19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 AĞUSTOS 2010 PAZAR 14 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B Ergenekon raporuyla gündeme gelen İngiliz gazeteci Jenkins davayõ artõk kimsenin ciddiye almadõğõnõ söyledi: Dönüm noktasõ Mavi Marmara olayõ Ergenekon davasõnõn iddianamesini satõr satõr okuyup bir rapor yazan ve dünyanõn gündemine oturan İngiliz gazeteci Gareth Jenkins, Batõ’da davanõn gerçekliğine inananlarõn hemen hemen hiç kalmadõğõnõ söylüyor. AKP hükümeti ve Gülen cemaatinin 28 Şubat’õn öcünü almak amacõyla bu tür davalardan medet umduğuna dikkat çeken Jenkins, “Hele bunu demokrasi adına yaptıklarını söylemeleri tam bir ikiyüzlülük” diyor. Bugün cemaatin Türkiye’de Tayyip Erdoğan’dan da daha güçlü olduğunu belirten Jenkins, “Bu da Erdoğan için tehlike. Çünkü cemaat Erdoğan’ı değil Abdullah Gül’ü seviyor” diye noktayõ koyuyor. - Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda (CMUK) beş yıl önce bir değişiklik yapıldığı ortaya çıktı. Nedense değişikliğin kabul edilmesinden beş yıl sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmış. Özetle, bu değişikliğe göre üç yıl cezaevinde tutuklu kalanlar bu sürenin sonunda salıverilebilecekmiş. Bu hesaba göre değişiklik 2011 başında yürürlüğe girecek. Siz bu düzenlemenin zamanlamasını nasıl karşılıyorsunuz? Ergenekon davasıyla çakışmıyor mu? G.J. - Bu zamanlama çok anlamlõ ve çok önemli. Ergenekon davasõnõn başlangõcõndan bu yana çok ilginç olaylarla karşõlaştõk. Kimi insanlar tutuklanõp serbest bõrakõldõ. Sonra yine tutuklandõ. Ama ikinci tutuklama kararlarõ için yeni kanõtlarõn bulunmasõ ve dava dosyasõna konulmasõ lazõmdõ. Oysa yeni kanõt yok. O zaman yapõlanlar yasadõşõdõr. Zaten Ergenekon sürecinde insanlarõn evleri sabaha karşõ basõldõ. Her yer didik didik arandõ. Bunlarõ yapmak için bir neden gösterilmesi gerekirdi. Ama gösterilmedi. Oysa polis normal bir saatte evlerin kapõsõnõ çalabilirdi. Zaten bu Ergenekon davasõnõn başõndan beri pek çok hukuksuzluk yapõldõ. - İnsanın aklına beş yıl önce CMUK değişikliği yapılmasına rağmen neden beş yıl sonra yürürlüğe koyma gereğinin hissedildiği gelmiyor mu? - Ciddi şüpheler uyandõrõyor. Batı’nın AKP’ye bakışı değişti - Siz 2009’da “Ergenekon: Gerçekle Fantezi Arasında” başlıklı bir rapor kaleme aldınız. Ardından Washington’da bu raporla ilgili konferanslar verdiniz. Ergenekon davasının 5.300 sayfalık iddianamesini satır satır okuyarak yapılan hukuksuzluklara dikkat çektiniz. O zamandan bu yana dış dünyada davaya bakış açısında bir değişiklik oldu mu? - Olmaz olur mu? Çok değişti. Dediğiniz gibi ilk olarak Mayõs 2009’da Washington’da Ergenekon’la ilgili bir konuşma yaptõm. O sõrada ABD’de genel kanõ yüzde 90 gerçeklik payõ olduğuydu. Bugün ise tam tersi. Ergenekon’un varlõğõna inananlarõn oranõ yüzde 10’a düştü, diyebiliriz. Dõş dünyadaki algõ değişimi Balyoz Operasyonu davasõyla birlikte iyice ivme kazandõ. Çünkü ABD’li yetkililer Balyoz’da suçlanan kişilerin bir kõsmõnõ yakõndan tanõyorlar. Bunlardan birisi de eski Genelkurmay İkinci Başkanõ ve eski Birinci Ordu Komutanõ Orgeneral Ergin Saygun. Orgeneral Saygun’un böyle bir girişimde bulunmayacağõnõ biliyorlar. Dolayõsõyla bunlarõ artõk hiç kimse ciddiye almõyor. ABD’de bu açõkça dillendiriliyor. Ama Avrupa’da durum daha farklõ. - AB’de durum neden farklı? - Çünkü AKP hükümetini fazla eleştirmek istemiyorlar. Bunun da nedeni Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin hemen hemen durmuş olmasõ. Bazõ Avrupalõ teknokratlar bana açõkça söylediler. “AKP hükümetini açıkça eleştirirsek o zaman Türkiye’de etkimiz kalmayacak. Onlara açıkça karşı çıkmazsak belki etkili olabiliriz” endişesini dile getirdiler. Ama özel sohbetlerde şüphelerini açõkça söylüyorlar. “Ergenekon diye bir örgüt olduğuna inanmıyoruz” diyorlar. Washington özellikle Mavi Marmara gemisi olayõndan sonra daha sert konuşmaya başladõ. Dönüm noktasõ Mavi Marmara gemisi oldu. Daha önce kararsõzdõlar. “Acaba AKP hükümeti Türkiye’yi Doğu’ya mı kaydırmak istiyor? Ergenekon da galiba gerçek değil” şüphelerini dillendiriyorlardõ. Ama emin değillerdi. Dediğim gibi Mavi Marmara olayõndan sonra işler tamamõyla değişti. Artõk şüphe ve eleştirilerini açõkça söylüyorlar. - Galiba şüpheler sadece ABD ve AB’yle sınırlı kalmıyor. Yakışıksız olmasına rağmen İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak da bir toplantıda, “Türk MOSSAD’ının (MİT) yeni başkanı Hakan Fidan’ın İran yanlısı olduğundan ve MOSSAD bilgilerini İran’a sızdırmasından korkuyoruz,” sözlerini nasıl karşıladınız? - Bir bakõma böyle bir şey söylemek ayõp. Ama bu bir şeylerin de göstergesidir. İsrail AKP hükümetine hiç güvenmiyor. Özellikle Mavi Marmara olayõndan sonra. Daha önce de şüpheleri vardõ. Ama şimdi korkmaya başladõlar. Maalesef Türk sistemi bu. Bir siyasi parti iktidara gelince kendilerine yakõn insanlarõ çeşitli görevlere yerleştiriyorlar. Kadrolaşõyorlar. Hakan Fidan hakkõnda fazla bilgim yok. Onun hakkõnda kötü bir söz söylemek istemiyorum. Ama Başbakan’a çok yakõn olduğunu biliyoruz. Başbakan’a çok yakõn birisini istihbarat servisinin başõna getirirseniz o zaman da doğal olarak şüpheler uyanõr. Dünyada bir tek Tayyip Erdoğan İran’õn nükleer güce sahip olduğuna inanmõyor. Onun dõşõnda bunu herkes biliyor. Bütün bunlarõ üst üste koyduğunuz zaman da belli bir tarafta şüpheler uyanõr. Bana göre İsrail Savunma Bakanõ Barak kaygõlarõnõ o kelimelerle dile getirmemeliydi. Daha diplomatik bir dil kullanabilseydi belki daha iyi olurdu. - Sizinle geçen aralık ayında yaptığımız ilk görüşmemizde Fethullah Gülen cemaatinin Türkiye’de inanılmaz bir güce sahip olduğunu söylemiştiniz. Son zamanlarda cemaatin orduya, polise ve yargıya iyice sızdığı iddiaları var. Siz bunlara ne diyorsunuz? - Bunun gerçek olduğunu zaten biliyoruz. Poliste ve yargõda adamlarõ vardõ. Şimdi asker içinde de var. Şöyle de bir sorun var: Dediğim gibi cemaat Türkiye’de çok güçlü. Çeşitli kurumlar içinde varlar. Şimdi siz Fethullahçõ olmayabilirsiniz. Ama etrafõnõz Fethullahçõlarla çevrili olduğu için onlarõ karşõnõza almak istemezsiniz. Korkarsõnõz. Karşõnõza alõrsanõz ileride bir gün Doğu Anadolu’ya anõnda tayininiz çõkarõlabilir, diye çekinirsiniz. Şunu da söyleyeyim ki, cemaat bugün Tayyip Erdoğan’dan çok daha güçlü. Fethullah cemaatinin tabanõ çok geniş. Bu bir bakõma Tayyip Erdoğan için de bir tehdit. Cemaat Erdoğan’dan hoşlanmõyor ama Abdullah Gül’ü çok seviyor. Edelman’a sahte belge servis edenler - Ordu içinde birilerinin sürekli özellikle Taraf gazetesine darbe belgeleri servis ettiklerini biliyoruz. Siz o birilerinin kimler olduklarını tahmin edebiliyor musunuz? - O belgelerin sahte olduklarõ kesin. Şimdiye kadar ordu içinde gerçek bir darbe hazõrlõğõ olduğunu duymadõm. Zaten 2003 ve 2004’te ordu içinde kimi kişilerde darbe özlemi olduğu konuşuluyordu. Ama hiçbir kesin plan yoktu. Şöyle bir belge ortaya çõktõ. Darbe yapõlacak ve dost bir örgüt bu iş için kullanõlacak. O da Türkiye Gençlik Birliği. Ama Türkiye Gençlik Birliği 2006’da kuruldu. O zaman aradaki tarih farkõ ne oluyor? Taraf, Balyoz belgesinin eski Birinci Ordu Komutanõ emekli Orgeneral Çetin Doğan’õn yanõnda çalõşan birisi tarafõndan servis edildiğini söyledi. Ama belgelere baktõğõmõz zaman bunlarõn sadece Kara Kuvvetleri’nden değil, Deniz ve Hava Kuvvetleri’nden de geldiğini görüyoruz. Tek bir kişi farklõ kurumlardan o kadar çok belgeyi nasõl çalacak ve saklayacak? Demek ki bu belgeleri toplayan bir örgüt var. Ayrõca biliyoruz ki ordu içinde bazõ belgeler bir süre sonra imha edilir. Birileri o imha edilecek belgeleri demek ki saklamõşlar. - Peki, bu belgelerin yedi yıl önce MİT tarafından Başbakan’a verildiği söyleniyor. Sizce bu belgelerin yedi yıl bekletilip bugün servise konulmasının amacı ne olabilir? - Evet, esas soru bu. Eğer bu belgeler varsa neden yedi yõldõr bunlar hakkõnda hiçbir işlem yapõlmamõş? Geçen kasõm ayõnda ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman’la Washington’da görüşmüştüm. O zaman bana anlatmõştõ. Büyükelçiyken birtakõm sahte belgeleri Edelman’a getirmişler. Zaten bu Türk basõnõnda da çõktõ. Edelman şimdiye kadar bu belgeleri kimin kendisine getirdiğini açõklamadõ ama bana söyledi. Tahmin edebilirsiniz. Bu görüşmeden sonra ben Çetin Doğan’õn damadõ Dani Rodrik’e Edelman’la konuşmasõnõ, belki sahte belgeleri servis edenlerin kimliklerini kendisine açõklayabileceğini söyledim. - Ergenekon ve Balyoz planlarının hazırlandığı söylenen dönemde Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’tü. Eğer o dönemde bir ya da birkaç darbe hazırlığı var idiyse ve sorumlular hakkında hiçbir işlem yapılmadıysa bunun baş sorumlusu Hilmi Özkök’ün kendisi değil mi? - Ben daha önce de söyledim. Hilmi Özkök en tepedeki kişidir. Sadece ordu için değil, şirket, okul olsun. Oralarda olanlardan baş sorumlu kişi en tepedeki isimdir. Şunu da konuşalõm. Çetin Doğan’õn düzenlediği gizli bir seminer değildi. Birinci Ordu bünyesinde düzenlenen bir seminerdi. Bundan Hilmi Özkök’ün de haberi vardõ. Buna izin verdi; imzaladõ. Seminer sonrasõ kendisine bir rapor gönderildi. Onu da okuyup imzaladõ. Ama bugün bakõyoruz. Hiç kimse onu en azõndan tanõk olarak çağõrmõyor. Ama yok. Bu da şunu gösteriyor: Demek savcõlar gerçeğin ortaya çõkarõlmasõnõn peşinde değiller. Sadece askeri ezmeye çalõşõyorlar. Bunun başka bir izahõ yok. Çünkü eğer gerçeğe ulaşmayõ amaçlamõş olsalardõ ilk olarak Hilmi Özkök’ün ifadesine başvururlardõ. Cemaat, işine gelmeyenleri fanatik gruplara hedef gösteriyor - Sizinle son konuşmamızda cemaatten ağır tehditler aldığınızı söylemiştiniz. Bu tehditler devam ediyor mu? - Azaldõ. Raporu okuduktan sonra cemaatten iki kişi bana gelerek konuşmak istedi. Gayet güzel konuştuk. Tabii ki anlaşamadõk. Ama cemaatin büyük kõsmõ onlar gibi davranmadõ. Hep tehditler aldõm. Bugünlerde ise başka rapor yazmadõğõm için tehditler azaldõ. Aslõnda cemaat şiddet kullanmõyor. Ama şiddet kullanma eğiliminde olan fanatik gruplara gazetesinde yayõmlanan makalelerle hedef gösteriyor. Esas tehditler de bu fanatik internet sitelerinden geliyor. Bana bir şey yapmalarõ umurumda değil. Ama yakõnlarõma zarar verebilirler. Yani yaptõklarõ çok tehlikeli. Altõ hafta kadar önce yeni bir yazõ yazdõm. Bunun üzerine tekrarlanmaya başladõ. En ilginç olan nokta da benim raporumun Ağustos 2009’da çõkmasõndan sonra tepkilerin başlamasõ ama en sert tepkilerin de Kasõm 2009’dan sonra gelmeye başlamasõdõr. - Yani Washington’da verdiğiniz Ergenekon seminerinden sonra mı? - Evet. Bana saldõrmalarõnõn nedeni “Kral Çıplak” demiş olmamdõr. En büyük korkularõ gerçeklerin ortaya çõkmasõ. Evet, Ergenekon, Balyoz, Kafes planlarõna uzaktan bakarsanõz korkarsõnõz. Ama ayrõntõlara indiğiniz anda neyin ne olduğunu anlõyorsunuz. Tezler tamamõyla çöküyor. Zaten “Şeytan ayrıntıda saklıdır” diye boşuna söylememişler. Burada size Çetin Doğan’õn damadõ Dani Rodrik’i örnek vermek istiyorum. Çetin Doğan’õn tutuklanmasõna kadar Dani Rodrik bu davalarla fazla ilgilenmedi. Ama kayõnpederi tutuklanõnca bir blog açtõlar ve neyin ne olduğunu anlamak için ayrõntõlara girdiler. Dani Rodrik çok şükür çok akõllõ bir insandõr. Sonunda, “Buna inanmak mümkün değil. Bu sahte bir plan. Ayrıca çok kötü kurgulanmış ve kaleme alınmış” dedi. ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman da aynõ şeyi söyledi. Bir kere o planlarda kullanõlan terminoloji askeri terminoloji değil. Biz bile daha iyi bir sahte plan hazõrlayõp yazabiliriz. TSK’nin yõpratõlmasõ NATO içindetehlikedir - Mümtaz’er Türköne isimli bir kişi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) lağvedilerek yerine başka bir ordu kurulmasını istedi. Ardından tam YAŞ kararları öncesi 102 komutan ve üst düzey subay hakkında mahkeme yakalama kararı çıkardı. Hasan Iğsız’ın da tam Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanması beklenirken mahkemede ifade vermeye çağrıldığını öğrendik. Erdoğan ve hükümetin istediği bir kişinin Genelkurmay başkanlığının önünün açılması için bu operasyonların yapıldığı iddialarına ne diyorsunuz? - Böyle birisi var mõ, yok mu bilmiyorum. Bildiğim, üst düzey subaylarõn çoğunluğunun AKP hükümetine sõcak bakmadõğõdõr. Böyle bir kişi Genelkurmay başkanõ olduğu takdirde hükümetin onu susturmasõ, kontrolü altõna almasõ çok zor olacaktõr. Bunu biliyorlar. Menderes döneminde benzer olaylar gördük. Sonunda askerin morali bozuldu ve istenmeyen hareketler oldu. İnşallah bu olmaz. Ama söylemek istediğim asker ve hükümetin karşõ karşõya getirilmemesi gereğidir. Menderes döneminde Soğuk Savaş vardõ. Bugün sõcak savaş var. TSK PKK’yle savaşõyor. Komutan PKK’yle savaşõrken mahkemede ifade vermeye çağõrõlõyor. Onun altõndaki subaylar ne hisseder bu durum karşõsõnda? Böyle bir durumda PKK’ye karşõ nasõl etkili savaşacaklar? Askerin morali zaten bozuk. Üstelik kendi aralarõnda kim temiz, kim değil çok iyi bilirler. Bu insanlarõn suçsuz olduğunu çok iyi biliyorlar. Zaten bunu herkes biliyor. Bakõn, demin Hilmi Özkök’ten söz ettik. Neden hiç kimse Hilmi Özkök’e bir şey sormuyor? Her şey çok açõk. Bir cemaat ve bir hükümet YAŞ’õ karõştõrmaya çalõşõyorsa ve kendi adamlarõnõ terfi ettirmek istiyorsa o zaman ordunun askeri gücü azalacaktõr. Bu tehlike sadece Türkiye için değil NATO için, bölge için de geçerlidir. P O R T R E GARETH JENKINS 1989’dan beri İstanbul’da yaşayan İngiliz, Galli gazeteci, yazar ve analist. Üniversitede eski Yunanca ve Latince okudu. The Sunday Times gazetesi, Jane’s yayõnlarõna ve kimi düşünce kuruluşlarõna yazõlar yazõyor. The Economist Intelligence Unit’e birkaç rapor hazõrladõ. Türkiye ve bulunduğu bölgeyle ilgili siyaset, ekonomi ve güvenlik konularõnda pek çok yazõ yazdõ. Özel ilgi alanlarõ sivil-asker ilişkileri, siyasi İslam ve terörle mücadele. “Türk Silahlõ Kuvvetleri ve Siyaset” ile “Türkiye‘de Siyasi İslam: Batõ’ya Koşarken Yönünü Doğu’ya mõ Çeviriyor?” isimli iki kitap yazdõ. Üçüncü kitabõ da yolda. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - Siz yirmi küsur yıl önce Türkiye’ye geldiniz. O zamanki Türkiye’yle bugünkü Türkiye’yi kıyasladığınızda neler görüyorsunuz? - Size şöyle bir örnekle cevap vereyim. Yirmi beş yõl önce Mõsõr’a gitmiştim. Geçen yõl 25 yõldan sonra ilk kez yine gittim. Bazõ şeyler değişmişti ama genelde Mõsõr aynõ Mõsõr’dõ. Ama Türkiye bazõ iyi, bazõ kötü bakõmlardan çok değişti. Günlük hayatta pek çok olumlu gelişme görüyoruz. Her türlü tüketim ürününü burada bulabilmek artõk mümkün. Gelişmiş dünyadaki bütün yeni teknolojiler burada da var. Ama ciddi olarak yüzyõllardõr hiç değişmeyen toplumsal paranoya. Bu toplum komplo teorileri kurmaya çok meraklõ. Türk insanõ çok şeye inanõyor ama hemen hemen hiçbir şeye güvenmiyor. Ben ilk kez Türkiye’ye geldiğimde o kadar yöresel farklõlõklar yoktu. Bu uçurum zaman içinde gittikçe arttõ. İstanbul’da bugün artõk farklõ mahalleler değil, farklõ ülkeler var. Birbirine paralel kültürler sizi hemen çarpõyor. Ama siyasete bakõyorum. Rüşvet, yolsuzluk hâlâ çok yaygõn. O hiç değişmedi. Evet, eski Deniz Kuvvetleri Komutanõ İlhami Erdil yolsuzluktan hapis yattõ. Ama hiçbir bakan yolsuzluktan içeri girmedi. İktidara gelen parti üyeleri bütün akrabalarõnõ, çocuklarõnõ birdenbire zengin ediveriyorlar. O da değişmedi. Bir de şimdiye kadar görülmemiş bir Ergenekon davasõ var. Hükümet 28 Şubat’tan ve saplantõ halinde dolayõsõyla Deniz Kuvvetleri’nden öç almaya çalõşõyor. O dönem çok ezildiklerini düşünüyorlar. Bugün ise tam tersi oldu. Onlar ordudan öç almaya çalõşõyor. Hatõrlatayõm, Batõ Çalõşma Grubu’nu kuran eski Deniz Kuvvetleri Komutanõ Oramiral Güven Erkaya’ydõ. - O ezilmişlik duygusu bu kadar büyük bir hınçla insanların üzerine gitmeyi, sistemi altüst etmeye çalışmayı gerektirir mi? - Tabii ki gerektirmez. Haksõzlõk yapõlõyor. Beni en çok kõzdõran nokta da bütün bunlarõn demokrasi adõna yapõlmasõdõr. Bu ikiyüzlülükten başka bir şey değil. Hep söylüyorum. Ergenekon’da sadece birkaç kişi var. Onlarõn dõşõndakilerin o davaya dahil edilmesine yüzde yüz karşõyõm. Zaten AKP ve cemaatten farklõ kim düşünüyorsa Ergenekoncu oluyor. Ergenekon’da, Balyoz’da savcõlar gerçeğin peşinde değiller. Sadece askeri ezmeye çalõşõyorlar. Gerçeğe ulaşmayõ amaçlamõş olsalardõ ilk olarak Hilmi Özkök’ün ifadesine başvururlardõ. Cemaat bugün Tayyip Erdoğan’dan çok daha güçlü. Bu bir bakõma Erdoğan için tehdit. Cemaat Erdoğan’dan hoşlanmõyor ama Abdullah Gül’ü çok seviyor. Demokrasi adına ikiyüzlülük yapıyorlar [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle