28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
“rulet krallığı” hayaline kapõlarak rulet masasõnda kazandõracak bir sistem üzerinde çalõşmaya başladõ. Şerif Paşa gençlik yõllarõnda Fransa’da “Yakışıklı Şerif” (Beau Şerif) diye anõlõyordu ama boş hayalleri dile düşünce kendisinden “Boş Herif” diye söz edilmeye başlandõ. Türkçe kaynaklarõn gerçeği yansõtmadõğõnõ ileri sürenlere göre, Şerif Paşa entelektüel, dürüst, üstün özellikleri olan bir Kürt’tü. İyi bir eğitim almõş olan Şerif Paşa’nõn etkileyici biri olduğunden kuşku yok; ama onu yakõndan tanõmõş olan Jean Jahnsson’a göre de Şerif Paşa antika diye tanõmlayabileceğimiz tuhaf özellikleri olan biri. Jean Jahnsson, Şerif Paşa’nõn kol düğmesi almak üzere Paris’e gönderdiği kuyumcu. Su gibi para harcayan Şerif Paşa’nõn kol düğmeleri için gözünü kõrpmadan ve sorgu sual etmeden 160 bin kron ödemesi inanõlõr gibi değil ama Jean Jahnsson hiç şaşõrmõyor çünkü benzeri pek çok olay yaşõyor. Jean Jahnsson’un 1908 öncesi anõlarõnõ okuyanlar için Şerif Paşa’nõn Kürdistan Krallõğõ hayali de şaşõrtõcõ değil. İşte bir başka anekdot: Osmanlõ Devleti’nin temsilcisi kuyumcu dostundan mutfaktaki tencere, tava ve diğer tüm kap kacağõn saf gümüşten yapõlmasõnõ istiyor. Nedeni Stockholm’de bir ailenin kalayõ eskimiş bakõr tencerede pişen yemek yüzünden zehirlenmesi. Bunu duyunca Şerif Paşa müthiş telaşlanõyor, bu yüzden mutfakta Jean Jahnsson’un atölyesinden çõkma saf gümüş kaplar kullanõlmaya başlõyor. Şerif Paşa kendine krallõğõ boşuna yakõştõrmamõş. (*) Cumhuriyet, 16.05.2010 [email protected] CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 8 AĞUSTOS 2010 PAZAR 12 PAZAR YAZILARI [email protected] Ne olacak bu İlyuşin’in hali... Geçen yõl, bu vakitler, Rus yapõmõ bir uçak Amerika’nõn kuzey sõnõrõndaki Michigan Eyaleti’nde bir kasaba havalimanõna iniverdi. Uçak, 1986 SSCB yapõmõ İlyuşin-IL 78 idi; geniş karõnlõ, kocaman bir dev... Yüksüz 231 ton ağõrlõğõ vardõ. NATO casuslarõnca ona verilen isim bize yabancõ değildi: Midas... Mitolojide, eşek kulaklõ Kral Midas vardõ ya, işte onun adõ... İlyuşin, ABD-Kanada sõnõrõndaki Superior Gölü’ne nazõr bir havalimanõ olan Marquette kasabasõ Sawyer Havalimanõ’na bir kocaman albatros kuşu gibi süzülerek o sabah tekerlek açõp indi. Buraya bu büyüklükte bir uçak inse, 3 km. uzunluğundaki pistinden, ucu ucuna havalanacaktõr. Öyleyse, İlyuşin bu riski alarak niye oraya gelmiştir? Öte yandan, havalimanõnõn, bir Sovyet işgali veya saldõrõsõna karşõ meğer bundan elli küsur sene evvel inşa edilmişliği vardõr; tesadüfün iğne deliği... Uçağõn dümenini tutan Rus kaptan dahil 5 kişilik mürettebat, inişten sonra, bir şey olmamõş gibi güle oynaya uçağõ terk edip kente alõşverişe gitmesinler mi; onlar gider, hatta votka bile alõr... Ancak, uçağõn yüksüz gelişi ve buradan hareketle Pakistan’a gideceği haberini alan bir görevli hemen yerel polisi arayacaktõr; vazifesine düşkün biridir... İlyuşin’i aklõna kuruntuyla takmõş, içine bir evham kurdu düşmüştür. İyi de yapmõştõr, yoksa bize haber çõkmazdõ... İlyuşin’e ani baskõn yapan yerel polis, mürettebatõ tutuklayõp casusluk suçundan içer tõkar. Nero adõndaki uyuşturucu köpeğini uçağa sokarlar. Nero her tarafõ koklar, bir şey bulamaz! Pekâlâ o zaman bu uçak nereden gelmiş, bu ücra yere niye inmiştir? ABD’nin işlek istihbaratõ hemen işler ve yanõtlarõ birer birer dökülür. Bir kere, İlyuşin uçağõnõ, Floridalõ bir işadamõ 2005 yõlõnda Rusya’dan 4 milyon dolara satõn almõş, “Amerikalı” yapmõştõr. Ama üzerinde hâlâ orak-çekiç ve Kril alfabesi izleri vardõr; olsun... Siz Sovyet teknolojisini, sõrf çöken sosyalist sistemi kötülemek için beğenmeyedurun, Amerikan havacõlõk uzmanlarõ İlyuşin’leri yere göğe sõğdõramaz. Bu uçak, Gary Fears adlõ Florida’da zengin bir adam tarafõndan sudan ucuza satõn alõndõktan sonra, o yõl, Kaliforniya’daki bir orman yangõnõna su taşõmaya gönderilmiştir. Biz, Kaliforniya itfaiyecilerinin yalancõsõyõz: Bir defasõnda 5 futbol sahasõ büyüklüğünde bir orman alanõnõn yangõnõ üzerine su dökmüştür. Böyle yetenekleri olup Amerikan uyruğuna geçmiş bulunan uçaktan, nedense, FBI dahil olmak üzere herkes habersizdir ki Rus mürettebat “Casuslar geldi!” diye tutuklanmõştõr. Uçak, o gün Teksas Eyaleti’ndeki Grayson’dan havalanõp buraya gelmiştir. Uçağõn doğrudan Pakistan’a gitmek üzere Teksas’dan yola çõkõp Atlantik Okyanusu’ndaki İzlanda’ya bir konmasõ, oradan benzin alõp İslamabad’a gitmesi rotasõna yazõlmõştõr. Zira satõn alõndõğõndan beri, Kaliforniya yangõnõ hariç, uçağa ilk kez bir müşteri çõkmõştõr: “Kuzey Amerika Taktik Uçuş Şirketi.” Türkçeyle adõnõ yazdõğõmõz bu şirket NATA kõsaltmasõnõ kullanõr. Peki şirket ne yapar, ABD askeri birliklerine destek hizmeti verir, para kazanõr... NATA’nõn Pakistan’dan Afganistan’a askeri yük taşõmak üzere anlaşmasõ vardõr ve İlyuşin’i bunun için kiralamõştõr. Fakat, ABD hava sahasõ yönetimine Midas-İlyuşin’in yola çõkõşõ bildirilmemiştir. Tam ABD topraklarõnõ terk edeceği sõrada Rus kaptana, “Hemen ilk bulduğun yere in! Yola devam izni al! Her ne kadar kurşun ata ata biterse de Amerikan jetleri kurşun atmaya doymaz, füzelere gelince ‘Tanesine para mõ saydõm, bana ne!’ derler” diye haber gönderilmiştir. Rusça evet anlamõndaki “Da”yõ yapõştõran kaptan, önündeki ilk havalimanõna, Sawyer’e inmiştir. Bu kadar basit... Yok, bu kadar basit değil. Şimdi, iner inmez sanki hemen havalanacakmõş gibi kanatlarõndaki depolara 65 bin dolarlõk benzin dolduran uçağõn bu akaryakõt faturasõnõ ne kiracõ firma, ne de asõl sahibi ödemektedir; zira uçak hâlâ çözülemeyen sorun nedeniyle orada beklemektedir. Benzin parasõ ödenmediğinden yerel yönetim uçağa, “Haydi güle güle uç” dememektedir. Öte yandan uçağõn bir yõldõr paslanan, gövdesi, benzini tõp tõp akõtmõştõr. Bu arada havalimanõnõn bir köşesinde “demirleyen” İlyuşin’e bakõm ve konaklama masrafõ olarak 62.400 dolarlõk bir fatura da çõkarõlmõştõr. İlyuşin’i kiralayan firma, hizmeti alamadõğõ için Floridalõ işadamõnõ dava etmiş, ama öte yandan Floridalõ külyutmaz patron “Ben uçağı teslim ettim, siz uçuramadınız ise bana ne! Tazminatı sizin ödemeniz gerekir” demiştir. Marquette kenti savcõsõ Cheryl Hill, hepsinden baskõn çõkmõş, “Oldu olacak, uçağı bizim belediyeye bağışlasınlar, ödeşelim” diye görüş beyan etmiştir. 4 milyon dolarlõk İlyuşin’i bu karambolde birkaç yüzbin dolar hatõrõna kaptõrmak istemeyen patron ise ayak diremiştir. Buraya kadar anlatõlanlar, ustamõz Haldun Dormen’in ünlü mitolojik hikâyeden alõnõp tiyatrosunu yazdõğõ, Abderalõ Eşeğin Gölgesi oyunu benzeriyle karşõ karşõya kaldõğõmõzõn haberidir. Midas, şimdi bir köşede beklemektedir. Motorlarõna güvercinler yuva yapmõştõr, toz toprak içindedir. O gün tutuklanmõş olan mürettebat, bir günahõ bulunamayõnca serbest kalmõştõr. İlyuşin’i uçuracak kimse ortada yoktur. Bir de, uçağõ enine boyuna koklayan uyuşturucu köpeği Nero’nun bu yõl emekliliğine karar verilmiştir. Nero, kasabanõn köpek bakõmevine nakledilmiştir... [email protected] B elçika’da yaşayan Sercan ile İbrahim sahne tozu yuttuktan sonra o tõlsõma yakalanõp kafayõ tiyatroya takmõş genç iki kafadar. Bir süredir Belçika’da amatör tiyatro eğitimi alan Sercan ve İbrahim’e ne olduysa İstanbul’a turneye gittikten sonra oldu. Kafayõ “İstanbul’a gidip tiyatro eğitimi almak ve tiyatrocu olmak”la bozdular. İstanbul’un kendilerini yutacağõnõ, İstanbul’a gidip ertesi gün dizi oyuncusu olmayõ hayal etmemelerini, bu serüvenin uzun soluklu ve zorlu bir yolculuk olduğunu anlatõp, Erol Günaydın ustamõzõn yaşamõnõ anlatan “İki Kalas Bir Heves” kitabõnõ verip okumalarõnõ istedim önce. 55 yõldõr tiyatroya hizmet eden, hiç sezdirmeden hepimizin hayatõna sõzõveren Erol Günaydõn’õn bir ömüre sõğdõrdõğõ anõlarõndan oluşan Emine Algan tarafõndan kaleme alõnan bu çalõşma, özellikle bir tiyatro devinin tiyatroya olan aşkõnõ bizlere sunmasõ açõsõndan tam bir başucu kitabõ. Ancak bu kitap tiyatroya ilgilerini daha da arttõrdõ. Daha işin başõnda olduklarõnõ söyleyip bol bol kitap okuyup Belçikalõ profesyonel oyunlarõ izlemelerini de önerdim ama nafile. Anladõm ki iş ciddi. Bu çocuklar bavullarõna heveslerini ve tiyatro tutkularõnõ koyup İstanbul’a gidecekler, bu kesin! Tiyatronun Oğuz Aral’õ diye tanõmladõğõm, Şahika Tekand hocam yetişti imdadõma. 24 Temmuz’da Sercan ve İbrahim ile birlikte Promethiade projesi kapsamõnda Almanya’da Essen’de sahnelenen “10 adımda unutmak” oyununa gittik. Promethiade, Türkiye (İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti), Almanya (Ruhr 2010 Avrupa Kültür Başkenti) ve Yunanistan’õn (Atina & Epidaurus Festivali - Hellenic Festival) içinde olduğu geniş kapsamlõ, uluslararasõ bir proje. Proje kapsamõnda, “Zincire Vurulmuş Prometheus” adlõ oyunun konsepti çerçevesinde, Almanya, Yunanistan ve Türkiye’den seçilen birer sanatçõnõn yönettiği üç çiftdilli yapõm, dünya kültür mirasõ kapsamõna alõnmõş mekânlarda sergilenmek üzere gerçekleştirildi. PROMETHIADE projesinin merkezinde, Avrupa kültürünün kurucusu kabul edilen Prometheus, mitolojik bir figür olarak yer alõyor. Tanrõsal düzene kafa tutmuş, insanõ yaratmõş, insanlõğa ateşi; yani yaratõcõlõğõ, bilimi, sanatõ, uygarlõğõ armağan etmiş, Zeus tarafõndan cezalandõrõlmõş, zincire vurulmuş mitolojik bir kahraman Prometheus. Tekand’õn kendine özgü õşõk, ses, dekor ve oyuncu arasõnda gerçekleşen zorlu mücadele yöntemi tiyatronun temel öğeleri ile tiyatroya yeni açõlõmlar sağlõyor. “Oidipus Nerede?”, “Oidipus Sürgünde”, “Evridike’nin Çığlığı” ve “Karanlık Korkusu” adlõ yapõtlarõyla sanatseverleri başka âlemlere taşõyan Tekand, bu yeni oyununda da “ışıklarla” ufkumuzu aydõnlatõyor. Anti-Prometheus, düzene teslim olmayõp düzene gönüllü olarak boyun eğen bir karakteri anlatõyor tragedyanõn tersine. Oyun üç bölümden oluşuyor; kendisine ait olmayan bir yükü taşõyanlar, sonra bu yükten kurtulanlar, sonra da bu yükün sahibi haline gelenler. Bu üçlü planõn içinde iki katman var aslõnda, sahne işçilerinin oyuncuya dönüşmesi bir katman, ama esas olarak da önce çalõşan sõnõftayken sonra sõnõf atlayan sonra da mülk sahibi haline gelen orta sõnõf insanõnõn bir çeşit sahne üzerinde gerçek zamanda değişimi. Asõl sürprizi de şu, mülklerinden kurtulmamak üzere çalõşan orta sõnõf insanõ, kendi zorluğunu sistem içinde kendisi yaratõyor. S istemin insanla, adeta kedinin fareyle oynamasõ gibi, oynamasõ. Sandalye çok önemli bir simge tabii ki pozisyonu, yer sahibi olmayõ bire bir gösteren çok basit bir malzeme. Tekand bu basit malzemeden de elde edebildiği kadar zengin bir sonuç elde etmeye çalõşmõş. Aynõ zamanda Prometheus’un bağlandõğõ kayaya da bir gönderme. Onu tanrõlar kayaya zincirlediler, bizim orta sõnõf insanõmõz, “bile isteye” kendilerini sandalyeye bağlõyorlar. Tekand “Promete belki Zeus’un sistemini yıkamayacağını biliyordu, ama… Zincire bağlanmayı göze aldı. Bizim de böyle bir promete dürüstlüğüne ihtiyacımız var. Tam anlamıyla çağdaş insanın tragedyasını ortaya çıkardım. ‘Anti-Prometheus’ ismi çağdaş insanın genel karekterini çok iyi tarif ediyor bence” diyor. Belki bizim Sercan ile İbrahim de Promete gibi Zeus’un sistemini yõkamayacağõnõ biliyor. Ama yine de kendilerine sistemin öngördüğü rol ve refahõ bõrakõp İstanbul’da zincirlerinden kurtulmayõ, yeni roller almayõ deniyorlar. Allahtan İstanbul’da Zeus’un lanetinden onlarõ kurtaracak bir Şahika Tekand’larõ var! Kasõm ayõnda derslere başlayacak Tekand’õn uyarõsõ ise yerinde: “Derslere başladığınızın ikinci günü benden dizilerde rol bulmamı istemeyin!” [email protected] 1898-1908 arasõnda Stockholm’de büyükelçi olarak görev yapmõş olan Şerif Paşa’dan birkaç ay önceki bir yazõda (*) kõsaca söz etmiştik. Yazõyõ okuyanlar Şerif Paşa’nõn Stockholm’de bulunduğu yõllarda İsveç Kralõ’nõn yakõn dost çevresine girdiğinden özel av partilerine katõldõğõndan, sõklõkla saraydaki yemeklere davet edilenler arasõnda olduğundan söz ettiğimizi hatõrlayacaktõr. Bütün kaynaklar, karõsõ zengin Mõsõrlõ Prenses Emine Halim sayesinde Şerif Paşa’nõn savurgan, gösterişli bir hayat yaşadõğõnõ yazõyor. Şerif Paşa’nõn Stockholm’de, Paris’te, Monte Carlo’da, bu şatafatlõ yaşam sayesinde sosyete ile içli dõşlõ olduğunu anlamak zor değil. Şerif Paşa’nõn hayatõ çok renkli ama siyasal literatüre geçiş nedeni devletle bağlarõnõ koparõp Kürtçülüğe soyunmasõ. 1908’de büyükelçilikten ayrõlõp devletle bağlarõnõ kopardõktan sonra o kadar keskin bir Kürtçü oldu ki, Sevr görüşmelerinde savaştan galip çõkanlarõn temsilcileriyle birlikte Osmanlõ delegelerinin karşõsõnda yer aldõ. Kürdistan Teali Cemiyeti’nin temsilcisi olarak eskiden temsil ettiği devletten toprak talep ediyordu. Bunun için Ermeniler ile ilişki kurdu. Ermenilerin temsilcisi Boğos Nubar ile bağõmsõzlõk belgesi imzaladõ. Bağõmsõz Kürdistan devleti için haritalar hazõrlatarak delegelere dağõttõ. İpin ucunu o kadar kaçõrdõ ki çizdirdiği haritanõn hayaline kapõlarak kendini Kürdistan Kralõ olarak görmeye başladõ. Bir süre bu hayalle yaşadõ ama boş hayallerle ömür geçmeyeceğini anlayõnca “Bu işi bırakıyorum” diye gazetelere ilan verdi. Uğraşacak meşgale kalmayõnca Mõsõr’a gitti. Orada sõkõlõnca tekrar geri dönerek Monte Carlo’ya yerleşti. Kürdistan Krallõğõ yerine bu kez Şerif Paşa’nõn maceralarõ MICHIGAN MAHMUT ŞENOL STOCKHOLM OSMAN İKİZ BRÜKSEL ERDİNÇ UTKU Bu kõş sõcak geçecek Rusya ile Belarus arasõnda yaz mevsiminin ortasõnda patlak veren doğalgaz krizinden sonra, iki ülke arasõnda şimdi de medya savaşõ yaşanõyor. Bu iki ülke arasõndaki ilk gerginlik değil. Fakat, bu zamana kadar iki ülke yönetimi arasõnda çõkan sorunlarda, bu ülkelerin basõn organlarõ, diğer ülke yönetimini eleştirirken iki ülkenin “kardeşliği” havasõnõ bozacak söylemlerde bulunmamaya özen gösteriyordu. Şimdiki medya savaşõnda ise iki ülke liderlerinin özel hayatlarõna varõncaya kadar ortaya dökülmedik konu kalmadõ. Bu savaşõ başlatan, Gazprom’a ait NTV kanalõ oldu. Bu kanalda gösterilen bir program, Belarus Devlet Başkanõ Aleksandır Lukaşenko’nun evlilik dõşõ ilişkilerinden ülkedeki siyasi baskõlara kadar bütün “kirli çamaşırlarını” ortaya seriyordu. Belarus yönetimi de buna, Rusya’nõn lanetlediği Gürcü Devlet Başkanõ Mihail Saakaşvili’yi televizyon programõna konuk ederek ve Rus muhaliflerin Rusya’da yasaklõ raporlarõnõ yayõmlayarak yanõt verdi. Rusya’da Slav birliğinin (panslavizm) taraftarlarõnõn Sovyetler Birliği’nin dağõlmasõnõ izleyen yõllarda özellikle Doğu Slavlarõnõn yani Rus, Belarus ve Ukraynalõlarõn birliğine odaklandõklarõndan daha önce söz etmiştim. Sovyetler Birliği’ni oluşturan 15 cumhuriyet içinde ayrõ dõşişleri bakanlõğõna sahip olan ve BM’de sandalyesi olanlar da sadece Belarus ile Ukrayna’ydõ. Sovyetler Birliği’nin feshedilerek yerine Bağõmsõz Devletler Topluluğu’nun kurulmasõna ilişkin anlaşmada ilk olarak Rusya, Belarus ve Ukrayna liderleri tarafõndan imzalanmõş; fakat Orta Asya ülkeleri “bizi yalnız bırakmayın” deyince, onlar da anlaşmaya dahil edilmişti. Rus-Belarus Birlik Devleti, iki ülke arasõnda -sonra Ukrayna’yõ da aralarõna almayõ hedefleyerek- eski Sovyet coğrafyasõndaki Slav devletlerinin tek bir devlet çatõsõ altõnda birleşmeleri öngörülerek kuruldu. Fakat, Ukrayna’da Rusya’ya yakõn kesimler bile böyle bir birliğe ilgi göstermedikleri gibi (ki şimdiki Ukrayna yönetimi de bütün Rusya yanlõsõ sözlerine rağmen, böyle bir birliğe katõlmayacağõnõ açõk şekilde ortaya koydu), Belarus ile Rusya yönetimleri arasõndaki anlayõş farklõlõklarõ da bu oluşumun gerçek bir birliğe dönüşmesine engel oldu. Beyaz Ruslar ya da Belaruslar, Ruslarla aynõ kökten gelmekle birlikte, Belarus topraklarõnõn Rusya yönetimine girmesi, 1795 yõlõnõ buldu. Bu nedenle, ülke nüfusu, kendisinin Ruslardan farklõ olduğunun bilincinde. Fakat, Rusya karşõtõ milliyetçi akõmlar, Ukrayna’dakinden bile daha zayõf. Bağõmsõzlõğõn ilk yõllarõnda Sovyet ve Rus karşõtõ ve milliyetçi kesimlerin yönetime gelmelerine rağmen, liberal politikalara olan tepkiler, Sovyet geleneklerini sürdürmek isteyen Lukaşenko’nun yönetime gelmesini sağladõ. Lukaşenko’nun Rusya yanlõsõ tutumu ve otoriter politikalarõ onun Batõlõ ülkelerle ilişkilerinin gergin olmasõna neden olduysa da Belarus’ta sosyal devletin varlõğõnõ korumasõ ve ülkenin eski Sovyet ülkeleri içinde sanayileşme oranõ en yüksek ülke olmasõ, Lukaşenko’ya karşõ bir alternatifin bulunmasõnõ önledi. Muhalefetin ciddi bir toplumsal desteğe sahip olmadõğõnõ, Lukaşenko’nun karşõtlarõ da görüyor. Rusya yönetimi, bu zamana kadar ki bütün devlet başkanlõğõ seçimlerinde, gerek ucuz petrol ve doğalgaz sağlayarak, gerekse açõkça Lukaşenko’ya övgüler yağdõrarak onu desteklemişti. Fakat, son üç yõlda Lukaşenko’nun Batõlõ ülkelerle yakõnlaşma sürecine girmesi, Rusya’yõ rahatsõz etti. Lukaşenko’nun Rusya’nõn õsrarõna rağmen Abhazya ve Güney Osetya’nõn bağõmsõzlõklarõnõ tanõmamasõ, rahatsõzlõğõ daha da arttõrdõ. Belarus yönetiminin, Kõrgõzistan’õn devrik lideri Kurmanbek Bakiyev’e ev sahipliği yapmasõ ise bardağõ taşõran damla oldu. Rusya, tutumuyla gelecek ocak ayõnda yapõlacak olan Belarus devlet başkanlõğõ seçimlerinde Lukaşenko’nun arkasõnda olmayacağõnõn sinyalini verdi. Fakat, muhalefetin zayõflõğõnõn dõşõnda, Belarus toplumunda özellikle genç nesil kendisini Rusya’dan çok Avrupa’ya yakõn hissettiği ve Belarus toplumunda Rusya ile birliği savunanlarõn oranõ giderek azaldõğõ için, Rusya’nõn “Lukaşenko’dan kurtulması” o kadar kolay değil. Bununla birlikte, Lukaşenko’nun ilk kez bu seçimlerde Rusya’nõn rüzgârõnõ arkasõnda değil karşõsõnda bulacak olmasõ, Doğu Avrupa’nõn önümüzdeki kõş sõcak geçeceğini gösteriyor. www.avrasya-haber.net KİEV DENİZ BERKTAY ‘10 adõmda unutmak’ ve kendini hatõrlamak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle