sınıfı (A, B, C), yazar sayısı gibi etmenler dikkate almarak yapılabilecek ve bilimin kalitesinden ödün verilmeden işlemler nesnel bir biçimde gerçekleşririlebilecektir. Böylece aynı anabi- lim dalında A türii yayınla eşik değerini karşılama olgu- sunun yanısıra, C türii yayınla da bu değeri sağlayabilme ga- rabeti ortadan kalkmış olacaktır. [1] M. Balcı, 'Türk mucizcsi dcpiir CBT19 Aralık 2008,1135:14-15. LLJ ı ce: Sevgili Hocam Metin Özek'e Hep benimle kal! Dün geçti faydası: ağlamak Yarın ne getirecek bilemem Bugün yaşamaya bak ve sen de mutlu ol Daha da sarıl hayata Bak! Limon çiçekleri açmış Bak! Yaseminlerde kokuyor Pırıl pınl deni: 1lık ılık rüzgâr Ne olur bugün de kal! Mctin Ö:ck Hoca, 6 Eylül Pazartcsi günii vefat etmiş.. Anılarımda o kadar yer tutan, çok sevdiğinı hocanun cenaze nama:ına gidumu- mişrim. Snnra, biİRİsayarda çalışırkcn "Sisli bir Eylül Aksamı" isimli albümü dinlediğimi fark cttim. Tcsadüf müydü ? Bilinçdısj bir scçim miydi? Bu diskin Metin Ö:ek Hoca ile bir ilis,- kisi vardı. Şnrkınm sözlerini inıenıcrie bulama- dım, dinlcycrck yazınaya çalıştıın. 2004'deydi yanılmıyorsam, bir kış (jünü, Metin 1 Iocaylu, Teşvikiye'de büro olarak kul- landığı dairesinde buluşmuştuk. Eve girdiğiın aınıan bu nıü:ik ç-.ılıyordu. Eıkilendinı. Bann Sadün Aksüt hakkında bilgi verdi. Anlattıklarının bir kısnıını 'Bir Zamanlar Çapa Nöroloji'de ya:dım. Çok ilginç olaylar anlaıtı: Barış Denieği ile ilgili, mnlıpusluk ya^antılarıy- la ilgili, klinik içi olaylanyla, kendi halleri ve ösel yaşjantılarıyla ilgili... Metin Û:ek Hoca sürekli okuyan, sürekli :ibinsel ctktnlik içinde olan bir insandı. Ben Hocanın hep yazılı eser vernıesini beklerdim. Bir özya^amöyküsü çıılışması olduğundan bah- setti. Yazdıklarından bana bölümler gösterdi. Sonradan düjündüğüm şey şu olmuştur: Hocanın konuşmaları öylesine canlı ve akıcı idi ki... Anlattıklarının çağrışımlarhı dallanıp çember çember genişlenmesi, fakat sonra yine kapanıp başlangıç noktasına dönmesi ve ora- dan yine devam etmesi; anlattıklarının içcrik :enginliği, esprisi, olağaniistü üslubu... Bunlar zatcn bajlı başma bir yaratı ve eserdi. Konuşmalarını sadece kaydedip yazmak yeterdi. Ona kdnuşmanu: sırasmda "Hocam, si: ya- :ama:sını: çünkü elini:, zihninizin hızına yeti- jeme:; yazıya, o düşünce dalgalarını, çarpnıala- rını, o kıvrınıları, o niiansları vercmcycceğiniz ve sözlerin canlı, doğal akıjı ve Çıiğnşımları ile yakaladığınız o renkleri, ahengi, ya:arak bo:- ınak istemeyeceğini: için yazamazsınız," demij- tim. Metin O:ek Hoca olağaniistü gü:cl ve etki- leyici bir insandı. Huzur içinde yat sevgili Hocam. Yüreğinıi:de ve anılanmı:da hep bi- :imle beraber kakıcaksın. Metin Hoca, o akşatn ayrılırken bana Sadun Aksüt'ün "Sisli Bir Eylül Akşamı" diskini verdi, daha önceleri Nazını'ın "Oğlunı Canım Evhıdım Memedim", Pavez'in "Yaşama Uğraşı" kitaplarını verdiği gibi... Arif Çelebi Daha Neler Olacak Neler! TV'de duyduğumdan beri ne büyiik bir mutluluk yaşadım bilemezsiniz, çok şükür resmi tarihin en büyük hatası düzeltilmek üzere! Sağ olsun siyasilerimiz referandum öncesinden, daha ne aklımıza gelmez işler yapacaklarının bir ufak ömeğini verdiler, sevindim hem de çok! 88 yıldır doğru sandığımız biryanlışı diizelttiler,rneğer30 Ağustos zaferini siviller ka- zanmış, meğer Kocatepede Mustafa Kemal ve komutanlar değil, valiler, kaymakamlar, sad- razam hazretleri ve vükelalar varmış, gerçekte asker olmayan sivillerAllah Allah diye bağı- rarak zaten de pek de güçlü olmayan pek de çarpışmayan Yunanlıların üstüne yürümüşler! Zaten yazıyordu bizim değeıii liberal aydınlanmız gazetelerinde durumun hemen hemen böyle olduğunu da, inanmak istemiyorduk. Ordu yani Türk ordusu, zafer kazandım diye kutia- nıyordu. Ama arökyağma yok; siviller, günümüz politikacılarının sayesinde haklannı alacak ve onlar kazandıklan zafer için kutlanacak. Hele evetler baskın çıktıktan sonra, bakın daha neler neler ortaya çıkacak. Ayhan Ulubelen TÜBA Onur Üyesi, aulubelen@yahoo.com 250 fizikçi "Yüzyılın Deneyimini" tartışıyor Baştarafı 3. sayfadan 4 Tesla şiddetindeki manyetik alanın yanısıra birçok dedektör sisteıninden yar.ır- lanılmakta. CMS deneyinin amacı, BHÇ'nı kullannnık toplanan verilerin çözümlen- mesinden Higgs parçucığını bulmaya çalışmaktır. Higgs parcacığı şu anda maddenin te- mel özclliklcrini anlamaya ve açıklamaya ç/alışan Fizik modellerinin bir çoğunda ön- görülüyor. Maddeyi oluşturan teınel parçıcıklar altı lepton, altı kuark ve bıınlar arasınduki tenıel etkileşmeleri gerçekleştiren aracı parçacıklardır. Bu modellerde parçacıkların küt- lelerinin nerden geldiklerini açıklayabilmek için gerek duyulan Higgs alanının doğal bir sonucu da Higgs parç.ıcığıdır. Dolayısıyla Higgs parçacığmm var olup olmadığı sorusu- nun yanıtlanması tüm bu modellerin geçerliliği açısından son derece önenılidir. Higgs parçaçığını aratnanın yanındn CMS deneyinin diğer amaçlanndan birisi de Süpersimetri modelinin öngörülerinin doğrııluğunu araştıımak. Einstein'ın da aralarında olduğu bir- çok fiıikçA, doğada bilinen dört temel kuvvetin aslında tek bir kuvvetten doğduğunu gös- teraıeye çalıştı. Bu modellerin şu anda en tutnrlısı Süpersimetri dediğimi: modeldir. Süpersimetri modeli elektroınanyetik, kütlesel çekim, yeğin ve zayıf kuvvetleri birleş- tiren bir modeldir. Bu birleştirme sonucunda bilinen tüm parçacıklann süpersimerrik cşleri olduğu öngömlmekte. Ayrıca, 14-17 Eylül 2010 tarihlerinde Istanbul Üniversitesi'nde Türk Fizik Demeği 27. Uluslararası Fizik Kongresi gerçekleştirdi. Kongreye 1985 yılı Nobel Fizik Ödülü sahibi Klaus von Klitzing ve 1999 yılı Nobel Fizik Ödülü sahibi Gerardus t'Hooft çağrılı konuşucu olarak katıldı. m O
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle