19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2C SÜPER LİG ZİRVE ANALİZİ CMYB C M Y B Bursaspor, Bursaspor’a karşı! L E V E N T G E N C E L L İ Ş ampiyon Bursaspor 2010-11 sezonunda da zirveyi hedefliyor. Şampiyon kadroyu koruyan Yeşil - Beyazlılar, son olarak Arjantinli forvet Nunez ve Sırp stoper Stepanov’u da transfer ederek Şampiyonlar Ligi, Süper Lig ve Türkiye Kupası’ndaki zorlu mücadele için takviye yaptı. Geçen yıl ‘Devrim’ gerçekleştirerek Trabzonspor’dan sonra şampiyonluğa ulaşan tek Anadolu kulübü Bursaspor, Ertuğrul Sağlam’ın stratejisine göre transferini yaptı ve hazırlık maçlarını oynadı. Sağlam, Süper Kupa’da Trabzonspor karşısında alınan 3-0’lık yenilginin ardından yönetime yeni transfer listesi sunmaya hazırlanıyor. Sağlam, Hüseyin’in sakatlığından sonra aksayan ve Süper Kupa’da aradığını bulamadığı orta alan için arayışa girdi. Sağlam’ın, Beşiktaş’ta sözleşmesi dondurulan Michael Fink’i düşündüğü, bunun yanında yurtiçinden de, Bursaspor’la kan uyuşmazlığı yaşamayacak futbolcularla görüşmeye başladığı öğrenildi. Vederson’un sonradan açılacağı ve takımı ateşleyecek isimler arasına gireceği beklentisi de kentte var. Golcü Sercan’ın magazin düşkünlüğü, hem Ertuğrul Sağlam’ın hem de taraftarın tepkisini çekiyor. Sercan’a iyi para verilmesi durumunda hemen elden çıkarılacak. Yeni golcülerin tutması, genç forvetin kaderini belirleyecek. Türkiye’de futbolun tarihini yeniden yazacak başarıyı yakalayan Bursaspor’da, taraftar yeni sezona hazır. Atatürk Stadı, UEFA’nın talimatlarına göre tekrar düzenlendi ve 8 bin kişilik yeni bölüm eklendi. Basın tribünü, soyunma odaları yenilendi. Saha, Türkiye’nin en iyi zeminleri arasına girecek şekilde tasarlandı ve lige hazır hale getirildi. Bursaspor’un Trabzonspor karşısındaki görüntüsü taraftarın moralini bozmadı. Şampiyonluğun tadını hâlâ yaşayan kent, Şampiyonlar Ligi’ne hazırlanırken Bursa’nın formasına henüz reklam bulunamadı. Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı, “Biz değil, şampiyon takımın formasına reklam vermeyenler utansın” diyor. Bursaspor’un yeni sezondaki en büyük rakibi, kent içindeki güç odaklarının Bursaspor üzerinden iktidar kavgası yapması. Yani şampiyon takım üzerinde, herkesin bir rant hesabı var ama elini cebine atıp Bursaspor’u yaklaşık 25 milyon dolarlık borcundan kurtaracak organizasyonu yapabilecek kimse yok. Kısaca Bursaspor’un rakibi, kendisi ve kentin sosyo-ekonomik yapısından yararlanmak isteyenler, Bursaspor’a katkıda bulunmayan, aksine adını kullanmaya çalışan kişi ve kurumlar… Bursaspor Divan Kurulu’nun son toplantısında da yardım konusu tartışıldı. Başkan İbrahim Yazıcı, kent dinamiklerinin üzerine düşeni yapmasını yeniden istedi. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın Bursaspor’un Minareliçavuş’taki arazisini 9 milyon TL’ye satın almadığını açıklayınca ortam gerildi. Divan Başkanı Kadri Şankaya, “BTSO, Merinos parkına 25 milyon TL veriyor. Bursaspor’a gelince mevzuat ortaya çıkıyor” açıklamasını yaptı. Divan Başkanı, BTSO- Bursaspor geriliminde Başkan Yazıcı İle BTSO Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez arasındaki küslüğün rol oynadığını iddia etti. Bursaspor sevgisi ağır basan her kesim yeni döneme hazır. Kentin tüm çarşılarında şampiyonlukla birlikte yapılan süslemeler yenilendi. Bursaspor taraftarı Şampiyonlar Ligi öncesinde kenti yeniden yeşil- beyaz renklerle donatacak. Bu arada şampiyonluğu zor koşullarda yakalayan Bursaspor’da şampiyonluk primi henüz tam olarak ödenmiş değil. Futbolcular yönetim kurulundan çok teknik direktör Ertuğrul Sağlam’ı güvence olarak görüyor. Sağlam’ın sık sık kenti kulübe yardıma çağırması da dikkat çekiyor. Sağlam’ın bu çağrılarına yanıt alamamasıyla birlikte Şampiyonlar Ligi nedeniyle gelecek nakit beklentisi de dorukta. Buradaki aksama Bursaspor’un ligde rotasını belirleyeceği haftalarda ciddi sıkıntılara neden olabilir ama Yeşil - Beyazlılar her seferinde zoru başarıyor. Bu yıl da hedef zirve taraftar; stratejisini teknik kurallardan çok psikolojik yüklemeye göre yapıyor. Geçen yıl taraftarın bu yaklaşımı tutmuş ve şampiyonluk gelmişti. Bursa kenti hazır ama takım henüz hazır değil. A D N A N D İ N Ç E R B u yıl Kartal’ın yılı olabilir. Son 40 yılına bakıldığında Siyah - Beyazlıların üç önemli yaşanmışlığı dikkat çeker. Birincisi ‘özkaynak’ düzeninin kurulduğu ve meyveleriyle yıllarca süren başarılı süreç, ikincisi Lucescu dönemindeki harika giden bir buçuk yıllık dönemin hâlâ çözümlenmemiş gizemli Samsunspor faciası ile son bulması ve son olarak transferde dünya yıldızı iki futbolcu Guti ve Quaresma ile birlikte Schuster’in kazanılması. Oyun tarzındaki değişim hepimize umut veriyor. Can sıkıcı 90 dakikaların kısa sürede son bulması tabii ki değişimin ve teknik direktörün katkısıyla olmuştur. Beşiktaş orta alanda sadece rakibi karşılayan ama atağa çıkarken çoğalmayan ve golü birazda rakibin hatasına bırakan tarzından kurtulmaya çalışmaktadır. Çok yoğun pas ve yaratıcılıkla süslenen, oyuna renk getiren sürpriz top kullanımı ile golü atan ve kalesinde de tehlike yaşamayı riske eden bir takımdır Beşiktaş artık. Quaresma ve en son da Guti inanılmaz bir renk getirmiştir Siyah - Beyazlılara. Gerçekten hangi miktarda harcama yapılmış bütçe ne olmuş diye kendini sorgulamadan sahadaki oyunu ile ‘helal olsun’ dedirtecek iki yıldız Avrupa’da dahi belki de ilk kez Kara Kartal’ın rotasını belirliyecektir. Kalede Hakan ve Cenk mükemmel ötesi bir form içindedirler. Artık Rüştü gözü arkada kalmadan kaleyi emanet edebilir. Defansta Zapotocny ve İbrahim Toraman önemli bir bütünlük gösteriyor; Ferrari ise çabuklaşmalıdır. Ekrem henüz hazır değil, Erhan da yavaş ve ürkektir. Defansif yönü biraz eksiktir. İbrahim Üzülmez bu yıl da yerini sağlamlaştırmıştır. İsmail geriye gidiyor, belki de son şansı yeni hocasıdır. Delgado benim düşündüğüm takımda bu hâli ile olmaz. Ernst çok önemli bir görev üstlenecek. Necip iyi yolda olup görev aldıkça kalitesini geliştirecektir. Nihat daha da ısrarcı çalışarak gole en kısa yoldan ulaşacağı pasları Guti’den alıp işini tamamlayacaktır. Quaresma başlı başına bir farklılıktır. Top ile buluştuğunda fantezi çalımları, sağ dış kendine has vuruşları (trivela) ve iki kanatta rakibi bunaltan sürati ile ortaları yandan atacağı gollerle tribünlerde mutluluk şarkılarının maestrosu olacaktır. Beşiktaş taraftarı bu yıl coşacaktır. Ancak medya karşısında hâlâ kendi televizyonlarının olmaması büyük eksikliktir. Ben bir çok soru ve mail alarak bu yükümü böylesine güzel günlerin beklentisi içinde olan yöneticilere aktarmayı görev olarak kabul ederken süslü gollerin ve unutulmaz karşılaşmaların takımı olarak Beşiktaş’ı gördüğümü de belirtmeliyim bu yıl. ASLAN’DA SORUN RIJKAARD’IN SİSTEMİNDE SÜPER TRABZON M E T İ N T Ü K E N M E Z G .Saray’ın yeni sezona hazırlanma dönemine denk düşen Avrupa Kupası ön eleme maçları, sanki kulüpte bir kaleci sorunu varmış gibi algılandı. Teknik direktör Frank Rijkaard’ın medyaya yansıyan görüşlerine bakılırsa bir yabancı transferi gündeme gelebilir. Kanımca buna gerek yok. Eldeki kaleciler oynayarak form tutabilir. F.Bahçe’nin Volkan Demirel’i nasıl kazandığını anımsamak yeterli olacaktır. Volkan’ın zamanında Schalke 04 maçında topu ıskalayarak gol yediğini de ayrıca göz önüne getirmek gerekir sanırım. Aykut ve Ufuk G.Saray’ın kalesini koruyabilecek yetenektedirler. Zaten Sarı - Kırmızılılar Mondragon’dan sonra istediği kaleciyi bulamadı bir türlü. Önceki sezon De Sanctis ve geçen sezon Leo Franco büyük umutlarla transfer edildi ama başarılı olamadıkları varsayılarak gönderildiler. Çünkü G.Saray’ın sorunu kalecilerle direkt bağlantılı değil. Rijkaard’ın oynattığı sistem kalecileri korunmasız bırakmaktadır. Çoğunlukla üçlü orta alanla mücadele eden G.Saray’da bir de Elano görev yaptığında iki kişiye düşen 2. bölge yol geçen hanına dönüyor neredeyse. Rijkaard önce bu soruna çare bulmalı. Yeni transferlerden Lorik Cana’nın yapısının sert bir lig olan Türkiye Ligi için uygun olduğu doğrudur. Ancak Barış Özbek, Mehmet Topal ve Mustafa Sarp da mücadeleciydi. Mehmet Topal o kötü orta alan organizasyonuna karşın İspanya Ligi’ne transfer oldu. Bu sezon orta alandaki sorun Cana’ya karşın katlanacak. Çünkü oluşturulacak kadro yine boş bir orta alan veya mücadele gücü yüksek olmayan bir yapı ortaya çıkaracak gibi. Yine Rijkaard’ın söylemine göre üçlü forvetin Kewell, Baros ve Mehmet Batdal’dan oluşma olasılığı yüksek. Peki, Arda Turan ile Pino ne olacak? Şu an sakatlığı nedeniyle forma giyecek düzeyde olmamasına karşın Pino süratli ve sağ kanatta hızıyla adam eksilten bir oyuncu. Mehmet Batdal fizik olarak sağlam, ayakları da iyi. Devamlı oynatılırsa G.Saray’a katkısı olur. Batdal’dan bir Hakan Şükür rolü beklemek haksızlık olur. Çünkü bir Hakan bulmak, hele bu denli kısa bir süre içinde olanaklı değildir. Yeni oluşturulan kadronun yapısına baktığımda en iyi sistem Baros’un tek santrfor olarak görev yapacağı diziliş görünüyor. Arda, Çek santrforun etrafında dolaşacak. Kewell solda, Pino sağ kanatta. Böylece hem Avustralyalı’nın hem de Kolombiyalı’nın orta alana katkı yapması sağlanacak. Ancak bu şekilde Lorik Cana ve yanında oynayacak ikinci orta alan futbolcusu ile 2. bölgenin yükü hafifletilebilir. Aksi durumda Cana’nın yanına daha savaşçı bir orta alan oyuncusu koysanız da savunma ve özellikle de kaleciler zorlanacaktır. H A Y R İ G Ü N E R T rabzonspor 2010-11 sezonu öncesi yurtiçi hazırlıklarını Isparta Davraz’da, yurtdışı çalışmalarını ise Hollanda’nın Venlo kentinde yaparak 29 Temmuz tarihinde Türkiye’ye döndü. Mevcut kadronun korunması ve sakatlığı yılan hikayesine dönen kaptan Yattara’nın sağlıklı bir biçimde sahalara dönmesi en büyük transfer olarak değerlendiriliyor. Atatürk Olimpiyat Stadı’nda Bursa’yı 3-0 yenerek kazanılan Süper Kupa ise Bordo - Mavililerin yeni sezona hazır olduğunu gösterdi. Özellikle geçen sezonki performansıyla eleştirilen ve sık sık taraftarın tepkisine mağruz kalan Kolombiyalı Teofilo, Yeşil - Beyazlılar karşısında kaydettiği gollerle Trabzon’a kupayı getirirken aynı zamanda Bordo - Mavili camianın güvenini de kazandı. Teknik direktör Şenol Güneş ise doğru futbol oynatarak takımını başarıya ulaştırıyor. Güneş ayrıca yaptığı transferlerle de yeni sezon için güçlü bir kadro oluşturuyor. Ukrayna’nın M.Kharkiv ekibinden alınan Brezilyalı Jaja, hücumda etkili bir silah. Ülkemizde, Beşiktaş’a UEFA Kupası’nda 30 metreden attığı golle tanınan Brezilyalı, kuşkusuz Bordo - Mavililerin gol yollarında yaşadığı sıkıntının üstesinden gelecektir. Trabzon’da ise şimdi bambaşka bir hava var. Karadeniz kentinde Bordo - Mavili taraftarlar, Avrupa Ligi play - offlarında İngiliz devi Liverpool ile karşılaşacakları günü bekliyorlar. Kadrosunda çok sayıda yıldız yer alan İngiliz ekibi önünde turu geçmek zor olabilir ama Trabzon’da oynanacak mücadelede Bordo - Mavililer, elinden geleni yapacaktır. Trabzonspor’un yeni sezonda teknik direktör Şenol Güneş’in yönetiminde hangi başarılara imza atacağını hep birlikte göreceğiz... C SU¨PER LIG İMTİYAZ SAHİBİ: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL YAYIN YÖNETMENİ: İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ: Arif Kızılyalın SORUMLU MÜDÜR: Güray Öz GÖRSEL YÖNETMEN: Ersin Öztekin YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 Şişli 34381 İstanbul BASKI: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu 34580 Esenyurt / İstanbul CUMHURİYET REKLAM: Telefon (0212) 251 98 74. GENEL MÜDÜR: Özlem Ayden, GENEL MÜDÜR YARDIMCISI: Nazende Pal, REKLAM KOORDİNATÖRÜ: Neşe Yazıcı, REKLAM MÜDÜRÜ: Onur Çeliköz, REZERVASYON YÖNETMENİ: Onur Tunalı FENERBAHÇE F.Bahçe gibi olmalı H A L İ T D E R İ N G Ö R F.Bahçe Dia’yı, Stoch’u, Caner’i ve İlhan’ı aldı, ben bunlara pek itibar etmem... Bunlar her transfer döneminin alışılagelmiş hareketleridir. F.Bahçe’nin başarılı olması için F.Bahçe gibi oynaması gerekir. İçindekiler de F.Bahçeli ruhuyla oynamalılar. Bir söz vardır, hepimiz biliriz. F.Bahçe forması sopayla bile giydirilse o bile sahaya çıkıp oynar. Çok anlamlıdır bu söz. Ne var ki bırakın sopayla oynatmayı trilyonlar ödeniyor bu futbolculara. Buna karşın yine de performans alınamıyor. Yani futbolcular F.Bahçe ruhunu benimsemeliler. Çok zayıf takımlar da bu ruh için dağılan tarihsel gelişiminde büyük maçları kazanmıştır. Antrenör Aykut her açıdan spekülasyon yapılacak biri değil. O da insan. Başarılı olması için yukarıda söylediğim gibi alınan oyunculara, teknik, taktik gibi bir takım anlayışların dışında takım ruhunu aşılayabilmesi önemli. Sanıyorum kendisi de F.Bahçe’de yıllarca oynadığı için bu düşünceme hak verecektir. Geçen gün yazdığım gibi, ön yargılı olmayalım. Sarı - Lacivertlilerin başarısında onu yukarı çıkartmayalım. Başarısızlığında da yerin dibine sokmayalım, sabırlı olalım. Şampiyonluk şimdi Kaf Dağı’nın arkasında. Ona ulaşabiliriz de, ulaşamayabiliriz de. F.Bahçe şampiyon olsa da olmasa da büyük önem taşımaz. Çünkü onun şampiyon olmak gibi tarihsel bir kişiliği vardır. Bugün olamasa da yarın mutlaka olacaktır. Bir F.Bahçeli olarak elbette F.Bahçe’ye yakışır şekilde futbol oynayıp başarılı olmasını canı gönülden istiyorum. İnönü’de yıldızlı geceler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle