19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2010 PERŞEMBE 8 İstanbul S Edirne S Kocaeli S Çanakkale S İzmir PB Manisa S Denizli S Zonguldak B Sinop B Samsun B Trabzon B Giresun B Ankara S 16 11 19 17 18 18 16 17 17 20 16 16 11 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S S S B B B S B B S S S S 10 12 9 19 19 19 13 16 13 14 1 6 5 HABERLERİN DEVAMI Oslo B 15 Belgrad B 15 Helsinki B 13 Sofya B 10 Stockholm B 8 Roma Y 16 Londra K 1 Atina PB 17 AmsterdamK 1 Zürih Y 3 Brüksel K 1 Moskova B 9 Paris K 0 Aşkabat B 8 Bonn K 3 Taşkent B 5 Münih K 3 Baku B 13 Berlin K 0 Bişkek PB 0 Budapeşte Y 7 Tiflis B 14 Madrid Y 8 Kahire B 22 Viyana B 7 Şam B 17 Ülke genelinde yağış beklenmiyor. Ülkemizin batı kesimleri parçalı ve bulutlu geçecek. Marmara ile ülkemizin iç ve doğu kesimlerinde sabah ve gece saatlerinde yer yer sis, doğu kesimlerde don olayı görülecek. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Aralık GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Orgeneral Doğan’ın kızı ‘Davadaki tüm belgelerin sahte olduğunu kanıtladık’ dedi Baştarafı 1. Sayfada milletvekili TürkçeKürtçe karışımı bir konuşma yapıyor. Yakın geçmişteki deneyimler bir gerçeği ortaya koyuyor: Kürt partisinin dar alanda söylediklerinin hiçbiri inandırıcı değil. Taktik basit: Geçici bir zaman için asıl amaçlarının üstünü inandırıcı olmayan açıklamalarla örtmek! İki dil dayatmasını uygulamaya koydukları gün; TBMM kürsüsünde bir BDP milletvekili kaplanlar gibi kükreyen konuşmasını Kürtçe sözcüklerle yapmaya girişti. Devamı geldi. Meclis Başkanı bu davranışların BDP’yi kapatmaya neden olacağını söyleyince frene bastılar. BDP, siyasal karakteri gereği bir adım geri attı. Genel Başkanları, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin’i ziyaretinde lütfedip, (sözün başına bir ‘şimdilik’ sözcüğü koymadan) Meclis’te Kürtçe konuşmaya “niyetleri” olmadığını söyledi. Bölgede iki dil uygulaması, demokratik özerklik talepleri, mahkemede Kürtçe savunma dayatması ve son olarak bağımsız Kürdistan’ın parlamentosunun öncü modeli DTK’de (Demokratik Toplum Kongresi’nde) alınan kararlar… BDP’nin yutturma taktiklerine göre öyle masum gelişmeler ki bu sayılanlar; DTK’de karar alınmamış, kabul edilen Özerk Kürdistan taslağındaki saptamalar tartışılsın diye kamuoyuna açıklanan bir projeymiş! Anayasaya, yasalara aykırı iki dil uygulamasını, DTK’nin açıklanan kararlarını irdelerken yapılan yorumlar insanı hayrete düşürüyor. Üstelik devekuşu örneğini anımsatan bu yorumları yapan Hürriyet’in gözdelerinden Fatih Çekirge ile Akşam gazetesinin Genel Yayın Müdürü İsmail Küçükkaya olunca, izleyenlerin hayreti bir kat daha artıyor. BDP’nin son girişimleri, iki dil, Özerk Kürdistan dayatması… meğer 12 Haziran 2011 genel seçimi öncesi partiye oy katacak girişimler imiş! Yorumlarda, gelişmelerin özerkliğin bağımsızlığın ön aşaması olduğuna nedense değinmiyorlar. Hele CNN Türk’te her sabah 06.0009.00 arasında Güne Merhaba adlı programın zarif hanım sunucusu Özge Uzun’a refakat eden, gazete haberlerini ve güncel olayları yorumlayan şişman yorumcu Ferhat Boratav’ın Özerk Kürdistan’a ayrı bayrak dayatmasını irdeleyen söylemleri de devekuşu örneğini anımsatıyor. Diyor ki; Batılı ülkelerde her ilin bir bayrağı, yanında ulusal bayrak ve AB bayrağı dalgalanıyormuş. Ayrı bayrak dayatmasını da bu biçimde görmek gerekirmiş. Yorumcunun unuttuğu küçücük bir gerçek var: O ülkeleri bölmeye yeltenen, bağımsızlık peşinde koşan bir siyasal ekip, bir terör örgütü ve Güneydoğu’da her gün devletin güvenlik güçlerine başkaldıran, ayrımcılığın, bölücülüğün öncüsü, isyan provası molotof bombalı, taşlı eylemler yok! CNN Türk’ün sabah yorumcusunun, ayrı bayrağın Türkiye’de başka anlam ifade ettiğini söylemeye nedense bir türlü dili varmıyor.. Gidişata bu kadar uzaktan bakarak yorumlayan medyanın… ...gelişmeleri görmeyen hükümet ve ana muhalefet partisinin, Cumhuriyet’i temellerine konulan bölücü dinamitlerden ayıklamaya çağırmaması ayrı bir kaygı kaynağı. Oysa bugün uygulamaya konulan, açıklanan kimi kararların BDPİmralıKandil dayatmalarından kaynaklanmadığını kimse söyleyemez. Son eylemlerin ve dayatmaların ana çizgilerinin hükümetin (devletin) İmralıKandil ile yaptığı görüşmelerde Demokratik Çözüm Projesi adı altında masaya konulduğunu bilmeyen yok! İmralı’nın silahların susacağını, barış sağlayacağını söylediği temel dayatmalar: Anayasada vatandaşlık tanımından başlıyor… Öcalan’ı da kapsayan bir genel affa kadar uzanıyor. Çok nazik bir süreçten geçtiğimizi söyleyen sorumlular; bu süreçten nasıl çıkacağımızı açıklamaya gelince nedendir anlaşılmaz, günlerdir kamuoyuna doyurucu bir açıklama yapmıyorlar. Demokrasinin bütün kurumlarından; hükümetten… ana muhalefetten… demokratik toplum kuruluşlarından beklenen hareket ne zaman? İş işten geçtikten, belki seçimden sonra…(mı?) BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI ‘Belge üreten çete var’ İstanbul Haber Servisi Balyoz davası sanığı Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan ve damadı Dani Rodrik, davaya ilişkin tüm belgelerin sahte olduğunu kanıtlarıyla ortaya çıkardıklarını belirttiler. Pınar Doğan, “İddianamenin hazırlanması ve ek klasörlere ulaşmamızla çok ciddi somut kanıtları ortaya koyabildik. Çok net olarak söyleyebilirim. Bu ülkede sahte belge üreten bir çete var” dedi. Doğan’ın kızı ve damadı, Fatih Altaylı’nın sunduğu “Teke Tek” programında, Balyoz davası delillerinin sahte olduğuna yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu. Pınar Doğan, “Bir bavulda 5 bin sayfalık darbeyi kanıt Sınırlar Nereden Başlıyor? “Türkiye yeniden formatlanıyor.” Basit ve net. “Nasıl bilgisayarda işler iyi gitmez, bir format atarsınız işte Türkiye’ye de bir format atılıyor. İç ve dış dinamiklerin birleşmesi bu durumu gündeme getirdi.” NTV’de katıldığım programda “Kürtçülüğün” bir yazarı söyledi. Açık ve net. Üstelik, bütün zamanların son galibi pozunda, üstten bakan, “işte böyle ezeriz” tavrıyla ve gönül rahatlılığıyla... Aslında şunu demek istedi, yeni bir bilgisayar programı yüklüyoruz “Türkiye bilgisayarına”, ekranda, bildik Türkiye haritasını değil, yeni bir Türkiye göreceksiniz.. Söylemi, Türkiye yanlış bir devlet ve kuruluş, Atatürk büyük düşman üzerine. PKK BDPKCK DTK (Demokratik Toplum Kongresi) örgütünün bütünü bu söylemde.. Programları açık ve net. Diyarbakır’da basına kapalı kongrelerinde (DTK) “özerk” Kürdistan’ın programını kotardılar. Üzerine “Bu bir devlet kurma projesi değil” yaftası asılı ama içi tamamen ayrı bir devletin tüm unsurlarını taşıyor. Bu program geçen ağustosta İmralı tarafından açıklanmıştı. Talimatlı program, hayata geçiriliyor. “Özsavunma gücü” gibi yaftalar arasında saklanan ordusu var. “Soykırımcı” ve “faşist” saldırılara karşı “özerk bölge”yi koruyacak. Yani Kürt devletini. CHP parti meclisine seçilen Kürt olmayan bir üye, kongreye katılmış ama orada öyle “ayrı devlet kokusu” falan almamış. İlginç! Bu köşe başından beri “işin aslı”nı tartışma amacındadır. Bu “siyasi gerçekleri açıklama” kampanyasına katılan pek yoktur. Siyasi gerçekleri bilmek isteyen de! Köşeler, birkaçı dışında, konuya incik boncuk boyutuyla yaklaşıyor. Olay ne saf bir “dil” meselesi ne saf bir “demokratik hak” meselesidir. İçine baktığınızda görüyorsunuz ki konu kapsamlı bir “Kürt devleti” kuruluşu boyutundadır. Anadilinde eğitim olur mu olmaz mı, özerklik falan filan... Bunlar tali meselelerdir. Ana meseleyi tartışalım. Türkiye topraklarında Kürt devleti kurulur mu, kurulabilir mi, kurulmalı mı? Kürtler tamamen ayrılmalı mı, ayrılabilir mi? Kürtler Güneydoğu’da devlet kurarsa şu veya bu şekilde ayrılırsa, batıdaki Kürtler ne olacaktır? Çünkü Türkiye bir etnisite temelinde bölünmüş olmaktadır. Kürtler bu konuda ne düşünmektedir? Bu ayrılık nasıl olacaktır veya olmalıdır? Ayrılık kansız, kazasız belasız mı olur, yoksa kanlı ve müthiş etnik çatışmalı mı? Kürtlerin hamisi, PKK’nin koruyucu ve büyütücü babası ABD, işin içine karışır mı, Kürtlerin yanında Türkiye’ye karşı saf tutar mı? Vesaire.. Pınar Doğan, “İddianamenin hazırlanması ve ek klasörlere ulaşmamızla çok ciddi somut kanıtları ortaya koyabildik. Çok net olarak söyleyebilirim. Bu ülkede sahte belge üreten bir çete var” diye konuştu. layan belge var denildi. Aslında o bavulda 2 bin 229 doküman var. Bunlar da doğrudan davayla ilgisi olmayan belgeler” dedi. Doğan, “CD’lerin arasında da sadece 11, 16 ve 17 numaralılar suç unsuru barındırıyor. 11 numaralı CD bütün o Balyoz planını, kapatılacak dernekleri, ek delilleri, hangi hastenelerin, camilerin bombalanacağını barındırıyor. Bunlar imzalı, yazıcı çıkışı alınmış belgeler değil” diye konuştu. Belgelerdeki hatalar acemice Doğan, CD’lerin “üretilme tarihinin” ortaya çıkarılarak bu konudaki şüphelerin giderilmesi gerektiğine dikkat çekti. Doğan, bu incelemeyi bireysel çabalarıyla gerçekleştirmek isteklerinin reddedildiğini söyledi. CD üretiminde asker ya da asker kökenli kişilerin olduğunu düşünmediklerini belirten Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk jetlerinin düşürülmesiyle ilgili plan var. Bunu yazan kişi, iddiaya göre dönemin Harp Akademileri Komutanı İbrahim Fırtına. Bahsedilen birimlere bakınca biri Diyarbakır, diğeri ise Konya’da. Belgede ise konuşma ‘Biz Hava Kuvvvetleri’ olarak başlıyor. Sadece Harp Akademileri Komutanı olan biri, ‘Biz Hava Kuvvetleri’ olarak yazamaz. Çok acemice yapılmış hatalar var.” Dani Rodrik de belgeleri inceledikçe, davadaki ana delillerin sahte olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Cumhuriyet’e molotof davası da Ergenekon davası kapsamında görülecek Dava dosyaları birleştirildi İddia makamı “Ergenekon, Terör örgütü davası ile Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırıların bağlantılı olduğunu” ve “her iki dosya arasında hukuki ve fiili irtibat olduğunu” belirterek dosyaların birleştirilmesini talep etti. HÜLYA KESKİN İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, gazetemize 30 Mart 2008 tarihinde düzenlenen molotofkokteylli saldırı davasının “Ergenekon” davası ile birleştirilmesine karar verdi. 7’si tutuklu 8 sanık hakkında 42 yıla kadar hapis istemiyle görülen molof saldırısı davası Ergenekon davası kapsamında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Bayram Demir, Seyhun Zayim, Boğaç Kaan Murathan, Bora Ballı ve Bedirhan Şinal ile tutuksuz sanık Murat Aplak katıldı. Diğer tutuklu sanık Fatih Derdiyok ise duruşmada yer almadı. İddia makamı,“her iki dosya arasında hukuki ve fiili irtibat olduğunu” belirterek dosyaların birleştirilmesini talep etti. Sanık avukatlarından Zekeriya Çetin, dava dosyasının aralarında hiçbir bağlantı olmadığı için Ergenekon davasi ile birleştirilmemesi gerektiğini söyledi. Avukat Çetin müvekkilinin de suçsuz olduğunu iddia ederek tahliyesini talep etti. Sanık Demir’in avukatı Emin Emir de “Biz bir yıl önce birleştirme talebinde bulunmuştuk. Ancak aradan geçen uzun süre ve delillerin toplanılmamış olması itibarıyla dosyanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyası ile birleştirilmesine gerek yoktur. Ayrıca müvekkilimin tutuklu kaldığı uzun sürenin de göz önünde bulundurularak tahliye edilmesini istiyorum” diye konuştu. Pınar Sağ’ın 5 yıl hapsi isteniyor Halk müziği sanatçısı Pınar Sağ, İbrahim Kaypakkaya’dan söz ederek, terör örgütü propagandası yaptığı iddiasıyla yargılandığı dava nedeniyle dün İstanbul’da yargıç karşısına çıktı. Sağ, “Başbakan, Erdal Eren’den söz ettiğinde alkışlanıyor. Biz sanatçılar bu isimleri söylediğimiz zaman ya suçluyu övmüş oluyoruz ya da örgüt propagandası yapmış sayılıyoruz. Bu tutumu hukuksuz buluyorum” dedi. Sağ’a müzisyen eşi Tolga Sağ, Grup Yorum, İsmail İlknur’un da aralarında bulunduğu çok sayıda sanatçı ve sivil toplum örgütü temsilcileri destek verdi. Sağ’ın avukatı Taylan Tanay da Sağ’ın bir sanatçı ve aydın olarak halkın sıkıntılarını konserlerinde dile getirdiğine işaret etti. Dava 26 Ocak 2011’e erteledi. Sanık Zayim de 3 sayfalık bir belgeyi mahkemeye sunarak, “Bizim herhangi bir şekilde kendisini aramadığımız ve görüşme yapmadığımız bu belge ile sabittir. Kendisinden de bu hususun sorulmasını talep ediyorum” dedi. Sanık Bedirhan Şinal ise “Kayıtlarda bu hususlar tamamen mevcuttur” yanıtını verdi. Kaan da şunları söyledi: “Bu dava ile ilgili hakkımda en ufak bir delil yoktur. Bu sanıklardan kimseyi tanımıyorum. Şinal gözümüzün içine bakarak yalan söylüyor ve bizi suçluyor. İlhan Selçuk denen adamı tanımıyorum. Sedat Peker beni kesinlikle yönlendirmemiştir. Ben bir işadamıyım. Bir şey yaparsam kendim için yaparım, kimse beni yönlendiremez. Bu adam bana iftira attı, 2 yıldır burdayım.” 119 kişi yargıç karşısına çıkacak İstanbul Haber Servisi Birinci Ergenekon davasının duruşmasını izlerken Perinçek’in de aralarında bulunduğu sanıkların avukatı Mehmet Cengiz’in gözaltına alınmasını protesto eden 119 kişi, yarın yargıç karşısına çıkacak. Protesto gösterisi yapanlar hakkında “kamu kurumunun faaliyetlerini engellemek”, “memura hakaret” suçlarından açılan dava, Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayacak. Ersin: Haberal’a tazminat ödemeye mahkum yargıçların davaya bakması skandaldır ‘Bakanlık görevini yapmıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Mehmet Haberal’ın davasına bakan yargıçların derhal dosyadan el çekmelerini isteyerek “Haberal’a tazminat ödemeye mahkum olmuş yargıçların davaya bakmaya devam etmesi tam bir skandaldır” dedi. Ersin, Haberal’ın terör örgütü üyesi olmakla suçlandığını ancak mahkemede yapılan çapraz sorgusunda yöneltilen 185 sorunun hiçbirisinin bu yönde olmadığını söyledi. Daha son Ne oldu? Yüzünüz mü sarardı, dişleriniz mi takırdıyor, asabınız mı bozuldu, bana küfür mü ediyorsunuz? Yoksa, bu soruların gündemde olduğundan haberiniz mi yok(tu)? Çok ayıp! Bakışınız sathi, suyun bir santim altını görmüyorsunuz, kendinizi sürekli bir sis dumanı içinde tutuyorsunuz, aklınız bir adım ötesine ulaşamıyor. Şöyle Taksim meydanına mikrofon tutulsa, “ülkemizde Kürt sorunu mu varmış..” diyen millettensiniz demek! Kulağınıza söyleyeyim: İşte geldiğimiz nokta, o meşhur “demokratik çözüm”le varılmak istenen yerdir. “Demokratik çözümcüler”, hiçbir zaman bu demokratik çözümün ne olduğunu yazmadı. Buradan bağırıp çağırdık, oğlumevladım eveleyip geveleme dilinde, lafı dolaştırıp boğma ağzında, söyle ne demek istiyorsun? Yazmadılar, çünkü yazamadılar, “anlayın artık ne demek istediğimizi, bırakın ayrılsınlar, bunu silahla falan yapmaya gerek yok..” Şimdi sürdürülen bütün “arama konferansları”, “şiddet çözüm getirmez” tantanaları, 500 bin insan arayışları bunların hepsinin amacı bellidir: “Artık olan olmuştur şiddet gereksizdir, iki taraf da silahları bırakmalıdır, masaya oturup bunun nasıl kolayca halledileceğine bakalım, bu işi medeni insanlar ve toplumlar gibi pazarlıkla çözmenin yollarını arayalım, kazan kazan yapalım, fiftififti, sen de kazan ben de kazanayım, akan kan damarda durmaz, iş olacağına varır, giden gider kalan sağlar bizimdir.. Beğenmediniz mi? Pazar gününü bekleyin, size beğendireceğim.. Ayrıca: Bu yazı “tarafsız”dır; sadece, “siyasi gerçekleri açıklama” amaçlıdır.. Bilim editörlüğü, insanı sadece “Doğrucu Davut” yapıyor da... Varsa kusurlarım ondandır... http://orhanbursali.blogspot.com [email protected] CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, “Yargıtay kararından sonra Haberal ve yargıçlar arasında objektif husumet oluşmuştur. Bu davaya bakan yargıçların derhal dosyadan el çekmesi gerekir” diye konuştu. ra Haberal’ın yargıçlara tazminat davası açtığını, 9 yargıcın 1500 lira tazminata mahkum olduğunu, bu kararın da Yargıtay tarafından onandığını anlatan Ersin, “Yargıtay kararından sonra Haberal ve yargıçlar arasında objektif husumet oluşmuştur. Bu davaya bakan yargıçların derhal dosyadan el çekmesi gerekir” dedi. Ersin, Yargıtay kararından sonra Haberal’ın reddi hâkim talebinde bulunduğunu, bu talebin geri çevrildiğini ifade ederek “Haberal’a tazminat ödemeye mahkum olmuş yargıçların davaya bakmaya devam etmesi tam bir skandaldır” diye konuştu. Adalet Bakanlığı’nın görevini Silivri’deki duruşmadan görüntüler İP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, dava dosyasında yer alan protesto görüntülerini gazetecilere izletti. Yargılanan 119 kişinin Atatürk’ün Bursa Nutku’ndan aldıkları güçle isyan ettiklerini söyleyen Önsel, “İnsani ve demokratik tepki göstermişlerdir” dedi. yapmadığını ileri süren Ersin, tazminat ödemeye mahkum olmuş yargıçların kararıyla Haberal’ın tedavi gördüğü İstanbul Kardiyoloji Enstitüsü’ne baskın yapıldığını, doktorların “hayati tehlike bulunduğu” yönündeki raporları üzerine Haberal’ın Adli Tıp’a götürülmediğini söyledi. Enstitünün aynı zaman Adli Tıp Kurumu’nun bir bilirkişisi olduğunu anlatan Ersin, “Bir intikam duygusuyla Haberal mağdur edilmeye çalışılıyor. Neredeyse ‘ölse de kurtulsak’ anlayışıyla baskı yapılıyor” diye konuştu. İlk duruşmada tahliye İstanbul Haber Servisi Fener Rum Partiği Bartholomeos’a yönelik suikasta hazırlandığı iddiasıyla 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuklu olarak yargılanan İsmet Reçber, ilk duruşmada tahliye oldu. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada savcının talebi üzerine davanın “Ergenekon” davasıyla birleştirilmesi için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden görüş istenmesine karar verdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle