Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Baştarafı 2. Sayfada
Aslõnda, geleceğimizi karartmak istemiyor, ge-
leceğimizi iyi yetişmiş çocuklarõmõza emanet et-
mek istiyorsak, bu konularda hiçbir fedakârlõktan
kaçõnmamamõz gerekir. Çocuklarõnõ iyi okullarda
okutabilmek için aç kalõp onlara dershane pa-
rasõ bulmaya çalõşan anneler ve babalarõn is-
tekleri de budur. Benim önerim, olanağõ ol-
mayan okullarda hiç olmazsa bir sõnõfõn spor için
ayrõlmasõ, bahçeye birkaç basketbol potasõ ko-
nulmasõdõr. Spor etkinliği için ayrõlan sõnõfta ye-
re atõlacak birkaç minder, çocuklarõn da sev-
dikleri geleneksel güreş sporumuzun yapõlma-
sõ için yeterli olacaktõr.
Kuran kurslarõnda başlarõ örtülmüş kõzlara ya-
sak meyve gibi baktõrdõğõmõz erkek çocuklarõ-
mõzõ, kendilerini yasak meyve gibi gören kõz ço-
cuklarõmõzõ tacizle suçlamaktayõz.
Töre diye tutturanlarõn, kadõnõ sadece seks ara-
cõ olarak görenlerin, İslam ahlakõnõ sadece ka-
dõnõn örtünmesi olarak algõlayanlarõn karşõ çõ-
kacaklarõnõ bilmeme rağmen bir diğer önerim,
spor amacõyla ayrõlan sõnõfta kõz erkek çocuk-
larõn küçük yaştan itibaren birlikte oynayacak-
larõ halk danslarõnõn yapõlmasõdõr. Halk danslarõ,
beden eğitiminin yanõnda, karşõ cinsle seks
düşünülmeden de arkadaş olunabileceğini öğ-
retecek, müzik zevkini geliştirecek, farklõ yö-
relerin farklõ oyunlarõ ve türküleri ile yöreler ara-
sõndaki kaynaşmaya yardõmcõ olacaktõr.
Çocuklarõmõzõn zihinsel gelişmelerindeki
yönlendirmeler de en az spor kadar şiddet, te-
cavüz üzerinde etkilidir.
Bu konuda duygularõnõ ifade edebilecek, iyi-
ye, güzele yönlendirecek, yaratõcõlõklarõnõ ge-
liştirecek, resim, edebiyat (öykü, şiir yazma) gi-
bi uğraşõlara okullarda mutlaka gerekli özen gös-
terilmelidir. Maalesef, sõnav sorularõnda uygun
şõkkõ işaretleyebilme yarõşõ uğruna, çocuk eği-
timinde en önemli konu olan kendini ifade ede-
bilme ve yaratõcõlõğõn geliştirilmesi feda edil-
mektedir.
Bütün bunlarõ düşünmeden, sorunlarõn nede-
ni ve çözüm yollarõ hakkõnda bilimsel bulgula-
ra ulaşmadan, onlar için bir fedakârlõk yapma-
dan, günlük ve basit önlemlerle çocuklarõmõzõn
şiddetten ve tacizden uzak kalmasõnõ bekliyo-
ruz. Bu, bilime değer vermeyen kafalarla yö-
netilen ülkelerin yöntemidir.
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
yılda Türkiye ile Yunanistan arasında bu türden
kaç destan yazıldı? Sonra çöpe atıldı. Bir yenisi
yazıldı. O da çöpe atıldı.
Örneğin ben geçmiş yıllarda Başbakan
Demirel ile Yunan Başbakanı Karamanlis,
Başbakan Bülent Ecevit ile Yunan Başbakanı
Karamanlis’in İsviçre’de destanlar yazdığına tanık
oldum.
Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in
Yunanlı meslektaşı ile yeni destanlar hazırlamaya
veya Türk-Yunan ilişkilerini gerçek dostluğa
dönüştürmeye çalışan nice toplantılarını izledim.
Hatta rahmetli Özal da aynı çabalarla
Yunanistan’a el uzattı.
Son olarak rahmetli Dışişleri Bakanı İsmail
Cem İpekçi’nin -o zamanlar- Dışişleri Bakanı
Papandreu ile iki ülke arasındaki sorunları
çözmek için iyi niyetli çabalarının üzerinden de bir
yüzyıl geçmedi.
Destanları destanlar kovaladı, fakat sonuç
alınamadı. Sorunlar hâlâ aynı sorun!
Ya Kıbrıs, ya Ege ile ilgili bir sorun, ya da Türk
savaş uçaklarının Yunan savaş uçaklarını taciz
ettiği gibi çoğu uydurma iddialarla yazılan
destanlar bir günde güme gitti.
Diğer çözümlenmesi zor, hatta olanaksız
sorunlar bir yana; örneğin Yunanistan Ege
Denizi’ni içdeniz görmekten vazgeçebilir mi?
Son günlerdeki gelişmeler ikili ilişkileri normal
rayına oturtmanın zorluğunu ortaya koyuyor.
Atina hep bizden bir şeyler istiyor ama örneğin
Batı Trakya Türkleri üzerindeki devlet baskısını
sürdürüyor. Bir din adamı seçimini bile engelliyor.
Kıbrıs’ta çözüm arıyor gibi ama Kıbrıs
Türklerinin varlığını silecek politikaları destekliyor.
Atina destanının birinci sayfası yazıldı; bakalım
uygulamayı öngören ikinci sayfasına geçilecek
mi?
Bizde destan çook!
Ermeni destanı/Kürt destanı/Alevi
destanı/Roman destanı/Sanatçı destanı ve... son
destan; CHP destanı!
Yeni destanın konusu biliniyor, nasıl
sonuçlanacağı henüz belli değil.
Konu şu: Bir yanda elinde tek silahla
kendini savunmaya çalışan Baykal...
karşısında her türden saldırı silahı ile: Bir
Başbakan!
Oyun çeşitli alanlarda sahnelenirken
Başbakan’ın son saldırılarını tek gazete Radikal
şöyle özetledi: “Erdoğan bel altı vurdu/Baykal ağır
yanıt verdi.”
Başbakan “karısını aldatanı mağduriyet içerisine
sokamayacağını” söylerken asıl amacı neydi?
Söze başlarken Türkiye’de özellikle toplumsal
ahlak değerleri açısından bir erozyona uğratma
gayretlerine dikkat çekmek mi istiyor?
Yooo! Başbakan doğrudan tribüne oynuyor:
CHP tabanını CHP aleyhine kışkırtıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’na soran olmadı. Genel
başkan olmayı istiyor musunuz diye?
Şöyle medyanın önüne çıkıp açıktan, gür bir
sesle evet ben genel başkanlığa talibim
diyemiyor. Adaylığı sorulunca da kem küm!
İki tarafın açıklamalarından çıkan sonuç: Genel
başkan tek bir adaya işaret etmek istemiyor.
Kılıçdaroğlu’na “Partinin kadrolarıyla uzlaş. Adın
üzerinde uzlaşı sağlarsan aday ol. Destek benden”
diyor.
Güncel soru: Adaylık arzusunu gizleyen
Kılıçdaroğlu, adaylığını onaylamaları için yönetim
kadrolarına başvuracak mı, vurdu mu?
Yönetim kadroları Kılıçdaroğlu adı üzerinde
uzlaşabilir mi, ittifak halinde tek aday olarak
Kılıçdaroğlu’nu onaylayabilir mi?
Genel eğilimin Kılıçdaroğlu üzerinde toplandığı
söylenemez.
Kılıçdaroğlu da var veya yok bir korkuyu
sindirmek için Baykal’a partiyi derleyip
toplayacağını söylemiş.
Söylemiş ise iki olasılık var bu söylemde. İlk
olasılık Baykal’dan partide bölünmelere yol
açacağına ilişkin bir ima, bir söz işitti. Böyle bir
güvence veriyor. İkinci olasılık yönetimden kişisel
ve partisel açıdan kimi duyumlar aldığını ve
adaylığının engellenmesinin önüne geçmek
için böylesi güvenceler veriyor.
Kılıçdaroğlu bir şeyler mi bekliyor? Bu kez
olmadı, gelecek sefere mi diyor, diyecek mi?
Ya da bu kez olmadı, gelecek sefer mi
diyecek?
Tek bir gerçek var: Genel başkanlığı öylesine
istiyor, istiyor ama Baykal’ı aşamayacağını
anlayınca hem varım hem de yokum gibi bir
izlenim veriyor.
Dün, dün ise bugün de bugün; ama her günün
bir de yarını var!
SAYFA 16 MAYIS 2010 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Mayıs
Oslo Y 14
Helsinki Y 25
Stockholm Y 22
Londra Y 16
AmsterdamY 14
Brüksel PB 16
Paris Y 16
Bonn Y 18
Münih Y 14
Berlin PB 14
Budapeşte Y 15
Madrid B 20
Viyana Y 9
Belgrad Y 13
Sofya Y 19
Roma Y 20
Atina PB 25
Zürih Y 13
Moskova Y 24
Aşkabat PB 30
Taşkent PB 28
Bakû Y 24
Bişkek PB 25
Tiflis PB 28
Kahire A 37
Şam A 38
İstanbul PB 28
Edirne PB 26
Kocaeli PB 29
Çanakkale PB 24
İzmir PB 26
Manisa PB 30
Denizli PB 33
Zonguldak PB 23
Sinop PB 26
Samsun Y 28
Trabzon Y 27
Giresun Y 27
Ankara PB 32
Eskişehir PB 29
Konya PB 30
Sıvas PB 29
Antalya A 32
Adana A 32
Mersin B 28
Diyarbakır PB 34
Şanlıurfa PB 37
Mardin PB 31
Siirt PB 31
Hakkâri PB 24
Van PB 20
Kars PB 21
Ülkemizin ku-
zey, iç ve doğu
bölgeleri parçalı
ve çok bulutlu,
Doğu Karade-
niz ile Samsun,
Ordu, Tokat,
Erzurum ve Er-
zincan çevrele-
ri sağanak ve
gök gürültülü
sağanak, diğer
yerler az bulut-
lu geçecek.
Okullarda Şiddet ve Taciz
MURAT İLEM
ATİNA - Türkiye’deki kö-
şe yazarlarõnõ şirket yöneti-
cilerine ve tezgâhtara ben-
zeten Başbakan Tayyip Er-
doğan’õn en beğendiği yazar
olarak şubat ayõnda günde-
me gelen Yunanlõ gazeteci,
Atina zirvesinin son gününe
yine damgasõnõ vurdu. Dün
sabah Yunanistan’daki
önemli ulusal gazetelerin
genel yayõn müdürleri ile sa-
bah kahvaltõsõnda bir araya
gelen Erdoğan’õn özel ko-
nuğu Hristos Hristodulu
isimli gazeteci oldu.
Beraberindeki on bakan
ile birlikte kahvaltõya katõ-
lan Erdoğan’õn masasõnda
yer alan yerel gazeteci,
protokolde kendisinin de
yer almasõndan duyduğu
mutluluğu dile getirdi.
Toplantõ öncesi zaman
zaman etrafõndakilere el sal-
layõp memnuniyetini belli eden
Yunanlõ gazetecinin Erdoğan’la
el sõkõşõrken verdiği görüntü ka-
meralara yansõdõ. Hilton Ote-
li’nin 13. katõnda yapõlan top-
lantõya Elefterotipia, E. Tüpos,
Etnos gazeteleri ile diğer önem-
li gazetelerin müdürleri ve ka-
lemleri katõldõ. Erdoğan’õn emri
ile toplantõdan fotoğraf alõnma-
sõ kesinlikle yasaklanõrken Yu-
nanlõ gazetecinin hatõra amacõy-
la çektiği resimlere korumalar ta-
rafõndan el konuldu.
2. Atatürk benzetmesi
Başbakan olduğu günden bu
yana sürekli olarak gazete pat-
ronlarõ ile köşe yazarlarõnõ suç-
layan Erdoğan, geçen şubat ayõn-
da ilk kez Batõ Trakya’nõn İske-
çe kentinde yayõn yapan Yerel
Emproz gazetesinde yer alan kö-
şe yazõsõnõ beğendi. Hristos Hris-
todulu isimli Yunanlõ gazeteci ta-
rafõndan şubat ayõnda kaleme
alõnan yazõda Başbakan’a övgü-
ler yağdõrõlõyor ve ikinci Atatürk
benzetmesi yapõlõyordu.
Bu yazõyõ okuyup çok beğenen
Erdoğan’õn emri ile
Yunanlõ gazeteci ülke
genelinde aranõp bu-
lunmuş, önce tebrik
edilip ardõndan kahve
içmeye davet edil-
mişti. Söz konusu da-
vet Başbakan Erdo-
ğan’õn Atina ziyare-
tinde gerçekleştirildi
ve son gün Yunanlõ
gazetelerin genel yayõn
müdürleriyle yapõlan
toplantõya yorumu
“beğenilen” yerel ya-
zar özel davetli olarak
katõldõ.
‘İnanamadım’
Girit’te bulunduğu sõ-
rada çalan cep telefo-
nunu açtõğõnda karşõ-
sõnda Erdoğan’õ buldu-
ğunu anlatan Hristodu-
lu, “İlk başta inana-
madım, bir ara be-
nimle dalga geçtikleri-
ni düşündüm, ancak konuş-
ma sonunda duyduklarıma
inanmak zorunda kaldım” söz-
leriyle yaşadõğõ şoku dile getirdi.
Batõ Trakya’nõn İskeçe ken-
tinde yaklaşõk 500 tirajlõ olduğu
belirtilen gazetenin yazarõ, olayõn
Cumhuriyet’te yer almasõndan
sonra hem Türkiye’de hem de ül-
kesinde adõnõ duyurmuştu.
Dış Haberler Servisi - Atina ziyare-
tinin son gününde Yunan medyasõnõn ön-
de gelen temsilcileriyle bir araya gelen
Başbakan Tayyip Erdoğan, gelen soru-
lar üzerine, “Yunan radar üslerinde ça-
lışan insanlara benziyorsunuz” dedi.
Erdoğan, Hilton Oteli’ndeki kahvaltõ
toplantõsõnda, Ege Denizi’ndeki hava
sahasõ ihlalleri, AB ve Kõbrõs konularõn-
daki sorularõ yanõtladõ.
Gazeteciden tepki
İki ülke ilişkilerini geliştirmek için olumlu
adõmlar atõldõğõnõ belirten Erdoğan, “gazete-
cilerin de yaşananlara iyi tarafından bak-
maları gerektiğini” söyleyince, bir gazeteci,
“İşlerin nasıl yapılması gerektiğine yönelik
tavsiyelerde bulunuyorsunuz” diye tepki
gösterdi. Bunun üzerine Erdoğan, “Siz siya-
setçilere tavsiyelerde bulunma hakkını ken-
dinizde görüyorsanız, biz de size bu konu-
lardaki düşüncelerimizi söyleriz” karşõlõğõ-
nõ verdi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Siz
adeta Yunan Silahlı Kuvvetleri’nin medyası
gibi davranıyorsunuz. Maşallah bu konu-
larla da çok ilgilisiniz. Adeta Yunan Silah-
lı Kuvvetleri radar üssünde çalışanlar gibi
konuşuyorsunuz. Uçak ne zaman
kalkmış, ne zaman inmiş, nereden
geçmiş... Bunlar gazetecilik ilgisini
aşan...” dedi ve gazetecilere, “rahat
olmaları gerektiğini” söyledi.
‘Devamı önemli’
Türk gazetecilerle de sohbet eden Er-
doğan, Fener Rum Patriği’nin “Ekü-
menik” unvanõyla ilgili açõklamalarõ-
nõn basõnda geniş yer bulduğunun
anõmsatõlmasõ üzerine “Devamı önem-
li. Biz düşüncemizi söyledik” dedi. Erdoğan,
PASOK milletvekilleri Ahmet Hacıosman,
Çetin Mandacı, İskeçe Müftüsü Ahmet Me-
te, Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, İske-
çe Türk Birliği Başkanõ Ahmet Kara, Batõ
Trakya Azõnlõğõ Yüksek Tahsilliler Derneği
Başkanõ Mustafa Katrancı’yõ kabul etti.
Erdoğan’õnenbeğendiğiYunangazeteci,songünprotokolündeözeldavetliolarakyeralõpkahvaltõyakatõldõ
O yazar protokolde
BaşbakanErdoğan’danbasõntoplantõsõndaYunanmedyasõnahakaret
Kahvaltõdagerginlikyaşandõ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş-
bakan Tayyip Erdoğan’õn, 6 yõl önce Fener
Rum Patriği Bartholomeos’a ekümeniklik
statüsü verilmesinin Lozan Anlaşmasõ’na
aykõrõ olduğunu belirtirken Yunanistan gezi-
sinde “Bu tanım, ecdadımızı rahatsız et-
memiş, beni de rahatsız etmiyor” demesi
tartõşmalara neden oldu. CHP Genel Başkan
Yardõmcõsõ Onur Öymen, bunun Lozan’a
aykõrõ olduğunu vurgularken Türkiye’nin te-
mel politikalarõndan sapõldõğõna dikkat çek-
ti. Öymen, Erdoğan’a “Atatürk, İnönü,
cumhuriyet hükümetleri senin ecdadın
değil mi, ecdadın Osmanlı mı?” diye tepki
gösterdi. MHP Grup Başkanvekili Oktay
Vural, Erdoğan’õn açõklamalarõyla Türkiye
üzerinde emelleri olanlarõn buna bir adõm
daha yaklaştõğõnõ söyledi.
Başbakan Erdoğan, 6 yõl önce ABD Bü-
yükelçiliği’nce basõlan davetiyelerde Fener
Rum Patriği Bartholomeos’a “ekümenik
sıfatı” verilmesine sert tepki göstermiş,
“Her ülkenin kendine özgü hassasiyetle-
ri var, azınlıklara verilen statü Lozan’da
bellidir. Karşımızdaki de buna uymak
zorunda. Böyle bir şeyi ülkemde tartış-
ma konusu haline getirmek isteyenler
art niyetlidir, samimi değildir” demişti.
Papa 16. Benedikt’in 2006 yõlõnda Bart-
holomeos’u ziyareti sõrasõnda patriğin ekü-
menik olduğunu belirtmesi üzerine, döne-
min Dõşişleri Bakanlõğõ sözcüsü Namık
Tan, Türkiye’nin bu konudaki tutumunun
açõk olduğunu belirterek “Biz ekümenikliği
tanımadığımızı bütün dünyaya söylemiş
bulunmaktayız” açõklamasõnõ yapmõştõ.
Ancak Erdoğan’õn Yunanistan gezisinde hü-
kümetin bugüne kadar sürdürdüğü politika-
nõn tersine açõklamalar yapmasõ dikkat çekti.
‘Ecdadın Osmanlı mı?’
CHP’li Öymen, Türkiye Cumhuriyeti’nin
Lozan’dan beri sürdürdüğü politikasõndan
Başbakan Erdoğan’õn uzaklaştõğõnõ, bunun
Türkiye’nin çõkarlarõ açõsõndan yanlõş buldu-
ğunu söyledi. Erdoğan’õn Yunanistan gezi-
sinde Türkiye’nin çõkarõna hiçbir şey elde
edemediğini kaydeden Öymen, “Atatürk,
İnönü, bundan önceki cumhuriyet hükü-
metleri senin ecdadın değil mi, senin ec-
dadın Osmanlı mı, ondan sonrasını ecda-
dın saymıyor musun?” diye konuştu.
Erdoğan’õn politika değişikliğinin altõnda
dõş dünyadan hükümete destek alma çabasõ-
nõn yattõğõnõ kaydeden Öymen, “Bu jesti
Yunanistan’a yaparak ABD ve AB’ye
mesaj veriyor. İktidarda kalmak için dış
desteğe ihtiyaç duyuyor. ‘Bizimle iyi geçi-
nin, destek verin, bizden başka hiçbir hükü-
met sizin istediklerinizi yapmaz’ diyor” gö-
rüşünü dile getirdi. Öymen, AKP hükümeti-
nin çok yakõnda Heybeli Ruhban Okulu’nu
da yeniden açacağõnõ söyledi.
‘Lozan’ı unutmayın’
MHP Grup Başkanvekili Vural, Erdoğan’õ
ülkenin tüm değerleri, kurumlarõ ve tarihinin
rahatsõz ettiğini, ancak Lozan’a aykõrõ bir bi-
çimde patriğe ekümenik statüsünün verilme-
sinin rahatsõz etmediğini belirtti. Vural, şun-
larõ söyledi: “Tüm değerler, kurumlar batı-
yor, ama ekümeniklik batmıyor. Lozan’da
böyle bir statünün verilemeyeceğine ilişkin
hükümler varken bir siyasi mahiyet kazan-
dırmak için neden çaba harcıyor? Burası
Türkiye Cumhuriyeti sayın Başbakan, bu
devlet ulus devlet olarak kurulmuştur. Bu-
rada da patrikhanenin işlevi bellidir. Buna
siyasi bir mahiyet kazandırmak, tarihte
Türkiye üzerinde emelleri olanların emel-
lerine bir adım daha yaklaştırır.”
Prof. Dr. Mümtaz Soysal, patrikhanenin
statüsü konusunda Lozan görüşmeleri sõra-
sõnda büyük tartõşmalar yaşandõğõna dikkat
çekti. Soysal, Ankara’nõn ekümeniklik sta-
tüsünden vazgeçmesi koşuluyla patrikhane-
nin kalmasõna razõ olduğunu anõmsattõ.
E K Ü M E N İ K S T A T Ü S Ü
Erdoğan’dan
U dönüşü
Bakan
Kavaf’tan
ilginç
açıklama
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Kadõn ve Aileden Sorumlu Devlet
Bakanõ Selma Aliye Kavaf, Türk
kültüründe ailenin, derin ve kuşatõ-
cõ bir kurum olarak toplum hayatõnõn
temeli haline geldiğini belirterek
“Aileyi çok yönlü olarak düşün-
mek, incelemek ve anlamak, bu-
nun sonucunda da aile yapımızı,
‘hak’ temelli bir anlayış üzerine in-
şa etmek zorundayız” dedi. Kavaf,
“Aile Haftası” nedeniyle yayõmla-
dõğõ mesajda, toplumsal bir kurum
olarak ailenin sosyal istikrar, top-
lumsal gelişim ve ulusal güç konu-
sunda kilit rol oynadõğõnõ ifade etti.
Kavaf, 2009 yõlõ “Başbakanlık Ey-
lem Planı”nda, “yoğun göç, hızlı ve
çarpık kentleşme sonucunda or-
taya çıkan sosyo-kültürel uyum so-
runlarını azaltmak amacıyla aile
eğitimi programı geliştirme ve var
olan programların akreditasyo-
nunu sağlama” şeklinde belirle-
nen hedeften hareketle Aile ve Sos-
yal Araştõrma Genel Müdürlüğü’nün,
aile eğitimi müfredatõ geliştirme ça-
lõşmalarõna öncelik verdiğini kaydetti.
Kurumun aynõ zamanda, kamu
kurum ve kuruluşlarõ, sivil toplum ör-
gütleri ve bilim adamlarõnõ bir araya
getirerek “Türkiye’nin Aile Hari-
tası”nõ çõkardõğõnõ bildiren Kavaf, ai-
le kurumunun gün geçtikçe artan ve
şekil değiştiren sorunlarõnõ yerinde
tespit etmek ve ardõndan yerel so-
runlara yerel çözümler üretilmesini
sağlamak amacõyla Türkiye İstatis-
tiki Bölge Birimleri Sõnõflandõrma-
sõ’na göre bölgeleri temsil eden 12 il-
de “Yerel Aile Çalıştayları” ger-
çekleştirildiğini anlattõ.