21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
BUNLARI BILIYOR MUSUNUZ? POLITIK BILIM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org:hagokerSttmai 1.com Pazar ekonomileri, uzun vadeli stratejik planlama anlayışıyla, bilim ve teknolojiyi ekonomik büyüme ve gelişmelerinin ana unsurlan olarak kullanırken biz neredeydik? Arılar Konusunda Ilginç Bilgiler Dünya üzerinde 16.000 an türü var. Bu türlerin büyük bir çoğunluğunu tek bnşına yaşayan arılar oluşjtururken, toplu halde yaşayan ve en bilincn örneği bal arıları olan türler yalnızca %5 kadarını oluşturuyor. Tek bir kovanda koloni halinde yaklaşık 80.000 an yaşıyor. * Erkck bal arıları yalnızca kraliçe an ile çiftleşmck için yaşıyorlar. Kovanda yeterince yiyecek olmadığtnda işçi arılar dişilerin sırtmdan geyinen tembel erkek arıları kovandan atarlar. ™ Erkek bal arıları çiftleşme sonrasında karınlarında meydana gelen hasardan ötürü ölürler. Çiftleşme sırasında erkeğin cinsel organı kraliçe arının bedenine sıkışıp kalır ve sonunda kopar. Kraliçe arılar 70 milyonu aşkın spenni roplayıncaya dek tarklı erkeklerle çiftleşmeyi sürdürürler. Gorünüse bakılırsa, erkek arılar çok da zcki değiller. ^ Önceleri kraliçe arının kral olduğu sanılmaktaydı. 1660'lann sonlarında Hollandah bilim adaını Jan Swaınmerdaın kovandaki büyük bir arıyı parçalara ayırıp incelediğinde arının yumurtalıkları olduğunu fark etti. ™ Avustralyalı araştırmacılar bal arılarmın insan yüzlerini ayırt edebildiklerini ortaya koydu. Yapılan araştınna kapsamında kendilerine siyahbeya: fotograflar göstcrilen arılar verdikleri her doğru yanıt kar^ılığında ödüllendirildiler. ^ Los Alamoslu bilim insanları da Gizli Böcek Alıcısı Projesı kapsamında arıları patlayıcılan ayırt etmek üzere eğitti. ' "Balayı" sözcüğünün kökenleri eski bir Kuzey Avrupa geleneğine uzanıyor. Bu gelencgc gore, yeni evli çiftler bir ay bıtyunca her gün mayalanmı; baldan üretilen bir iyecek içiyordu. yorlar. Araştırmacılar yabanarılarının dillerini tatlı bir ödüle uyumlu olarak uzattıklarına tanık oldu. Yabanarılan bu özellikleri sayesinde elde edilme koşulları dalgalanmalar gosteren nektara ç«ik daha kolay ulaşabiliyorlar. Kısa bir süre önce Myanmar'ın ku:eyindeki bir madende kehrihann i^inde korunmuj olarak bulunan Mehttosphex hunnemısm bııgüne dek bilinen en eski an türü olduğu ve bu türün 100 milyon yıl önce yaşadığı belirtiliyor. * Bezelye tohumlan üzerinde yaptığı incelemeler sonucunda genetik biliminin öncülügünü yapan Avusturyalı kejij Gregor Mendel'in daha sonra melez arılar yetiştirdiği de biliniyor. Ne var ki, yetiştirdiği arılar son derece kötü oldujjundan onları öldürmck zorunda kaldı. * Yaklaşmakta olan bir arının kulağınıza gelen vızıltısı ger^'kte arının dakikada 11.400 kez çırptığı dört kanadından çıkan sestir. Arılar saatte ortalama 24 kilometre hızla uçarlar. • Yeni doğan bir krali(,ıe arının ilk işi kendi kovanınve doğacak olan öteki kraliije arıların tümünü oldürmektir. Bir Kitabın Anımsattıkları (2) Türkcan, hazırladığı kitabın başlığına da yansıttığı "Türkiye'de Planlamanın YuksalişiveÇöküşü'ne ilişkin tespitini, genel bir değerlendirmede bulunurken (sayfa xvii) şöyle açıklamış: "Kitabın ana şeması, planlama paradigmasının 1960'ta doğup, 1980'de ortadan kalktığı görüşünü yansıüyor. Bu sadece benim kişisel kanaatim değil, Süleyman Demirel dışında, pek çok eski plancının da ortak kanaatidir. Bu nedenle, 24 Ocak 1980 kararlarıyla Türkiye'nin liberalizme geçişi, teknik anlamda olmasa da, teorik olarak, tarihsel birikimin getirdiği paradigma değişikliği anlamında, plan kavramını felsefi anlamda bitirmiş, Planlamanın [DPTnin] gücü, Dördüncü Plan'ın ikinci yılından itibaren giderek azalan bir trend sürecine girmiştir." Türkcan bunları söyledikten sonra tam bu noktaya koyduğu dipnotta diyor ki: "Ne garip bir tecellidir ki, ben bu satırları yazarken, kapitalizm, tüm dünyada, derin bir finans kriziyle sarsılıyor; her tarafta yıkılmaz büyük kaleler gibi gökyüzüne dikilen finans kuruluşları ve bankalar kendi şişirdikleri büyük bir balonun atmosferdeki infilakıyla sapır sapır dökülüp, yok oluyorlar. Dördüncü Plan'da bize piyasa güçlerine teslim olmamızı öğütleyen, baskı yapan büyük devletler ve uluslararası kuruluşlar şimdi, tüm kapitalist kurallann dışında, ellerindeki trilyonlarla kurtarama operasyonlarına girişiyorlar. Bu yeni bir 'Planlama Çağı'mı? Biz planlamayı bırakırken onlar planlamaya mı sarılıyorlar?" 'Bu dipnot Hoca'nın kendi düşünce sisteminde bir dönüm noktasına geldiğinin de işaretimiacaba'sorusunu bir yana bırakıp, bu kitabın bana anımsattığı asılsoruma geleyim. "Dördüncü Plan'da [19791983] bize piyasa güçlerine teslim olmamızı öğütleyen, baskı yapan büyük devletler ve uluslararası kuruluşlar" o dönemde dahi, kendileri, ekonomilehyle ilgili gerekliplanlamaları yapmıyorlarmıydı? II. Dünya Savaşı'ndan hemen sonra ABD'nin ülke çapında uygulamaya başladığı 'Bilim Politikası'; 196O'lı yıllarda OECD'nin, bu kuruluşa üye bazı ülkelerde yürürlüğe konmasını tavsiye ettiği 'Bilim Politikalan' ve daha sonra bütün pazar ekonomilerinde, tam da 1980'li yıllarda uygulamaya konan 'Bilim ve Teknoloji Politikalan', kapitalist ülkelerin uzun vadeli stratejik planlama anlayış ve uygulamalarının çarpıcı örnekleri değil midir? Bunları, akademik yaşamı boyunca bilim politikasıyla uğraşan Ergun Hoca iyibilir. Örneğin, OECD BilimselAraştırma Komitesi'nin himayesinde, 1962'de başlatılan, 1%3'de Türkiye'nin de katıldığı Bilim ve Ekonomik Kalkınma konuluPilotTakımlarProjesi'nin Türkiye ayağında oluşturulan proje takımının, Türkcan da üyesidir. Amaç, bilimin ekonomik kalkınma için kullanılabilmesidir. Nasıl kullanılacaktı? Elbette, belirlenecek alanlardaki bilimsel araştırmalara, teknoloji geliştirmeye ağırlık veren bir planlamayla... Şansımız, bu projenin, ülkemizde de planlamanın yükselişe geçtiği bir döneme rastlamasıdır. Ne yazık ki, bu şans kullanılamamıştır. Bilimin kalkınma amacıyla kullanılması o dönemde bilim çevrelerimiz, bürokrasimiz ve siyaset adamlarımızca yeterince benimsenmemiş (bunun istisnaları vardı) ve proje başarısız kalmıştır. Türkiye, bilim ve teknolojiyi ekonomik gelişme amacıyla kullanabilme şansını, bilim insanlarımız ve konuyla ilgili bürokratlarımızın artık bu konuya çok daha sıcak baktıkları 75307/ yıllarda bir kez daha yakalamıştı; ama ondan da yararlanılamadı. Baş neden, siyaset adamlarımız ve temsil ettikleri güçlerin uzun vadeli stratejik bakış açısından yoksunluğuydu. DPT'nin misyonunun yeniden tanımlaması gerektiğini ve artık "değişen dünya koşullarında stratejik planlama yapan bir kurum haline gelmek zorunda olduğu"nu düşünen Prof. Dr. Orhan Gövenen'in, 1997'de, kurumun başına gelmiş olması da durumu değiştirmemişti. Günümüzdeyse, bu gidişi değiştirmeye galiba niyetlenen bile olmadı. Dilerim, kendilerini bu iktidara karşı siyasi bir seçenek olarak görenler, aralarındakiçekişmelerden vakitbulup, Türkcan'ın hazırladığı kitaba göz atar ve bu gibi konularda ne düşündüklerini bize de söyler. I Avusturyalı hayvanbilim uzmanı Karl von Frisch, 1943 yılında, arılann öteki işçi anlan uyarmak amacıyla yaptıkları dansları anlatan bir kitap yayımladı. Kitapta döne döne yapılan dansm yiyeceğin yakınlarda bir yerde olduğuna i$aret ettiği, sağa sola salınarak yapılan dansın ise yiyeceğin uzakta olduğunun göstergesi sayıldığı belirtiliyor. • İşçi arılar arasında görev dağılımı \x>k sıkı bir düzene baglı kalınarak yapılır. Bu görevler arasında ölen kardeşlerin kovanın dışına sürüklenmeleri de ycr • • • • İngilizcede kusursuz insan anlamına gelen alıyor. "bee's knees=annm dizleri" deyimini ilk ortaya atan • 1984 Nisanı'nda, özel bir kutuya yerleştirilen 3.300 an, Challenger gemisiyle uzaya gönderildi. Sıfır yerijiekimine uyum sağlayan bu anlar uzayda neredeyse kusursu: bir bal peteği oluştumıayı başardılar. Ne var ki, arılar tuvalet gereksinimlerini gideremediler. Arılar dışkılarını yalnızca kovanın dısına bıraktıklanndan, yedi gün boyunca dışkılannı tutmak zorunda kaldılar. NASA sözcülerinden biri uzaydakı kovanın son derece teıniz olduğuna dikkat yekiyordu. • Kocakarı inanışına göre, eve an girmesi bir konuğun eve geliyor olmasının habercisidir. O arıyı öldürmüşi olmanız ise, gelecek olan konuğun pek de hoşa gitmeyen biri olduğuna işaret eder. İyisi mi, beklenmedik bir anda sizi ziyaret eden arıyı en güzel biçimde ağırlayın! kişi Amerikalı çizgi film ve karikatür sanat^ısı Tad Dörgarritîi. Dorgan aynı zamanda yinc aynı anlama gelen "the cat's pyjamas" deyiminin de isiın babası olarak biliniyor. ^ 1. Dünya Savaçı sırasında yaralanan askerlerin yaralarımn sağaltıınında baldan yararlanıldı. Nenıi çeken ve sogunın yapısıyla bal ı,»k değerli bir sağaltım maddesi olarak bilini 10 ™ Bal, sıra dışı bir etkiye maru: kalniadıkça, asla ve asla bozulma:. ™ Yabanarıları zaman aralıklarını kestirebili Rita Urgan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle