Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Dörtyol-İnegöl olayları: Bunlara, özellikle
Dörtyol olaylarõna sadece “provokasyon” demek
doğru değil. Belki provokasyon zemini hazõrlanmõş-
tõr, böyle bir potansiyel vardõr. Ama Kürtlerle Türk-
ler karşõ karşõya geliyorsa, bunun nedenini sadece
provokasyona bağlayamayõz, bunun bir zihinsel
altyapõsõ var, zihinsel dünyalarda bir kar-
şõ karşõya gelme duygusu var.
Kendiliğinden silah bırakmaz-
lar: Kürtçe televizyon ya da benzer açõ-
lõmlar, bunlarõn tartõşõlmasõ elbette önemli-
dir. Ama Kürtlerin haklarõna yönelik yapõ-
lanlar Türkiye’nin demokrasisi bakõmõn-
dan önemlidir, bunlarõ verilmiş lütuf gibi
değerlendirmek yanlõş, Türkiye’nin kendi
açõklarõnõ kapatmasõdõr. Çünkü demokratik
siyaset alanõ daraldõkça, örgütlü mücadele
Kürtlerin kafasõnda meşru hale gelmekte-
dir. Silahlõ yöntemi kullananlar, kendili-
ğinden, kendilerine yönelik olumlu düzen-
leme yapõlmadan, silahtan vazgeçmezler.
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2010 CUMA
6 HABERLER
Tanrõkulu, ‘özerk Kürdistan’ talebi ve BDP’nin referandum kararõnõ değerlendirdi
Boykot kararı yanlış
AYŞE SAYIN
ANKARA - Eski Diyarbakõr Barosu Başkanõ
ve tanõnmõş Kürt aydõnlardan Sezgin Tanrıkulu,
BDP’nin referandumda “sandığa gitmeme” ka-
rarõnõ doğru bulmadõğõnõ ancak hükümetin de
“evet” potansiyeli yüksek olan bir yerde sandõk
protestosunun aleyhine olacağõndan korktuğunu
söyledi. Diyarbakõr’da yapõlan Demokratik Top-
lum Kongresi’nden çõkan, “demokratik özerk-
lik” projesine bağlõ olarak gündeme getirilen
“özerk Kürdistan” talebini de değerlendiren
Tanrõkula, “çatışmalı” ortamda konunun farklõ
algõlanabildiğini belirterek “Demokratik özerk-
lik etnik esasa dayanan gerçek anlamda bir
özerkliği ifade etmiyor. Ama çözüm için bana
göre tartışılmalı” dedi. Tanrõkulu’nun değerlen-
dirmeleri şöyle:
Boykot iyi tercih değil: İlke olarak, boy-
kot çağrõsõnõn demokrasi açõsõndan doğru bir ter-
cih olduğuna inanmõyorum. Belli bir tutumu işa-
ret etmeme, tavõr koyma, demokrasi adõna doğru
bir tutum değil bana göre. Boykot, sonuç itiba-
rõyla bakõldõğõnda “evet” yakõn bir tercihtir. An-
cak burada farklõ bir durum var. Hükümetin en-
dişesinin nedeni, bölgede sandõğa gitme duru-
munda “evet” oylarõnõn yüksek çõkacak olma-
sõdõr. Çünkü örneğin Diyarbakõr’da insanlar
sandõğa gitseydi bü-
yük oranda “evet” di-
yecekti. Van’da, Hak-
kâri’de yüzde 80-85,
“evet” çõkacaktõr. Oy-
sa boykot kararõ nede-
niyle sandõğa gidil-
meyince bu
“evet” oylarõ dü-
şecek. Ben
“evet”, “hayır”
konusunda kendi
tutumuma ilişkin
bir şey söylemek is-
temiyorum. Ama BDP,
ister kararõ “evet” olsun, ister “ha-
yır” olsun, tutum belirlemesinin daha doğru ola-
cağõnõ düşünüyorum. Bölgede genel eğilim, “za-
ten çatışma var, mevcut bir anayasa da var,
bu yeni anayasa bize ne getirecek” diyen, o ne-
denle sandõğa gitmeme anlayõşõ yaygõn.
Talep etnik; coğrafi esasa dayalı de-
ğil: Demokratik özerklik talebiyle önerilen as-
lõnda, bir coğrafya, etnik esasa dayanan bir
özerklik talebi değil. Kültürel çoğulculuğa daya-
lõ, merkezin iradesini yerele aktaran, sadece
Kürtlerin yaşadõğõ bölgeyle sõnõrlõ olmayan, böl-
gesel yönetim birimlerin kurulmasõ öngörülüyor.
Bu da anayasanõn yerel yönetimleri köy, ilçe ve
ille sõnõrlayan 26. maddesinin bir anlamda değiş-
tirilmesi hedefini ortaya koyuyor. Demokratik
özerklik, köy, ilçe ve illerin üzerinde Türkiye’nin
20-25 bölgeye ayrõlmasõnõ öngören yönetim mo-
delini öneriyor.
Model kamu yönetimi tasarısı: Böyle
bir öneri, aslõnda Kürt sorununun tartõşõldõğõ za-
man kendi bağlamõnda tartõşõlmamakta, şiddet bo-
yutunda algõlanmakta. Türkiye’nin, bu şiddet, ça-
tõşma ortamõndan kurtulmasõ ve Türkiye’nin AB
süreci değerlendirildiğinde de ele alõnmasõ gere-
ken bir öneri olduğunu düşünüyorum. Böyle bir
yönetimin temeli aslõnda hükümetin, Kamu Yöne-
timi Reformu Tasarõsõ ile atõlmõştõ. Ayrõca “bölge-
sel kalkınma ajansları” da bunun temelini oluş-
turuyor. Türkiye’nin illerin büyüklüğü ve hizme-
tin büyüklüğüne göre merkezdeki hizmet birimle-
rinin bölge yönetimlerine bõrakõlmasõ, tartõşõlmasõ
gereken konularõn başõnda geliyor ve bunu Kürt
sorunundan bağõmsõz düşünmek gerekiyor.
Önyargısız tartışılmalı: BDP, bu konuyu ça-
tõşmalõ ortamda seslendirdiği, PKK’nin silah kullan-
dõğõ bir ortamda tartõşõldõğõ için farklõ algõlamaya yol
açõyor. Sonuçta önerilen özerklik, tam özerkliğe
denk düşmeyen bir yönetim biçimidir. Avrupa Kon-
seyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartõ’na uygun bir
özerklik tanõmlanõyor. Türkiye bu şarta çekince koy-
muştur, bunu kaldõrmalõdõr ve tartõşma zemini açõl-
malõdõr. O nedenle soruştuma açmak gibi cezalandõ-
rõcõ yöntemlere başvurmak bence yanlõş.
Şiddet ortamı ortadan kalkmalı: Bunla-
rõn yaşama geçirilmesi, sorunun çözümü için çatõş-
ma, şiddet ortamõ ortadan kalkmalõ. Bunun için önce
örgüt hazõrlanmalõ, eylem yapmayan, “lojistik ihti-
yaçları dışında hareket halinde olmama talimatı
veriyorum” derse, bunun karşõlõğõnda da askeri bir-
likler operasyon yapmama kararõ alõrsa, çatõşmasõz-
lõk sürecine ilişkin önemli bir adõm atõlmõş olur. Bu-
nun illa da kamuoyuna açõklanmasõ gerekmiyor.
Havuza
Ramazan ayarı
AMASYA (Cum-
huriyet) - Amasya
Gençlik ve Spor İl Mü-
dürlüğü’nün kendi havu-
zunda “Yaz Okulu” uy-
gulamasõ kapsamõnda 22
Haziran’da başlayan
yüzme kurslarõ büyük il-
gi görmesine ve okulla-
rõn açõlmasõna 1.5 ay gi-
bi bir süre olmasõna kar-
şõn ramazanõn ilk günü
havuzun kapõsõna kilit
vuruldu. Veliler, okulla-
rõn açõlmasõna 1.5 ay ol-
duğunu belirterek “Kurs
ramazan nedeniyle kapa-
tõlmamalõ. Küçücük ço-
cuklar oruç mu tutacak?”
diye tepki gösterdi.
Iğsız’dan
savcılığa davet
Haber Merkezi -
İnternet andõcõ soruştur-
masõ kapsamõnda ifadeye
çağrõlan ancak gitmeyen
1. Ordu Komutanõ Orge-
neral Hasan Iğsõz, devir
teslim töreni için İstan-
bul Cumhuriyet Başsav-
cõlõğõ’na davetiye gön-
derdi. Beşiktaş’taki İs-
tanbul Adliyesi’ne giden
askeri personel 1. Ordu
Komutanlõğõ’ndan gön-
derilen davetiyeyi Baş-
savcõ Vekili Turan Ço-
lakkadõ’ya bõraktõ. YAŞ
kararõ sonrasõ emekliye
ayrõlan Iğsõz, görevini
Orgeneral Hayri Kõvrõ-
koğlu’na devredecek.
‘Hareketten önce
silah yoktu’
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - Mavi
Marmara gemisinin
Gazze’ye hareketinden
önce 27 Mayõs 2010’da
Gümrükler Muhafaza
Genel Müdürlüğü Kaş
Gümrük ve Muhafaza
Kõsõm Amirliği’nce de-
netim yapõldõğõ, nakliyat
şirketi temsilcisi ve ge-
mi kaptanõyla görüşül-
düğü belirtildi. Gidişe
ilişkin doldurulan soru
kâğõdõnda, yükler arasõn-
da barut, dinamit, harp
mühimmatõ ve harp sila-
hõ olmadõğõ da bildirildi.
ABD’li gazeteciye
KCK gözaltısı
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu)
- ABD’li gazeteci Jake
Hess, önceki akşam Di-
yarbakõr’da KCK dos-
yasõ kapsamõnda gözal-
tõna alõndõ. PKK’ye yar-
dõm ettiği iddia edilen
gazetecinin sõnõr dõşõ
edilebileceği belirtildi.
Kürt açılımı: Kürtler tarafõndan baş-
langõçta heyecanla karşõlandõ, belki iste-
nen noktaya gelinemedi ama açõlõmõn ken-
disi önemli.. Kürt meselesinin varlõğõ nok-
tasõnda tanõnmasõ noktasõnda önemli. Ta-
mam muhataplarõyla, diğer siyasi partiler-
le irtibatlõ olmadõ, devlet projesine dönüş-
türemedi ama artõk Türkiye’de, her kesi-
min bu meselesinin çözülmesi gerektiği
noktasõnda fikri var. Bu konuda düşünce
var, açõlõmõn kendisi önemlidir. Onun için
AKP tarafõndan bir devlet projesine dö-
nüştürülmeli, ana muhalefet partisinin de
devlet kurumlarõnõn da desteği sağlanmalõ.
Meclis’teki BDP’nin avantajla-
rı iyi kullanılamadı: Bu, 25 yõlõ ça-
tõşma süreciyle geçmiş 80 yõllõk çok ağõr,
çok karmaşõk bir sorun. BDP süreci iyi
idare edememiş olabilir. Kurumsal zaafi-
yetleri olmuş olabilir ama salt sorumlulu-
ğu onlara yüklemek de doğru değildir.
Aslõnda, BDP’nin Meclis’te olmasõnõn
avantajlarõ, devlet tarafõndan yani devle-
tin kurumlarõ, iktidar, ana muhalefet tara-
fõndan iyi kullanõlamamõştõr. BDP hükü-
met, tarafõndan rakip olarak görmüştür.
BDP’yi demokratikleşmeye dönük, Kürt
siyasal hareketinin ileri bir noktasõ, bir
aktörü görüp, bazõ zaaflarõnõ hoşgörüyle
karşõlayõp, diyalog aracõ olarak görmek
varken, Meclis’te yõpratõlmõş, “işe yara-
mıyor” imajõ yaratõlmak istenmiştir, bu
da silahlõ harekete yaramõştõr. Böyle bir
gelenekten gelen bir siyasal partinin, bazõ
zaaflarõndan hemen sõyrõlmasõnõ bekle-
mek de doğru değil. Eğer BDP kendi za-
aflarõna rağmen siyasal aktör olarak gö-
rülüp güçlü olmasõ sağlansaydõ, kendi
muhataplarõna karşõ daha güçlü olurdu.
Bu durum BDP’yi zayõflatmõştõr. Kürtle-
re karşõ, tabanõna karşõ, örgüte karşõ za-
yõflatmõş, geri plana düşürmüştür.
Önce örgüt
silah
bırakmalı
BDP’nin
yıpratılması
PKK’ye yaradı
Provokasyon demek doğru değilProvokasyon demek doğru değil
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Bir kent düşünün, dünya-
nın ilk üniversitesi (Harran)
orada kurulsun!..
Bir şehir düşünün, yüzlerce yıl
önce kent merkezindeki eğitim ku-
rumlarına (Urfa Akademisi) ta Ro-
ma’dan öğrenciler gelsin!..
Bir coğrafya düşünün, dünya-
nın belki de ilk ibadet merkezinin
(Göbeklitepe) kalıntıları orada
bulunsun...
Düşünün ki saban, toprağa ilk
orada değsin... Tohum, toprağa ilk
kez orada atılsın…
Akad, Sumer, Babil, Mitanni, Hi-
tit, Arami, Assur, Urartu, Roma, Bi-
zans dönemleri orada egemenlik
sürsün!..
Matematik bilgini Harranlı Sâbit
b. Kura ve astronomi bilgini Batta-
ni oralarda yıllarca bilim üretsin...
Bir belde düşünün sarayların
şairi Nabi’yi doğursun…
Bekir Coşkun’a, Yılmaz Gü-
ney’e memleket olsun!..
Kazancı Bedih, İbrahim Tatlı-
ses, Müslüm Gürses ve Ferhat
Göçer’in sesine lezzetler versin!..
Orası ki uygarlıkların kesiştiği yer
olarak bilinsin...
İşte oralarda; bir dönem mağa-
ralarında binlerce keşişin dolaşa-
bildiği...
Dağlarında ceylanlarla gazel-
hanların nefes nefese kaldığı...
Türkü ile hoyratın, kanunla ke-
manın, mırra fincanı ile kehribar
tespihin kol kola olduğu oralarda...
Uygarlıkların tarihini ve kültür
mirasını bırakanlar binlerce yıllık
uykularından uyansalar çok,
ama çok şaşıracaklar!..
Kim bilir belki, biz burayı böyle
mi bırakmıştık diye üzülecekler!..
Belki de diyecekler ki biz cehale-
tin değil uygarlığın çivisini çakmış-
tık oralara!..
İşte oralardan, 21. yüzyıldan
yansıyan ürkütücü ve kahredici
manzaralar:
Urfa Valisi Nuri Okutan, her yıl
55 bin yeni öğrencinin okula
başladığı kentte 350 bin kişinin
okuma ve yazma bilmediğini
açıklamış!..
650 bin yurttaş ise ilkokul mezu-
nu bile değilmiş!..
Türkiye genelinde yüzde 7 olan
altı yaş üstü okuma yazma bilme-
yenlerin oranı, Urfa’da yüzde 15
düzeyindeymiş!
1 milyon 613 bin nüfuslu kent-
te okuma yazma bilmeyenlerin
yüzde 77.9’unu kadınlar, yüzde
22.1’ini erkekler oluşturuyor-
muş!..
Nuri Okutan eminim bu bilgileri
utanarak sıkılarak sıralamıştır!..
Ama vali bey toplumun cahil kal-
masının sorumlusunun kendi mes-
lektaşları olduğunu da unutmasın!..
Unutmasın ki kendisinden önce
Urfa’da, okul yerine lojmanına ca-
mi yaptıran Alparslan Karacan,
devletin arazisini kolej yapılması
için Fethullahçılara yok pahasına
veren şimdiki AKP milletvekili Zi-
yaettin Akbulut ve yurttaşları “Ku-
ran etrafında toplanmaya” çağıran
şimdiki Bursa Valisi Şehabettin
Harput da görev yaptı!..
Urfa kültürler deryası olduğu
kadar çelişkiler diyarıdır da!.. O
çelişkilerdir ki uygarlığın temelleri
olan o coğrafyada cehalete halen
prim yaptırıyor!..
Sözün kısası, bir şehir düşü-
nün; herkes o yürek yakan han-
çereleriyle çığlık atan türküler
söyleyebiliyor ama orada her-
kes ne yazık ki okuyup yazamı-
yor!..
Şimdi bana bir daha Urfa’da ni-
çin feodalite hâkim, orada kızlar
hangi törenin uğruna öldürülüyor,
bağnazlık orada neden hortlatılı-
yor, gençler nasıl olur da terör ör-
gütlerine katılıyor diye sorar mısı-
nız?..
Uygarlık Cehalete Yenilecek mi?..
Mayıs ayında
ABD’nin düzenle-
diği hava saldırı-
sında öldürülen Afganis-
tan’daki El Kaide’nin yö-
neticisi Mustafa Ebu el
Yezid geçen yılın haziran
ayında örgüte yardım çağ-
rısında bulunmuştu...
Yezid, Afganistan’daki
çok sayıda militanın para,
silah ve mühimmat bula-
madığı için savaşamadı-
ğından yakınmıştı.
Benzer bir yardım çağrı-
sını El Kaide’nin iki numa-
ralı ismi Eymen el Zevahi-
ri de Pakistanlılara yönelik
yapmıştı!..
El Kaide örgütü rama-
zan ayı nedeniyle de yeni
bir yardım çağrısında
bulunmuş! ABD’nin 10 yıl-
dır bulamadığı ve başına
25 milyon dolar ödül koy-
duğu Usame bin Ladin,
işadamlarından zekâtlarını
örgüte vermelerini iste-
miş…
Peki biz bu bilgileri niçin
sıraladık?.. Siz yine de ya-
zının devamını okuyun,
şaşırtıcı bir yanıtla karşı-
laşacaksınız:
15-20 Kasım 2003’te,
İstanbul’daki İngiltere
Konsolosluğu, HSBC Ge-
nel Müdürlüğü, Neve Şa-
lom Sinagogu ve Beth İs-
rael Sinagogu 5 gün arayla
bombalı saldırıya uğradı...
Çoğu yoldan geçen on-
larca masum insanın ceset
parçaları duvarlara yapıştı,
yaralıların çığlıkları yürek-
leri yaktı...
Saldırılarda 60’tan fazla
insan öldü, 700 civarında
yurttaş da yaralandı...
Bombalı kamyonların
kullanıldığı intihar saldırıla-
rını El Kaide örgütünün
gerçekleştirdiği belirlendi...
İşte o saldırıların yapıldı-
ğı günlerde ramazan ayı
sürüyordu!.. Ve orada
ölen Müslümanların büyük
bölümü belki de o günler-
de oruçluydu!..
El Kaide barbarca ya-
pılan o saldırılardan 7 yıl
sonra yine bir ramazan
ayında şunu mu demek
istiyor acaba: “Zekâtınızı
bize verin, bomba olarak
size geri dönecektir!..”
Bombaya Zekât Verilecek mi?..
İstanbul’un Kadıköy
ilçesine bağlı Dumlu-
pınar Mahallesi gün-
lerdir gizemli saldırıları konu-
şuyor!..
Kimliği belirsiz kişi veya ki-
şiler ateşli silahlarla araçlara
saldırıyor. Marmara Üniversi-
tesi’nin arkasında bulunan
bu mahallede dolaşan, “sa-
pık” ya da “psikopat”lar ha-
valı tabanca, pompalı tüfek
ya da benzeri bir ateşli sila-
hı kullanarak son 15 gün
içinde 30’dan fazla araca
saldırı düzenledi...
Bölgedeki yurttaşların endi-
şesi giderek büyüyor. Çünkü
araç kaportalarını tahrip eden
bu silahların insanları hedef
alması halinde çok rahatlıkla
yaralanmalara ve hatta ölüm-
lere yol açabileceği belirtiliyor.
Göztepe’de her gün 4-5
aracı tahrip eden saldırganla-
rın yarattığı korku ve panik
büyürken polisin şikâyetçi
yurttaşlara yalnızca “otoparkı-
nıza kamera takın” şeklinde
öneride bulunması da tepki
çekiyor!
Buradan özellikle Kadıköy
Emniyet Müdürü’ne sormak
istiyorum:
Araçların camlarını parçala-
yan, kaportalarda önemli ha-
sara yol açan bu saldırıları kim
yapıyor?..
Yurttaşların ilk şikâyetinin
ardından bu sapıkların yaka-
lanması için neler yapıldı.
Bu sapıkları yakalamak için
bölgede özel bir ekip görev-
lendirilmesi düşünülüyor
mu?..
Bölgede daha kaç araç sal-
dırıya uğrayacak?..
Saldırganların yakalanma-
sı için birilerinin yaralanma-
sı ve ölmesi mi bekleniyor?..
Göztepe’deki yurttaşlar
mallarından ve canlarından
endişe duymadan yaşamak
istiyor!..
OKURLARA DUYURU:
Mehmet Faraç bugün Dat-
ça’da şair Can Yücel anısına
gerçekleştirilen “Edebiyat
Günleri”nde konuşacak. Öz-
bel Kapı Cafe Restaurant’ta
saat 18.00’de düzenlenecek,
“Dünden Bugüne: Basın Ne-
reye” konulu etkinliğe yaza-
rımız Özgen Acar ve Ahmet
Abakay da katılacak.
Kadıköy Sapığı Yakalanacak mı?..
Sezgin
Tanrıkulu.
KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ
Kartal’daki
imar planına
ikinci dava
ÖZLEM GÜVEMLİ
Kamuoyunda Zaha Hadid planlarõ olarak bi-
linen ve davalõk olan 1/5 bin ölçekli Kartal Mer-
kez Nâzõm İmar Planõnõn değiştirilmiş hali de
yargõya taşõndõ. Kartal Belediyesi Başkan Yar-
dõmcõsõ ve İBB Meclis Üyesi İbrahim Doğan,
planõn iptali ve yürütmenin durdurulmasõ istemi
ile ikinci kez dava açtõklarõnõ belirterek “Söz
konusu planda yapılan değişiklikler özünü
değiştirmedi. Yasalara, imar mevzuatına ay-
kırı olan bu planı uygulatmayacağız, halkın
içinde olmadığı bir projeye ‘evet’ demeye-
ceğiz. Kamusal alanların ranta peşkeş çe-
kilmesine izin vermeyeceğiz” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB)
2006 yõlõnda açtõğõ yarõşmada Kartal’daki kent-
sel dönüşüm projesini hazõrlamak üzere seçilen
dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid’in projesine İb-
rahim Doğan, ilk olarak 2008 yõlõnda dava aç-
tõ. İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nde görülen pla-
nõn iptali ve yürütmenin durdurulmasõ istemli da-
vanõn bilirkişi raporu 18 Ocak 2010’da çõktõ. Ra-
porda, planõn şehircilik ilkeleri açõsõndan eksik
ve hatalõ olduğu vurgulanarak 1/5 binlik Nâzõm
İmar Planõnõn uygun bulunmadõğõ belirtildi.
İstanbul İdare Mahkemesi, aynõ tarihlerde böl-
gede mülkü bulunan bir vatandaş tarafõndan ay-
nõ istemle açõlan davada, uygulanmasõ halinde
telafisi güç zararlar doğurabileceği gerekçesi ile
21 Nisan 2010 tarihinde planõn yürütmesini dur-
durdu. Ancak mahkeme kararõndan önce 1/5 bin-
lik Kartal Merkez Nâzõm Planõ’nda değişiklik ya-
põldõ. Doğan, planõn ilk haline açtõğõ dava so-
nuçlanmadan değişen plana 21 Mayõs 2010’da
ikinci kez dava açtõ. İstanbul 1. İdare Mahke-
mesi’nde görülecek yeni davanõn dilekçesinde,
planlarõn imar kanununa, üst ölçekli planlara,
Kartal güney ve kuzey planlarõnõn dokularõna ay-
kõrõ olduğu vurgulandõ. Yasal parsel sahipleri-
nin yapõlaşma haklarõnõn gasp edildiği belirtilerek
500 metrekare altõndaki parsellere imar hakkõ ve-
rilmezken büyük parsellere 2.5-3 emsal verile-
rek hak ihlali yapõldõğõ kaydedildi.
ÇUBUKÇU İÇİN SUÇ DUYURUSU
MEB tehdit etti,
öğretmenler vazgeçti
MAHMUT LICALI
ANKARA - Milli Eğitim Bakanlõğõ’nõn
(MEB) eş durumundan atamasõ yapõlmayan
sözleşmeli öğretmenleri disiplin soruştur-
masõ açmakla tehdit etmesi, başkentte rama-
zan ayõ boyunca eylem yapmaya hazõrlanan
öğretmenlerin geri adõm atmasõna neden ol-
du. Türk Eğitim-Sen, MEB’in öğretmenleri
soruşturma açmakla tehdit etmesi üzerine Mil-
li Eğitim Bakanõ Nimet Çubukçu hakkõnda
suç duyurusunda bulunacağõnõ açõkladõ.
İl emrine atama hakkõ verilmemesi nedeniyle
eşleri ve çocuklarõyla ayrõ illerde yaşamak zo-
runda kalan sözleşmeli öğretmenler, önceki gün
başkentte MEB’in önünde başladõklarõ eyleme
Abdi İpekçi Parkõ’nda devam etmeye hazõr-
lanõrken MEB’in yaptõğõ açõklama nedeniyle
öğretmenler eylemi iptal etmek zorunda kal-
dõ. Sözleşmeli öğretmenlerin MEB yetkilile-
ri ile yaptõğõ görüşmede ise çözüm çõkmadõ.