25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 16 MAYIS 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA SÖYLEŞİ 7 IŞIL ÖZGENTÜRK Baştarafı Arka Sayfada Daha sonraları ayıptır söylemesi Botero’nun heykelleriyle, resimleriyle Paris’te pek bir ha- şır neşir oldum ve gördük ki, bu adam haya- tın tüm kurallarını çiğniyor, dehşet bir anarşist! İnsanın bedeni onun için kutsal, hele de tom- bul tombul kalçalar, göğüsler ve bana göre bir söz söylüyor, daha doğrusu haykırıyor: “Ey sı- fır bedenlere bakıp mutsuz olanlar, mutluluk başka bir yerlerde tam senin yanı başında!” On binlerce ressamın yaşadığı şu dünyada özgün olmak ilk başarılması gereken şey.. Pi- casso’da onun mu başkasının mı, şaşırabilir- siniz ama Botero’da asla! O Latin dünyasını Ba- tı’ya getirip sunan ve özgün olmayı her daim başaran bir ressamdır. Bir sevgili adamdır. Onu en çok Küba’ya gittiğimde anladım. Kü- balı kadınların öyle bir özgüveni var ki, koca- man kalçalarına, iri göğüslerine, pırtlak karın- larına aldırmadan daracık taytları giyip, “ben buyum” diye öyle bir dolaşıyorlar ki, Botero yanlarında hafif kalır. Kadınlarının bedenlerine olan bu sonsuz güveni, rejim ilaçlarını, yoga- ları reddeden bu ülkede beni öylesine etkile- di ki, biraz incelmiş olan kendi tombulluğumu pek bir sevmeye başladım, getirin dondur- maları... Botero sadece Latin Amerika yaşamını ve tombulları anlatmaz, o politik bir ressamdır, iş- kenceler, Irak’ta Amerikan askerlerinin yaptı- ğı zulüm onun fırçasında hayat bulur, bu an- lamda yaptıkları tıpkı Goya gibi ürkütücüdür. Acımasızdır. İnceden inceden burjuvaziyle, son- radan görmelerle dalgasını geçer. Hele bir tom- bul kırmızı şeytanı vardır ki, en çok “ah ben çok namusluyum” diyen kadınlara takılır, onları öy- le bir baştan çıkarır ki, artık toplayabilirsen top- la. Ya o Latin diktatörleri, burunlarından kıl al- dırmayanlar.. Botero onlar için özel bir çirkin- leştirme yöntemi kullanmaz, aynı oldukları gibi tuvale aktarır ama biraz tombul, bu tom- bulluk bile onların ruhlarındaki çirkinliği gör- memizi engellemez. Pera Müzesi çok güzel bir sergiyle Botero’yu ayağımıza getirmiş, görmemek olmaz, bir ya- nınız eksik kalır. Ve sergiden sonra sokağa çı- kıp bağırabilirsiniz; “Yaşasın tombullar!” Öymen, “Baykal’õn ‘dönmesi’ sizce uygun olur mu” sorusunu “En akõlcõ olan genç siyasetçilerden bi- rinin genel başkanlõk görevini üst- lenmesi ve çoğunluğu gençlerden olan, kadõnlarõn katkõsõnõn fazla olacağõ yeni yönetim kurulmasõ. Bu kadro hem mevcut deneyimli arka- daşlarla hem de yeni açõlõmlarla takviye görerek seçim öncesinde çok verimli bir çalõşma ortamõ yaratabi- lir” diye yanõtlõyor. Altan Öymen, parti yönetiminin genç olmadõğõ, hep aynõ kişilerin yönetime taşõndõğõ eleştirilerini şöy- le yorumluyor: “Rahmetli Ecevit ‘Dar kadroculuk’ derdi. Birbirini destekleyen insanlar bir arada, lo- ca, kulüp gibi bir şey oluyor. Bu gö- rüntüden CHP’nin uzak durmasõ la- zõm. Dõşarõya kapõlar açõlsa gelme- ye ikna edilebilecek çok insan var. Partide gençleri göremiyoruz. Ka- dõnlar nazar boncuğu gibi.” “Abi, emanetçi” formül- lerine karşõ çõkan Altan Öy- men, “Ara formüllere gerek yok. Partide aktif olarak ça- lõşmakta olan arkadaşlarõn, anketlerde de sempati topla- dõklarõ görülüyor. Onlarõn adaylõklarõnõ koymasõ teşvik edilmelidir” diyor. Öymen, “Kemal Kõlõç- daroğlu’nun adaylõğõnõ mõ kastediyorsunuz” sorusuna ise şöyle yanõt veriyor: “Ke- mal Bey çok değerli bir arka- daşõmõzdõr. Zaten Baykal ile de görüşmüşler. Ayrõca seçi- me tek adayla gidilmesi diye bir şart yok. Çok adaylõ bir seçim de olabilir. Ben aday olduğum zaman 1999’da 7 adayla yarõştõm. Hiçbir zara- rõ olmadõ. Baykal’õn benim karşõmda 3. turda ka- zandõğõ zaman da 4 adaylõ bir seçim vardõ.” Kemal Kılıçdaroğlu. Deniz Baykal. Değişimden korkmamak lazım ALTAN ÖYMEN : TÜREY KÖSE ANKARA - Gazeteci-yazar Altan Öy- men, 1999 seçimlerinde CHP’nin barajõn altõnda kalmasõ üzerine Deniz Baykal’õn genel başkanlõktan istifa etmesinden sonra “500 gün” partinin başõnda kaldõ. Öymen, Baykal’õn 2. istifasõndan sonra “Bundan sonrası için doğru olan, gençlerin görev almasıdır. Değişimden korkmamak la- zım. Sayın Baykal’ın CHP’nin onursal genel başkanı olması doğal olur” görüşü- nü dile getirdi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmasõ beklentisiyle ilgili olarak da Öymen, “Çok değerli bir arkadaşımızdır. O da akla gelebilir, başkaları da... İlla se- çime tek adayla gidilmesi diye bir şart yok. 1999’da 7 adayla yarıştım. Zararı olmadı. Parti içi demokrasi alışkanlığı- nın yeniden hatırlanması gerekir” dedi. Öymen 1999 yõlõnda Baykal’õn istifasõnõn ardõndan CHP genel başkanõ olmuş, yakla- şõk 1.5 yõl sonra da Baykal koltuğuna “dönmüştü.” CHP’de 11 yõl sonra benzer bir süreç yaşanõrken Altan Öymen sorularõ- mõza şu yanõtlarõ verdi: - Baykal’ın istifasını nasıl değerlendiri- yorsunuz? ALTAN ÖYMEN - Bu çok adi bir komplo. Bu komplo ne kadar adiyse, Bay- kal’õn bu komploya karşõ gösterdiği tepki ve aldõğõ karar da o kadar üst düzeyde, eski de- yimle “asilane”. Bundan sonrasõ için kendisi- nin söylediği, gençlerin görev almasõ gerektiği yolundadõr. Bu vasfõ dolayõsõyla CHP’nin onursal genel başkanõ olmasõ, bunun kurultay kararõyla oluşturulmasõ doğal olur. Değişim, hareket getirir - Sizin döneminizle ilgili hem “Bay- kal’õn emanetçisi oldu” yorumları yapılı- yor, hem de “Başarõsõz oldu, Baykal’õn dönmesine yol açtõ” yorumları... ÖYMEN - Emanetçisi de değildim, ba- şarõsõz da değildim. Şundan korkuluyor; genel başkan ayrõldõktan sonra parti acaba puan mõ kaybeder. Tam tersine, değişim partiye hareket getiriyor. Değişimden korkmamak lazõm. Baykal onursal genel başkan olarak kalõrsa CHP’ye oy kazandõ- rõr, referandumda katkõ sağlar. - Baykal o zaman dönmeseydi CHP bugün hangi noktada olurdu? ÖYMEN - Yönetim o şekilde kalsaydõ ve gelişseydi o seçimde CHP çok iyi sonuç alõrdõ. Biz bir tüzük değişikliği getirmiştik, ömrümüz yetmedi. Yeni tüzükte parti içi demokrasi güçlendiriliyor ve başarõlõ olma- yanlarõn ayrõlmasõ öngörülüyordu. - CHP’nin sorunu ideolojik mi? “6 ok”tan özellikle “devletçilik” ve “milliyet- çilik” tartışma konusu... ÖYMEN - Bu devletçilik 1929 ekono- mik