20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 10 EYLÜL 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] KAVŞAK ÖZGEN ACAR Uluğbay Hesap Soruyor! Eski Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, internette www.hikmetulugbay.com sitesinde “halkoylamasının” ilginç bir değerlendirmesini yapmış! Özetleyelim: Yüksek Seçim Kurulu (YSK), pazar günü yapılacak halkoylamasında 49.446.269 vatandaşın oy kullanacağını duyurdu. YSK, 12 Eylül 2007 halkoylamasına 42.629.733 kişinin katılacağını açıklamıştı. Aradan 2 yıl 10 ay 21 gün geçmiş, 6.816.536 yeni seçmen eklenmiş. Bu sayı, yılda ortalama 2.272.179 kişinin 18 yaşına girdiği anlamına geliyor. Gelelim Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK)... TÜİK’e göre “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sayımı” veri tabanında her yaş için ayrı bilgi yok. Beşerli yaş grupları var. 2007’de 15-19 yaş grubunda, yani 15, 16, 17, 18, 19 yaşlarında olanların sayısı 6.157.033. Ortalama beş yaştan her birine 1.231.407 kişi düşüyor. Garipliğe bakın devletin iki resmi kurumundan YSK seçmen sayısını yılda 2.272.179, TÜİK ise 1.231.407 arttı diyorlar. Fark az değil, 1.040.772! Yılda bu kadar fark varsa, iki halkoylaması arasında -ne idüğü belirsiz- 3.1 milyondan fazla seçmen nereden çıktı? Ölümlere gelince... TÜİK’e göre 35 yaşından büyük ölenler yılda 170 bin. Bu rakamı da düşersek, yıllık artış 1.061.407 oluyor. Üç yılda toplam artış ne olur? Yuvarlatırsak 3.2 milyon... Oysa YSK ne demişti? Yuvarlak olarak 6.8 milyon… Şimdi TÜİK’in 3.2 milyonunu YSK’ninkinden çıkaralım. Peki, (İzmir’in nüfusundan da fazla olan) 3.6 milyonluk bu olağanüstü fark neyin nesi? Uluğbay bununla yetinmemiş, hesabını doğrulatmak amacıyla sağlamasını da yapmış. 1990 nüfus sayımına başvurmuş! 1990 nüfus sayımına göre Türkiye’de 56.473.095 kişi yaşıyormuş. 2007-2010 yılları arasında 18 yaşına giren gençler, 1990’lı yıllarda doğan çocuklar imiş... TÜİK, Türkiye’deki nüfus artış hızını yılda yüzde 2.17 olarak açıklamış. Bu durumda 56 milyonla bu 2.17’lik artış hızını çarptığımızda yıllık artış 1.226.031 oluyor, TÜİK’in 15-19 yaş grubu verileri ile de örtüşüyor. Oysa YSK ne demişti? Yılda 2.272.179... Bu rakama göre 1990’dan bu yana Türkiye’deki nüfus artışı yılda yüzde 4.02 olmuyor mu? Yüzde 4.02 nerede, 2.17 nerede? Uluğbay soruyor? Biz de soruyoruz? “Bu durumda, YSK, 2010 halkoylamasında oy kullanacağını söylediği kayıtlı seçmen sayısının 2007 yılındaki halkoylamasına göre 6.8 milyondan fazla artmasını nasıl bulduğunu toplumu ikna edecek şekilde açıklamalıdır.” Yoksa Başbakan, mezardaki ölülere, cinlere de mi “evet” dedirtecek? Son seçimde dönme dolaplara binilmişti? Bakalım pazar günü ne gibi dolaplar dönecek? Ben; Koç, Sabancı ya da öteki şirketlerin yerinde olsam uluslararası alanda örgütlenmiş, TC’yi altüst etme becerisinde 1. perdesini pazar günü sahneleyecek olan Feto efendiyi Amerikanistan’dan alır, holdinglerimin başına getirirdim. Örgütleme desen onda… Tezgâh desen onda… Milyar dolarları bulan sermaye dağılımı onda… Feto önce ne yaptı? İzmir’de yerel bir örgütlenme ile Ege’de kamplarda misyonerlerini yetiştirdi. Sonra onları uluslararası ortamda görevlendirebilmek için Papa Hazretleri’ni ziyaret etti, Vatikan misyonerlik okullarında yetişmelerini sağladı. Onları dünyanın dört bir köşesine saldı. Bu kişilerden bazıları Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yerleştirildi. Onlar da yurtdışında Türk büyükelçilik ve konsolosluklarındaki güvenlik görevlerine atanacak polisleri seçmeye başladılar. Polisler de atanabilmek için eşlerinin başlarını sıktılar. Yurtdışından Türkiye’ye arabayla, ek bir maddi güçle döndüler. Sonrasında emniyette “F” tipi örgütlenmede Feto’ya şükran borçlarını ödediler. Başkentte, atandıkları illerde “telekulak” oldular. Önce basındaki karşıtlara çengel atıldı. Ardından yargıyı, Yargıtay’ı, Danıştay’ı, Anayasa Mahkemesi’ni dinlemeye aldılar. Zamanla George Orvell’in “1984” adlı romanındaki “korku devletine” adım adım ilerlediler. Teğmenler, albaylar, generaller, ordu komutanları telekulaklandı. Rahmi Koç da bir toplantıda cep telefonu açmak isteyen arkadaşına “Telefonunu açma... Hepimiz dinleniyoruz” demedi mi? İnternet, çağdaş iletişim, bilgi kaynağı olarak dünyayı aydınlatırken herkesin “temel hakkı” oldu. Bir zamanlar gazetelerin dağıttıkları ansiklopedilerin sayfaları artık açılıyor mu? Tıkla interneti bilginin her türlüsü anında önüne gelsin. Ama Türkiye’de ne oldu? 2007’de çıkarılan 5561 sayılı yasa ile “temel hak” internette “keyfi yasaklanmaya” gidildi. Neymiş, gençler “porno” sitelerine girdikleri için ahlakları bozuluyormuş? Dünyadaki 200 ülkenin gençlerinin ahlakları bozulmuyor da! Eskiden mahalle kabadayıları vardı. Bir delikanlı o mahalledeki bir kızı görmeye gittiğinde; kabadayılar, delikanlının yolunu keser, “Bir daha seni bu mahallede görmeyeyim. Ayaklarını kırarım!” derlerdi. Günümüzde de Kasımpaşa kabadayısı aynısını internette yapmıyor mu? Ocak 2010’da “Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü” adına Milos Haraszti bu yasanın çıkışından sonra 3700 sitenin yasaklanmasını kınadı. O tarihten sonra sayı 6 bine ulaştı. Önemli bölümünde mahkeme kararı bile yok! 10 Atatürk videosundan altısı yasaklandı. “Youtube”a erişim 2 yılı aşkın bir süredir hâlâ yasak. İnternete uygulanan yasak, Osmanlı’da matbaanın yasaklanmasına benziyor. Gerçek neden, “aydınlanma çağının” Türkiye’de sona erdirilmesi değil mi? Yapılan anketlerde halkın en çok güvendikleri kurum sıralaması genelde şöyle olmuştu: 1. Ordu, 2. Anayasa Mahkemesi, 3. Parlamento, 4. Mahkemeler, 5. Basın, 6. Din adamları. O halde yargı, Anayasa Mahkemesi ve ordu da çökertilmeliydi! “Ergenekon, Balyoz…” gibi yapay davalarla TC’nin temel kurumları hedef alınarak bu kurumlar halkın gözünden düşürülmeliydi! Vaktiyle Kenan Evren’in 12 Eylül’üne alkış tutan liboşlar “2. Cumhuriyet” söylemleri ile Kasımpaşalının “Türkiye Korku Cumhuriyeti”ne, Feto’nun “Türkiye İslam Cumhuriyeti”ne çanak tuttuklarını bile algılayamadılar. Pazar günü oynanacak 1. perdede, halkoylamasına sunulan anayasa ile yargı tepeden tırnağa Kasımpaşalıyı “baş yargıç” yapıyor. Kasımpaşalı bununla da yetinmeyeceğini, 2011’de anayasayı tümden değiştireceğini açıkladı. O anayasa ile ne olacak? O 2. perdede, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin YAŞ toplantıları İran’daki gibi Ayetullah yerine, Feto önünde yapılacak! Haydi hayırlısı! Müslüman okurlarımızın “şeker” bayramlarını, Yahudi okurlarımızın da yeni yılları “Roş Haşana”yı kutlar; aileleriyle birlikte sağlıklı, mutlu, varlıklı ve hayırlı günler dileriz. 2011 Anayasasının 1. Perdesi! Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 ABD’den Yeşil harekete teknolojik destek ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - ABD Dõşişleri Bakanõ Hillary Clinton, İran’daki mu- halif gruplara çeşitli araçlarla destek sağladõklarõnõ söyledi. Washington’daki düşünce kuruluşu Dõş İlişkiler Konseyi’nde ABD’nin dõş politikasõna yönelik kapsamlõ bir ko- nuşma yapan Clinton, İran’õn askeri bir diktatörlüğe doğru gittiğini ifade etti. İran’daki muhalif Yeşil Hareketi ABD’nin destekleyip desteklememe- si gerektiğine yönelik bir soruyu ya- nõtlayan Clinton, “İran’da özgürlük ve insan haklarını desteklemek ke- sinlikle bizim politikamız. Bunu açıkça konuşarak yaptık. Aynı za- manda İranlıları birbirleriyle ko- nuşabilmeleri ve görüşlerini açıkla- yabilmeleri için özellikle teknolojik araçlarla donatarak yaptık” dedi. Clinton, “İran’da var olan büyük karışıklık ve hareketliliği destekle- meye çalışıyoruz. Aynı zamanda bu insanları tehlikeye atmak ve za- yıflatmak istemiyoruz” dedi. İran hükümetinin eylemlerini güçlü bir biçimde kõnamayõ sürdürdüklerini de ifade eden Clinton, “İran’ın bir çe- şit dini ideolojik maske altında as- keri bir diktatörlüğe dönüştüğüne kuşku yok” diye konuştu. İran’õn ekonomik yaptõrõmlar nede- niyle büyük bir baskõ altõnda olduğu- nu da ifade eden Clinton, sonunda İran halkõnõn ülke içindeki olaylara yanõt vereceğini söyledi. Clinton, “Yar- dımcı olmak istiyoruz ama engel ol- mak da istemiyoruz. Kurmaya ça- lıştığımız denge bu” dedi. ‘Türkiye yükselen etki merkezi’ Clinton konuşmasõnda, ABD’nin dõş politikasõnda hõzla büyüyen ve etkileri artan ülkelerle de yakõnlaşmayõ öngördüklerini belirtti. Bu ülkeler arasõnda Çin, Hindistan, Türkiye, Meksika, Brezilya, Endo- nezya, Güney Afrika ve Rusya’yõ sa- yan Clinton, “Bu yükselen etki mer- kezleriyle yakınlaşmayı derinleş- tirmek” istediklerini ifade etti. Tüm müttefiklerinin bölgesel ve küresel yapõcõ roller üstlenmesi ge- rektiğini söyleyen ABD Dõşişleri Ba- kanõ, “Biz bu ülkelerin daha büyük sorumluluk almalarını bekliyoruz” dedi. Clinton yükselen etki merkezle- riyle ilişkileri genişletmenin yanõ sõra bu ülkelerdeki halk ile de yakõnlaş- maya çalõştõklarõnõ ifade etti. Clinton, ABD’nin yüksek borç dü- zeyinin bir ulusal güvenlik tehdidi ol- duğunu da vurguladõ. Clinton, “Bu kendi çıkarlarımıza göre hareket etme yeteneğimize zarar verirken bizi kısıtlama istemediğimiz alan- larda kısıtlayabiliyor. Ve uluslar- arası alanda zayıflık mesajı veri- yor” dedi. Clinton konuşmasõnda, ABD’nin bu yüzyõlda da küresel li- derliği sürdüreceğini, bunun gerekli ol- duğunu savundu. Dış Haberler Servisi - Rus- ya’nõn güneyindeki Kuzey Oset- ya bölgesinde dün bomba yüklü araçla düzenlenen intihar saldõ- rõsõnda 15 kişi hayatõnõ kaybet- ti, 133 kişi de yaralandõ. Acil Durumlar Bakanlõğõ yet- kilileri, bölgenin başkenti Vla- dikavkaz’daki saldõrõda, intihar komandosunun aracõnõ kentin en büyük pazaryerinin girişinde patlattõğõnõ duyurdular. Bakanlõk yetkilileri, yaralõlardan 87’sinin hastaneye kaldõrõldõğõnõ ve bazõ- larõnõn durumunun ağõr olduğunu da söylediler. Rusya Devlet Baş- kanõ Dimitriy Medvedev, özel temsilcisini, yardõm çalõşmalarõnõ koordine etmesi için saldõrõ böl- gesine gönderdiği bildirildi. İslamcılar mı? Saldõrõnõn sorumluluğunu he- nüz üstlenen olmadõ. Kuzey Osetya’da nüfusun çoğunluğunu Ortodoks Hõristiyanlar oluştu- ruyor. Nüfusunun çoğunluğu Müslümanlardan oluşan komşu Çeçenistan, İnguş ve Dağõstan cumhuriyetlerinde aşõrõ dinciler sõk sõk saldõrõlar düzenliyor. Kuzey Osetya’da 2004’te Çe- çen teröristlerin Beslan kentinde bir okulda yüzlerce kişiyi rehin almasõndan sonra Rus güvenlik güçlerinin düzenlediği operas- yonda yarõsõ çocuk olmak üzere 331 kişi ölmüştü. ‘Küba’nın ekonomik modeli artık yürümüyor’ Pazaryerini kana bulayan intihar saldırısı en az 15 kişinin ölümüne, 100’den fazla kişinin de yaralanmasına yol açtı. (Fotoğraf: REUTERS) Dış Haberler Servisi - Küba’nõn efsanevi lideri Fidel Castro, ülkede uygulanan ekonomik modelin artõk işlerliğe sahip olmadõğõnõ söyledi. Amerikan The Atlantic internet sitesi yazarlarõndan Jeffrey Goldberg’in Castro ile yaptõğõ röportaj tüm dünyada yankõ buldu. Castro ile Küba’nõn başkenti Havana’da yaptõğõ röportaja ilişkin yazõsõnõn geçen salõ günü yayõmlanan ilk bölümünde efsanevi liderin İran Cumhurbaşkanõ Mahmud Ahmedinejad’a ilişkin eleştirilerine yer veren Goldberg, önceki günkü yazõsõnda da sosyalist Küba’nõn ekonomik sistemine ilişkin 1959 devriminin lideri Castro’nun görüşlerini yazõsõna taşõdõ. Goldberg’in “Küba’nın ekonomik modelinin, hâlâ diğer ülkelere ihraç edilebilir olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna Castro’nun yanõtõ ise şu oldu: “Küba modeli artık bizim için bile işlerliğe sahip değil.” Yazõsõnda Goldberg, Castro ile görüşmesinde kendisine eşlik eden, ABD merkezli düşünce kuruluşu Dõş İlişkiler Konseyi’nin Latin Amerika uzmanõ Julia Sweig’õn Castro’nun bu sözlerini şöyle yorumladõğõnõ belirtti: “Castro devrim fikirlerini reddetmiyor. Bu sözlerini Küba modeli altında devletin ekonomik hayatta çok fazla ağırlığı olduğunu kabul etmesi olarak değerlendiriyorum.” Sweig, ayrõca Castro’nun bu sözleriyle şu an Küba Devlet Başkanõ olan ve ülkede aşamalõ reformlara gidilmesini savunan ve bu nedenle bazõ çevrelerce eleştirilen kardeşi Raul Castro’ya bir açõk alan yaratmak amacõ taşõdõğõna da dikkat çekti. Castro, sağlõk durumu nedeniyle devlet başkanlõğõ görevini 2006’da kardeşi Raul Castro’ya devretmişti. Yeni yönetimin devletin ekonomideki rolünü azaltma yönünde adõmlar attõğõ gözleniyor. Ancak Fidel Castro ilk kez ülkedeki ekonomik sisteme ilişkin bu şekilde bir eleştiri getirmiş oldu. Goldberg’e verdiği röportajõn ilk bölümünde, Castro, İran Cumhurbaşkanõ Ahmedinejad’a “Yahudilere sataşmayı bırak” çağrõsõnda bulunmuştu. Fidel Castro, Atlantic internet sitesi yazarı Goldberg’le birlikte. Clinton: İran’daki muhalif grupları destekliyoruz Vatan Gazetesi’nden. İnsan hakları savunucusu Nesrin Sotude gözaltında Kestikleri Parmakları savaş hatırası yaptılar Molla Ömer: Taliban zafere çok yaklaştı Dış Haberler Servisi - İranlõ insan haklarõ savunucusu Nesrin Sotude, rejim aleyhtarõ propaganda yaptõğõ gerekçesiyle gözaltõna alõndõ. Avukat Mina Caferi, ulusal güvenli- ğe tehdit oluşturmakla suçlanan Sotude’nin cumartesi gününden beri Tahran’daki Evin Cezaevi’nde tutulduğunu ve önceki gün ce- zaevinden telefon ederek tek kişilik hücrede tutulduğunu anlattõğõnõ söyledi. Caferi, mü- vekkilinin bilgisayar ve belgelerine el konul- duğunu belirtti. İki çocuk annesi avukat So- tude seçimlerden sonra yaşanan olaylarda tutuklanan muhalif aktivistleri savunmuştu. Vladikavkaz kan gölü Dış Haberler Servisi - Afganistan’da gö- rev yapan 12 ABD askeri, gizli bir cinayet timi kurmak ve öldürdükleri Afgan sivillerin parmaklarõnõ “savaş hatırası” olarak yanla- rõna almakla suçlanõyor. İngiliz the Guardian gazetesinin haberine göre, kendilerine “Ölüm Tim”i diyen Kandahar’da konuşlu 12 askerin beşi cinayet, diğer yedisi ise cina- yetleri örtbas etmek suçlamasõyla karşõ kar- şõya. Askerlerden en az birinin kurbanlarõn parmaklarõnõ anõ olarak aldõğõ, bazõlarõnõn da cesetlerle fotoğraf çektirdiği öne sürülüyor. Çavuş Irak’ta görev yapmıştı Soruşturma belgelerine göre cinayetler, daha önce Irak’ta görev yapan Çavuş Calvin Gibbs’in gelişiyle başladõ. Askerler, Gibbs’in kendilerine el bombasõ atarak sivil- leri öldürmenin ne kadar kolay olduğunu an- lattõğõnõ aktardõ. Cinayetler mayõs ayõnda, birliğinde görevli bazõ askerlerin uyuşturucu kullandõğõnõ üstlerine rapor eden bir askerin saldõrõya uğramasõyla ortaya çõktõ. Suçlama- larõ reddeden askerlerin idam ya da ömür boyu hapis cezasõ almasõ bekleniyor. Dış Haberler Servisi - Taliban lideri Mol- la Ömer, Afganistan’dan yabancõ güçleri çõkarmaya yakõn olduklarõnõ söyledi. E- posta ile yapõlan açõklamada, ABD Başka- nõ Barack Obama’dan Amerikan askerle- rini ‘mümkün olduğunca çabuk ve ko- şulsuz’ bir şekilde çekmesi istendi. Bildiri- de, “Bu cihat direnişinin başarısı artık yaklaşmıştır. Sizi temin ederim ki, çekti- ğimiz çileler ve zorluklar daha fazla de- vam etmeyecek. Allah’ın izniyle yakın- da, işgalci düşman kovulunca kederli kalplerimiz teselli bulacak” denildi. ‘Türkiye Kıbrıs’tan asker çeksin, Maraş’ı versin’ Dış Haberler Servisi - Yunanistan’õn yeni Dõşişleri Bakanõ Dimitri Druças, ilk yurt gezisini Kõbrõs Rum Kesimi’ne yaptõ. Rum radyosunun haberine göre, Druças, Kõbrõs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas ile görüşmesinin ardõndan yaptõğõ açõklamada, Kõbrõs Türk tarafõna, “müzakerelerde yapı- cı ruh gösterme” çağrõsõ yaptõ. Druças, Tür- kiye’nin de “adım atması gerektiğini” id- dia ederek, Türkiye’nin, Kõbrõs’taki askerini çekmesini ve Maraş’õ Rumlara vermesini is- tedi. Hristofyas’õn, “Maraş’ın Rumlara ve- rilmesi önerisinin” ciddiyetle değerlendiril- mesini isteyen Druças, “Bu Türkiye’nin tı- kanan müzakere sürecini açabilir” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle