Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“rulet krallığı” hayaline kapõlarak
rulet masasõnda kazandõracak bir
sistem üzerinde çalõşmaya başladõ.
Şerif Paşa gençlik yõllarõnda
Fransa’da “Yakışıklı Şerif” (Beau
Şerif) diye anõlõyordu ama boş
hayalleri dile düşünce kendisinden
“Boş Herif” diye söz edilmeye
başlandõ. Türkçe kaynaklarõn gerçeği
yansõtmadõğõnõ ileri sürenlere göre,
Şerif Paşa entelektüel, dürüst, üstün
özellikleri olan bir Kürt’tü.
İyi bir eğitim almõş olan Şerif
Paşa’nõn etkileyici biri olduğunden
kuşku yok; ama onu yakõndan tanõmõş
olan Jean Jahnsson’a göre de
Şerif Paşa antika diye
tanõmlayabileceğimiz tuhaf özellikleri
olan biri. Jean Jahnsson, Şerif
Paşa’nõn kol düğmesi almak üzere
Paris’e gönderdiği kuyumcu.
Su gibi para harcayan Şerif Paşa’nõn
kol düğmeleri için gözünü kõrpmadan
ve sorgu sual etmeden 160 bin kron
ödemesi inanõlõr gibi değil ama
Jean Jahnsson hiç şaşõrmõyor çünkü
benzeri pek çok olay yaşõyor.
Jean Jahnsson’un 1908 öncesi
anõlarõnõ okuyanlar için Şerif Paşa’nõn
Kürdistan Krallõğõ hayali de şaşõrtõcõ
değil. İşte bir başka anekdot: Osmanlõ
Devleti’nin temsilcisi kuyumcu
dostundan mutfaktaki tencere, tava ve
diğer tüm kap kacağõn saf gümüşten
yapõlmasõnõ istiyor. Nedeni
Stockholm’de bir ailenin kalayõ
eskimiş bakõr tencerede pişen yemek
yüzünden zehirlenmesi. Bunu
duyunca Şerif Paşa müthiş
telaşlanõyor, bu yüzden mutfakta
Jean Jahnsson’un atölyesinden
çõkma saf gümüş kaplar kullanõlmaya
başlõyor. Şerif Paşa kendine krallõğõ
boşuna yakõştõrmamõş.
(*) Cumhuriyet, 16.05.2010
[email protected]
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 8 AĞUSTOS 2010 PAZAR
12 PAZAR YAZILARI [email protected]
Ne olacak bu İlyuşin’in hali...
Geçen yõl, bu vakitler, Rus yapõmõ bir uçak
Amerika’nõn kuzey sõnõrõndaki Michigan
Eyaleti’nde bir kasaba havalimanõna iniverdi.
Uçak, 1986 SSCB yapõmõ İlyuşin-IL 78 idi;
geniş karõnlõ, kocaman bir dev... Yüksüz 231 ton
ağõrlõğõ vardõ. NATO casuslarõnca ona verilen
isim bize yabancõ değildi: Midas... Mitolojide,
eşek kulaklõ Kral Midas vardõ ya, işte onun adõ...
İlyuşin, ABD-Kanada sõnõrõndaki Superior
Gölü’ne nazõr bir havalimanõ olan Marquette
kasabasõ Sawyer Havalimanõ’na bir kocaman
albatros kuşu gibi süzülerek o sabah tekerlek
açõp indi. Buraya bu büyüklükte bir uçak inse, 3
km. uzunluğundaki pistinden, ucu ucuna
havalanacaktõr. Öyleyse, İlyuşin bu riski alarak
niye oraya gelmiştir? Öte yandan,
havalimanõnõn, bir Sovyet işgali veya saldõrõsõna
karşõ meğer bundan elli küsur sene evvel inşa
edilmişliği vardõr; tesadüfün iğne deliği...
Uçağõn dümenini tutan Rus kaptan dahil 5
kişilik mürettebat, inişten sonra, bir şey olmamõş
gibi güle oynaya uçağõ terk edip kente alõşverişe
gitmesinler mi; onlar gider, hatta votka bile
alõr... Ancak, uçağõn yüksüz gelişi ve buradan
hareketle Pakistan’a gideceği haberini alan bir
görevli hemen yerel polisi arayacaktõr;
vazifesine düşkün biridir...
İlyuşin’i aklõna kuruntuyla takmõş, içine bir
evham kurdu düşmüştür. İyi de yapmõştõr, yoksa
bize haber çõkmazdõ... İlyuşin’e ani baskõn
yapan yerel polis, mürettebatõ tutuklayõp
casusluk suçundan içer tõkar. Nero adõndaki
uyuşturucu köpeğini uçağa sokarlar. Nero her
tarafõ koklar, bir şey bulamaz! Pekâlâ o zaman
bu uçak nereden gelmiş, bu ücra yere niye
inmiştir? ABD’nin işlek istihbaratõ hemen işler
ve yanõtlarõ birer birer dökülür. Bir kere, İlyuşin
uçağõnõ, Floridalõ bir işadamõ 2005 yõlõnda
Rusya’dan 4 milyon dolara satõn almõş,
“Amerikalı” yapmõştõr. Ama üzerinde hâlâ
orak-çekiç ve Kril alfabesi izleri vardõr; olsun...
Siz Sovyet teknolojisini, sõrf çöken sosyalist
sistemi kötülemek için beğenmeyedurun,
Amerikan havacõlõk uzmanlarõ İlyuşin’leri yere
göğe sõğdõramaz. Bu uçak, Gary
Fears adlõ Florida’da zengin bir
adam tarafõndan sudan ucuza
satõn alõndõktan sonra, o yõl,
Kaliforniya’daki bir orman
yangõnõna su taşõmaya
gönderilmiştir. Biz, Kaliforniya
itfaiyecilerinin yalancõsõyõz: Bir
defasõnda 5 futbol sahasõ
büyüklüğünde bir orman alanõnõn
yangõnõ üzerine su dökmüştür. Böyle yetenekleri
olup Amerikan uyruğuna geçmiş bulunan
uçaktan, nedense, FBI dahil olmak üzere herkes
habersizdir ki Rus mürettebat “Casuslar geldi!”
diye tutuklanmõştõr. Uçak, o gün Teksas
Eyaleti’ndeki Grayson’dan havalanõp buraya
gelmiştir. Uçağõn doğrudan Pakistan’a gitmek
üzere Teksas’dan yola çõkõp Atlantik
Okyanusu’ndaki İzlanda’ya bir konmasõ, oradan
benzin alõp İslamabad’a gitmesi rotasõna
yazõlmõştõr. Zira satõn alõndõğõndan beri,
Kaliforniya yangõnõ hariç, uçağa ilk kez bir
müşteri çõkmõştõr: “Kuzey Amerika Taktik
Uçuş Şirketi.” Türkçeyle adõnõ yazdõğõmõz bu
şirket NATA kõsaltmasõnõ kullanõr.
Peki şirket ne yapar, ABD askeri birliklerine
destek hizmeti verir, para kazanõr... NATA’nõn
Pakistan’dan Afganistan’a askeri yük taşõmak
üzere anlaşmasõ vardõr ve İlyuşin’i bunun için
kiralamõştõr. Fakat, ABD hava sahasõ
yönetimine Midas-İlyuşin’in yola çõkõşõ
bildirilmemiştir. Tam ABD
topraklarõnõ terk edeceği sõrada Rus
kaptana, “Hemen ilk bulduğun yere
in! Yola devam izni al! Her ne
kadar kurşun ata ata biterse de
Amerikan jetleri kurşun atmaya
doymaz, füzelere gelince
‘Tanesine para mõ saydõm, bana
ne!’ derler” diye haber
gönderilmiştir. Rusça evet
anlamõndaki “Da”yõ yapõştõran
kaptan, önündeki ilk havalimanõna, Sawyer’e
inmiştir. Bu kadar basit... Yok, bu kadar basit
değil. Şimdi, iner inmez sanki hemen
havalanacakmõş gibi kanatlarõndaki depolara 65
bin dolarlõk benzin dolduran uçağõn bu akaryakõt
faturasõnõ ne kiracõ firma, ne de asõl sahibi
ödemektedir; zira uçak hâlâ çözülemeyen sorun
nedeniyle orada beklemektedir. Benzin parasõ
ödenmediğinden yerel yönetim uçağa, “Haydi
güle güle uç” dememektedir. Öte yandan
uçağõn bir yõldõr paslanan, gövdesi, benzini tõp
tõp akõtmõştõr. Bu arada havalimanõnõn bir
köşesinde “demirleyen” İlyuşin’e bakõm ve
konaklama masrafõ olarak 62.400 dolarlõk bir
fatura da çõkarõlmõştõr. İlyuşin’i kiralayan firma,
hizmeti alamadõğõ için Floridalõ işadamõnõ dava
etmiş, ama öte yandan Floridalõ külyutmaz
patron “Ben uçağı teslim ettim, siz
uçuramadınız ise bana ne! Tazminatı sizin
ödemeniz gerekir” demiştir. Marquette kenti
savcõsõ Cheryl Hill, hepsinden baskõn çõkmõş,
“Oldu olacak, uçağı bizim belediyeye
bağışlasınlar, ödeşelim” diye görüş beyan
etmiştir. 4 milyon dolarlõk İlyuşin’i bu
karambolde birkaç yüzbin dolar hatõrõna
kaptõrmak istemeyen patron ise ayak diremiştir.
Buraya kadar anlatõlanlar, ustamõz Haldun
Dormen’in ünlü mitolojik hikâyeden alõnõp
tiyatrosunu yazdõğõ, Abderalõ Eşeğin Gölgesi
oyunu benzeriyle karşõ karşõya kaldõğõmõzõn
haberidir. Midas, şimdi bir köşede
beklemektedir. Motorlarõna güvercinler yuva
yapmõştõr, toz toprak içindedir. O gün
tutuklanmõş olan mürettebat, bir günahõ
bulunamayõnca serbest kalmõştõr. İlyuşin’i
uçuracak kimse ortada yoktur.
Bir de, uçağõ enine boyuna koklayan
uyuşturucu köpeği Nero’nun bu yõl emekliliğine
karar verilmiştir. Nero, kasabanõn köpek
bakõmevine nakledilmiştir...
[email protected]
B
elçika’da yaşayan Sercan ile İbrahim sahne
tozu yuttuktan sonra o tõlsõma yakalanõp
kafayõ tiyatroya takmõş genç iki kafadar. Bir
süredir Belçika’da amatör tiyatro eğitimi alan
Sercan ve İbrahim’e ne olduysa İstanbul’a
turneye gittikten sonra oldu. Kafayõ “İstanbul’a
gidip tiyatro eğitimi almak ve tiyatrocu
olmak”la bozdular. İstanbul’un kendilerini
yutacağõnõ, İstanbul’a gidip ertesi gün dizi
oyuncusu olmayõ hayal etmemelerini, bu
serüvenin uzun soluklu ve zorlu bir
yolculuk olduğunu anlatõp, Erol
Günaydın ustamõzõn yaşamõnõ anlatan
“İki Kalas Bir Heves” kitabõnõ verip
okumalarõnõ istedim önce. 55 yõldõr
tiyatroya hizmet eden, hiç sezdirmeden
hepimizin hayatõna sõzõveren Erol
Günaydõn’õn bir ömüre sõğdõrdõğõ
anõlarõndan oluşan Emine Algan
tarafõndan kaleme alõnan bu çalõşma, özellikle bir
tiyatro devinin tiyatroya olan aşkõnõ bizlere
sunmasõ açõsõndan tam bir başucu kitabõ. Ancak
bu kitap tiyatroya ilgilerini daha da arttõrdõ. Daha
işin başõnda olduklarõnõ söyleyip bol bol kitap
okuyup Belçikalõ profesyonel oyunlarõ
izlemelerini de önerdim ama nafile. Anladõm ki
iş ciddi. Bu çocuklar bavullarõna heveslerini ve
tiyatro tutkularõnõ koyup İstanbul’a gidecekler,
bu kesin! Tiyatronun Oğuz Aral’õ diye
tanõmladõğõm, Şahika Tekand hocam yetişti
imdadõma. 24 Temmuz’da Sercan ve İbrahim ile
birlikte Promethiade projesi kapsamõnda
Almanya’da Essen’de sahnelenen “10 adımda
unutmak” oyununa gittik. Promethiade, Türkiye
(İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti),
Almanya (Ruhr 2010 Avrupa Kültür Başkenti)
ve Yunanistan’õn (Atina & Epidaurus Festivali -
Hellenic Festival) içinde olduğu geniş kapsamlõ,
uluslararasõ bir proje. Proje kapsamõnda,
“Zincire Vurulmuş Prometheus” adlõ oyunun
konsepti çerçevesinde, Almanya, Yunanistan ve
Türkiye’den seçilen birer sanatçõnõn yönettiği üç
çiftdilli yapõm, dünya kültür mirasõ kapsamõna
alõnmõş mekânlarda sergilenmek üzere
gerçekleştirildi. PROMETHIADE
projesinin merkezinde, Avrupa
kültürünün kurucusu kabul edilen
Prometheus, mitolojik bir figür
olarak yer alõyor. Tanrõsal düzene
kafa tutmuş, insanõ yaratmõş,
insanlõğa ateşi; yani yaratõcõlõğõ,
bilimi, sanatõ, uygarlõğõ armağan
etmiş, Zeus tarafõndan
cezalandõrõlmõş, zincire vurulmuş
mitolojik bir kahraman
Prometheus. Tekand’õn kendine özgü õşõk, ses,
dekor ve oyuncu arasõnda gerçekleşen zorlu
mücadele yöntemi tiyatronun temel öğeleri ile
tiyatroya yeni açõlõmlar sağlõyor. “Oidipus
Nerede?”, “Oidipus Sürgünde”, “Evridike’nin
Çığlığı” ve “Karanlık Korkusu” adlõ
yapõtlarõyla sanatseverleri başka âlemlere taşõyan
Tekand, bu yeni oyununda da “ışıklarla”
ufkumuzu aydõnlatõyor. Anti-Prometheus, düzene
teslim olmayõp düzene gönüllü olarak boyun
eğen bir karakteri anlatõyor tragedyanõn tersine.
Oyun üç bölümden oluşuyor; kendisine ait
olmayan bir yükü taşõyanlar, sonra bu yükten
kurtulanlar, sonra da bu yükün sahibi haline
gelenler. Bu üçlü planõn içinde iki katman var
aslõnda, sahne işçilerinin oyuncuya dönüşmesi bir
katman, ama esas olarak da önce çalõşan
sõnõftayken sonra sõnõf atlayan sonra da mülk
sahibi haline gelen orta sõnõf insanõnõn bir çeşit
sahne üzerinde gerçek zamanda değişimi. Asõl
sürprizi de şu, mülklerinden kurtulmamak üzere
çalõşan orta sõnõf insanõ, kendi zorluğunu sistem
içinde kendisi yaratõyor.
S
istemin insanla, adeta kedinin fareyle
oynamasõ gibi, oynamasõ. Sandalye çok
önemli bir simge tabii ki pozisyonu, yer sahibi
olmayõ bire bir gösteren çok basit bir malzeme.
Tekand bu basit malzemeden de elde edebildiği
kadar zengin bir sonuç elde etmeye çalõşmõş.
Aynõ zamanda Prometheus’un bağlandõğõ kayaya
da bir gönderme. Onu tanrõlar kayaya
zincirlediler, bizim orta sõnõf insanõmõz, “bile
isteye” kendilerini sandalyeye bağlõyorlar.
Tekand “Promete belki Zeus’un sistemini
yıkamayacağını biliyordu, ama… Zincire
bağlanmayı göze aldı. Bizim de böyle bir
promete dürüstlüğüne ihtiyacımız var. Tam
anlamıyla çağdaş insanın tragedyasını ortaya
çıkardım. ‘Anti-Prometheus’ ismi çağdaş
insanın genel karekterini çok iyi tarif ediyor
bence” diyor. Belki bizim Sercan ile İbrahim de
Promete gibi Zeus’un sistemini yõkamayacağõnõ
biliyor. Ama yine de kendilerine sistemin
öngördüğü rol ve refahõ bõrakõp İstanbul’da
zincirlerinden kurtulmayõ, yeni roller almayõ
deniyorlar. Allahtan İstanbul’da Zeus’un
lanetinden onlarõ kurtaracak bir Şahika
Tekand’larõ var! Kasõm ayõnda derslere
başlayacak Tekand’õn uyarõsõ ise yerinde:
“Derslere başladığınızın ikinci günü benden
dizilerde rol bulmamı istemeyin!”
[email protected]
1898-1908 arasõnda Stockholm’de
büyükelçi olarak görev yapmõş
olan Şerif Paşa’dan birkaç ay önceki
bir yazõda (*) kõsaca söz etmiştik.
Yazõyõ okuyanlar Şerif Paşa’nõn
Stockholm’de bulunduğu yõllarda
İsveç Kralõ’nõn yakõn dost çevresine
girdiğinden özel av partilerine
katõldõğõndan, sõklõkla
saraydaki yemeklere davet
edilenler arasõnda
olduğundan söz ettiğimizi
hatõrlayacaktõr.
Bütün kaynaklar, karõsõ
zengin Mõsõrlõ Prenses
Emine Halim sayesinde
Şerif Paşa’nõn savurgan,
gösterişli bir hayat
yaşadõğõnõ yazõyor. Şerif
Paşa’nõn Stockholm’de, Paris’te,
Monte Carlo’da, bu şatafatlõ yaşam
sayesinde sosyete ile içli dõşlõ
olduğunu anlamak zor değil.
Şerif Paşa’nõn hayatõ çok renkli ama
siyasal literatüre geçiş nedeni devletle
bağlarõnõ koparõp Kürtçülüğe
soyunmasõ. 1908’de büyükelçilikten
ayrõlõp devletle bağlarõnõ kopardõktan
sonra o kadar keskin bir
Kürtçü oldu ki, Sevr görüşmelerinde
savaştan galip çõkanlarõn
temsilcileriyle birlikte Osmanlõ
delegelerinin karşõsõnda yer
aldõ. Kürdistan Teali Cemiyeti’nin
temsilcisi olarak eskiden temsil ettiği
devletten toprak talep ediyordu.
Bunun için Ermeniler ile
ilişki kurdu. Ermenilerin
temsilcisi Boğos Nubar ile
bağõmsõzlõk belgesi
imzaladõ. Bağõmsõz
Kürdistan devleti için
haritalar hazõrlatarak
delegelere dağõttõ. İpin
ucunu o kadar kaçõrdõ ki
çizdirdiği haritanõn
hayaline kapõlarak kendini
Kürdistan Kralõ olarak görmeye
başladõ. Bir süre bu hayalle yaşadõ
ama boş hayallerle ömür
geçmeyeceğini anlayõnca “Bu işi
bırakıyorum” diye gazetelere ilan
verdi. Uğraşacak meşgale kalmayõnca
Mõsõr’a gitti. Orada sõkõlõnca tekrar
geri dönerek Monte Carlo’ya yerleşti.
Kürdistan Krallõğõ yerine bu kez
Şerif Paşa’nõn
maceralarõ
MICHIGAN
MAHMUT
ŞENOL
STOCKHOLM
OSMAN İKİZ
BRÜKSEL
ERDİNÇ UTKU
Bu kõş
sõcak
geçecek
Rusya ile Belarus arasõnda yaz
mevsiminin ortasõnda patlak veren
doğalgaz krizinden sonra, iki ülke
arasõnda şimdi de medya savaşõ yaşanõyor.
Bu iki ülke arasõndaki ilk gerginlik değil.
Fakat, bu zamana kadar iki ülke yönetimi
arasõnda çõkan sorunlarda, bu ülkelerin
basõn organlarõ, diğer ülke yönetimini
eleştirirken iki ülkenin “kardeşliği”
havasõnõ bozacak söylemlerde
bulunmamaya özen gösteriyordu. Şimdiki
medya savaşõnda ise iki ülke liderlerinin
özel hayatlarõna varõncaya kadar ortaya
dökülmedik konu kalmadõ. Bu savaşõ
başlatan, Gazprom’a ait NTV kanalõ oldu.
Bu kanalda gösterilen bir program,
Belarus Devlet Başkanõ Aleksandır
Lukaşenko’nun evlilik dõşõ ilişkilerinden
ülkedeki siyasi baskõlara kadar bütün “kirli
çamaşırlarını” ortaya seriyordu. Belarus
yönetimi de buna, Rusya’nõn lanetlediği
Gürcü Devlet Başkanõ Mihail
Saakaşvili’yi televizyon programõna
konuk ederek ve Rus muhaliflerin
Rusya’da yasaklõ raporlarõnõ yayõmlayarak
yanõt verdi. Rusya’da Slav birliğinin
(panslavizm) taraftarlarõnõn Sovyetler
Birliği’nin dağõlmasõnõ izleyen yõllarda
özellikle Doğu Slavlarõnõn yani Rus,
Belarus ve Ukraynalõlarõn birliğine
odaklandõklarõndan daha önce söz
etmiştim. Sovyetler Birliği’ni oluşturan 15
cumhuriyet içinde ayrõ dõşişleri bakanlõğõna
sahip olan ve BM’de sandalyesi olanlar da
sadece Belarus ile Ukrayna’ydõ. Sovyetler
Birliği’nin feshedilerek yerine Bağõmsõz
Devletler Topluluğu’nun kurulmasõna
ilişkin anlaşmada ilk olarak Rusya, Belarus
ve Ukrayna liderleri tarafõndan
imzalanmõş; fakat Orta Asya ülkeleri “bizi
yalnız bırakmayın” deyince, onlar da
anlaşmaya dahil edilmişti. Rus-Belarus
Birlik Devleti, iki ülke arasõnda -sonra
Ukrayna’yõ da aralarõna almayõ
hedefleyerek- eski Sovyet coğrafyasõndaki
Slav devletlerinin tek bir devlet çatõsõ
altõnda birleşmeleri öngörülerek kuruldu.
Fakat, Ukrayna’da Rusya’ya yakõn
kesimler bile böyle bir birliğe ilgi
göstermedikleri gibi (ki şimdiki Ukrayna
yönetimi de bütün Rusya yanlõsõ sözlerine
rağmen, böyle bir birliğe katõlmayacağõnõ
açõk şekilde ortaya koydu), Belarus ile
Rusya yönetimleri arasõndaki anlayõş
farklõlõklarõ da bu oluşumun gerçek bir
birliğe dönüşmesine engel oldu.
Beyaz Ruslar ya da
Belaruslar, Ruslarla
aynõ kökten gelmekle
birlikte, Belarus
topraklarõnõn Rusya
yönetimine girmesi,
1795 yõlõnõ buldu. Bu
nedenle, ülke nüfusu,
kendisinin Ruslardan
farklõ olduğunun
bilincinde. Fakat,
Rusya karşõtõ milliyetçi akõmlar,
Ukrayna’dakinden bile daha zayõf.
Bağõmsõzlõğõn ilk yõllarõnda Sovyet ve Rus
karşõtõ ve milliyetçi kesimlerin yönetime
gelmelerine rağmen, liberal politikalara
olan tepkiler, Sovyet geleneklerini
sürdürmek isteyen Lukaşenko’nun
yönetime gelmesini sağladõ.
Lukaşenko’nun Rusya yanlõsõ tutumu ve
otoriter politikalarõ onun Batõlõ ülkelerle
ilişkilerinin gergin olmasõna neden olduysa
da Belarus’ta sosyal devletin varlõğõnõ
korumasõ ve ülkenin eski Sovyet ülkeleri
içinde sanayileşme oranõ en yüksek ülke
olmasõ, Lukaşenko’ya karşõ bir alternatifin
bulunmasõnõ önledi. Muhalefetin ciddi bir
toplumsal desteğe sahip olmadõğõnõ,
Lukaşenko’nun karşõtlarõ da görüyor.
Rusya yönetimi, bu zamana kadar ki bütün
devlet başkanlõğõ seçimlerinde, gerek ucuz
petrol ve doğalgaz sağlayarak, gerekse
açõkça Lukaşenko’ya övgüler yağdõrarak
onu desteklemişti. Fakat, son üç yõlda
Lukaşenko’nun Batõlõ ülkelerle yakõnlaşma
sürecine girmesi, Rusya’yõ rahatsõz etti.
Lukaşenko’nun Rusya’nõn õsrarõna rağmen
Abhazya ve Güney Osetya’nõn
bağõmsõzlõklarõnõ tanõmamasõ, rahatsõzlõğõ
daha da arttõrdõ. Belarus yönetiminin,
Kõrgõzistan’õn devrik lideri Kurmanbek
Bakiyev’e ev sahipliği yapmasõ ise
bardağõ taşõran damla oldu. Rusya,
tutumuyla gelecek ocak ayõnda yapõlacak
olan Belarus devlet başkanlõğõ
seçimlerinde Lukaşenko’nun arkasõnda
olmayacağõnõn sinyalini verdi. Fakat,
muhalefetin zayõflõğõnõn dõşõnda, Belarus
toplumunda özellikle genç nesil kendisini
Rusya’dan çok Avrupa’ya yakõn hissettiği
ve Belarus toplumunda Rusya ile birliği
savunanlarõn oranõ giderek azaldõğõ için,
Rusya’nõn “Lukaşenko’dan kurtulması”
o kadar kolay değil. Bununla birlikte,
Lukaşenko’nun ilk kez bu seçimlerde
Rusya’nõn rüzgârõnõ arkasõnda değil
karşõsõnda bulacak olmasõ, Doğu
Avrupa’nõn önümüzdeki kõş sõcak
geçeceğini gösteriyor.
www.avrasya-haber.net
KİEV
DENİZ
BERKTAY
‘10 adõmda unutmak’ ve
kendini hatõrlamak