buhranõndan sonra hâkim ekonomik sistem haline gelmiştir. CHP’de devletçilik bir saplantõ olarak durmamõştõr, daha sonra devletçiliğe yeni yorumlar gelmiştir. Milli- yetçilik okuna gelince, CHP hiçbir zaman õrkçõ olmamõştõr. Mesela Kürt meselesine programlarõnda en ileri bakan parti CHP’dir. 1989 raporu vardõr. ‘CHP silkinmeli’ - CHP bugün 1989 raporuna yeterince sahip çıkıyor mu? Ülkenin Doğu ve Gü- neydoğu’sunda sosyal demokrat bir par- tinin hiç olmaması ciddi sorun değil mi? ÖYMEN - Burada bir silkinmesi lazõm CHP’nin. Meseleler programdan çõkmõyor. Bütün partiler kendi tarihi içinde değişimler geçirir. Bunlar içinde en sağlõklõ olan da CHP’dir. Parti içi demokrasi alõşkanlõğõnõn yeniden hatõrlanmasõ gerekir. CHP, demok- rasiyi Türkiye’ye getiren ve kendi içinde uygulayan partidir. 1947 kurultayõ vardõr. Her şey söylenmiştir, tartõşõlmõştõr. O za- man İsmet Paşa milletvekili adaylarõnõn an- cak yüzde 30’unu belirleme hakkõna sahip- ti. Yüzde 70’i önseçimle belirlenirdi. Şimdi hepsini tayin ediyorlar. Tayin edince de grup toplantõsõ sõrasõnda monolog oluyor. - CHP’nin yüzde 10 barajını savunma- sı konusunda ne düşünüyorsunuz? ÖYMEN - Havsalam almõyor. Klasik partilerin dõşõnda başka bir parti ortaya çõ- kamõyor bizde. “Bağımsızlar” gibi anor- mal bir yola sevk ediyoruz bazõ partileri. CHP’nin buna karşõ çõkmasõ lazõm. Dinsel referans... - Önce çarşaf açılımı, Baykal’ın Kutlu Doğum haftasında yaptığı konuşma tar- tışma yarattı. Bu kadar çok dinsel refe- rans kullanılması doğru mu? ÖYMEN - Evvelden dinsel referans hiç kullanõlmazdõ. Hatta, şu hikâye anlatõlõr: İsmet Paşa’ya “Hiç ‘Allah’ demiyorsu- nuz” demişler, o da giderken “Allahaıs- marladık” demiş. Partinin öyle bir alõş- kanlõğõ var. Artõk herkes din adõna, dini de siyaset için alet edip dünya kadar laf edi- yor. Burada çarşaf meselesini ayõrõyorum. Ama Kutlu Doğum haftasõndaki konuşma- dan bir şey akõllarda kaldõ, “Cennette hiç- bir cemaat toplu rezervasyon yaptıra- maz” sözü. Aslõnda bu bir cevap. Tarikat- çõlõkla, bazõ uygulamalarla, “Biz dindar iktidarız, herkes dinsiz” diye bir iddia or- taya çõktõ. Diğer partiler de o yola zaman zaman girdi. Bu durumda müdafaa yoluna girmek gerekebilir. Çarşaf meselesi tesadüf olabilir. Ama öyle göründü ki, CHP bõra- kõn türbanõ, çarşafõ savunuyor, neredeyse peçeyi de savunacak gibi bir izlenim ortaya çõktõ. Böyle bir izlenim bõrakmak yanlõş. Zaten çarşafla getirilenler sonra üyelikten vazgeçti, bir faydalarõ da olmadõ. Zorlama işlere gerek yok. Siyaseten bu konularõ kullanmamak esastõr. Öymen’in “Bir zamanlar yüzde 41’lere çõkan CHP için artõk bu rakamlar hayal mi?” sorusuna yanõtõ şöyle oluyor: “CHP köklü bir partidir. Önümüzdeki seçim kampanyasõ süresince gerçekten iktidara geldiğinde neler yapacağõnõ açõk seçik bir şekilde herkese anlatmalõdõr. Kamuoyu araştõrmalarõ zaten belli bir yükseliş gösteriyor. Ama yeterli değil. Başta işsizlik olmak üzere, tüm sorunlar ele alõnmalõ, çözüm önerileri üretilmeli. O zaman yüzde 41’i bulmak hayal değil.” Altan Öymen.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle